KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER - Yerel seçimlerin ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere birçok ilçe belediyesinde işçi çıkarımları gündeme gelirken, bu durum belediyelerde işçi eylemlerine yol açtı. Eylemler sonucunda bazı işçiler görevlerine geri dönerken, bazıları ise hak mücadelesine devam ediyor. İzmir’deki işçi hareketliliği yalnızca bununla sınırlı kalmadı. Sosyal Denge Tazminatı ve Toplu İş Sözleşmeleri nedeniyle Buca, Bayraklı, Çiğli ve Bornova gibi ilçe belediyelerinde işçiler grev kararını belediye binalarının kapısına astı. Şimdi ise yaklaşık 15 bin işçiyi ilgilendiren İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK Genel-İş sendikası arasındaki Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin bir hafta sonra başlayacak olmasıyla, herkesin aklında aynı soru var: Bu süreç nasıl şekillenecek? İzmir’e etkileri neler olacak? Belediyeler ve sendikalar arasında yaşanan bu gelişmelerin İzmir’e etkilerini değerlendiren Yerel Yönetimler Uzmanı Mehmet Zeki Fidandal, “Belediyeler, artan maliyetler ve kısıtlı gelirlerle hizmet vermeye çalışırken, çalışanların talepleri karşılanamaz hale geliyor. Sorunun temelinde iktidarın yetersiz ekonomi politikaları var. Buna rağmen başkanlarımız ve sendikalarımız da makul bir noktada uzlaşırlar. Hizmetler, aksamadan devam eder” dedi.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve enflasyonist baskının belediyelerde de fazlasıyla hissedildiğini belirten Fidandal, “Belediyelerin başta enerji olmak üzere, akaryakıt, hizmet alımları vb. girdilerin maliyetleri çok yüksek. Bu maliyetlerle boğuşan başkanlarımız ayrıca kente hizmet vermek zorundalar. Çalışan kardeşlerimizin ve onların temsilcileri olan sendikaların talepleri de yerinde. Çünkü bu ücretlerle geçinilmesi gerçekten çok zor. Burada sorun iktidarın ekonomi politikalarından kaynaklanıyor. Yıllardır yazarım ve söylerim. Belediyelerin gelirleri arttırılmalıdır. 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu yeniden ele alınmalı ve günümüz koşullarına uyarlanmalıdır. Belediyelerin kullandıkları akaryakıttan, enerjiden KDV ya da ÖTV alınmamalıdır. SGK primleri düşürülmelidir. Bu düzenlemeler yapılırsa belediyelerin mali yapısı güçlenebilir ve çalışanlarına da istedikleri ödenekleri sağlayabilirler” diye konuştu.
Önümüzdeki süreçte belediye başkanları ile sendikalar arasında bir sorun yaşanacağını beklemediğini vurgulayan Fidandal, “Başkanlarımız ve sendikalarımız da makul bir noktada uzlaşırlar. Bu tür sendikal görüşmeleri sorun olarak algılamamak lazım. Hizmetler, aksamadan devam eder. Zaten başkanlarımız bu yoklukta ve güç koşullarda İzmir’e hizmet etmeye ve sosyal yardımları da çoğaltarak sürdürmeye çalışıyorlar. Sendikalarımız da tüm yaşam zorluklarına rağmen başkanlarımıza yardımcı olmaya çalışıyorlar. Birlikte ‘kent sorumluluğuna’ yönelik güzel örnekler veriyorlar” dedi. Belediye başkanlarının birer kamu görevlisi ve yasalara karşı sorumlu olduklarının unutulmaması gerektiğini de ifade eden Fidandal, “Başkanlarımız, ayrıca belediyelerin mali denetiminden de sorumludurlar. O nedenle gelir-gider dengelerini gözetmek ve korumak zorundadırlar. Aksi halde soruşturmalar ve yasal yaptırımlarla karşı karşıya kalabilirler” diye belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetilen İzmir Büyükşehir Belediyesi ile iktidar, kentte yaşanan sorunlar üzerinden sık sık karşı karşıya geliyor. Son olarak İzmir Körfezi’ndeki koku sorunu, iki tarafın da sorumluluğu birbirine yüklemesine neden oldu. İzmir’in Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olduğunu hatırlatarak yaşanacak devasa sorunların sadece belediyeye yıkılmasının doğru olmadığını ifade eden Fidandal, “Körfez konusunda mutlaka Bakanlık ve Yerel Yönetim işbirliği yapmalıdır. Bakanlık destek vermelidir. Körfezin kirliliğine yol açan etkenlerden biri de arıtma tesisleridir. Bu tesislerin yenilenmesi, genişleme ünitelerinin yapılması, hatların ele alınması vb. gibi konular belediyenin mali gücünü aşar. O nedenle iktidar ve ilgili bakanlıklar destek olmalıdır. Başta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmak üzere, Kültür ve Turizm, Altyapı ve Ulaştırma Bakanlıkları da devrede olmalı ve destek vermelidirler. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Yatırım Programına, İzmir körfez temizliği ve arıtmaların yenilenmesi konuları alınmalıdır. Tek başına bütün bu yükü belediyeye yüklemek doğru değildir” dedi.