Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Onur Eşbah, meme kanseri bilinçlendirme ayı sebebiyle önemli açıklamalar gerçekleştirdi. Meme kanserinin, her sekiz kadından birinde rastlanan, yakalanma riski en yüksek kanser türü olduğuna dikkat çekerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Onur Eşbah, bu kanser çeşidinin memeyi oluşturan dokularda yer alan bazı hücrelerin DNA’sının mutasyon geçirerek kontrolsüzce bölünüp, çoğalması sonucu oluştuğunu ifade etti.
Meme kanserinin henüz önlenebilir bir hastalık olmadığına fakat erken teşhis edilmesinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Onur Eşbah, meme kanserinde riski arttıran nedenleri şu şekilde sıraladı; obezite, hiç doğum yapmamış olmak, hareketsiz yaşam, alkol tüketimi, erken yaşta adet görmeye başlayıp geç yaşta menopoza girmek, genetik BRCA 1-2 mutasyonu taşıyor olmak, ailede meme kanseri öyküsü olması.
Çocuk sahibi olmak ve emzirmek de meme kanseri riskini azaltmaktadırMeme kanserinden korunmanın yolları hakkında da açıklamalar yapan Onur Eşbah, “Meme kanseri multifaktöriyel bir hastalıktır. Kanserden korunmak için bu faktörlerden bazılarına yönelik çeşitli önlemler alınabilir. Örneğin beslenme alışkanlığı ve fazla kilo pek çok hastalığın olduğu gibi meme kanserinin de riskini artırmaktadır. Bu riski azaltmak için günlük yağ tüketimini azaltmak, alkol tüketimini sınırlandırmak, sigaradan uzak durmak, düzenli fiziksel aktivite yapmak etkili olabilir. Bunun yanında çocuk sahibi olmak ve emzirmek de meme kanseri riskini azaltmaktadır. Her 12 aylık emzirme dönemi için meme kanseri riski yaklaşık olarak yüzde 4 azalır” diye konuştu.
En riskli grup hangisi?En riskli grubun genetik BRCA-1-2 mutasyonu taşıyanlar olduğuna dikkat çeken Eşbah, “BRCA gen mutasyonuna sahip kadınlarda, meme kanseri görülme oranı yüzde 80-85 oranında olabilmektedir. Bu mutasyona sahip ve meme kanserine yakalanmış olan kadınlarda ikinci meme kanseri riski de yaklaşık olarak yüzde 50-60 arasındadır. Ayrıca, over (yumurtalık) kanseri riski ise yüzde 45-50 arasında kabul edilmektedir” dedi.
Meme kanserine yararı kanıtlanmış herhangi bir bitkisel ürün yokturKanserin özelliklerine ve evresine göre tedavi uygulamasına başlandığını belirten Prof. Dr. Eşbah, “Tedavi planı, genellikle multidisipliner bir ekip tarafından oluşturulur. Tedavi verilirken yaşam kalitesinin bozulmaması, en önemli amaçlardan biridir. Meme kanseri tedavisinde cerrahi, kemoterapi adı verilen ilaçla tedavi, radyoterapi (ışın tedavisi), hedefe yönelik tedaviler, immünoterapi ve hormon tedavileri, hastanın ve hastalığın durumuna göre tek başına veya birkaçı birlikte kullanılarak yapılır. Özellikle belirtmek isterim ki, onkoloji literatürüne girmeyi başaran, bilimsel olarak meme kanserine yararı kanıtlanmış herhangi bir bitkisel ürün yoktur” ifadelerine yer verdi.
Hasta sayılarımız ne yazık ki oldukça yüksekDüzce Üniversitesi Hastanesinde medikal onkoloji kliniği olarak hastalara hizmet sunulduğunu anımsatan Prof. Dr. Onur Eşbah, “Hasta sayılarımız ne yazık ki oldukça yüksek. Onkoloji kliniği olarak, ayaktan kemoterapi merkezimizde ve hastanemiz yataklı servisinde hastalarımıza hizmet vermeye devam ediyoruz. Şunu da özellikle vurgulamak istiyorum, onkolojik tedavilerimizi robotik ilaç hazırlama sistemiyle el değmeden, insan faktörlü hataları minimuma indirerek veriyoruz. Düzce ili dışında onkoloji ünitesi olarak bölgeye de hizmet vermekteyiz. En fazla bölümümüze başvuran şehirler arasında; Bolu, Zonguldak, Ereğli, Alaplı, Sakarya’nın Hendek ilçesini sayabilirim. Yıllık 19 bin 50 poliklinik hastası ve 5 bin 30 kemoterapi tedavisi verdiğimizi ve bu sayıların her yıl arttığını söyleyebilirim” dedi.
Erken teşhisin hayat kurtardığına yeniden dikkat çeken Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Onur Eşbah, 40 yaş üstü olan kadınlarda muayene ve yıllık mamografilerin ihmal edilmemeleri gerektiği anımsatılarak açıklamasını bitirdi.