Anne-bebek bağı doğum şekli ile ölçülemez

“Sağlıklı olan normal doğumdur” kamu spotuna anne ve anne adayları ses yükseltti. Anne-bebek bağının doğum şekli ile ölçülemediğini söyleyen kadınlar, “Bu beden bizim, karar bizim” tepkisini gösterdi

Haber Giriş Tarihi: 26.10.2024 10:25
Haber Güncellenme Tarihi: 26.10.2024 10:25

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER- Sağlık Bakanlığı, son dönemde artan sezaryen doğumlara karşı olarak, “Sağlıklı olan normal doğumdur” temalı kamu spotu yayınladı. “Annecim Başardık” başlığıyla yayınlanan bu video, sosyal medyada gündem oldu. Ancak tam da bu videonun hemen ardından bebeklerin ölümüne sebep olan “yenidoğan çetesi” skandalı, doğumla ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Anne adayları artık “nasıl doğum yapılacağı” kadar, “nerede doğum yapılacağı” konusunda da ciddi endişeler yaşıyor. Özellikle sezaryen doğum yapmış anneler, bakanlığın videosunun yanlış algılar yarattığını, anne ile bebek arasındaki bağı zayıflattığı iddiasının kabul etmediklerini belirterek tepki gösterdi. Psikolog, Aile ve Çift Danışmanı Elif Merve Aslan ise bu tarz içeriklerin toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayarak “Gebelik ve doğum süreci; fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu videolar bazı tıbbi gereklilikler nedeni ile vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir” ifadelerini kullandı.

BU BEDEN BİZİM

Gümüşhane’de ikamet eden 26 yaşındaki Nazlı Döner, 2021 yılında Alanya’da özel bir hastanede sezaryen doğum yaparak bir erkek bebek dünyaya getirdi. Döner, hamilelik sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Hamileliğim döneminde Gümüşhane’de özel bir klinikte hamilelik sürecim izlendi ve oğlumun boyu uzun olduğu için içerde dönemedi ve doğum kanalına giremedi. Benimde o süreçte kalbimde sıkıntı çıktığı içinde sezaryen doğumu doktorumuz önerdi. Ailem de Alanya’da yaşadığı için ben doğumumu yapmak için yanlarına gittim. Oğlum 3 kilo 800 gram doğdu ve boyu 54 santimetreydi. Doktorum benim ve çocuğumun sağlığını düşündüğü için bu yöntemi seçti.”

ENDİŞE VE KAYGI

Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı videoyu eleştiren Nazlı Döner, “Bebek dünyaya geldiği andan itibaren anne ile arasında inanılmaz bir bağ oluşuyor ve muhteşem bir duygu yaşıyorsun. Ben hamilelikte nasıl doğum yapacağım diye değil, ‘ona yetebilecek miyim onu koruyup kollayabilecek miyim ya ona yetemezsem iyi bir anne olamazsam hasta edersem’ gibi milyonlarca soruyla boğuştum. Benim oğlum doğuştan besin alerjili ve laktoz intoleranslı bir bebek. Aynı zamanda ileri derece atomik dermatiti var ve kronik astım alerjik bir çocuk. Kıyafetteki elastan, yün, örgü kıyafetler ve daha birçok şeye alerjisi var. Bunları yaşamış ve hala yaşıyor olan bir anne için bu konuda geri düşünen, sezaryen doğumu doğumdan saymayanlara sesleniyorum: ‘Sezaryen demek bedenimizin 8 kat kesilmesi demek.’ Vücudunuzdan bir canlı bir beden çıkıyor. ‘Sütün gelecek mi, gelmeyecek mi?’ diye düşünüyorsun. Ben oğlumu rahatsızlığından dolayı hiç emziremedim. Sezaryenden sonra ayağa kalktığımda bütün organlarım bir anda yere düştü gibi hissettim ve kendime bakmam gerekirken onunla ilgilendim her şeye yetişme çabasında oldum” açıklamasında bulundu.

“Normal ya da sezaryen doğum diye ayrım yapılması yanlış mı?” sorusuna cevap veren Döner, “Yanlış sonuçta her bebek dünyaya gelirken nasıl gelmesi gerektiğini kendisi seçiyor. Tabi ki de normal doğum çok iyi ama bazen hem anne hem de bebek için en iyisini doktorumuz seçer o yüzden bu beden benim bizim istediğimiz şekilde doğum yapmaya hakkımız var ve şunu da söylüyorum toplumumuzda eğer doğuma kadar kadınları küçük göstermeye, sınıflandırmaya başladıysak daha bunlar iyi günlerimiz” dedi.

HASSAS VE ÖZENLİ OLMALI

Hastanelerde yaşanan sorunlar sıkça gündemde yer alırken nasıl doğum yapılacağından ziyade nerede doğum yapılacağı konusuna ilişkin açıklamalarda bulunan Döner, “Devlet hastanelerinde bence sadece kadın doğum için özel bir alan olmalı. Bir kadın doğum yaptı hadi hastaneden çıksın mantığı olmamalı. Yabancı ülkelerde görüyoruz 1 hafta veya 15 gün anne ve bebek birbirine alışana kadar anne bilgili kişilerden bebeğin bakımı için eğitim alıyor. Hem annenin lohusalık dediğimiz süreci daha kolay geçirmesini hem de psikolojik olarak rahatlaması sağlanıyor. Bence ülkemizde de hastanelerin bu konuda biraz daha hassas ve özenli olması gerekiyor. Sırf bu yüzden ben doğum yapacağım zaman ilk hastane sonra da doktoru tercih ettim” diye konuştu.

ARAMDA BAĞ YOK MU?

İkinci çocuğuna hamile olan Necla Dalkara ise normal doğum ile sezaryen doğum ayrımı yapılması konusunda konuşarak şu ifadeleri kullandı: “Her ikisi de doğum süreci, canınızdan can gidiyor. Doğumdan sonra bebeği bize getiriyorlar ve bebek kokumuzu aldığında ağlamasını kesiyor. İşte o anne ile bebek arasında bağ başlıyor. Nasıl doğum yaptığımız önemli değil, biz anneyiz onlar da bizim dünyaya getirdiğimiz evlatlarımız, aramızdaki bağın doğumla ilgisi yok!” Sezaryen doğumu kolay bir doğummuş gibi yorumlayanlara tepki gösteren Necla Dalkara, ilk çocuğunu normal doğum yaparak dünyaya getirmek istediği halde bazı değerlerinin iyi seyir etmediği için acil ameliyata alındığını söyledi. Dalkara, “Sezaryen doğum yaptım diye çocuğumla benim aramda bir bağ yok mu” sorunu yöneltti.

‘NORMAL DIŞI’ ALGISI OLUŞTURULMAMALI

“Son günlerde fazla tepki çeken videonun içeriğinde yer alan vajinal doğumun ‘normal’ olduğu, sezaryen doğumun ‘normal dışı’ bir yöntem olduğu algısı oluşturulmaktadır” diyerek sözlerine başlayan Psikolog, Aile ve Çift Danışmanı Elif Merve Aslan, “Sezaryen yapan annelerin başarısız, bebekleri ile de bağ kuramayacağı öne sürülüyor. Videoda belirtilenin aksine, anne-bebek arasındaki bağ, sadece doğum şekli ile belirlenen değil; doğum sonrası anne ve bebeğin tensel teması, göz teması, bebeğin beslenme ve ihtiyaçlarının doğru zamanda tutarlı bir şekilde karşılanması, sevgi ile kucaklanması, bol gülümsemeli yaklaşım bağı kuvvetlendirir” dedi.

RUH SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR

Vajinal yolla doğumun teşvik edilmesinin normal olduğunu ancak bunun ayrıştırıcı ve etiketleyici bir dille yapılmasının ve alternatif doğum şeklinin kötülenmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Psikolog Aslan, “Gebelik ve doğum süreci fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu videolar bazı tıbbi gereklilikler nedeni ile vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir. Kadın bedeni üzerinde baskı kuran, kadınların birincil bakım veren rolünü üstlenen cinsiyetçi yaklaşımların başta kadın ve çocuklar olmak üzere toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir” açıklamalarında bulundu.