KEMAL ÖZKURT
İzmir Ticaret Borsası (İTB) Temmuz ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer yönetiminde İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ve yönetim kurulu katılımıyla gerçekleşti. Son zamanlarda yaşanan ekonomik sorunlardan bahsederek hükümetin atacağı adımları sabırla beklediklerini dile getiren Başkan Kestelli, İzmir Alsancak Limanı’nın özelleştirilmesi hakkındaki düşüncelerini de paylaştı. Öncelikle sürecin izlenilmesi gerektiği ve gerek yöntem gerek yatırım maliyeti, gerekse işletme modeli ile ilgili detaylar açıklandıktan sonra net görüş bildirilmesinin daha doğru olduğunu söyleyen Kestelli, “Özelleştirme kararı alınması durumunda da bunun şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yapılmasının ve kentin ilgili bileşenlerinin de sürece dahil edilmesinin en uygun yöntem olacağına inanıyorum” dedi.
TUNCER: EKOSİSTEM OLMAZSA HAYAT DA OLMAZ
Meclisin açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer, son günlerde artan sıcaklıkların biyolojik çeşitliliği bozduğunu ve ekolojik dengenin bozulmasının sürdürülebilir yaşamı tehdit ettiğini belirtti. İnsanoğlu olarak her bireyin üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Tuncer, ‘Ormanlarımızı ve yeşil alanlarımızı yangınlara karşı, özellikle bu aylarda daha çok korumalı, kurallara uymayanları uyarmalıyız. Önemsenmeden yol kenarına atılan bir sigara izmariti veya bir cam parçası dahi bütün bir hayatı yok edebiliyor. Ekonomik kayıplar bir şekilde telafi edilir. Ancak ekolojik kayıpların yaratacağı tahribatı düzeltmek hiç kolay olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki ekosistem olmadan ne tarım olur ne gıda ne de bir hayat” şeklinde konuştu.
KESTELLİ: HÜKÜMETİN ATACAĞI ADIMLARI SABIRLA BEKLİYORUZ
Meclis toplantısında konuşan Başkan Kestelli, itibarı yüksek bir ekonomi programına vurgu yaparak, makroekonomik istikrarın sağlanmasının, yapısal reformların ve hukuk devletini güçlendirecek adımların bu programın temelini oluşturması gerektiğini söyledi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bu ayın başında, programlarını üç temel bileşenden oluşturduğunu söyleyerek sözlerimi sürdüren Kestelli, “Mali disiplinin yeniden tesis edilmesi, enflasyonun orta vadede tek haneye düşürülmesi, ve istikrarı kalıcı hale getirecek yapısal reformlar, ilk etapta vergi ve zamlarla, seçim döneminde verilen vaatlerin ve depremin yol açtığı bütçe bozulmasını telafi etmeyi, eş zamanlı olarak da dış kaynak desteğiyle rezerv yükseltip, Türk Lirası üzerindeki baskıyı azaltmayı hedefliyor. Piyasalarda, son iki yıldır uygulanan para ve maliye politikalarının, seçim döneminin getirdiği harcama arttırıcı yaklaşımların ve büyük depremin mali etkilerinin sonuçlarını görüyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki Türkiye artık her beş yılda bir yaşanan ekonomik dalgalanmaların ülkesi olmasın. İstikrarlı ve öngörülebilir, evrensel kurallara uygun, yenilikçi, üretim kasları güçlü, rekabet gücü yüksek, krizlere dayanıklı bir ekonomi arzu ediyoruz. Bu bağlamda hükümetin atacağı yapısal reform adımlarını sabırla bekliyoruz” diye konuştu.
SONUÇLARINI BEKLEYEREK GÖRECEĞİZ
Konuşmasının sonunda Alsancak limanının özelleştirilmesi konusundaki düşüncelerini paylaşan Kestelli şu ifadeleri kullandı;
“İzmir’in ekonomik, sosyal ve kültürel gelişiminde en önemli simge olan Liman’ın hem yönetim hem de tüm lojistik yönleriyle altyapısının geliştirilmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkarmaktadır. Günümüzde İzmir, Ege bölgesinde hizmet veren 22 limanın 16’sına ev sahipliği yapan, her yük tipine hizmet verebilen, toplamda 80 Milyon ton yük hacmini aşmış limanları ile Türkiye’de toplam yükün yüzde 16’sını, konteyner yükünün ise yüzde 15’ini elleçlemektedir. Ayrıca, Nemrut Körfezi'nde bulunan limanları ile “Avrupa’nın en hızlı büyüyen 2. Liman kümesi” olarak nitelendirilen önemli bir denizcilik üssüdür. İzmir Limanı’nındaki iş hacminin gerilemesinin önlenmesi ve eski öneminin korunması amacıyla hem yatırıma ihtiyacı olduğu hem de dünya deniz taşımacılığındaki yeni trendlere göre aksiyon alacak şekilde yönetilmeye ihtiyacı olduğu kesin. Bu işlemin özelleştirilerek mi, yoksa mevcut yapı korunarak mı yapılacağına ilişkin tartışmaların neden olacağı zaman kaybının bu güzel şehre ve ekonomisine zarar vereceğini limanın sorunlarının çözümü noktasında bizleri doğru yere götürmeyeceğini düşünüyorum. Öncelikle süreci izlememiz gerektiği ve gerek yöntem, gerek yatırım maliyeti, gerekse işletme modeli ile ilgili detaylar açıklandıktan sonra net görüş bildirilmesinin daha doğru olacağı kanaatindeyim. Özelleştirme kararı alınması durumunda da bunun şeffaf ve kamuoyuna açık bir şekilde yapılmasının ve kentin ilgili bileşenlerinin de sürece dahil edilmesinin en uygun yöntem olacağına inanıyorum.”
RUSYA KÜRESEL GIDA GÜVENCESİNİ TEHDİT EDİYOR
Geçtiğimiz günlerde askıya alınan tahıl koridoru anlaşmasını da değerlendiren Kestelli, “Öncelikle söylemek isterim ki, Rusya ve Ukrayna tahıl üretimi ve dolayısıyla küresel gıda güvencesi açısından çok önemli. İki ülke, toplam dünya buğday üretiminin yaklaşık yüzde 15’ini gerçekleştiriyor. Rusya, tahıl koridoru kapsamında ihraç edilen buğdayın az gelişmiş ülkeler yerine batılı ülkelere sevk edildiğini öne sürerken, batılı ülkeler ise Rusya’nın anlaşmayı bozarak küresel gıda güvencesini tehdit ettiğini belirtiyor. Yapılan tartışmalar gıdanın stratejik öneminin siyasi bir malzeme olarak kullanıldığı izlenimini yaratıyor. Önümüzdeki yıllarda buna benzer olayların çok daha sık yaşanması da muhtemel” dedi.