Dünyada dört mevsimin yaşandığı sayılı ülkelerden olan Türkiye, üç tarafının denizlerle çevrili olması, iç bölgelerinde farklı iklim ve toprak tiplerinin bulunması dolayısıyla son derece kıymetli bir coğrafya üzerinde konumlanıyor. Ülkenin Ege ve Akdeniz kıyı şeridini içerisine alan sahil bölgesi, nam-ı diğer Türk Rivierası, yaz turizminin kalbinin attığı bölge olarak biliniyor. Özellikle Akdeniz Bölgesi’nde konumlanan Antalya, yaz aylarının vazgeçilmez tatil yeri olarak adından söz ettiriyor. Yalnızca yaz dönemi değil, sahip olduğu diğer pek çok özelliği sayesinde yılın her mevsimi dünyanın dört bir tarafından ziyaretçilerini ağırlayan Antalya’da, görülmeden dönülmemesi gereken yerleri sizin için derledik.
Kuzeyinde Toros Dağları, güneyinde Akdeniz bulunan ve bir yarımada üzerinde kurulan Alanya, Antalya’nın en gözde ilçelerinden biridir. Bölgenin ilk defa kimler tarafından ve ne zaman kurulduğu bilinmiyor. Bilinen en eski ismi Korakesium olan Alanya, Bizans döneminde ise Korakesium adıyla anılmıştır. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan ilçe, yaz turizminin kalbinin attığı, önemli bir bölgedir. Alanya’da; Alanya Kalesi, Kızıl Kule, Damlataş Mağarası, Alanya Arkeoloji Müzesi, Teleferik, Kleopatra Plajı, Dim Mağarası, Atatürk Evi Müzesi, Süleymaniye Camii, Dim Çayı ve Sapadere Kanyonu turistlerin en fazla ziyaret ettiği alanlardır.
Likya’nın kadim başkenti Patara, günümüzde Antalya’nın Kaş ilçesine bağlıdır. Güncel arkeolojik verilere göre Patara’da bilinen ilk yerleşimlerin M.Ö. 5500’lü yıllardan itibaren başladığı biliniyor. Dünyanın en uzun kumsalına (12 kilometre) sahip olan Patara, kum tepeleri ile ünlüdür. Milyonlarca yıldır kentte deniz kaplumbağaları (Caretta caretta) yaşar. Patara’ya giden kişilerin görmemeden dönmemesi gereken başlıca yerler: Patara Harabeleri, Patara Plajı, Patara Antik Kenti, Montesquieu (en eski meclis binası), Saklıkent, Kaputaş Plajı, Bezirgan Yaylası, Patara Ören Yeri, Modestus Takı (Zafer Takı), Vespasian Hamamları, Granarium (Tahıl Ambarı), Antik Deniz Feneri, Patara Kum Tepeleri, Xanthos Antik Kenti, Letoon Antik Kenti, Noel Baba Kilisesi, Myra Antik Kenti ve Letoon Antik Kenti.
Doğal güzellikleri ve su altı zenginlikleri ile adeta dünya üzerinde cennetten bir köşe olan Kekova, mavinin ve yeşilin iç içe geçtiği bir kayalık bir ada. Antalya’nın Demre ilçesi yakınlarında konumlanır. Dünyanın dört bir tarafından bölgeye gelen turistlerin uğramadan dönmediği Kekova, Türk Rivierası içerisinde yer alan en büyük ada olma özelliği gösterir. Kekova Adası’nın en dikkat çeken yeri Batık Şehir olarak adlandırılan antik kenttir.
Kaleköy
Antalya’nın Derme ilçesi sınırları içerisinde yer alan Kaleköy, kara üzerinde olan ancak karayolu ile ulaşım sağlanamayan ender bölgelerden biridir. Likya dönemindeki adı Simena Antik Kenti olan Kaleköy; denizin ve doğanın eşsiz ruhunun yaşandığı, içerisinde antik evlerin bulunduğu hem doğa hem de tarihi açıdan son derece kıymetli bir yerleşim yeridir.
Demre
Likya döneminin en önemli şehirleri arasında yer alan Demre’nin, M.Ö. 5. yüzyılda kurulduğu tahmin ediliyor. Finike ve Kaş arasında konumlanan ilçe, yaz aylarının en fazla ziyaret edilen bölgeleri arasında bulunuyor. Sahip olduğu avantajlı konumu, doğal güzellikleri, verimli toprakları, denize olan yakınlığı ve birçok özelliği dolayısıyla tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Demre’de gezilecek birçok güzel nokta bulunur. Bunlar; Kekova Adası, Demre Kuş Cenneti, Myra Antik Kenti, Beymelek Lagünü, St. Nicholas Kilisesi, Andriake Antik Kilisesi ve Likya Medeniyetler Müzesi olarak kendini gösterir.
Belek
Sınırları içerisinde bulunan lüks oteller ile dünyanın dört bir tarafından turisti ağırlayan Belek, Antalya’nın gözde tatil noktalarından biri olarak kendini gösterir. Serik isimli ilçeye bağlıdır. Denizinin temizliği, havasının sıcaklığı ve binlerce yıllık tarihi izleri ile son derece ilgi çekici bir destinasyon olan Belek, su sporları ve açık hava sporları açısından da merkez konumda bulunur.
Kemer
Antalya’ya bağlı bir ilçe olan Kemer, Toros Dağları’nın batı yamaçlarında yer alır. Mavi bayrağa sahip birçok plajı ve son derece berrak bir denizi bulunur. Yaz tatili için hem ülkemizin hem de yurt dışından binlerce turistin tercih ettiği Kemer; köklü tarihi, plajları, müzeleri, mağaraları ve lezzetli yemekleri ile Akdeniz’in tüm güzellerini ziyaretçilerinin beğenisine sunar. Kemer’de gezilecek yerler denince; Phaselis Antik Kenti, Kleopatra Koyu, Göynük Kanyonu, Idyros Antik Kenti, Çıralı Yanartaş, Beldibi Mağarası, Üç Adalar ve Beydağları Milli Parkı ön plana çıkar.
Side
Antalya’nın Manavgat isimli ilçesine bağlı olan Side, Akdeniz ikliminin en güzel hissedildiği yerlerden biridir. Her yıl dünyanın dört bir tarafından binlerce turistin uğrak noktası olan belde, sahip olduğu çok sayıda doğal güzelliği ile ünlüdür. Manavgat Şelalesi, Side Antik Kenti, Apollon Tapınağı, Side Antik Tiyatrosu, Anıtsal Çeşme, Vespasianus Çeşmesi, Side Limanı, Side Müzesi, Ters Villa, Side Sualtı Müzesi, Özel Yörük Müzesi, Kumköy Plajı, Titreyengöl, Cennet Kanyonu, Köprüaltı Kanyon Milli Parkı ve Aslanlı Mağarası bölgenin en fazla turist çeken alanları arasında yer alır.
Kaleiçi
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde yer alan Kaleiçi, deniz ve kara sularının birleşim noktasında konumlanır. Şehir merkezi olarak da geçen Kaleiçi, aynı anda hem tarihin hem de modern yaşamın bir arada bulunduğu bir bölgedir. İçerisinde çok sayıda turistik mağaza, restoran, kafe ve barın bulunduğu Kaleiçi, dünyanın dört bir yanından ve her yaştan kişiyi yıl içerisinde misafir eder. İçerisinde bulunan; Tarihi Hadrian Kapısı, Yivli Minare Camii ve Külliyesi, Saat Kulesi, Kaleiçi Panoramik Asansör, Suna-İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, Antalya Arkeoloji Müzesi, Karaalioğlu Parkı, Hıdırlık Kulesi ve Yat Limanı bölgenin en dikkat çeken yapılarından bazılarıdır.
Likya Yolu
Başlangıç noktası Fethiye olan ve Antalya’ya kadar uzanan Likya Yolu, bir yürüyüş rotası olarak karşımıza çıkar. Uzunluğu 500 kilometreden fazla olan Likya Yolu, yemyeşil ormanların ve muhteşem bir deniz manzarasını aynı anda ziyaretçilerine sunar. Likya Yolu’nu bir günde bitirmek mümkün olmadığı için yol üzerinde birçok kamp alanı bulunur.
Phaselis Antik Kenti
Söylenenlere göre Phaselis Antik Kenti, M.Ö. 7. Yüzyılda Rodoslu kolonistler tarafından yarımada üzerinde kurulmuştur. Bulunduğu coğrafi konum nedeniyle, kurulduğu dönemde Phaselis’in önemli bir liman kenti olduğu düşünülüyor. Bölgede yer alan mağara ve koylar, antik kenti gezmeye gelen kişilere keşfedilecek birçok nokta sunuyor. Doğanın en güzel halinin tarihle birleştiği Phaselis Antik Kenti, Antalya’da görülmesi gereken kıymetli alanlardan biridir.