Bahçeli’nin “Öcalan” açıklamalarının ardında ne var? Siyaset bilimciler anlattı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz günlerde Abdullah Öcalan’a yönelik yaptığı açıklamaların alt metninde ne var? Bahçeli’nin bu çağrısı karşılık bulacak mı? Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun ve Seda Sönmez yorumladı.

Haber Giriş Tarihi: 23.10.2024 12:06
Haber Güncellenme Tarihi: 23.10.2024 12:06

AYSELİN UZUN / Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP grup toplantısında yaptığı açıklamalar ile çözüm süreci tartışmalarına yeni bir boyut kazandırdı. Bahçeli, PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan'a, "Türkiye’ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin" sözlerini ederek tartışmanın fitilini ateşledi. Bahçeli’nin bu sözleri partililer ve vatandaş tarafından eleştirilere neden olurken, Cumhur İttifakı’nın paydaşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu durumu “tarihi bir fırsat” olarak değerlendirdi. İzlenen politikanın altında yatan sebepleri ele alan siyaset bilimciler ise bu durumun iktidarı koruma içgüdüsünün yanı sıra Orta Doğu’da çıkan karışıklıklara karşı bir önlem alma çabasından kaynaklandığını belirtti.

CUMHUR İTTİFAKI KAZANÇLI ÇIKABİLİR

MHP lideri tarafından Öcalan ve DEM Parti’ye yönelik atılan bu adımın, Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde yeni bir süreç başlatacağının altını çizen Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, “Öncelikle bunun bir gündem değiştirme çabası olduğunu düşünmüyorum. Öyle yorumlamak mümkün değil. Bu olayın bir dış politika boyutu var. Özellikle Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelere ek olarak İran’da yaşanma olasılığı yüksek olan olaylar, İsrail’in Filistin’e ve Lübnan’a karşı saldırıları ve yaşanan gerilim sebebiyle, Amerika ve İsrail ekseninde Orta Doğu’da birtakım dengelerin değişeceği düşünülüyor. Dolayısıyla Türkiye’nin olası gelişmeler karşısında bir pozisyon alma ihtiyacı ve barışın tesisi yolu ile içeride terörün bitirilerek bir huzur ortamının yaratılması söz konusu. Bu reel dış politika ekseninde göz ardı edilmeyecek bir durum. Diğer bir açıdan bakıldığında ise Cumhur İttifakı karşısında yer alan, geçmişteki Millet İttifakı ve DEM seçmeni istikrarlı bir çizgiye sahipti ve DEM seçmeninin Cumhur İttifakına karşı duruşu nedeniyle büyüyemeyen bir ittifak söz konusu. Dolayısıyla böyle bir barış süreci muhalefet içinde bir ayrışmaya da yol açarken, buradan doğal olarak AK Parti ve Cumhur İttifakı kazançlı çıkabilir. Bunun ötesinde Türkiye gerçekten 1990’lardan beri terörden mustarip durumda ve bütün kesimler bundan rahatsız. Bu terörü bir an önce sona erdirme ve Türkiye’deki tüm bileşenleri bir arada yaşatma isteği baskın. Amaçta bir ortaklık var. Devlet Bey bir çağrı yaptı ve bu çağrıya ne yanıt verilecek onu görmek gerekir” diye konuştu.

ÖNEMLİ BİR ÇAĞRI

Bahçeli’nin tartışmaya yol açan bu sözlerini, yeni bir barış sürecinin başlangıcı olarak değerlendiren Tosun, bu sözlerin Erdoğan yerine Bahçeli tarafından dile getirilmesinin stratejik olarak doğru bir karar olduğunu vurguladı. Tosun, “Bahçeli’nin bu sözleri planlı mı ya da plansız mı edildi bilinemez ancak Devlet Bahçeli’nin böyle bir çıkış yapması hem Cumhur İttifakı içinde hem de DEM çevrelerinde daha fazla etki yaratmış gibi görünüyor. Zaten DEM’de bunun değerli bir çıkış olduğunu dile getiriyor” şeklinde konuştu.

BAHÇELİ’NİN EN BÜYÜK SINAVI

Bahçeli’nin sergilediği bu hareket ile siyasi yaşamının en büyük sınavını vereceğini ve en başta MHP’nin tabanı ile ters düşeceğini belirten Siyaset Bilimci Dr. Zekiye Seda Sönmez ise şunları söyledi: “Devlet Bahçeli bu sözlerini söyledikten sonra DEM Parti de Orta Doğu’da ve Türkiye’de barışın muhatabının Öcalan olduğunu söyledi. Devlet Bey’in bu sözü söyleyeceğinin sinyali 1 Ekim’de meclis açılışında DEM’liler ile el sıkışması sonrasında belliydi. Bir tarafta urgan gönderen ve idam cezasının geri getirilmesini teklif eden bir Bahçeli varken diğer yandan da Öcalan için meclise gelsin diyen bir Bahçeli. Oysa ki halkın oyları ile seçilmiş Can Atalay o meclise gelip konuşamazken Öcalan gelip mecliste konuşacak. Bir taraftan Demirtaş ve diğer düşünce suçluları hapisteyken bunun yapılması bir anlamda af söylentilerini de bir şekilde akla getiriyor. Bu durum da tabi baskın seçim sürecini de beraberinde getirebilir. Bu durumda iktidarını korumak isterken kendi görüş ve düşüncelerinden ödün vermesinin aslında seçim yatırımı olduğunu söylemek pek tabi mümkün. Şunu da belirtmek isterim ki Türkiye ne 1999 Türkiye’si ne de Oslo süreçlerinin görüşüldüğü zamanlardaki Türkiye. Bahçeli bir anlamda akla gelmeyeni yaptı. Tabi Öcalan meclise gelip de “terör bitti” diyecek mi bu da ayrı bir soru işareti ve konu henüz çok yeni.  Yani siyasi af gelmeden Öcalan çıksın şeklinde bir süreç olamaz. Ayrıca bu durum da Bahçeli’nin o kemik kitlesi de dağılabilir. Bu Bahçeli’nin siyasi yaşamının en büyük sınavı ve beraberinde de iktidar partisinin bir sınavı olacaktır. Bu konuda başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar kanadı çok hassas davranmak zorundadır. Elbette her aklı selim insan bu ülkede anaların gözyaşının dinmesini ister. Bir yandan Dem Parti somut adım isterken bu adımın söylenmesi pek tabi PKK üst yönetimindeki liderlik meselesini de sona erdirecek nitelikte bir durum söz konusudur. Devlet Bahçeli’nin iktidarı kaybetme korkusuyla kendi tabanından ve ideolojisinden uzak olan bu açıklamasının onun kendi iktidarını da sarsacak sözler olarak değerlendiriyorum. MHP gibi ideolojik bir partinin tabanı ile taban tabana zıt şekilde söylenmiş bu sözler sanki Devlet Bey’i kritik bir eşikten geçiriyor gibi.”