İzmir Alsancak’ta, aşırı yağan yağış sırasında elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden Özge Ceren Deniz (23) ve onu kurtarmaya çalışırken aynı akıma kapılan İnanç Öktemay’ın (44) ölümüne dair "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan dava açılan ve 22,5 yıla kadar hapis cezaları istenen 13'ü tutuklu 42 sanık, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıktı.
“DURUŞMAYI TAKİP ETMEK İSTEMİYORUM”Adı geçen Demircan Firması’nın taşeronluğunu yapan Sanık Ahmet Çelik, duruşmada ilk söz verildi. Çelik, “Ben bahsi geçen tarihlerde Bursa’daydım. 2016 yılında Küçükyalı ve Balçova bölgesinde çalıştık. O dönem Demircan’a çok taşeron geliyordu, biz de kısa bir vadede çalıştık ve ardından yollarımızı ayırdık. Söz konusu firma ile fiili ya da hukuki bir bağım bulunmamaktadır. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum” diyerek beraatini istedi. Çelik’in avukatı ise, “Duruşmayı takip etmek istemiyoruz, salondan ayrılmak istiyoruz” dedi.
“BANA BAĞLI DEĞİL”GDZ Elektrik Metropol Bölge Müdürü Ali Arcan, “Görev ve sorumluluğum olmamasına rağmen bir hususu açıklamak istiyorum. Bakanlık tarafından eğitim sonrası EKAT belgesi olmayan hiçbir personel sahada arıza faaliyeti yürütemiyorlar. En az iki kişi sahada olur, bir kişi işi yaparken diğeri de o işin fen ve sanat kurallarına uyup uymadığına bakar. Uygunsuz bir davranışta ekip arkadaşı işi yapan arkadaşı uyarır. Arıza ekipleri bakan bağlı olmadığı için bilgilendirme yapılmıyor” ifadelerini kullandı ve beraatini talep etti. Avukatı yaptığı savunmada sorumluların İZSU ve Argan Mühendislik çalışanlarını olduğunu söyledi.
Sanık avukatları Arcan'a sorduğu sorular karşısında, "bilmiyorum" yanıtını aldı. Avukatlar, "Biz hala şef kim, mühendis kim bulmaya çalışıyoruz?" dedi. Sanık avukatlarından Arcan'a yönetilen denetim sorusuna ise yanıt yine gelmedi. Arıcan, "Detaylı bilgi verme ihtimalim yok" dedi.
İZSU SUÇLU DEĞİLİZSU eki Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu, bilirkişi raporunu eleştirerek, “Orada suç, mağduriyet ve ölüm var ama bu işte suçu olmayanların mağdur olmaması önemli. Ben İZSU’nun suçlu olmadığını belgeler ile anlatacağım. Biz görevlerimizi mevzuat gereği genel müdür yardımcılarımıza devrederiz. Burada bir görev ya da yetki devri yoktur. Genel müdür daire başkanlarına görev devri yapamaz. Biz hem bakanlığın belirlediği sayıda daire başkanı atamışız hem genel müdür yardımcılarımız vardır yani liyakatli yöneticilerimiz vardır. Mağdur olan Barış Koç tekniker olarak göreve başlamış sonra mühendis olmuştur yani liyakatlidir. Ömer Bey de aynı… Ben bugün görevde olsaydım o arkadaşlarımızın ismini vermezdim ve o arkadaşlar mağdur olmazdı” dedi.
BÖYLE ANILMAKTAN ÜZÜNTÜLÜYÜZ‘Bilirkişi, Gediz’in çalışmalarını bilmiyor, haberleri yok’ diyen Köseoğlu, “Sayın başkan geçen duruşma ‘İki ölüm var kimse mi suçlu değil’ demiştiniz. Elbette suçlu var. Kablolar neredeyse asfalt kotunun üstündedir ve ızgaraya teması yoktur. Izgara ile çember arasında bir şey sıkışma şansı yok. Arkadaşlarımız kabloları plastik boruya geçirerek asfaltlıyorlar. Sonra o kablonun birini çıkartıp tamir ediyorlar, kırdıkları asfaltı üstüne atıyorlar… 4 ay orada kalıyor. Günlerce yağmur yağdığı zamanlar oldu o zaman orada yüzlerce onlarca insan ölürdü. Bizim çalışma yapan arkadaşlarımızdan birisi kabloya zarar verseydi çok farklı sonuçlar olurdu. Yüklenici imalatta yapılan her şeyden sorumludur ki buraya öyle bir hata yok. Geçici kabul olsa bile mevzuata göre yüklenici 5 yıl sorumluluktan kurtulamaz. Yeterli sayıda bakım onarım yapılmamış deniyor, Neye göre? Bilirkişi raporuna dayanılarak buradayım. Aile ölenlerden dolayı mağdur ve üzüntülüyüz ama biz de böyle anılmaktan üzüntülüyüz. Ben polis eşliğinde Adana’dan İzmir’e kadar geldim. Orada defalarca sokak hayvanı ölmüş, tamiratı yapılmış… Bunlar dikkate alınmadan Gediz bizden sonra müdahale etmesine rağmen İZSU’nun eski, yeni genel müdürleri, amirleri, daire başkanları olarak buradayız. Sırf, bilirkişi raporu nedeniyle… Bu kadar teknik bilgi varken, böyle bir şey ile karşılaşıyoruz. Mağduriyetin giderilmesi adına teknik veriler ile aydınlattığımı düşünüyorum. İnceleme yapıldığında İZSU çalışanlarının kusuru olmadığını hatta uygun tekniklerle su altına bile kablo döşenebileceğini belirterek beraatimi talep ediyorum” açıklamasını yaptı.
“GEDİZ BÜROKRATLARI GEREKLİ CEVABI VERMİYOR”Venedik’in sular altında kalması benzetmesine bulunan Avukat, "Venedik'te böyle bir şey yaşandı mı?" diye sordu. Ardından salonda sesler yükselirken, avukat “Siz detaylı bir savunma yapıp birçok soruya cevap verdiniz. Ama Gediz’in bürokratlarından bunu göremiyoruz. Elektrik kabloları sular altına gömülebilir nitelikte yapılabilir. Bununla ilgili Gediz ile bir çalışmanız var mı?” sorusunu sordu.
“KABLOLAR UYGUN DÖŞENMİŞ BERAATİMİ TALEP EDİYORUM”Demircan’ın eski ortağı Cengiz Topel Demircan’ın savunmasına geçildi. Demircan, “2014 yılında şirketten fiilen ayrıldım, 2016’da tamamen çıkartıldım. Olay olduktan sonra bilgi de aldım ve kabloların uygun döşendiğini öğrendim. Beraatimi talep ediyorum” açıklamasını yaptı.
“SORUMLULUĞUM YOK”Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş. Sistem İşletme ve Bakım Müdürü Ekrem Yıldırım, “2015 yılında bir görevim yok, 2019 yılında sistem işletme müdürü olarak görev yaptım. Arıza takibi bana bağlı değil. Bana ve bana bağlı kişilere sahadan bilgi akışı yok. Özet olarak sahada yapılanması olan bir birim değilim. Bu davaya konu olan saha işgücü yönetim sisteminden bahsetmek isterim. Sahada yapılacak işler için iş envanteri oluşturulur. Aydınlatma, etüt, yeni abone bağlantısı gibi işlemler oluşturulur. Ekipler sahadayken yaptıkları işlemlerle ilgili bilgileri tabletlere girerler. İhbarlara istinaden oluşturulan iş emirleri ile ilgili ben veya bana bağlı birimlerin kontrolü yok. Sorumluluğumuz ve görevimiz yoktur. Takibi ile ilgili de görevim yok" dedi.