İzmir Tabip Odası, geçtiğimiz günler hasta kabulüne başlayan Bayraklı Şehir Hastanesi’ne yönelik basın açıklaması düzenledi. Alsancak’taki oda binasında gerçekleştirilen açıklamada, ‘muayenehane’ genelgesinin ardından üniversite hastanelerinde yaşanan hekim istifalarına da değinildi. Açıklamayı İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak okudu.
REKTÖRLÜĞÜN AÇIKLAMASINA TEPKİ
Üniversite hastanelerinde görev yapan akademisyenlerin istifalarına yönelik Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Rektörlüğü tarafından yapılan ‘tercih’ vurgusunu eleştiren Kaynak, “Son günlerde basına da yansıyan öğretim üyelerinin üniversiteden ayrılmalarıyla sonuçlanan olaylar konusunda DEÜ Rektörlüğü bizce talihsiz bir açıklama yapmıştır. Oysa bilimsel etkinliği yüksek, deneyimli ve başarılı öğretim üyelerinin üniversiteleri terk etmesi önemli bir sorundur ve üniversitelerin içinin boşaltılmasına yol açan politikaların bir sonucudur. Siyasi bir erk tarafından tek imza ile atanan ve yine tek imza ile görevden alınabilen üniversite rektörlerinin siyasi erk tarafından çizilmiş sınırlar içerisinde özgürlükten yoksun bir siyasi kalıp içinde kalmaları, üniversitelerin bilimsel kapasiteleri açısından bir zorunluluk olan özerklik, özgür tartışma ortamı, diyalog, görüş alışverişi gibi temel özelliklerinin gözden çıkarılmasına yol açmıştır. Üniversite hastaneleri, bir araştırma, geliştirme, eğitim ve öğretim kurumu olmaktan çıkarılmış, sadece bir hizmet hastanesi haline dönüştürülmüştür. Akademik yayınlar temelinde oluşturulan H- indeks sıralamasında, Türkiye’den sıralamaya giren ilk 10 kişiden 9 tanesi maalesef Türkiye dışında çalışmaktadır. Halen ülkemizde 208 üniversite faaliyet göstermektedir. Ancak dünyada ilk 400 üniversite sıralamasında Türkiye’den bir kurum yoktur. İlk 500 kurum içinde ise sadece iki vakıf üniversitesi ve bir kamu üniversitesi bulunmaktadır. Zaten yetersiz olan bir eğitim altyapısı varken öğretim üyelerinin üniversitelerden ayrılmaları zaten birçok fakültedeki yetersizliği derinleştirecek ve tıp eğitiminin kalitesini hızla düşürecektir. Bu önemli sorunu, çelişkili yargı kararlarından biriyle ilişkilendirip ‘muayenehaneyi tercih ediyorlar’, ‘üniversitede performansları düşük’ gibi ifadelerle öğretim üyelerini hedef alan yaklaşım öğretim üyelerinin saygınlığını zedelemeye ve itibarsızlaştırmaya dönük bir algı yaratma çabasının ürünüdür. Rektörlük makamı idari bir görev olup geçicidir. Hekimlik ve öğretim üyeliği ise bir ömür sürdürülen uğraşlardır. Üniversiteleri baskı ve zor kullanarak ‘idare eden’ rektörlere değil, akademik düşüncenin özgürce tartışıldığı, yeterli donanım, altyapı ve mali olanaklara sahip kurumlara, bu kurumları nitelikli insan gücünü ‘tarumar etmeden’, yönetebilecek çağdaş bilim insanlarına ihtiyacı olduğuna inanıyoruz” dedi.
ASİSTAN EĞİTİMİNİ OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Yakın zamanda hasta kabulüne başlayan Bayraklı Şehir Hastanesi ile ilgili de açıklamalarda bulunan Kaynak, “Şehir Hastanesi’nde görevlendirilenlerin önemli kısmının akademik kadroda bulunan hekimler olduğu dikkat çekmektedir. Bu meslektaşlarımız Tepecik ve Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanelerinde uzmanlık öğrencilerine eğitim verme sorumluluğunda olan hekimlerdir. Anılan hekimlerin asli görev yerlerinden uzaklaştırılması bu hastanelerdeki asistan eğitimini doğrudan ve olumsuz etkileyecek bir sonuç doğuracaktır. İlimizdeki sağlık yöneticilerinin el altından eğitim sorumlularını uyararak Şehir Hastanesi’ne gönderilecek asistanlara ait listelerin hazırlanması talimatı verdikleri sır değildir, herkesin malumudur. Asistan hekimlerin bir eğitim hastanesi olmayan Şehir Hastanesi’nde Valilik Makam Oluru ile görevlendirilmeleri hukuka uygun olmadığından bu yöntemin izlendiği kanısındayız. Sağlık Bakanlığı yöneticileri muhtemelen kısa sürede Şehir Hastanesi için, üzerinde ‘Eğitim ve Araştırma’ yazılı ilave bir tabela hazırlattırarak bu hukuksal ‘pürüzü’ aşacaklarını ummaktadırlar. Oysa tıpta uzmanlık eğitimi siyasi ikbal için yapılacak gösterilere feda edilemeyecek kadar önemli ve değerlidir. Asistan hekimler, tıpta uzmanlık sınavında kaldıkları puanlar temelinde tercihler yaparak eğitim görecekleri kurumları tercih etmişlerdir. Eğitimlerini tamamlamaya fırsat verilmeden yapılacak bir yer değişikliği öncelikle asistan hekimlere karşı büyük bir haksızlıktır. Şehir Hastanesi’ne gönderilecek veya mevcut kurumlarında devam edecek eğiticilerin ve asistanlarının hangi kriterler temelinde belirlendiği bir muammadır. İl sağlık yöneticileri bunun açıklamasını yapamamaktadırlar” ifadelerini kullandı.
O SORULAR YENİDEN SORULDU
Kaynak açıklamasının sonunda İzmir İl Sağlık Müdürlüğüne yeniden şu soruları yöneltti: “İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinin bugüne dek açılışını geciktiren yapısal sorunlar nelerdir, bu sorunlar konusunda nasıl bir yol izlenmiştir? Hastanenin yapısal sorunları giderilmiş midir? Hastanenin altyapı özellikleri, tıbbi donanım ve yeterli personel temini bakımından son durumu nedir? Yakın ve orta vadeli gelecekte bu konularda sağlanacak değişiklikler için bir planlama yapılmış mıdır? Sunulacak sağlık hizmetinin kademeli olarak geliştirileceği bir program var mıdır? İzmir Bayraklı Şehir Hastanesinin açılmasıyla İzmir’deki bazı kamu hastanelerinin kapatılması veya küçültülmesine yönelik bir hedefiniz var mıdır? Varsa bu hastaneler hangileridir? İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi kadrosunda görevli olacak nihai hekim sayısı nedir? Bu hekimlerin hangi kurumlardan, hangi kriterlere göre seçilecektir? Yer değişikliği konusunda rızası olmayan hekimlerin tercihlerine saygı gösterilecek midir? Asistan hekimlerin tercih ettikleri kurumlarda nitelikli uzmanlık eğitimi alması konusunda bir önceliğiniz var mıdır? İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde hekim dışı görev yapacak nihai sağlık personeli sayısı nedir? Bu personel, hangi kaynaktan ve hangi kriterlere göre karşılanacaktır? İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde ruhsata esas birimlerin ruhsatlandırma süreçleri tamamlanmış mıdır? Ruhsatlandırma süreci bitmemiş birimler hizmete sokulmuş mudur?”
BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir Tabip Odası’ndan ‘Şehir Hastanesi’ soruları