Körfez’in kurtuluş planı için 2 önemli proje

Körfez’deki kirliliği ve balık ölümlerini durdurmak için önerilerini sıralayan Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Dere tabanlarına dökülen beton temizlenir ve fabrika atıkları filtrelenirse sorun tamamen biter” dedi

Haber Giriş Tarihi: 21.09.2024 08:46
Haber Güncellenme Tarihi: 21.09.2024 08:46

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER Geçtiğimiz günlerde İzmir Körfezi’nde meydana gelen kirlilik ve balık ölümlerinin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un talimatıyla oluşturulan İzmir Körfezi Bilim Kurulu’nun ilk toplantısı gerçekleştirildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın yanı sıra birçok bilim insanının katıldığı toplantıda, Körfez kirliliğinin önüne geçmek adına yapılabilecek plan ve projeler konuşuldu. Bu kapsamda toplantıda yapılacağı belirtilen Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin 4. fazının tamamlanması ve 5. fazın yapımına başlanması öncesinde, 2 temel unsura dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan ve kirlilik için çözüm önerilerinde bulunan TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi ve İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, öncelikle dere tabanlarına dökülen betonun temizlenip tekrar eski haline döndürülmesi ve Körfeze salınan fabrika atıklarının hepsinin filtrelenmesi gerektiğini belirtti.

EN FAZLA BİR SENE SONRA KÖRFEZ RAHATLAR

Körfezin bu duruma gelmesine sebep olarak dere tabanlarının betonlanmasını gösteren Doğan Yaşar, yapılan bu uygulamanın düzeltilmesi halinde Körfezin yaklaşık bir sene sonra iyi bir duruma gelebileceğini dile getirdi. Yaşar, “En başından beri söylediğim gibi derelerin altının betonlanması son derece yanlıştır. Yıllar önce yapılan bu uygulama ve buna ek olarak fabrikaların zararlı atıklarının filtrelemeden Körfeze salması, Körfezin bu günkü haline zemin hazırlamıştır. Çünkü bu bilim dışı bir şeydir. Öncelikle zamanında atılan bu adımdan dönülmeli ve dere tabanları eski haline getirilmedir. Kesinlikle toprak ve suyun ilişkisi kesilmemelidir. Çünkü yaşam toprağın içindedir. Dünyada balıkların yüzde 95’inin tutulduğu yer deltalardır yani nehir ağızlarıdır. İddia ediyorum ki eğer dere tabanları doğal haline döndürülürse Körfezdeki koku tamamen biter. Geri kalan diğer sorunlar ise fabrika atıklarının da filtrelenmesi halinde 1 sene sonra rahatlar” diye konuştu.

KÖRFEZDEKİ KİRLİLİĞE ETKİSİ YOK

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay’ın, Körfez kirliliğine son vermek için bir araya gelinen Bilim Kurulu Toplantısı’nda dile getirdiği “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin 4. fazı yüzde 80 civarında, Çiğli 5. faz projesini de bu dönemde başlayıp bitireceğiz” sözleri üzerine ise Yaşar, sanılanın aksine Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin Körfez üzerinde büyük bir etkisi olmadığını söyleyerek, “Çiğli Arıtma Tesisleri’nin iç körfezdeki kirliliğe etkisi yoktur. Çünkü Ege’de akıntı sistemi güneyden kuzeyedir. İzmir Körfezi’ne Karaburun’dan girer ve Urla Narlıdere İnciraltı’dan Konak, Bayraklı Karşıyaka, Bostanlı’nın önünden çıkar gider. Yani Çiğli ve Gediz’den gelen kirli sular akıntı nedeni ile doğudan kuzeye yönlenir içeri girmez. Ama son yıllarda çiğli yetersiz kaldığı için sanırım çok bypass yaptılar. Yani Körfeze çok miktarda evsel atık da verildi ve özellikle amonyak miktarının çok yüksek olmasının nedeni de bu” dedi

DİP ÇAMURU SORUNDUR

“Körfez, sadece balık ölümleri yaşandığında gündeme gelmesi gereken bir mesele değil, İzmir’in ve yerel yönetimin sürekli gündeminde olması gereken bir meseledir. Çünkü Körfez’in ölmesi İzmir’in ölmesi demektir” diyerek Körfezin önemine dikkat çeken Çevreci Arif Ali Cangı, “Balık ölümleri başladığında, Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay yaptığı açıklamada İzmir Limanı’na gelen gemilerin sintine basmaları yüzünden kirlenme olduğunu ifade etti. Buna ilişkin nasıl bir önlem alınacağı belli değil. Diğer yandan 2016 yılında Büyükşehir Belediyesi’nin ‘İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon Projesi’ vardı. Bu projenin hangi aşamada olduğu bilinmiyor. Bu proje körfezin dip çamurunun temizlenerek, denizin temiz hale gelmesini hedefleyen birtakım işlemler öngörüyordu. Bazı tartışmalı yanları vardı ama Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinde olumlu rapor alındı. Ancak şu ana kadar bu konuda ne tür bir çalışma yapıldığı açıklanmıyor. Tam da balık ölümlerinin yaşandığı sırada bu projenin konuşulması gerekiyor. Bir şeyler yapıldı eksik mi kaldı, yoksa hiçbir şey yapılmadı mı bunun tartışılması gerekiyor. Diğer kirlilik sebeplerinden bir tanesi, herkesin bildiği gibi körfeze dereler kanalıyla boşaltılan atık sular. Kimi yerlerde sanayi kimi yerlerde kanalizasyon atıkları söz konusu. Büyükşehir Belediyesi, birinci sınıf gayrisıhhi müessese işyeri açma ve çalışma ruhsatı veren bir makam. İkinci sınıf ruhsatları ise ilçe belediyeleri verir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, ilçe belediyeleriyle koordineli bir şekilde körfezi kirleten, kimyasal atık boşaltan tesislerin tespit edilmesi ve onların ruhsatlarının denetlenmesi, gerektiğinde yaptırım uygulanmasına ilişkin yetkisi var. Dolayısıyla bunları da gündeme almak gerekiyor. Çünkü İzmir Körfezi’nin kirliliği tek bir sebepten kaynaklanmıyor. Pek çok sebep var. On yıllara dayanan birikmiş bir çamur var. Dip çamur başlı başlına bir sorun. Bunların hepsinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Öte yandan bilimsel çalışmaların başlaması önemli ancak kamuoyuna yansıyan eksik bilgilerin hatırlatılmasının vatandaşlık görevi olduğuna inanıyorum” açıklamasında bulundu.