SEMİ TEKTAŞ / Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 86. yılında İzmir Cumhuriyet Meydanı'nda anıldı. Anma törenine kent protokolünün yanı sıra siyasi parti temsilcileri, belediye başkanları, gaziler, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlar katıldı. Atatürk'ün ölüm saati olan 09.05'te 2 dakika boyunca saygı duruşunda bulunuldu. İzmir’de seyir halinde olan sürücüler de araçlarından inerek Atatürk'ü andı.
İzmir’de gerçekleşen anma programında İzmir Valisi Süleyman Elban, Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral İrfan Özsert ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir Milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, siyasi partilerin il ve ilçe başkanları, STK ve dernek temsilcileri ile vatandaşlar katılım gösterdi. Valiliğin programı Atatürk heykeline çelenk bırakılmasının ardından Sabancı Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlik ile devam ederken İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin programı ise saat 14.00’da başlayacak olan ‘Ata’ya Saygı’ yürüyüşü ve 14.30’da ‘İzmir Atası’nın İzinde’ isimli koreografi ile devam edecek.
Vali Elban konuşmasında, “Vatan devlet ve milletimiz için çok büyük fedakarlıklara katlanmış, çok büyük bir liderin ebediyete intikalini anıyoruz. Her 10 Kasım’da milletimizin nutku tutulur, kemikleri sızlar ve özellikle 9’u 5 geçe hepimizin içine hüzün çöker. Bugün Atatürk ile ilgili birkaç hususun altını çizmek ve ne ifade ettiğini söylemek istiyorum. Atatürk denildiğinde çocukluğun ilk yıllarında başlayan zorluk demektir çünkü hayata zorlukla başlamıştır. Çok küçük yaşta babasını kaybetmiştir, bir insanın babasının olmaması neredeyse evini kaybetmesi gibidir. Geleceğe dair her şeyini, yaşam dair sevincini, sefaletin başlaması, sıkıntının devam etmesi demektir. Ömrü de sıkıntılarla devam etmiştir. Gençliğinden itibaren sürekli savaştadır. Vatanı kurtarıyor, cumhuriyeti ilan ediyor ama suikastlar saldırılar, yoğun çalışmalar… Nihayetinde zor bir hastalıkla karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.
Vali Elban, “Atatürk, her dönemde hep kendinden vermiştir. Çünkü zor bir mesleği olduğunu, her an şehit olabileceği ve aile düzeni olmayacağını bilmesine rağmen mesleğine başlamıştır. Cephelerde hep ön safhalarda savaşmıştır, başka şeyler de tercih edebilirdi ama o fedakârlık yaptı. Yine vatanı kurtardıktan sonra o da İstanbul’da Saray’da yaşayabilirdi ama Ankara gibi mütevazı bir yerde yaşamayı tercih etti. Daha rahat bir hayat sürebilecek iken gece gündüz fedakârca çalıştı. Ölümünün yaklaştığı günlerde bile askerin, milletimizin morali bozulmasın diye fedakarlığa devam etti. O bir asker ama çok iyi bir asker. Türk ordusunun rol model olarak aldığı bir asker. Çünkü asker demek gözünü kırpmadan vatan millet için canını feda etmeyi göze almış insan demektir. Atatürk gerçek anlamda asker nedir onu göstermiş ve bir askerin ulaşabileceği en yüksek rütbeye ulaşmıştır. Atatürk kahramandır, sadece savaş meydanlarında kahraman değil aynı zamanda vatanı kurtarıp, Cumhuriyeti ilan ettikten sonra da kahramanlığa devam etmiştir. İnkılap ve çalışmaları ile ülkemizin medeni ülkeler arasında yer alması için mücadele etmiştir. Devlet başkanıdır, devlet kuran bir liderdir. Avrupa'nın en gelişmiş ülkelerinde kadının lafı edilmezken kendi döneminde kadına seçme ve seçilme başta üzere hak vererek Avrupa’nın önüne geçmiştir. Harf devrimi yaparak bu ülkenin insanlarının cehaletten kurtarmak için atılım yapmıştır. Döneminde ve döneminden sonra insanlık onun her haliyle ve her yönüyle çok iyi bir lider olduğunu kabul etmiş ve kabul etmeye devam edecektir. Atatürk, Ortadoğu’dan Asya’ya tüm mazlum milletlerin umududur” diyerek sözlerini tamamladı.