TENZİLE AŞÇI
30 Ekim 2020 depreminin ardından İzmirli depremzedelerin yeniden evlerine kavuşabilmeleri için gündeme gelen, gerek siyasi partiler gerekse odalar bazında kentte gerilime neden olan ve sadece Bayraklı’da geçerli olan emsal artışı kararı TMMOB tarafından yargıya taşınmıştı. Öte yandan mahkeme, bilirkişi raporları doğrultusunda geçtiğimiz hafta 5. İdare Mahkemesi, emsal artışı için “yürütmeyi durdurma” kararı vermişti.
Karar, depremzedelerden büyük tepki toplarken İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği (İZDEDA), düzenlediği basın açıklamasıyla kararı protesto etti. “Tek derdimiz evimiz”, “Sağlam evimi yıktı, arsa payımı elimden aldı, geriye ne kaldı”, “Emsal depremzedelerin can suyu” yazılı dövizler taşıyan depremzedeler, çadır kurup kefen giyerek yetkililere “İzmirli depremzedeleri unutmayın” çağrısı yaptı.
Depremzedeler adına açıklamayı yapan İZDEDA Başkanı Haydar Özkan, TMMOB’nin yüksek bina ve yoğunluk argümanına gökdelen çıkışında bulundu.
“28 AY ÖNCESİNE DÖNDÜK”
Emsal artışının kentteki dönüşüm faaliyetlerini hareketlendirdiğini belirten Özkan, “Mahkemenin almış olduğu yürütmeyi durdurma kararı haberi bizleri yıktı, yolumuzu kapattı, umut ışığımızı söndürdü. Oysaki emsal artışı ve kredi faizlerinin çok olmasa da aşağı çekilmesiyle belediyelerimiz ortaklığıyla kurulan Halkkonut kooperatiflerimiz bir taraftan, müteahhitler bir taraftan, bakanlığımız tarafından gönderilen emlak konut bir taraftan inşaatların yapılmaya başlaması bizim için yeni bir başlangıçtı. Şimdi tekrar 28 ay öncesine döndük. Biz emsal artışını isterken hep dedik ki rantçı değiliz, depremzedeyiz, mağduruz, ekonomik gücümüz yok” dedi.
“YÜKSEK KAT ÖLDÜRÜRSE GÖKDELENLER NEDEN AYAKTA!”
Emsal artışıyla birlikte dönüşümde ekonomik fırsatın yakalandığının altını çizen Özkan, TMMOB’nin yoğunluk çıkışında bölgedeki gökdelenleri örnek gösterdi ve “Emsal artışı isteğimiz belediyemiz tarafından olumlu karşılanmıştır. Fakat TMMOB’nin itirazı ve süreci mahkemeye taşıması ile bizim için belirsizlik başlamıştır. TMMOB’un bu konu hakkındaki savunması ilginçtir. Diyorlar ki; nüfus yoğunluğu olur kent kaldıramaz. Bayraklı gibi düzenli yeşil alanları ve okullarıyla bu kent kaldıramazsa… TMMOB’un 17 katlı binasının yanında benim 7 katlı binam yoğunluk yapıyorsa ne diyeyim bilemedim. ‘Evleriniz devlet tarafından yapılsın, İstanbul’daki köprüler ve yollar yapılmasaydı bu evleri devletin yapabilmesi için para çıkardı’ diyorlar. Biz bunu bilemeyecek kadar cahil miyiz? Biz bunu istemeyecek kadar bilinçsiz miyiz? 6 Şubat’ta deprem olan 11 ilde afet ilan edildi. Buna rağmen evlerin inşasında yüzde 60 devlet, yüzde 40 depremzede karşılayacak şekilde açıklama yapıldı. ‘Yüksek kat öldürür’ diyorlar. Benim evim 7 katlı yıkıldı. Yan binam 7 katlı yıkılmadı. Aynı yıl yapımı aynı kat birçok bina varken bir kısmının yıkılması yüksek kattan mı, imalat hatası mı? Yüksek katsa, Folkart’lar, Mistral’ler ayakta durmamalıydı. Son depremde gördük ki, yeni yapılan ya da eski yapılan değil çok katlı ya da az katlı değil vicdansızların yaptığı binalar yıkıldı. İlim ve fenne göre yapılan binalar ayakta” diye konuştu.
“ÜTOPİK FİKİRLERLE GELMEYİN”
TMMOB’ye uygulanabilir çözümlerle masaya oturmaya hazır oldukları mesajını veren Özkan, taleplerini bir kez daha sıraladı ve şunları söyledi; “Bizim yapacağımız bir nevi kentsel dönüşüm. Detaylı zemin etüdü, fore kazığı, jetgrou, radya temeli, zorunlu bodrum katı, son teknoloji ile büyük bir dönüşüm hikayesidir. Bu hikâyede yer almak isteyenler yanımızda olanlardır. TMMOB bu fırsatı tepmiş ve kamudan halktan ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. Zira bize gösterdikleri ihtimamı, özeni aynı bölgede yapılan 48 katlı binalara göstermemişlerdir ve onlar gözümüzün içine baka baka yükselmeye devam etmekte, satışlar yapmakta, insanları oturtmaya başlatmışlardır. Kendilerini vicdana davet ediyorum. ‘İstemezük’ diyorlar. Neyi istediniz? Çözümünüz ne! Bugüne kadar neye çözüm ürettiniz. Bize çözümle gelin başımızın üstüne gelin. Ütopik fikirler, popülist söylemler ile gelmeyin. Biz sizlerle masaya oturmaya her türlü fikre, görüş alışverişine, dertlerimizi ilk ağızdan anlatmaya ve ortak çözüm yolu bulmaya hazırız. Bizler artık yorulduk, tükendik, yaşama ümidimizi kaybettik. Bir an önce siyasilerimiz İzmir depremzedelerine kulak vermeli ve bizlerin diğer illerde olduğu gibi afetzede olarak görmelidir. Ağır hasarlılara yaptığı gibi, orta ve az hasarlılarımıza da gerekirse ücreti mukabilinde evlerini yapmalı. Ağır hasarlı depremzede kiracılarımızı da çözüm üretip kira derdinden kurtarmalı. Rezerv alan bölgesine şu anda 3600 konut yapılmıştır daha önce söylendiği gibi 8500 konut yapımı tamamlanmalıdır. Orta hasarlılarımıza rezerv alan bölgesinden söz verildiği gibi konutları verilmeli. Bölgeye İzmir Depremzedesi hariç kimse sokulmamalıdır. Afet bölgesinde olduğu gibi evler yapılana kadar 5 bin TL kira desteği sağlanmalı. O yer kavramıyla mağdur olan vatandaşlarımızın sorunlarının çözümü için TBMM’de çözüm üretilmelidir. Bizlere 0 faizli 2 yıl ödemesiz 20 yıl ödemeli deprem destek kredisi tanımlanmalı, kentsel dönüşüm kredisi sarmalından çıkartılmalıdır.”