Biruni Üniversite Hastanesinde düzenlenen sempozyumla organ bağışının önemine vurgu yapıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Başhekim Dr. Öğretim Üyesi Abdullah Sert, “Organ bağışı insanlara umut olan, yeniden yaşama döndüren bir mesele. Bu anlamda son yıllarda çok ciddi gelişmeler kaydedildiğini biliyoruz. Bizim sağlık çalışanları olarak bu noktada en büyük sorumluluğumuz bunları hatırlamak ve insanlara hatırlatmak. Organ bağışının oranlarını artırmak hepimizin görevidir” dedi.
KADAVRADAN BAĞIŞ ORANI DÜŞÜKBiruni Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi ve Organ Nakli Uzmanı Doç. Dr. Halil Erbiş, dünya genelinin aksine Türkiye’de kadavradan organ nakli oranının çok düşük olduğuna değindi. Bu sebeple canlıdan nakil oranlarının yüksek olduğunu ifade eden Erbiş, “Organ bağışına çok ihtiyacımız var. Ülkemizde yaklaşık 35 bin insan organ için sırada beklemekte. Maalesef ki ülkemizde kadavradan nakil sayısı oldukça az, yaklaşık yüzde 10’larda. Yüzde 85, yüzde 90 oranında canlılardan nakil yapmaktayız. Dünya geneline baktığımızda ise bunun tam tersini görüyoruz. Kadavradan organ nakillerinin yüzde 90’lara kadar ulaştığı dünya genelinde canlıdan nakil yüzde 10 civarı yapılıyor” açıklamalarında bulundu.
BEYİN ÖLÜMÜNÜN GERİ DÖNÜŞÜ YOKDoç. Dr. Erbiş, “Ülkemizdeki cerrahi teknikler, cerrahi hekimlerin nakil başarıları oldukça fazla. Buna rağmen ölen yakınlarımızın organlarını bağışlamakta çok tereddüt ediyoruz” şeklinde konuşurken, “3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla tüm herkesin bu konuda bilinçlenmesi ve bir gün kendilerinin de bir organa ihtiyaç duyabileceğini akıllarına getirip ona göre organlarını bağışlaması gerekir. Herkes çekirdek ailesinde, organ ihtiyacının ne olduğunu, organ bağışının ne olduğunu ve bir gün kendilerine de organ gerekebileceğini konuşup buna göre ortak bir karar vermeli. Eşler, Allah göstermesin ikisinden birinin beyin ölümü olduğunda organlarını bağışlaması için birbirlerine vasiyet etmeliler. Beyin ölümünün tam olaraktan ne olduğu hasta yakınlarına açıklanmalı. Beyin ölümü olduktan sonra tekrar yaşama dönüşün olmadığını hasta yakınlarına net bir şekilde anlatmalıyız” ifadelerini kullanarak çağrı yaptı.
Erbiş, Türkiye’de organ naklinde 1 yıllık başarı oranının yüzde 95’in, 5 yıllık oranın ise yüzde 80-85’in üzerinde olduğuna değinirken, “Bu yüksek bir başarı oranı ve canlıdan organ nakli yaptığımız halde bunu başardık. Mesela karaciğer naklinde yarım bir organ takıyoruz. Kadavradan alıp bütün bir karaciğer nakletsek başarılarımız daha da yüksek olabilir” ifadelerini kullandı.
KRONİK BÖBREK HASTASI SAYISI ARTIYORBiruni Üniversite Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Banu Erkalma Şenateş ise böbrek hastalarına diyalize girmeden organ nakli yapılmasının önemine değindi. Şenateş, “Kronik böbrek hastası sayısı maalesef ki diyabetin, obezitenin ve hipertansiyonun giderek yükselmesi nedeniyle artmakta. Bunu adeta bir pandemi gibi görebiliriz. Kronik böbrek yetmezliğinde toplumun farkındalığı maalesef dünyaya göre belirgin oranda az. Bu sebeple de hastalar tedavilerine geç kaldıkları zaman diyaliz ya da böbrek naklinin zamanında planlanması aksamış oluyor. Biz istiyoruz ki, hastalar hem yaşam beklentisi hem hayat kalitesi açısından en uygun tedaviyi alsınlar ve zamanında organ nakline yönlendirilsinler. Hastaların preemtif böbrek nakli olmalarını istiyoruz ve ümit ediyoruz” şeklinde konuştu.