Özgür Özel'den Gülşah Durbay açıklaması

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ile hakkında çıkan iddialara yanıt verdi.

Haber Giriş Tarihi: 08.10.2024 16:11
Haber Güncellenme Tarihi: 08.10.2024 16:11

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında konuştu. Özel, Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ile hakkında çıkan iddialara yanıt verirken, İstanbul Sözleşmesi, İsrail ve İmamoğlu konuları hakkında da konuştu.

İşte Özel’in açıklamaları:

-Zor bir konuya geldik. Siyaset zor bir yol. Sen dava arkadaşına bakacaksın, en kötü gününde birbirine tutunacaksın. Akılları sıra 'genel başkanı yıpratacağız' diye 18 yaşında bu partiye üye olmuş, liseden beri partili, yıllardır hizmet eden Manisa'nın tam mutabakatıyla... Gülşah Durbay'la biz Manisa'da ilk 13,9 oy aldık, 18 aldık, 21 aldık, 23 aldık. Hep beraber yürüdük. Manisa'da bir kişiyi dışarıda bırakmadan kimseyi küstürmeden yüzde 59 oy aldık bu yıl. Gülşah Durbay, Şehzadeler'i, merkez ilçeyi, daha önce hiç kazanmadığımız ilçeyi, muhafazakar kodların en kuvvetli olduğu ilçesi aslanlar gibi kazandı. Gerçekten utanıyorum. Bizim kızımız olan Gülşah'ın yıllardır bağırsağından rahatsızlığı var, bu durumu en yakından takip eden ben ve eczacı olan eşim. Sonra rahatsızlığı çıktı. Kendisi 'ben açıklayacağım' dedi. Şimdi CHP'li gibi görünenleri sahada gören var mı, örgütte gören var mı, son seçimde gören var mı? Farklı fikirler olur partide. Kamuoyu önünde tartışacak argüman olmayınca böyle şeyler yapmanın, iktidarla geçmiş bağlantıları olanların kirli oyunlarının benim için bir anlamı yok. Sadece bilin, bu kişiler CHP'li değiller! Bu oyunca gelelim istiyorlar. Bir kadın bir yere gelmek için bir erkeğin bir şey olmalıdır, o adam isterse o kadın oraya gelebilir densin istiyorlar. O kadının yıllarca verdiği emeğin, çalışmanın afişler asmanın bir etkisi yok diyorlar. Ama biz bunu hiç kimseye dedirtmeyeceğiz! Bu partiye dışarıdan saldıranlar, bir adım geri adım atarsan namerdiz! Partili olmadığı halde bir yerden yüz bulup fırsat yakalayanlar kendine mevki makam bulanlar alnınızı karışlamasam namerdim! Ne feda edecek Gülşah'ımız, ne sizden korkacak Özgür Özel var. Cürmünüz kadar yer yakarsınız.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

-Günlerdir İkbal ve Ayşenur'un katledilmesinin ardından bile failin özelliklerini öne çıkaran, adeta magazin malzemesi haline getiren ifadeler kullanılıyor. Bu toplum bu hale nasıl geldi? Bu canileri yaratan ve aramızda dolaştıran koşullar nedir? Bu siyasi rejim beyanlarıyla, icraatlarıyla kadınları eşit görmüyor, kadınlara iyi gelmiyor. Bu iktidar kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyamadığı gibi olumlu adımlardan da geri adım atıyor. AKP'nin kadınları hedef alan en somut örneği İstanbul Sözleşmesi'nden tek imza ile çıkılmasıdır. İstanbul Sözleşmesi çok uluslu bir sözleşme olarak hepimizin gurur duyduğu, Meclis'ten geçerken tüm milletvekillerinin coşkuyla oy verdiği, düzenlemelerin yapılmasının, kurum ve kurallarının oluşturulmasını sağladığı bir yıl oldu. 2011 yıl içerisinde kadına karşı şiddetin bariz şekilde düştüğü yıldır.

Kapkaçın cezası 7 yıla çıkarıldı. Zor varsa yağmaya girdi, 15 yıla çıktı. Sonra herkes aklını başına aldı. Şimdi kapkaç dünyadaki oranlarda. Demek ki neymiş, toplumsal mutabakat varsa, kadına şiddette kadın cinayetlerin yok mu... Herkes karşı çıkarsa, devlet kafayı takarsa bitirir. İşte İstanbul Sözleşmesi bu kararlılığın sözleşmesi. Bütün vakaların azalmasının nedeni ayaklarını denk aldılar.

Döndü dolaştı bir takım sağ partilerin de bunu meydanlarda söylemesiyle Tayyip Erdoğan yüzde yarım oyun peşine düştü. O canileri hoşgörenlerin taleplerine uyup imzasıyla çıktı.

Her gün bir cinayet işlenirken, niye işleniyor derseniz Tayyip Bey tek kişilik imzayla sözleşmeden çıkarak, devleti kadın ve çocukların arkasından çekti. Bu kadar politik, siyasi ve gerçek mesele. Devleti kadının ve çocuğun arkasından çekince istatistiklerin böyle fırlamasına kimse şaşırmasın.

Bütün partilerin kadın kolları başkanlarına çağrıda bulunduk, tek tek ziyaret edecekler. Ama esas olarak tüm siyasi partilerin kadın örgütlerin peşine koşup gelin bu İstanbul Sözleşmesi'ne dönelim diyecekler. Kadın katillerini bir daha gün ışığı görmemek için ne gerekiyorsa biz buradayız, çalışıyoruz.

Sayın Erdoğan, seçimden önce çok söz verdin. Emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğim dedin, inim inim inliyorlar. Asgari ücrete 4 zam dedin, ikinci zammı yapmadın. Diğer taraftan depremzedeye söz vermişsin ne evlerini verdin ne verdiğin sözleri tuttun. Madem hiçbir sözü tutmuyorsun, Hüda-Par'a verdiğin sözü tutma.

İSRAİL OTURUMU

-Bu toplantının tutanakları 10 yıl açıklanmayacak. Ama içeride söylenmeyeni gelip burada ifşa ederiz. İsrail'in Türkiye'ye saldırması gibi bir tehdidi görmezken, 22 yıl sonra 31 Mart'ta seçim kaybetmişken, ekonomiyi çözemiyorken Cumhurbaşkanı, parti başkanı refleksi gösteriyorsa o zaman iş başka. Gel ikna et, gereğini yapalım. Televizyonda gördüklerimizi göreceksek kimse kusura bakmasın. Herkes aklını başına alacak.

İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK

-Adı ahmak davası. Soylu Avrupa'daki belediyelerle konuşurken İmamoğlu için, 'Türkiye'yi yurtdışına şikayet eden ahmak' dedi, 'Sensin ahmak' dedi. Soylu dava açtı. Bu meselenin özü Ekrem İmamoğlu'na siyasi yasak getirmek değil, Türk milletine seçme yasağı getirmek. İmamoğlu'nun şahsi meselesi değil, Türk halkına İmamoğlu'nu seçemezsin diye direnmektir.

O yüzden dün Mansur Başkan'la da birlikteydi. Bu partinin Cumhurbaşkanına adayı o mu bu mu olur diye sarayın yarattığı tartışmalardan uzak durması lazım. Milletin seçme hakkına saldırıdır. Bu kumpasları çok gördük. Bu meseleyi tüm boyutlarıyla birlik, beraberlik halinde ele alıyoruz. Türkiye 2024 yılında seçmenin seçme hakkının elinden alınacağı, kumpasa getirileceği bir ülke haline gelirse, hukuk devleti olmaktan çıkmayı tescillersiniz. Eğer ki bu dava siyasi yasakla sonuçlansın, en kötüsü önünüzde. Herkes aklını başına alsın.