Geçen günlerde İzmir’de kumpir yedikten sonra gıda zehirlenmesi yaşayan Servet Polat, hayatını kaybetti. Tarım Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ve olay yeri inceleme ekipleri tarafından, işletmede kullanılan malzemelerden alınan numune örneklerinin ilk incelemesinde Salmonella bakterisi bulunduğu öğrenildi.
Yaşananların ardından Yaşar Üniversitesi Gıda İşleme Bölüm Başkanı ve Biyomühendis Dr. Öğretim Üyesi Ece Yıldız Öztürk, özellikle çiğ ve az pişmiş et ürünleri, yumurta, pastörize olmayan süt ürünlerinde ortaya çıkan bu bakteri hakkında açıklamalarda bulundu.
Öztürk, “Salmonella bakterisi toksin üretmez, bağırsakta çoğalarak vücudumuzda enfeksiyon oluşturur. Salmonella’ların yaklaşık 2 bin 300 tipi vardır, 2 bin kadar serotipi insanlarda hastalığa neden olur. Bazı tipleri tamamen zararsız olduğu gibi, bazı tipleri de özellikle Salmonella enteritidis ve Salmonella typhimurium gıdalarda yüksek oranda bulunduklarında hastalık yapabilir, zehirlenmeye yol açabilir. Gıdalarda Salmonella’ların hangi türü bulunursa bulunsun insanlar için yüksek potansiyel risk oluşturur ve yüzde 33 oranı ile çok rastlanan bir zehirlenme türüdür” diye konuştu.
“İNSANLARA BULAŞMA OLASILIĞI VARDIR”
Dr. Öğretim Üyesi Yıldız Öztürk, Salmonella zehirlenmesinde belirtilerin, bulaşmış gıdanın tüketiminden 8-72 saat içerisinde karın ağrısı, ishal (bazen kanlı), ateş ve titreme nöbetleri olduğundan bahsetti.
Bakteriden kaynaklı gıda zehirlenmesinin tüm yaş gruplarını etkilediğini belirten Öztürk, açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Salmonella’ların oluşturduğu zehirlenmeye ‘Salmonellosis’ denir ve sindirim sistemi (gastro-intestinal) enfeksiyonudur. Tüm yaş gruplarını etkiler. Salmonellosis için en büyük risk grupları, bebekler, yaşlılar ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerdir. Hastalık genellikle hayvanlardan insanlara, hayvansal gıdaların tüketilmesi ile geçer. Fakat insandan insana, insandan hayvana ve hayvandan insana direkt temasla da geçer. Genellikle hayvan dışkısı ile kontamine gıdalar yenmesiyle insanlara bulaşır. Kirlenmiş yumurta, kümes hayvanları, et ve et ürünleri, çiğ süt veya meyve suyu, peynir, kontamine çiğ sebze ve meyve, baharat ve çerezler bulaşma kaynağı olabilir. Ayrıca pişirilmeden yenen bazı gıdaların, örneğin meyve ve sebzelerin çiğ et ile teması sonrasında çapraz bulaştırma sebebiyle de insanlara bulaşma olasılığı vardır.”
Bu bakteriden korunmak için tavsiyelerde bulunan Öztürk, açıklamasına şöyle devam etti:
“Kesilen hayvanlar sıkı muayeneden geçirilmeli ve hayvanlara Salmonella içermeyen yem verildiğinden emin olunmalı. Özellikle gıda işletmelerinde üretim kısmında çalışan kişilerin hijyen ve sanitasyon konusunda eğitimli ve bilinçli olması gerekiyor. Gıda üretiminde ve temizlikte kullanılan suyun mikrobiyolojik açıdan steril olması gerekli. Gıdaları pişirirken güvenlik açısından iç sıcaklığın en az 75 santigrat derece olması sağlanmalı; çapraz bulaşmayı önlemek için çiğ ve pişmiş gıdaların alet ve ekipmanına dikkat edilmeli, çiğ ve pişmiş gıdalar bir arada tutulmamalıdır. Dondurulmuş ve çözülmüş gıdalar hemen kullanılmalı, tekrardan dondurulmamalı. İşlenen gıdaların yeniden Salmonella ile kontaminasyonu önlenmeli. Gıdaların saklandıkları yerlerin fare, haşere ve sineklere karşı korumalı olmalı; gıdalar özellikle etler tüketiciye kadar soğuk zincir uygulanmalı. Gıda işletmelerinde periyodik olarak Salmonella kontrolü yapılmalı.”