Kemeraltı Çarşısı'ndaki Kestanepazarı Camii'nin yakınında bulunan 40 metrekarelik atölyesinde, 83 yaşındaki Mehmet Erdoğan ve 54 yaşındaki oğlu Ali Erdoğan, elek ve takunya üretimi yapıyor. İzmir'deki bu mesleğin son temsilcileri olarak dikkat çeken baba-oğul, 1983 yılından bu yana bu zanaatla uğraşıyor. Ancak, 2000 yılından beri çırak yetiştiremediklerini ifade eden Mehmet Erdoğan, kaybolmaya yüz tutan bir meslek olan elekçiliğin önemine vurgu yapıyor. El emeği ile çalışarak 41 yıldır elek, takunya ve fare kapanı üretmeyi sürdürüyorlar.
Gençlerin ilgisi azaldı
24 yıldır çırak yetiştiremediklerini, yetiştirdikleri elemanların da ya emekli olduğunu ya da başka mesleklere yöneldiğini söyleyen 83 yaşındaki elek ustası Mehmet Erdoğan, oğlundan sonra bu mesleği İzmir'de kimsenin yapamayacağını söyledi. Erdoğan, "İzmir'de bu işi yapan tek ben kaldım. Meslekte çırak da yetişmiyor. Gençler bunu bir televizyon tamirciliği, oto tamirciliği gibi bir meslekten saymıyorlar. Elekçi dediğin zaman buna heves etmiyor. 2000 yılına kadar çıraklarım vardı, hepsi çalışıyordu ama daha sonra onlar başka mesleklere yöneldiler. Ben dükkanımı, mesleğimi oğluma devrettim. Ondan sonra da başka usta yetişmez" dedi.
Tamamen el emeği ile… İş yerindeki üretimde hiçbir makine kullanmadan tamamen el emeğiyle imalat yaptıklarını söyleyen 83 yaşındaki usta, "Bizim işimiz el emeği, fabrikasyon değil. Malzemelerimiz çivi, kasnak, tel, makas, çekiç. Makine olarak bir şey yok her şey el emeği. Un elemek, nohut elemek, üzüm elemek için, inşaatçıların kullanımı için elekler üretiyoruz. Eskiden günde 3-5 tane satardık; şimdi ayda bir satmakta güçlük çekiyoruz. Her şey gibi bu iş de makineleşti" dedi.