Sağlıkçılar ‘pompalı saldırıya’ karşı tek yumruk: Olayın tanığı konuştu

Dün Bayraklı Şehir Hastanesi’nde yaşanan pompalı tüfekle saldırı olayının ardından bugün hastane çalışanları iş bırakma eylemi yaparken İzmir Sağlık Platformu, yaşanan şiddet olayına ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada ayrıca olaya tanık olan asistan hekim de yaşananları anlattı.

Haber Giriş Tarihi: 24.04.2024 13:33
Haber Güncellenme Tarihi: 24.04.2024 13:33
ilksesgazetesi.com

Bayraklı Şehir Hastanesi’nde dün yaşanan pompalı tüfekle saldırı olayının ardından bugün hastane çalışanları iş bırakma eylemi yaptı.

Bayraklı Şehir Hastanesi’nde dün iddiaya göre, hastanede daha önce tedavi gören C.Y., pompalı tüfekle hastaneye geldi. İlk olarak öğle saatlerinde hastaneye gelen saldırgan polis ekiplerince tutuklanmış, işlemlerinin ardından serbest bırakılması üzerine saat 21.00 sıralarında yeniden hastaneye gelmişti.

Saldırganın C Blok Kat 9'da katliam yapacağını söylediği iddia edilirken B.G. isimli doktorun beyaz kod vermesi üzerine hastaneye polis ekipleri gelerek saldırganı yeniden gözaltına almışlardı.

İŞ BIRAKTILAR

Öte yandan; dün yaşanan saldırının ardından Şehir Hastanesi çalışanları 1 günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler. Eylem kapsamında, İzmir Sağlık Platformu, basın açıklaması düzenlerken açıklamayı İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak yaptı. Açıklamada ayrıca dün yaşanan saldırıya tanık olan asistan hekim de konuşarak yaşananları anlattı.

Sağlıkçılar eylemde “Şiddet varsa hizmet yok” ve “Yaşamak, yaşatmak işitiyoruz” diyerek yaşanan olaya tepki gösterdiler.

Açıklamada, geçtiğimiz yıllarda uygulanmaya başlanan ‘sağlıkta dönüşüm’ politikası eleştirilerek şiddetin engellenmesinde etkili olmadığı belirtildi.

KAYNAK: İDARECİLER TARAFINDAN GÖRÜNMEZ OLDUK

Sağlıkta yaşanan şiddete karşı yetkililerin sessiz kalmasına tepki gösteren Kaynak, “Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nde gün boyu süren bir terör olayı yaşanmıştır. Saldırgan sabah saatlerinde bir pompalı tüfekle ve bir yığın mermiyle hastaneye gelmiştir. Bir aile bireyinin ihbarı sayesinde güvenlik ve kolluk kuvvetleri şahsa müdahale edebilmiştir. Ancak silahı alınıp serbest bırakılan şahıs akşam saatlerinde tekrar elini kolunu sallayarak 9.kata kadar çıkarak servise girmiştir. Saldırgan klinikte görevli hekimlere yönelik şiddet uygulamış. Asistan hekim arkadaşlarımız kendilerini odaya kilitleyerek saatlerce beklemişler, ancak saldırgan etkisiz hale getirildiğinde odadan çıkabilmişlerdir. Daha bir hafta önce 17 Nisan’da sağlık terörüne kurban verdiğimiz Dr. Ersin Arslan’ı anarken yetkilileri, bakanlığı şiddete karşı önlem alınması için göreve çağırmıştık. Yıllardır dillendirdiğimiz bu çağrılar yine duyulmadı. Adeta idareciler tarafından görünmez olduk! Dün bir katliamın olmaması, bütünüyle tesadüfidir. Ancak hekimlerin ve sağlık çalışanlarının endişeleri, kaygıları sürmektedir. Ülkemizdeki her sağlık çalışanını tehdit eden 'Sağlıkta Şiddet' karşısında kamu yöneticileri olaya seyirci olmaktan öteye gitmemektedir” dedi.

“YASAMA ORGANININ KONUYA İLGİSİZLİĞİ DİKKAT ÇEKİCİDİR”

‘Sağlıkta şiddet politiktir’ diyerek ‘sağlıkta dönüşüm programını’ işaret eden Kaynak, "Çünkü sağlıkta şiddet, tıkanmış olan sağlık sisteminin siyasetçiler ve kamu yöneticilerinin tepkiyi kendilerinden uzak tutmak için yararlandıkları bir enstrümandır. Sağlıkta dönüşüm projesinin foyası meydandadır. Çünkü yeterli ve iyi hizmet alamayan hastalarla, hasta yakınlarıyla sağlık çalışanlarını karşı karşıya bırakmış, bilerek ve isteyerek sağlıkta şiddete zemin hazırlamıştır. Bu ülkede her gün en az 80 beyaz kod verilen, son 10 yılda bildirilen 110 bin sağlıkta şiddet olayı raslantı değildir, asla maruz görülemez, asla hiçbir bahanenin arkasına gizlenemez.  Sağlık kurumlarında, sıradan bir AVM’deki güvenlik önlemleri bile alınmamakta, Sağlık Bakanlığı bu konuda yapılan uyarılara cevap bile vermemektedir. Siyasetçilerin, yasama organının konuya ilgisizliği dikkat çekicidir” diye konuştu.

“X-IŞINI CİHAZLARI KOYMAKTAN BAŞKA NE YAPTI?”

Sağlıkta şiddete karşı uygulanan cezasızlık politikasını eleştiren Kaynak, caydırıcı önlem çağrısında bulunarak, “TBMM de 1 Ağustos 2022’de yapılması teklif edilen ‘Sağlıkta Şiddet’ özel oturumu önerisine karşı tavır alan milletvekilleri, genel kurul salonuna girmeden kuliste oturmuş ve özel gündemli toplantının gerçekleşmesini engellemişlerdir. Başka ülkelerde sağlık çalışanlarına yönelik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar uygulanırken ülkemizde mümkün olduğu kadar hafifletici sebepler gerekçesiyle neredeyse saldırganların arkası sıvazlanarak çoğu serbest bırakılmaktadır. Dün İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’ne silahla gelen şahısın silahına el konulup serbest bırakılmış olması durumun vahametini gözler önüne sermektedir. Şimdiye kadar sağlık kuruluşlarında şiddeti önleme adına birkaç göstermelik acil durum butonu koymaktan, birkaç hastaneye göstermelik çalışmayan veya herkesin elini kolunu sallayarak geçtiği X-ışını cihazları koymaktan başka ne yaptı Sağlık Bakanlığı?  Kurumlara girişte denetleme yapılmadan gerçek anlamda çalışan güvenliği sağlanabilir mi? Yetersiz ve yetkisiz güvenlik elemanları ile bu işin çözülemeyeceği ortadadır. Hastane polislerinin ve güvenlik görevlilerinin sayısı ve yetkileri mutlaka arttırılmalıdır. İşe yaramayan göstermelik X-ışın cihazları yerine her giriş noktasında denetimli geçiş kontrolü sağlayan aktif güvenlik elemanları görevlendirilmelidir. Acilen bu konuda ağır yaptırımlar içeren yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarında, çok ciddi koruyucu ve şiddeti önleyici engelleyici insan gücü, sağlık polisi, emniyet güçleri, elektronik ve görsel kontrol mekanizmaları oluşturulmalıdır. Şehir Hastanesi'nde güvenlik hizmetlerinin yüklenici firma olan inşaat şirketinin insiyatifine bırakılması kabul edilemez. Kamu personelinin güvenliğini sağlamak kamu idarecilerinin ve emniyet güçlerinin asli görevidir” ifadelerini kullandı.

“SAĞLIKTA ŞİDDET İÇİN ÖNLEM ALINMADIKÇA…”

Sağlıkta ‘sağlıklı hizmet’ için can güvenliği vurgusu yapan Kaynak, şunları söyledi; “Sağlıkta Dönüşüm Programı diye sunulan ve artık tıkanmış olan, her şeyi 3. basamakta çözerim iddiası ile birinci ve ikinci basamağı ihmal eden, hekimlere ve sağlık çalışanlarına üvey evlat muamelesi yapan sistemin terkedilmesi ve bilimsel ölçeklerle, sağlık meslek örgütleriyle birlikte sağlık sisteminin yeniden inşası için harekete geçilmelidir. Sosyal devlet ilkeleri çerçevesinde herkese eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti sunabilecek bir sistem yeniden kurulmalıdır. Adil bir hukuk sistemi çerçevesinde sağlıkta şiddeti önleyecek yasal düzenlemeler geciktirilmeden yaşama geçirilmelidir. Artık bir gün bile beklemeyeceğiz. Sağlıkta şiddet için önlem alınmadıkça, sağlık çalışanlarına insani çalışma koşulları sağlanmadıkça, sağlık hizmeti verilemez, verilmesi beklenemez. Sağlıkta şiddet varsa, hizmet yok.”

ÇIBIK: SİSTEMİN FATURASI SAĞLIKÇILARA KESİLİYOR

Kaynak’ın ardından konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Adalet Çıbık, konuşmasında ‘sağlıkta dönüşüm programını’ hedef alarak şunları söyledi; “20 yıldır uygulanan, sağlığı piyasaya açan sağlıkta dönüşüm programıyla sağlık hizmetleri alınıp satılan bir meta, sağlıkçılar köle ve hastaların da müşteri olarak görüldüğü için çöken bir sağlık sistemiyle karşı karşıyayız. Bu sağlık sisteminin faturası, sağlık emekçilerine kesilmek istenmektedir. Biz buna asla izin vermeyeceğiz. Bizler sorumluları göreve davet ediyoruz. Artık bıçak kemiğe dayandı. Deldi geçti. Bizler sağlıkçılar olarak sorunların üstesinden gelmek için elimizden geleni yapıyoruz. Sesimizi duyanlar duymazlıktan gelmektedir. Bizler bu olayların hukuksal süreçlerin de takipçisi olacağız. Her zaman meslektaşlarımızın yanında olacağız” diye konuştu.

GÜRKAN: MAĞDURİYETİNİN NEDENİ SİZSİNİZ

Ses İzmir 2 Nolu Şube Eşbaşkanı Başak Edge Gürkan ise konuşmasında şiddetin sorumluları olarak hükümet yetkililerini göstererek, “Sağlıkta dönüşüm programıyla hastalarımıza müşteri dediler. Müşteri her zaman haklıdır. Cezasızlık politikasıyla şiddeti desteklediler. Hastaneleri açarken yüzde 70 hasta garantisiyle açıyoruz dediler. Gelen hastalar da bizlere her şeyi yapma hakkını böyle böyle gördüler. Dün Sil Sağlık Müdürlüğü’nden burada çok da büyük bir şiddet vakası yapılmadığına dair açıklama yapıldı. Biz bunları kabul etmiyoruz. İl Sağlık Müdürlüğü bizim can yükümlülüğümüzü sağlamak zorundadır bugün buraya gelip hizmet alamayan hastaların mağduriyetinin nedeni sizsiniz. Buradan İzmir İl Sağlık Müdürü’ne, Sağlık Bakanı’na ve şiddetin nedeni olanlara sesleniyoruz. Bizler burada can güvenliğimiz olmadan çalışamayacaksak siz hiçbiriniz rahat yataklarınızda uyuyamayacaksınız. Sağlıkta şiddet meselesi çözülene ve hastanelerde can güvenliğimiz sağlanana kadar biz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. ‘Giderlerse gitsinler’ diyenlere hatırlatıyoruz. Biz buradayız, mücadeleye devam ediyoruz. Siz, bizim sorunlarımızı çözmekle yükümlüsünüz. Ya çözeceksiniz ya çözeceksiniz” ifadelerini kullandı.

T.Y.: OLAYLARIN İÇİNİ BOŞALTMAMAK LAZIM

Olaya tanık olan asistan hekimlerden T.Y, birinci ağızdan olayı anlatarak, “Dün bizim yaşadığımız 26 yaşında bir genç kadının elini kolunu sallayarak gelen bir terörist tarafından tehdit edilmesidir. Şu an arkadaşımızın psikolojik sorunları mevcuttur. Olayların içini boşaltmamak gerekiyor. Eğer birisine beddua etmek istiyorsanız çoluğunuz çocuğunuz doktor olsun deyin” dedi.