Uzmanı uyardı: Ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sarp Özcan, “Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir. Yani östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler. Genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar bu nedenle ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir” diye konuştu.

Haber Giriş Tarihi: 01.10.2024 13:46
Haber Güncellenme Tarihi: 01.10.2024 13:46

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sarp Özcan, kadınlarda sıklıkla görülen, rahim kas tabakasının neden olduğu iyi huylu tümörler olarak ifade edilen “miyomlar” hakkında önemli bilgiler aktardı.

Miyomlara kadın nüfusunun yüzde 20 ila 25'inde denk geldiğine vurgu yapan Dr. Özcan, bu oluşumların yerleri ve büyüklüklerine bağlı olarak yakınmalara neden olduğunu aktardı.

Östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler

Bu tip tümörlerin oluşum nedenlerinin kesin olarak tespit edilemediğini ifade eden Dr. Özcan “Miyomlar hormon bağımlı tümörlerdir. Yani östrojen ve progesteron hormonlarından etkilenirler. Genetik yatkınlığı olan bireylerde ortaya çıkar bu nedenle ailesinde miyom olan kişilerin daha dikkatli olmaları önerilir” dedi.

Miyomların bazen hiçbir belirtisi olmadığını, hatta bazen bir ultrasonografi incelemesiyle ortaya çıktığını aktaran Dr. Özcan, “Buna karşılık bazı hastalar ise çok şiddetli karın ağrıları, karında şişlik, ele gelen kitle, adet düzensizlikleri, ara kanamalar, şiddetli kanamalar, mide ve bağırsak sorunları, kabızlık, zor dışkılama gibi şikayetlerle bize başvururlar” dedi.

Özcan, tanı sürecinde ultrasonografi, CT ve MR gibi görüntüleme tekniklerinden yararlanıldığını aktardı.

Kas içi miyomlar da gebe kalmakta zorluğa sebep olabilir

Rahim içinde bulunan miyomların gebe kalmayı engellediğini aktaran Dr. Özcan, “Bu miyomların gebelik öncesinde ‘histeroskopi' yani rahim ağzından rahim içine yerleştirilen ince bir teleskop ile görüntülenmesi ve alınması uygundur. Bazen kas içi miyomlar da gebe kalmakta zorluğa sebep olabilir. Miyom bulunduğu halde gebe kalınmışsa ve sezaryenle doğum yapılıyorsa riskin düşük olduğu durumlarda doğum sırasında da miyomlar alınabilir” dedi.

Miyom tedavisinin temelinin cerrahi yöntem ile miyomların çıkarılması ve rahmin dikilerek onarılması olduğunu anlatan Dr. Özcan, son yıllarda radyolojik açıdan bazı miyomların, ameliyat riski taşıdıklarından, ağır kalp yetmezliği gibi hastalıkları olanlarda embolizasyon sistemiyle de tedavinin tercih edilebileceğini fakat bu işlemin ameliyattan daha riskli olduğunu belirtti. Özcan, çok fazla sayıda miyom veya 10 santimden büyük miyomlar olduğunda açık ameliyatın; onun dışındaki durumlar için kapalı yöntemle tedavinin tercih edildiğini ifade etti.

Kapalı yöntem olarak ifade edilen laparoskopi işleminin pek çok avantajı olduğunu aktaran Dr. Özcan, “Hasta açısından birçok avantaj sağlamaktadır. Hastanın iyileşme süreci kısadır. Kozmetik olarak karnında ameliyat sonrası skar dediğimiz izler kalmaz. Kanama miktarı daha az olur. Bu da iyileşme sürecini kolaylaştırır, hastanın işe dönüş süresi kısalır. Ameliyat sonrası ağrı daha az olur” dedi.