Saadet Partisi İzmir İl Kadın Kolları, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında Konak’ta düzenlediği basın açıklamasıyla çocuk haklarının korunması ve geliştirilmesi konusundaki sorunlara dikkat çekti. Saadet Partisi İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Dündar’ın liderliğinde gerçekleştirilen açıklamada, çocukların eğitim, sağlık ve güvenlik alanlarında karşılaştığı ihlaller ayrıntılı bir şekilde ele alındı. Türkiye’de çocuk yoksulluğundan, eğitimin fırsat eşitliği sunmadığına, cinsel istismar vakalarından, çocuk işçiliğine kadar pek çok sorunun ele alındığı açıklamada, toplumun bu konularda daha duyarlı olması gerektiği vurgulandı. Aynı zamanda, çocukların geleceği için daha adil ve kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini ifade edilerek hükümete çağrıda bulunuldu.
ÇOCUKLARIN EĞİTİMDEN KOPMASI ÖNEMLİ BİR SORUN
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle basın açıklaması gerçekleştirdiklerini dile getiren Saadet Partisi İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Fatma Dündar, “Birleşmiş Milletler 18 yaş altı tüm bireyleri çocuk kabul ederek1 989 tarihli Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’ne göre, çocukları korumak ve onların sağlıklı gelişimi için gerekli tedbirleri almak devletlerin sorumluluğuna vermiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanmış 2023 yılı verilerine göre, Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 kişi iken bunun 22 milyon 206 bin 34'ünü çocuklar oluşturmaktadır. Nüfus projeksiyonlarına göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında yüzde 25,6, 2040 yılında yüzde 23,3, 2060 yılında yüzde 20,4 ve 2080 yılında yüzde 19,0 olacağı öngörülmektedir. Bu oranlardaki azalma, nüfus yapısındaki yaşlanma ve demografik değişikliklerin bir yansıması olarak dikkat çekmektedir. Hâlbuki bir ülkenin en büyük sermayesi insandır. Çocuklarımızın okullaşma oranlarının her yıl artması bizi sevindirmektedir. Bölgeler arası farklılıklara ilave olarak fırsat eşitliğinden her çocuğun yararlanmaması okullar arasındaki kalite dengesindeki açı farkı her geçen gün artarken, sınav sistemiyle birlikte eğitimin paraya dönüştüğü bir sürece hep birlikte şahitlik etmekteyiz. Ortaöğretime başlama oranları yüzde 92 iken tamamlama oranı yüzde 77,9'dur. Ergenlik dönemindeki çocukların eğitimden kopması önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca, 2022-2023 döneminde 437 bin 169 öğrencinin örgün eğitimi bırakması, eğitim sisteminin niteliği konusunda endişeler doğurmaktadır” ifadelerine yer verdi.
OKULLARIN FİZİKİ ALTYAPISI ARTIRILMALI
Hükümetin anneleri iş gücüne katmayı planlarken, çocuk bakımı ile ilgili çözüm sunmakta yetersiz kaldığını vurgulayan Dündar, “Bu yetersizliğin yükünü annenin üzerine yıkmaktadır. Tabi biz birileri gibi anneleri varil başı 1,27 dolar olarak görmüyoruz. Eğitim hakkına erişimini artırmak için, psikososyal destek, kapsayıcı eğitim modelleri ve mesleki eğitimin güçlendirilmesi gibi bütüncül politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ortaöğretim düzeyinde okul terklerini önlemek amacıyla, okul psikologları ve rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalı, öğrencilerin sınav kaygısı, ailevi sorunlar ve sosyal çevre baskılarıyla baş etmelerine destek sağlayacak psikososyal programlar ulusal müfredata entegre edilmelidir. Engelli çocuklar, mevsimlik işçi ailelerinin çocukları, mülteciler ve azınlık grupları için esnek eğitim modelleri oluşturularak, uzaktan eğitim, hibrit sistemler ve mobil eğitim birimleri gibi yenilikçi yöntemler devreye sokulmalıdır. Okulların fiziki altyapısı ve uzman personel kapasitesi artırılmalıdır. Ayrıca, mesleki eğitim programları öğrencilerin yetenek ve ilgi alanlarına uygun şekilde çeşitlendirilerek, işgücü piyasası talepleriyle uyumlu hale getirilmelidir. Bu politikalar, yalnızca bireysel başarıyı değil, toplumsal kalkınmayı da destekleyecek bir eğitim reformu anlayışının parçası olmalıdır” diye aktardı.
ÇİZİLEN REFAH TABLOLARI KİMİ KAPSIYOR?
Yoksulluğun toplumun her kesimini etkilemekle birlikte, dezavantajlı gruplar arasında yer alan çocukları daha derin bir şekilde etkilediğini ifade eden Dündar, “Küresel bir sorun olan yoksulluğun; çocukların sağlığı, eğitimi, sokakta yaşamaları, çalıştırılmaları, suça yönelmeleri, ihmal ve istismar edilmeleri, dışlanmaları gibi pek çok olumsuz sonuç doğurduğu tartışmasız bir gerçektir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki etkileri oldukça kapsamlıdır ve bu etkiler düşük eğitim düzeyi, kötü sağlık koşulları, erken yaşta hamilelik, madde bağımlılığı, suç işleme, anti-sosyal davranışlar, düşük gelir, işsizlik ve uzun süreli sosyal yardıma bağımlılık gibi sorunlar beraberinde getirmektedir. Yoksulluğun çocuklar üzerindeki bir diğer önemli etkisi, çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasıdır ve yetersiz beslenmedir. AB ülkeleri arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip olan Türkiye'de. Bu oran yüzde 30'un üzerindeyken, 27 AB ülkesinin ortalaması yüzde 19 seviyesindedir. TEPAV tarafından yapılan çocuk yoksulluğu çalışmasına göre; 2023 yılı verilerine göre Türkiye'de 22,2 milyon çocuğun 7,6 milyonu göreli yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Yetişkin yoksulluğu yüzde 17-18 civarında seyrederken, çocuk yoksulluğu oranı yüzde 33- 34 aralığında değişmektedir. Çocuk yoksulluğu yetişkin yoksulluğunun iki katına ulaşmış durumdadır. Çocuklarımız bu kadar yoksul ve yoksunken seçim dönemleri çizilen refah tabloları kimi kapsamaktadır? Neden o refah ve müreffeh Türkiye’nin kaynaklarını bizim çocuklarımız kullanamıyor?” dedi.
ÇOCUKLARIN YÜZDE 49,4’Ü CİNSEL ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Birçok çocuğun fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığını vurgulayan Dündar, “Son yıllarda çocuk sömürüsüne ‘kidfluencer’ adı verilen yeni bir çocuk işçiliği de eklendi maalesef. Ebeveynlerin çocuklarını yetişkin gibi giydirip konuşturarak ya da çocukları üzerinden ürün reklamları yaparak büyük gelirler elde etmelerini bu sektör pazarlama sektöründe 8 milyar dolarlık bir paya sahiptir. Ancak, kazanç potansiyeli yüksek olan bu ortam, çocukların istismar edilme riskini de beraberinde getirmektedir. Bu tehditlerin önüne geçmek için dijital dünyada çocukların haklarını koruyacak yasal düzenlemeler hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.
Şiddetin hâkim olduğu, güvenliğin sağlanamadığı ve yoksulluğun derinleştiği toplumumuzda maalesef ki en ağır bedeli çocuklarımız ödüyor. Türkiye’de istismar vakalarında çocukların yüzde 24,7'si fiziksel, yüzde 49,4’ü cinsel şiddete maruz kalıyor. İstatistiklere göre, 2023 yılında 25 bin 685 çocuk cinsel suç mağduru olarak kaydedilmiş, 2022 yılında ise bu sayı 31 bin 890 olarak kayıtlara geçmiştir. 2021 yılında ise cinsel suç mağduru olan çocuk sayısı 27 bin 739'du. Yani son üç yılda toplam 85 bin 314 çocuk cinsel suçlardan mağdur olduğu iddiasıyla güvenlik birimlerine getirilmiştir. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde başsavcılıklar tarafından çocukların cinsel istismarına ilişkin açılan dosya sayısı 2015 ile 2023 yılları arasında yaklaşık iki katına çıkmıştır. 2023 yılında yürütülen 66 binden fazla soruşturmanın her birinde en az bir çocuk mağdur olarak yer almıştır” diye belirtti.