Büyüleyici bir sanat Vitray

5 yıl önce hayat bulan İzmir Vitray Dünya’da eşi benzeri olmayan çalışmalarıyla görenleri kendine hayran bırakıyor

Haber Giriş Tarihi: 17.09.47748 05:23
Haber Güncellenme Tarihi: 17.09.47748 05:23
https://www.ilksesgazetesi.com

NİLGÜN TAZE

Vitray sanatının aynı motiflerin kullanılması ve kendini geliştirememesi nedeniyle Türkiye’de gerileme yaşadığını belirten İzmir Vitray kurucusu Aylin Ergüç, gül motifi ve tavus kuşuna alternatif olarak geliştirdikleri 10 ayrı vitray desen ve tekniklerini Üçkuyular’daki Boğaziçi Restoran’da sergilediklerini belirterek, “Tifany vitrayın özünün yansıtıldığı ve dünya ülkelerinden gelen 4.5*2 m. gibi hatırı sayılır büyüklükteki parçalarımızı Boğaziçi Restoran’da görebilirsiniz.  Burada sergilenen 10 parçayı bir yıllık bir çalışma sonucunda bitirebildik. Bu parçalar Dünya üzerinde tek olan ve başka hiçbir yerde bulamayacağınız çalışmalardan oluşuyor. Tüm dünya ülkelerinden 10 kare bulunuyor ve bunu vitraya uyarlayabilen bizden başka firma yok. Gerçek vitrayı binalara uygulayabilmek, gölgelendirmeleri ve perspektifleri çok iyi bir şekilde yaparak, açısal olarak verebilmek çok zor bir emek süreci.  Vitrayı durağanlıktan kurtarmak adına farklı çalışmalar ortaya koymak zorundaydık, yaptık ve çok beğeni toplayan güzellikler elde ettik. İnternet sitemiz olan www.izmirvitray.com.tr adresinden yaptığımız tüm çalışmalar tek tek incelenebilir” dedi.

VİTRAY BÜYÜLÜYOR

2014 yılında yapılan İzmir yapı fuarına İzmir Vitray adına bir stant kurarak katılım sağladıklarını ve büyük beğeni topladıklarını ifade eden Ergüç, stantlarını gelenlerin dikkatini çok fazla çekecek şekilde dizayn ettiklerini belirterek, “Ziyaretçilerin gördükleri parçalar sektörde bu güne kadar görülmemiş parçalardı. Önce malzemenin ne olduğunu keşfetmekle başlayıp sonrasında tamamen her aşamasının el yapımı olduğunu gördüler. Fuar ziyaretçilerinin hayranlıkla izlediği en az 15-20 parçamız 3 gün boyunca beğenileri üzerine topladı. Vitrayın yapımı el emeğine dayandığı için Boğaziçi Restoran ile 10 ay sürecek bir anlaşma yaptık. Bunun anlamı bir aya bir işleme düşmesi demek. 5 kişilik ekibimizin tamamıyla el emeği ile ortaya koyduğu bu çalışmalar görenleri hayrete düşürecek güzellikte oldular.  Eni 4,5 metre boyu 2 m. ve tek parça olan bu çalışmaların montaj aşaması da riskliydi ancak tüm riskle ortadan kaldırarak on parçayı orada sergilenebilir hale getirebildik” açıklamasını yaptı.

EL EMEĞİ GÖZ NURU

Herhangi bir villa, ev ya da cafe çalışmasında bir metrekarelik alanın işlenmesinin bir kişinin bir haftasını aldığını ve önce camın renklerinin belirlenmesi gerektiğini belirten Ergüç, “Sonraki aşamalarda çizimin yapılması, camların kesilmesi, kesimlerin bitirilmesi ile birlikte yerleştirilme işlemi, kenarların bakır folyo ile kaplanması ve son olarak lehim ve havyayla birleştirmesi yapılıyor.  Vitray tek aşamalı değil birbirinden farklı beş ayrı aşama gerçekleştiriliyor. Buda çok fazla emek ve zaman sarf etmek anlamına geliyor. Çocukluğumuzda öğretmenimiz düz bir cam üzerine kontör çalışması yapıştırtırdı ve biz onları boyardık. Türkiye’de vitrayın genel olarak bu işlemden ibaret olduğu sanılıyor. Hâlbuki tam tersi oldukça zahmetli bir meslek.  Türkiye’de maalesef renkli cam üreten bir firma olmadığı için yurtdışından gelen renkli camlar kullanılarak,  parça camların birleştirilmesi ve yapılan ağır işçilik ile vitray sanatına hayat vermeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ

İzmir Vitray kurulmadan önce Deniz Kuvvetlerinden emekli olan Taner Özcan simli vitray ustasının yanında yaklaşık 8 yıl çıraklıktan ustalığa geçen bir süreç geçirdiğini ifade eden Ergüç, “25 yıl vitray sanatına gönül veren ustam yaşlılık nedeniyle işi bırakmak zorunda kaldı. Halkla İlişkiler ve Tanıtım mezunu olmama rağmen küçük yaşlarda resme ve renklere olan yetenek ve ilgim çok fazla olduğundan vitray sanatını iş edinmeye karar verdim. Vitrayın ülkemizde eğitimi yok. Cam ve seramik bölümünden mezun olabiliyorsunuz ancak vitray bölümünden hayır. Bu meslek usta-çırak ilişkisi ile ilerleyebiliyor. İzmir’de 3 tane vitray firması var ikisinin geçmişi 35 yıl benimkisi ise beş. Medyayı iyi kullanmamız, web sitemizin güçlü olması, yapı fuarlarına katılımlarımız bizi öne geçirdi. İzmir fuarında kurduğumuz stant bunu fazlasıyla gözler önüne serdi çünkü bizim standımız beş yıllık bir firma olmamıza rağmen çok daha zengindi. Seneye ise vitray kursu açmayı düşünüyorum çünkü bildiğiniz bir konuyu başkalarına aktarmak kadar güzel, keyifli, ve haz verici bir şey olmadığını hissediyorum. Ben yaşlandığımda öğrettiğim insanların mesleği devam ettirdiğini görmek bana büyük mutluluk verir” dedi.

TİFFANY VİTRAY

Kurşun Vitrayın ilk olarak kilise ve camilerin işlemesinde kullanıldığımı ve 1915 yılında Louis Comfort Tiffany isimli Amerika kökenli bir vitray ustasının Tiffany Vitray’ı ürettiğini belirten Ergüç Kurşun Vitray’ın H kesitlerin içeresine renkli camlar yerleştirilerek yapıldığını ifade ederek, “Tiffany mevcut tekniği değiştirerek bakır folyolar üretti. Bakır folyolar vitray sanatında daha rahat şekil ve kesimler oluşmasını sağladı. Tifany vitrayın en büyük ayrıcalığı kurşun vitraya göre daha narin ve zarif bir görüntü açığa çıkarmak oldu. 1915’den sonra kendi ustasının adını alarak Tiffany vitray olarak anılmaya başladı. Türkiye’de ise 1980 ile 1990’lı yılların sonuna kadar vitray herkesçe kabul edilerek beğeni topladı. Ardından ise bir düşüş yaşandı. Bunun nedeni bence ustaların yaptıkları eserleri geliştirememesi oldu. Yapılan eserlere baktığımızda hep klasik gül motifi ile tavus kuşu desenlerin dışına çıkılamadığını görüyoruz. Vitray seven herkese sürekli aynı desenlerin yapılmış olsa bir süre sonra insanlarda bıkkınlık oluşturdu. 10 yıl süren bu duraklamadan sonra 2011 yılından itibaren bir hareketlenme başlayarak yeni desenler üretilmeye başladı. Biz İzmir Vitray ekibi olarak vitray sevgisini yeniden canlandırabilmek adına farklı, yaratıcı ve renkli örneklemeleri çıkarabilmeyi başardık. Fizyon dediğimizi bir fırınımız var cam üzerinde cam parçalarını yerleştirerek ve özel fırında eriterek yaptığımız cam panolarımız var. Bu farklılığımızdan bir tanesi. Diğeri ise Plexi isimli malzemeyi işleyerek vitraya güzellik katmak” açıklamasını yaptı.

KUTU

VİTRAYIN TARİHÇESİ

 XVII. yüzyıldan itibaren vitray sanatı desenden çok etkilendi. Basit kompozisyonlardan ve az sayıda canlı renklerden oluşan vitray yapma zevki XIX. yüzyılda doğdu. Büyük ressamlar İngres ve Delacroix birbirinden güzel modeller yarattılar. Geleneğe dayanan ya da yeni tekniklerden yararlanan vitray böylece anıtsal sanat içindeki yerini aldı. İlk bilinen cam kesim tekniği önceden cam üzerine tebeşir ile çizilen desenin ucu ısıtılmış bir demir parçası ile kesilmesi tekniği idi. Kesim sırasında cam soğuması için su ile ıslatılıyor ve işlem cam iyice kırılana kadar devam ediyordu. Daha sonra Vitray ustaları daha küçük parçaların kolay kesilebilmesini sağlayan kükürt tekniği ile kesim yapmaya başladılar. Kesilen parçalar yapıştırma işleminde tutkal kullanılarak temizlenip kesim şekline göre yapıştırılıyor ve ardından camın üstüne desen işleniyordu. Bezeme bittikten sonra camlar kurşun içine gömülüyor. Yani H kesitindeki kurşun çubukların arasına yerleştiriliyor ve lehim ile kurşunlar kalaylanarak camlar sabitleştiriliyordu.  Uzun yıllar parlak dönem yaşayan vitray sanatı zaman içerinde kültürel ve sosyal nedenlerden dolayı eski önemini kaybetmeye başladı. Yeniden önem kazandığı dönem 19. yy. da Antonio da Pisa nın kitabı örnek alınarak vitray restorasyonları yapıldı ve eski zanaatkarlar gün ışığına çıkartıldı.