Dini ve siyasi çatışmalar nedeniyle geçmişte Medvescak Deresi'yle ikiye bölünen ve 18. yüzyılda bugünkü fiziki yapısına kavuşan Hırvatistan'ın başkenti Zagreb, farklı sanat akımlarından etkilenerek inşa edilmiş yapılarıyla ziyaretçilerini tarihi ve kültürel bir yolculuğa çıkarıyor.
Ticaret hacmiyle Hırvatistan ekonomisinin lokomotif şehirlerinden Zagreb, aynı zamanda ülkenin sanat merkezlerinden biri olarak biliniyor. Kent, Yukarı Şehir (Gornji grad) ve Aşağı Şehir (Donji grad) olarak 2 bölümden oluşuyor. Yukarı Şehir ve Aşağı Şehir, kentin ana meydanı Ban Josip Jelacic'de buluşuyor.
Yukarı Şehir'den geçen Medvescak Deresi, şehri ikiye bölerek dini ve siyasi tarafların 14. yüzyıldan 18. yüzyıla dek süren çatışmalarına sahne oldu. Üstü kapatılan dere güzergahındaki cadde, geçmişte yaşanan çatışmalar nedeniyle "Kanlı Köprü (Krvavi Most)" olarak biliniyor. Ban Josip Jelacic Meydanı, adını meydanda heykeli de bulunan Hırvatistan tarihinin en önemli askeri figürlerinden biri olarak kabul edilen Ban Josip Jelacic'den alıyor.
Meydandaki Tkalciceva Caddesi, kafeler ve restoranların yanı sıra butik mağazalara ev sahipliği yapıyor. Arnavut kaldırımlı sokakları ve kırmızı kiremitli çatılarıyla Yukarı Şehir, kiliselerinden müzelere, kentteki en fazla tarihi mekana sahip bölge olarak biliniyor.
AZİZ MARK KİLİSESİ
Yukarı Şehir'de en dikkati çekici yer, Hırvatistan, Dalmaçya, Slovenya ve Zagreb şehrinin armalarını taşıyan parlak renkli kiremit çatısıyla Aziz Mark Kilisesi.
Kilisenin güney cephesinde bulunan, yapıların çatısını taşıyabilecek daha kalın ve kaba tarzda duvarların inşasıyla 1066'da ortaya çıkan sanat akımı Romanesk tarzındaki pencere, yapının 13. yüzyılın başlarında inşa edildiği fikrini veriyor.
14. yüzyılın ikinci yarısında köklü bir şekilde yeniden inşa edilen kilise, daha sonra 12. yüzyılın ikinci yarısında Romanesk sanatının değişmesiyle, Latin sanatına bir tepki olarak sivri kemerler ve yoğun süslemelerle ortaya çıkan Gotik tarzında bir kiliseye dönüştürüldü.
AZİZ CATHERİNE CİZVİT KİLİSESİ
17. yüzyılın ilk yarısında inşa edilen Aziz Catherine Cizvit Kilisesi de Zagreb'in en iyi kiliselerinden biri olarak kabul ediliyor.
Yapının öne çıkan özellikleri arasında İtalyan kiliselerinde gücünü tanrı ve mitoloji taslaklarından alan ve işlemeli duvarlar, görkemli bahçelerle donatılmış mimari tarz olan Barok sanatının pek çok güzel örneğini barındıran güzel iç mekanı ve İtalyan sanatçı Antonio Quadrio'nun 1720'lerden kalma alçı kabartmaları yer alıyor.
ZAGREB KATEDRALİ
13. yüzyılın son yarısında inşa edilen Zagreb Katedrali de 1200'lü yılların başında Tatarlar tarafından yıkılan önceki bir yapının yerine inşa edildi. Süslü iki kulesiyle ünlü olan ve Gotik tarzının yeniden ortaya çıkması şeklinde nitelendirilen Neo-Gotik sanat akımının ürünü olan mevcut katedral, inşa edilişinden bu yana yapıyı önemli ölçüde değiştiren birçok yenilemeye maruz kaldı.
Katedral, içinde dini sanat eserleri, giysiler ve kutsal objelerin bulunduğu katedral hazinesini barındırıyor.
LOTRSACK KULESİ
Lotrsack Kulesi de Zagreb'in simgelerinden biri. Yapı, 17. yüzyıldan itibaren depo, 19. yüzyılda ise konut amaçlı kullanıldı. Bugün ise giriş katında hediyelik eşya mağazası bulunan kulenin, birinci ve ikinci katları da sergi salonu olarak kullanılıyor.
19. yüzyılda dördüncü kat ve pencereler eklenen kuleden, her gün öğle saatlerinde top ateşleniyor. Şehir manzarasını izlemek için çok uygun olan kulenin çevresinde birçok hediyelik eşya mağazası bulunuyor.
1890'da faaliyete geçen, kültür anıtı olarak koruma altına alınan ve sadece 66 metrelik güzergahıyla dünyanın en kısa mesafeli toplu taşıması olan füniküler de Zagreb'in simgelerinden biri. Bir başka tarihi yapı da Orta Çağ'dan kalma ve 5 orijinal şehir kapısından sonuncusu olarak bilinen ünlü Taş Kapı. 13. yüzyılda inşa edilen kapı, küçük bir açık hava şapelinde, ev sahipliği yaptığı Meryem ve İsa'nın resmedildiği tablo gibi 1731'deki yangından az hasarla kurtuldu.
Hırvatistan'daki en eski sergi salonu olan ve içinde Hırvat sanatçı Ivan Mestrovic'in önemli eserlerini barındıran Zagreb Sanat Köşkü de çağdaş sanat sergileri için kullanılıyor.
İnşasına 1896'da Budapeşte'de başlanan köşkün prefabrik iskelesi Zagreb'e taşındı ve inşasına burada devam edildi. 1898'de tamamlanan Zagreb Sanat Köşkü, doğu cephesinde 3 İtalyan Rönesans ressamı Giulio Clovio, Andrea Schiavone ve Vittore Carpaccio, batı cephesinde Michelangelo, Raphael ve Titian'ın büstlerine ev sahipliği yapıyor.
ZENGİN VE LEZZETLİ MUTFAK KÜLTÜRÜ
Zagreb mutfağı, oldukça zengin, lezzetli ve et ağırlıklı yemekleriyle meşhur. En çok bilinen yemeklerinden biri "strukli" adı verilen hamur işi. İçi peynirli olan bu yemek, fırında pişirilerek servis ediliyor. Elmalı, tarçınlı, balkabaklı, yaban mersinli gibi tatlı versiyonu da bulunan strukli, Zagreb'de çok fazla tüketilen bir yiyecek.
Zagreb'in bir diğer meşhur yemeği "peka", ahtapot ya da kırmızı etin sebze ve baharatlarla bir arada özel kaplarda beraber pişirilmesiyle hazırlanıyor. "Janjetina ispod peke" adı verilen kuzu eti de yine Zagreb mutfağının ünlü yemeklerinden biri. Bu yemek de özel kaplarda ateşte pişirilerek servis ediliyor. Zagreb'de "kulen" adı verilen sucuk, "cobanac" adı verilen güveç ve "zagrebacki odrezak" adı verilen bir tür şinitzel de oldukça popüler.
Bu haber de ilginizi çekebilir: İzmir’de İtalyan köylerini andıran bir yer: Sarpıncık Feneri