Meclis Üyesi İpek Kul: İstanbul Sözleşmesi manipülasyonlara uğratıldı

Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programında Türkiye’deki kadın ve çocuk cinayetlerine ilişkin konuşan Avukat İpek Kul, "İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı kesinlikle meşru değil" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 19.10.2024 16:47
Haber Güncellenme Tarihi: 19.10.2024 16:47

İLKSES TV ekranlarında yayınlanan Sultan Gümüş Kaya ile Birinci Sayfa programının konuğu İzmir Büyükşehir / Bayraklı Cumhuriyet Halk Partisi Belediye Meclis Üyesi Av. İpek Kul oldu. Programda Türkiye’de kronikleşen bir sorun haline gelen kadın cinayetlerine değinen Kul, İstanbul Sözleşmesi’nin önemine dikkat çekerek, “Sözleşmeden çekilme kararı kesinlikle meşru değil. Ancak biz artık Türkiye’de bir şeyin hukuka uygun olup olmadığını tartışmaktan çok başka gündemler akışında kayboluyoruz. Gündemimiz çok hızlı değişiyor” açıklamasından bulundu.

ÇEKİLME KARARI KESİNLİKLE MEŞRU DEĞİL

“Türkiye’de birçok kadına karşı şiddet ve cinayet olayına şahit oluyoruz. Ancak bir şekilde hiçbirinin sonucu kamu vicdanını tatmin edecek şekilde olmuyor” diyerek sözlerine başlayan Kul, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının kanunen meşru olmadığını dile getirerek, “Bütün bunlara baktığımda aslında bir sosyal politikanın ürünü olduğunu düşünüyorum ben. Son günlerde İstanbul Sözleşmesiyle ilgili tartışmalar tekrar gündeme geldi. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesinin ne olduğunu, esasında neyi hedeflediğini konuşmakta fayda var. Çünkü sözleşme bazı manipülasyonlara maruz kaldı. Bu bağlamda İstanbul Sözleşmes'inin neyi koruduğundan bahsetmek istiyorum. Sözleşmenin asıl adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi.” Burada sözleşmenin kendi içerisinde aile kavramını barındırıyor olmasıyla da aslında topluma yansıtıldığı gibi aile kavramını tanımıma ve hiçe sayma gibi bir amacının olmadığını gösteriyor. Çünkü İstanbul Sözleşmesi’nin kendi adı içinde bir aile geçiyor. Ancak biliyorsunuz İstanbul Sözleşmesi bir gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çekilme kararıyla sonlandı. Buna ilişkin çok sayıda Avrupa Konseyi’nden tepkisel davranışlar söz konusu oldu. Sözleşmeden çekilme kararı kesinlikle meşru değil. Çünkü hem Danıştay’ın mütalaasında hem de Danıştay’ın 5 kişilik heyetinin 2 üyesinin “Bu çekilme hukuka uygun değildir” ifadelerinde bunu görüyoruz. Ancak biz artık Türkiye’de bir şeyin hukuka uygun olup olmadığını tartışmaktan çok başka gündemler akışında kayboluyoruz. Gündemimiz çok hızlı değişiyor. O yüzden bazı şeylere sadece o anlık tepki gösteriyoruz” ifadelerini kullandı.

SÖZLEŞME ÖCÜLEŞTİRİLİYOR

Hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararını eleştiren ve bu kararın verilmesinin altında iktidar olma kaygısı yattığını vurgulayan Kul, “Geçtiğimiz haftalara baktığımızda 2 genç kadının korkunç bir şekilde katledilmesi ve hala Narin‘in failleri hakkında net bir bilgi konulamayan 8 yaşında bir çocuğun ölümü, kaybolduğu sanılan ve 20. gününde bulunan Rojin’in intihar ettiğine yönelik bazı söylemlerin olması gibi tehditlerle karşı karşıyayız. Bu nedenle gündem çok hızlı değişiyor. İstanbul Sözleşmesi’ni aslında iptale götüren süreci hala devam eden politikalarda çok net görebiliriz. Ben bunun AK Parti’nin ve kendi iktidar paydaşı partilerin tek başına iktidarı alabilmek için yeterli çoğunluğa sahip olmadığını ve 2023 Genel Seçimlerinde başka ortaklara da ihtiyacı olması üzerine gelişen bir reaksiyon olduğunu düşünüyorum. Çünkü neredeyse taban tabana zıt olan partiler bir ittifak oluşturdular. Bu partilerden bir tanesi olan HÜDA PAR’ın kadınların sahiplendirmesi yönünde açıklamaları oldu. Ve tabi ki de böyle bir partinin kadınları koruyan bir sözleşmeye onay vermesi mümkün değildi. Ancak neticesinde sözleşmenin bahsedildiği gibi aile kavramını görmezden gelmesi mümkün değil. Öte yandan sözleşme LGBT ile çok ilişkilendirildi ama sözleşmenin içerisinde LGBT ile alakalı bir düzenleme olmadığı gibi ilişkilendirilmesinin de ben bir manipülasyon olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sözleşmeye gelen eleştirilerden bir tanesi “Kadının beyanı esastır” cümlesiydi. Burada kadının beyanının sorgulanamayacağını ve bunun erkekleri mağdur edeceğini öne sürdüler. “Kadının beyanı esastır” cümlesi aslında eski Yargıtay içtihatlarına dayanmakla birlikte, kadının şiddet anında gördüğü psikolojiyle sorgulanmaması ve anında önleyici tedbirler alınması adına bir uygulamadır. Zaten bu daha sonra bir yargılama olacak ama önleyici tedbirlerin alınması gerekiyor. Ancak bu cümle manipüle edilerek sözleşme öcüleştiriliyor” diye konuştu.

ÇEKİLME KARARINDAN DÖNÜLMESİ ELZEM

Partisinin ve Özgür Özel’in İstanbul Sözleşmesi konusundaki adımlarını çok önemli bulduğunu belirten Kul, “Genel Başkanımız Özgür Özel, İstanbul Sözleşmesiyle ilgili yaptığı bir vurguda ‘AK Parti iktidarının yaptığı tek iyi şey ne derseniz , İstanbul Sözleşmesi derim’ demişti ama onu da oy kaygısıyla harcadıklarını belirtmişti. Ben bunun çok doğru bir tespit olduğunu düşünüyorum. Öte yandan hala bu karardan dönülmemesini de caydırıcılık olmaması nedeniyle bazı kesimlere cesaret verdiğini söyleyebilirim. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararından dönülmesi elzem” dedi.