Mafya şimdi de ekonomiye el attı

“Finans mafyası” olarak adlandırılan oluşumun ülke ekonomisinde oluşturduğu tehlikeye dikkat çeken Prof.Dr. Ali Murat Kırık, “Kamu bankaları ve finansal kurumlar, kredi başvurularını daha sıkı denetlemeli” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 15.11.2024 08:53
Haber Güncellenme Tarihi: 15.11.2024 08:53

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER - Türkiye’deki finansal sistemdeki zayıflıklardan faydalanarak, konkordato ilan eden ya da iflas riski taşıyan şirketleri düşük fiyatlarla satın alıp, bu şirketleri kısa süre içinde iflasa sürükleme yoluyla devlete ve kamu bankalarına büyük miktarda borç bırakan “Finans mafyası” olarak adlandırılan oluşum, son zamanlarda ülke ekonomisini büyük zarara uğrattı. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Adli Bilişim Uzmanı Prof.Dr. Ali Murat Kırık, kısa süre önce gündeme getirilen bu oluşum hakkında uyarılarda bulunarak “Finansal manipülasyonlar nedeniyle kamu bankalarından alınan kredilerin ödenmemesi, vergiler yoluyla vatandaşların sırtına yüklenir” ifadelerini kullandı. 

BORÇLU ŞİRKETLERİ TUZAĞA DÜŞÜRÜYORLAR

Şirketlere kurulan tuzağa dikkat çeken Prof.Dr. Ali Murat Kırık, “Ekonomiye büyük zarar veren bu kötü niyetli gruplar, genellikle finansal olarak zor durumda olan şirketleri ‘canlandırmak’ bahanesiyle kamu bankalarından kredi alarak bu işe başlıyorlar. Ancak bu krediyi kendi çıkarları için kullanarak şirketi kötü yönetip kısa süre içinde iflas ettirirler. Kısacası bu şirketlerin iflası devlete ve halkın sırtına büyük yükler bindirirken, bu finansal manipülasyonu gerçekleştiren gruplar kazanç sağlarlar. Bu tip oluşumların amaçları ise finansal sistemin zayıf noktalarından yararlanarak büyük kazançlar elde etmektir. Bu amaçlarına ulaşmak için kullandıkları başlıca yöntemler arasında; finansal manipülasyon, yasa dışı işlemler ve kamu kaynaklarının kötüye kullanımı yer alır. Özellikle konkordato ilan eden ya da iflas riski taşıyan şirketleri ‘ölü fiyatına’ satın almak, onların üzerindeki borçları devlet bankalarından alınan kredilerle sıfırlamak veya yeniden yapılandırmak gibi yöntemler kullanırlar. Ancak, bu şirketleri kısa süre içinde kötü yönetir ve iflasa sürüklerler. İflas süreciyle birlikte, şirketin üzerine aldıkları kredilerin ödenmemesiyle devletin, yani vatandaşın sırtına büyük bir yük bindirirler. Ayrıca, bu tür gruplar, yüksek faizli kredilerle borçlu şirketleri tuzağa düşürmek, piyasa manipülasyonu yapmak ve haksız rekabet sağlamak gibi diğer yöntemlerle de amaçlarına ulaşırlar” diye konuştu. 

BÜYÜK EKONOMİK KAYIPLAR

Finans mafyalarının gerçekleştirdiği dolandırıcılıkların ardında sistematik bir plan olduğuna ve çoğu zaman devlete ait kamu kaynakları kullanılarak bu işlemlerin gerçekleştirildiğine vurgu yapan Kırık, yaşananların sonucunda hem devletin hem de vatandaşların ekonomik açıdan olumsuz etkileneceğini söyledi. Prof.Dr. Ali Murat Kınık, “Böylece, finans mafyaları kamu bankalarından aldıkları kredilerle kendi kazançlarını artırırken, vatandaşlar ve devlet büyük ekonomik kayıplara uğrar. Finans mafyalarının faaliyetleri, doğrudan vatandaşları ve iş insanlarını olumsuz etkiler. Vatandaşlar, düşük faizli kredilerle başlangıçta cazip görünen fırsatlarla borçlandırılır ve zamanla bu borçlar ödenemez hale gelir. Ayrıca, finansal manipülasyonlar nedeniyle kamu bankalarından alınan kredilerin ödenmemesi, vergiler yoluyla vatandaşların sırtına yüklenir. İflas eden şirketlerin kredi borçları, genellikle halkın kaynaklarını daha da zora sokarak devletin mali yükünü artırır. İş insanları ise mafyatik yapıların yarattığı haksız rekabet ile karşı karşıya kalır. Bu yapılar, piyasayı manipüle ederek küçük ve orta ölçekli işletmeleri zora sokar ve onlara finansal kaynaklar sağlanmadığı için büyümelerini engeller. Aynı zamanda, bu tür dolandırıcılıkların etkisiyle güven ortamı bozulur, iş dünyasında belirsizlik artar ve yatırımlar azalır. Böylece, iş insanları ekonomik olarak zorluk çekerken, uzun vadede sektördeki istikrar da sarsılır” açıklamasında bulundu. 

ÖNLEMEK İÇİN… 

Bu tür finansal dolandırıcılıklardan korunmak için öncelikle, şeffaflık ve güçlü bir denetim mekanizmaları oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Prof.Dr. Kırık, “Kamu bankaları ve finansal kurumlar, kredi başvurularını daha sıkı denetlemeli ve bağımsız denetim firmalarıyla denetimler yapmalıdır. Ayrıca, finansal piyasalarda faaliyet gösteren tüm şirketlerin düzenli olarak mali raporlar sunması ve bu raporların bağımsız denetçiler tarafından incelenmesi gereklidir. Kamuoyunun finansal okuryazarlığının artırılması da önemli bir adımdır, çünkü vatandaşlar ve yatırımcılar, potansiyel dolandırıcılık yöntemlerini tanıyarak daha bilinçli kararlar alabilirler. Bunların yanı sıra, devletin finansal sistemdeki yasal boşlukları kapatması, kara para aklama ve içki-sigara sektöründeki manipülasyonları engelleyen yasalar çıkarması da bu tür tehlikelerin önlenmesine yardımcı olacaktır. Ayrıca, yatırımcıların yalnızca güvenilir finansal kuruluşlarla çalışmaları ve doğru bilgiye dayalı kararlar almaları teşvik edilmelidir” dedi.