İZSU Genel Müdürü Erdoğan: 9 Milyarlık anlaşma için bakanlıktan onay bekliyoruz

İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan İzmir Körfezi Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, “Kredi kullanım onayı bekliyoruz, toplamda 5 milyar civarında kredi onayımız var. Dikili, Aliağa’yı da işe katarsak 9 milyarlık kredi anlaşması yapılmış, Hazine ve Maliye Bakanlığından onay bekliyoruz” dedi

Haber Giriş Tarihi: 27.11.2024 15:22
Haber Güncellenme Tarihi: 27.11.2024 15:22

SEMİ TEKTAŞ / Körfez'in Geleceği İzmir'in Geleceği sloganıyla düzenlenen İzmir Körfezi Çalıştayı’nın açılışı bugün Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın ev sahipliğinde düzenlenen çalıştaya İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan ve çok sayıda bilim insanları katılım sağladı. Çalıştayın moderatörlüğünü Prof. Dr. Şükrü Beşiktepe, Ege Üniversitesi-Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Melih Ertan Çınar, Hüseyin Tekin, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Ebru Yeşim Özkan yaptı. İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan 50 milyon metreküplük malzemenin körfez alanlarından çıkartılması gerektiğini belirtirken projenin bakanlıktan onay beklediğini söyledi.

2020 YILINDA ALGLER SIÇRAMAYA GEÇTİ

İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “Kriz başladığından beri İzmir’de bir arayış var, Büyükşehir sahada olan bir kurum. Bu sorunun çözümü için çaba sarf eden bir kurum. 24 Ağustos günü Melez bölgesinde algli su gördük ve sonra tüm körfezi sardı, bir koku oldu. 2023 yılı Ekim ayında bu alg türünü ilk kez gözlemlemiştik. 19 Kasım’da da etkisini kaybetmişti. 2000- 2018 yılları arasından beri körfezi izliyoruz. TUBİTAK buradan numuneler alarak bizle paylaşıyor. 2017 yılından itibaren alglerde artış başladı, 2020’de ise sıçrama yaşandı. Bunlar TUBİTAK’ın araştırma değerleri. Körfez suyu kalitesiyle ilgili bazı değerler iyi mi kötü mü tartışması yürüyor. Burada sadece 2 değere bakarak körfez hakkında karar vermemeliyiz, çünkü bu değerler günümüzde de iyi. Bu değerler sadece kanalizasyon suya karıştıysa onu gösteriyor ve düşükse yüzülebilir deniliyor” dedi.

BAKANLIK TARAFINDAN DENETLENMELİ

Erdoğan, “İzmir Körfez'i kirleticileri, Gediz, sanayi tesisleri, gemilerle gelen kirlilik, liman ve tersaneler. Bunların tamamının denetimi Çevre Bakanlığı'na ait. Bakanlık tarafından denetlenmesi ve ceza-i tedbirlerin uygulanması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ARITMA TESİLERİMİZİ TAMAMLIYORUZ

Erdoğan, “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisimiz yüzde 95 aşamasında, tamamlandı diyebiliriz. Ön arıtma yapıyoruz, bu da yılbaşında bitecek. 4 faz projemizde 2 tane ana dağıtım Aralık’ın 15’inde idari binalarıyla birlikte tamamlanacak. Nisan ayında da işletmeye alınacak. Yağmur suyu ayrıştırma projelerinde, dünya bankası kredisiyle yaptığımız işlerimiz var. Lot 1, Lot 2 Lot3’ün yapım ihalelerine geçildi. Bu iş Türkiye’de ilk defa ihale aşamasına geldi. Bunlar için 4 milyar TL’lik harcama yapılacak” şeklinde konuştu.

YAĞMUR SUYU AYRIŞTIRMA HATLARINI YAPIYORUZ

Erdoğan, “Kendi öz kaynaklarımızla devam eden işlerimiz var, Bayraklı Sevgi Yolu, Özkanlar Pazaryeri, Çay Mahallesi'nde sel sorunları görülmüştü, hepsinde çalışmalar başladı. Bayraklı’da 2 tane ayrıştırma projesini hayata geçireceğiz. Alsancak yağmur suyu ayrıştırma projesi zorlu bir proje, trafiğin kilit olduğu bir nokta. Yaklaşık 4 metreküp saniye civarında su geliyor, bileşik sistem çalışıyor bölge. Bunun da 6 Aralık’ta ihale süreci tamamlanmış olacak, yapım aşamasına geçeceğiz. Buca Yağmur Suyu ayrıştırma çalışmalarımız devam ediyor. Çiğli Balatçık Yağmur Suyu Ayrıştırma Projemiz devam ediyor” dedi.

DERELERİ TEMİZLİYORUZ

Dere temizlik faaliyetlerimiz var, 34 dere körfeze dökülüyor, bu derelerin tamamı İZSU tarafından temizleniyor.

ONAYLANAN KREDİLERİMİZ İÇİN BAKANLIĞI BEKLİYORUZ

Erdoğan, “50 milyon metreküplük malzemenin Körfez alanlarından çıkartılması gerekiyor. Çıkartınca yüzde 45 oranında Körfez'in akım hızı artacak. Bu projenin Ulaştırma Bakanlığıyla hayata geçirilmesi gerekiyor ama hayata geçmiyor. Süreç tamamlanmış olmasına rağmen en başa döndük, yapay adacıkların tekrar incelenmesi istendi Bakanlık tarafından. Bu uluslararası krediyle yapabileceğimiz bir iş, kredimiz Bakanlık tarafından onaylanırsa bu projeyi hayata geçirmek istiyoruz. Çiğli arıtmayı kendi kaynaklarımızla bitiyoruz ama yıllar önce yazısı yazıldığı halde ön onayı gelmedi. Kredi kullanım onayı bekliyoruz, toplamda 5 milyar civarında kredi onayımız var. Dikili, Aliağa’yı da işe katarsak 9 milyarlık kredi anlaşması yapılmış, Hazine ve Maliye Bakanlığından onay bekliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

SADECE YEREL YÖNETİMLERİN SORUNU DEĞİL

İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, "Bugün aramızda yurtdışından konuklarımız bulunuyor. Farklı ülkelerde deniz ekosisteminin nasıl korunduğuna dair uygulamaları bizle paylaşacaklar. Çalıştay programımızı incelediğimizde göreceksiniz önceliğimiz Körfez ekolojisiden, deniz ulaşımına kadar çok geniş yelpaze ile Körfez ele alındı. Uzmanlar sonuç alıcı gerçekçi çözümler üretecektir. Biz burada bilimsel ve teknik zeminde çözümle ilgilisi ısrarımızı İzmirlilerle paylaşacağız. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Körfez ekolojisi vakit geçilmeden ele alınmalı ve harekete geçilmelidir. Körfez'in çözümden sadece yerel yönetim sorumlu değildir. Kirlilik yıllar önce ortaya çıkmıştır. Gediz Deltası, kentsel kirlilik, arıtma kapasitesi, nüfusun hızla artması gibi etkenler söz konusudur. İzmir'de gemicilik tarihi eskilere dayanmaktadır. İzmirlileri yaşama bağlayan iki Kordon vardır. Birisini doğarken keserler. Bizi harekete geçiren bu duygudur. Deniz ulaşımının geliştirilmesi ve İzmirlilerin konforlu hizmet alması, kıyı alanlarının düzenlenmesi, deniz taşkınlarının önlenmesi doğrultusunda çabalarımızın odak noktasında Kordon metaforu yer alıyor. Uzun çalışmalar kapsamında ortaklaşmaya gayret edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

50 YIL SONRASINI ETKİLEYECEK

İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, “Körfez ve iklim değişikliği etkilerini gözetmeliyiz. Körfez’in dirençli hale getirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 21’inci yüzyılda insanı her şeyin merkezine koyduk. Şimdi de ekosistem hakkını tarif etme zamanı geldi. Denizden başlamamız ve deniz alanlarını planlamamız lazım. Körfez havzalarıyla bütündür ve İzmir havzaları da var. Kentimizde yaşam kaynağı olan havzalarımızı korumak temel amaçlarımız. Hem kıyı alanlarını hem de havzaları düşündüğümüz bir planı hayata geçireceğiz. Bizim bugün yapacağımız her iş 50 sene sonra yani iki jenerasyonun hayatını etkileyecek” diye konuştu.

BİYOLOJİK VE KİMYASAL ÖNLEMLER

Çin Halk Cumhuriyeti Deniz Ekolojisi ve Çevre Bilimleri Laboratuvarı Uzmanı Dr. Isaac Yongquan Yuan konuşmasında biyolojik ve kimyasal önlemlerden bahsetti Yuan, "İzmir Körfezi'nde yaşananlar deniz felaketi olarak ifade edebiliriz. Bu çok acil bir şekilde çözülmesi gereken bir felaket. Bu noktada çok fazla metot var. Biz saha çalışmalarından bahsetmeliyiz. Fiziksel önlemler olarak ifade etmeliyiz. Alg patlamalarının önlenmesi için yapılacak fiziksel tedbirler var. Fiziksel önlemleri alarak kurtulmak mümkün. İzmir örneğinden çıkacak olursak kilometrelerce alandan bahsediyoruz. Su yüzeyi üzerinde temizleme noktasında önlemler alabiliriz ve bizim işimize yarayabilir. Kimyasal önlemler de bulunmakta. Asitlerin birbirinden ayrıştırılması yoluyla biz etkiyi azaltabiliriz ve çevresel kaygılar azalır. Burada birtakım bakterilerden bahsediyoruz. Biyolojik önlemlerin de kullanılması gerekiyor" dedi.

2 KOMPRESÖRE İHTİYAÇ VAR

Ocean Therm Baş Teknoloji Yöneticisi Olav Hollingsaeter, “Tatlı su üzerinde özellikle kışın etkin bir şekilde hava kabarcığı teknolojisini Norveç’te kullanıyoruz. Hava kabarcığı perdesi Körfez üzerinde alg patlamalarını, Körfez etrafında yayılmasını engelleyebilir. Bu noktada problemin izole edilmesi sağlanabilir. 2 bin 400 metrelik bir alan, iki tane kompresöre ihtiyaç var. Alt katmanlardan üst düzeye temiz suyun taşınmasını sağlayabilir. Hava kabarcığı perdesi nehirlerden gelen kirliliğe de bariyer oluşturabildi. Buradaki algleri toplayıp kurutabilmemiz de mümkün. Bunlar yoluyla biyokömür de elde edilebilir” dedi.

ALARM VEREN GÖRÜNTÜ

Amerika Birleşik Devletleri HBS Hydro BioSience Satış Temsilcisi Peter TRIGIANI ise canlı bağlantı ile çalıştaya katılarak, "Bir çevre şirketiyiz. 2016 yılında kurulduk. Özellikle elektronik ekipmanlar şirketimizde kullanılıyor. Ultrason teknolojisini kullanıyoruz. Ulatrasonik ses dalgaları kullanılarak alg patlamalarının önlenmesi için kullandığımız bir teknoloji. Toksinlerin yayılmasını engellenmesi için alınacak önlemlere odaklanmalıyız. İzmir için 2 önemli alg türü sahnede.  Sino bakterilerden bahsedebiliriz. Turuncuya dönmüş bir renk var. Toksik bir görüntü. İno bakteriler büyük bir tehdit oluşturuyor. Su ekosistemleri üzerinde 2 önemli tehdidi var. İzmir Körfezi'nde yeşil renkleri görüyoruz. Alarm veren bir görüntü. Alg patlamalarına sebebiyet veren sino bakteriler var. Kırmızı ve kahverengini görmüyoruz. Ultarson yöntemi sino bakteriler üzerinde etkili. İzmir Körfezi'ni bu bakteriler tehdit ediyor. Güneş ışığı daha etkin olsa daha fazla oksijen olabilecek. Balık ölümleri oksijen azaldığından dolayı meydana geldi. Oksijen seviyelerinin artırılması gerekiyor. Engellenebilmesi adına pek çok kanal var. Fosfor ve Azot noktasında önemli içeriklere sahipler. Atık su kanalları da kirliliğe sebebiyet veriyor. Ekipmanlarımız yoluyla çevreye dost canlısı olarak yaklaşıyoruz. İyi örnekleri de paylaşabiliriz. Proaktif bir sistem takip ediyoruz. Ekosistemler üzerinde etkin bir şekilde çalışan sistemler noktasında biz rekabeti önemsiyoruz. Atık su yönetimi ile ilgili çalışmalarımız da var. Bu sayede alg patlaklarını arındırılabilir. İzmir Körfezi alg patlamaları ile karşı karşıya. Sularda çeşitli tehlikeler meydana geldi. Çevre dostu teknolojiler öne sürülmeli" dedi.

HABLAR KONTROL EDİLMELİ

ARUP Avusturalya Genel Müdür Yardımcısı ve Entegre Su Kaynakları Lideri Dr. Andrew Watkinson, “Hablar kontrol edilmeli, etkin bir şekilde anlaşılmalı. İzmir Körfezi’nin gözlenmesi ve alg patlamalarının önüne geçilmesi için modellemeler çok önemli. Yapılan modellemeler de çalışmalara dahil edilmeli. Erken müdahale etkin bir şekilde sahaya sunulmalı. Daha geniş bir ekolojik anlayış amaç edilmeli. Biyolojik metotlar kullanılabilir. Avusturalya’da birtakım biyolojik yöntemler kullanılarak alg patlamalarının önüne geçilmişti. Yaygın kullanılan uygulamalar İzmir Körfezi için de geçerli. Denizdeki bitkiler üzerine sağlıklı türler oluşturularak rekabet arttırılabilir, çalı yangınları bu alg patlamalarına sebebiyet verebilir. Biz bunu Avusturalya’da gördük. Orman yangınları neticesinde alg patlamaları yaşanıyor olabilir. İzmir Körfezi’ne destek sunmak için her daim var olduğumuzu belirtmek isterim” dedi.