İzmirli genç yönetmen Ömer Gümüşer’in yönettiği Ege Güneşi belgeseli, 10. Moskova Uluslararası Belgesel Festivali’nde Mansiyon ödülüne layık görüldü
İzmir'deki bir lunaparkın arka plandaki çalışanlarının bilinmeyen hayatlarını konu alan bu belgesel, 4 yıllık bir çalışmanın ürünü.
Gümüşer, belgeselin fikir kaynağının 2018 yılında lunaparka yapılan bir ziyaret sırasında oluştuğunu belirtti. Lunaparktaki emekçilerin, özellikle pandemi sürecinde, kapalı mekanlarda yaşadığı zorlukları ve dönme dolabın sembolik hikayesini anlatan Ege Güneşi, daha önce Altın Portakal ve İstanbul Film Festivali gibi prestijli organizasyonlarda da finale kalmıştı.
Belgeselin adı, İzmir'in sembolü haline gelen dönme dolaptan ilham alıyor.
Yönetmen, bu dönme dolabın lunaparkın kapanmasından sonraki sessizliğin en büyük tanığı olduğunu vurguladı ve Yönetmen Gümüşer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Işıkların ardında gizli kalmış hüzünlü hayat hikayeleri vardı. Ardından pandemi oldu birden bütün eğlence sekötürü kapatıldı. Lunaparkta işçilerin neredeyse tamamı işten çıktı. Sadece 5 kişi kaldı. Yaklaşık 2 sene bu 5 kişinin hayatını kapalı bir lunapakta çektim. Lunapark içinde doğal yaşam başladı, kediler, kuşlar yuva yaptı, sanki mekan kendini doğaya teslim etmiş gibiydi. Dışarıda bir hayat akıyordu ancak bu insanların çığlık attığı, eğlendiği mekan sessizlik içinde, şehrin ortasında emekliye ayrılmış gibiydi. Bu öyküyü ve mekanın değişimini anlatmak gerçekten sabır işiydi. Ve bunlara en başından beri şahit olan bir şey vardı, Ege Güneşi. İzmir’in emektar dönme dolabı, bütün ışıklı ve ışıksız karanlık dönemin en büyük tanığıydı. Bu yüzden filme “Ege Güneşi” adı verdik. Ayrıca fuarın sembolüydü, ilk yapıldığı 1992’de Türkiye’nin en büyük dönme dolabıydı. Şimdi ise sessizliğe yoldaş bir arkadaştı.”