Kenan Başaran: Metin Kurt, futbolun Don Kişot’u

Türk futbol tarihinin sembol isimlerinden Metin Kurt’un ölüm yıl dönümünde spor yazarı Kenan Başaran, “Metin Kurt, tek başına yer aldığı bu mücadelede hayalperestliği, Don Kişot tarzı söylemleri ve eylemleriyle maceracı bir yaşamının olduğunu görüyoruz” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 22.02.55615 13:10
Haber Güncellenme Tarihi: 22.02.55615 13:10
ilksesgazetesi.com

Türk futbolunun efsane futbolcusu, halka yakın olduğu için sol açıkta oynayan Metin Kurt’un ölümünden (24 ağustos 2012) 11 yıl geçti. Eski milli futbolcu, teknik direktör, sendikacı olan Metin Kurt, saha içinde ve saha dışında onurlu, gururlu mücadelesini hayatı boyunca sürdürdü. Kapitalist sistemin çarklı dişlerine takılmayan, sosyal eşitlik, sosyal adalete önem veren, hak ve emek savunucusu Metin Kurt, endüstriyel futbola karşı çıkarak onurlu bir mücadele içerisinde dik duruş sergiledi. Türk futbolunda sendikal mücadeleyi başlatan, kramponlarına, formasına ve emeğine yabancılaşmadan hak arayışında olan futbolun Spartaküs’ü Metin Kurt, futbol tarihimizde sembol bir isim oldu. “Metin Kurt- Devrim Atağında Yalnız Bir Futbolcu” kitabının yazarı ve Ajansspor’un genel yayın yönetmeni olan Kenan Başaran, Metin Kurt’un hiç bilinmeyen yönlerini, hayalperest ve maceracı özelliklerini gazetemize anlattı.

ADİL VE EŞİT OLMAK

“Metin Kurt- Devrim Atağında Yalnız Bir Futbolcu” kitabının ortaya çıkış sürecini ve Metin Kurt’un hak, emek mücadelesine nasıl girdiğini açıklayan spor yazarı Kenan Başaran, “Destek Yayınevi, sanatçılardan, bilim insanlarına kadar uzanan geniş yelpazede bir biyografi serisi çıkarıyordu. Yayınevi, sporda Metin Kurt’u gündemine almışlardı, bu eseri yazmak için bana teklif ettiler. Kitabı yazmayı severek kabul ettim çünkü Metin Kurt üzerine bir değil onlarca kitap yazılması gereken biridir. 1970’ler Türkiye’sinde sıradan bir futbolcu olarak yola çıktı, esas amacı iyi bir futbolcu, iyi bir kulüpte forma giymek oluyor. Efsane futbolcunun, ailesinden gelen bir mirası var; adil ve eşit olmak. Babasından aldığı nasihatlerden biri her zaman ezilenin yanında yer alması gerektiğini söylemiştir. Metin Kurt, bir dönem Altay Spor Kulübü’nde forma giyiyor, orada büyük bunalım yaşıyor. İçinde bir arayışa geçerek klasikleri ve sosyal içerikli kitapları okuyup kendini kültürel, entelektüel anlamda geliştiriyor. Gençlik dönemlerinde futbolun endüstriyel yönünü fark ediyor. Futbolcuların arenalarda savaşan birer gladyatör olduğunu ve onları izlemeye gelen seyircilerin olduğunu söylüyor. Bu şovun ve para akışının aktörü olan futbolcuların neden bu gösteriden hak edilen payı almıyor diye hak arayışına giriyor. Dönemin politik koşullarından etkilenen Metin Kurt’un hak ve emek mücadelesi Ankara’da başlıyor. Zaman zaman kulüp yöneticileri ile çatışıyor. Galatasaray Spor Kulübü’nde ve milli takımda futbolcuların birlik ve beraberlik içerisinde olması gerektiğini söyleyerek sendikal faaliyetleri başlatıyor” şeklinde konuştu.

FUTBOL BORSADA DEĞİL, ARSADA GÜZEL

Metin Kurt’un Türk futbolunda futbolcuların hak ve emeklerini savunduğunu, her zaman sosyal eşitlik ve sosyal adalet temalarını dile getirdiğini, efsane futbolcunun Don Kişot yönünü anlatan Kenan Başaran,” Metin Kurt, 1980 yılında eski spor bakanı Fikret Ünlü ile beraber Ankara’da yeni bir sendika kurmaya çalışırken ertesi gün 12 Eylül 1980 darbesi yaşanıyor. Türkiye’de 1968 rüzgarları esmeye başlayınca o dönemin atmosferinden etkilenen Metin Kurt, futbolcuların hak ve hukuk mücadelesinde önemli bir sembol isim oluyor. Tabi o dönemde her ne kadar futbolcular kolektif bir hareket içerisinde yer almaya çalışsa da bu sendikal faaliyetler başarısızlığa uğruyor. Bu mücadele destek bulmadığı için istediği gibi sonuçlanmıyor. Metin Kurt, profesyonel spora karşı çıkarak bunun bir oyun olduğunu ve amatör ruhla oynaması gerektiğini “Futbol borsada değil arsada güzel” sözüyle ifade ediyor. Metin Kurt, tek başına yer aldığı bu mücadelede hayalperestliği, Don Kişot tarzı söylemleri ve eylemleriyle maceracı bir yaşamın olduğunu görüyoruz. Bir sürü yenilgiler almasına rağmen hak ve emek mücadelesine, serüvenine devam ediyor.  Ahmet Telli'nin de söylediği gibi evet böyle hayalperest, mücadeleci insanlara ihyacımız var” diye ifade etti.

YENİ METİN KURT İMKANSIZ!

Endüstriyel sporda futbolcuların politik söylemlerde bulunup aktivizm içerisinde yer almasının imkansız olduğunu ve günümüz futbolunda yeni bir Metin Kurt’un çıkamayacağını söyleyen Başaran,” Fatih Terim, Şenol Güneş ile birlikte futbol oynayan oyuncular kısmen Metin Kurt’un hak arayışında yanlarında dursa da hep onu yalnız bıraktılar. Halbuki iş çok basit hepsi bir araya gelse birlikte olsa yardımlaşma ve dayanışma içerisinde hareket ederek haklarını savunabilirler. Birlikte olmayı öğrenseler en azından haklarını rahatlıkla ifade edebilirler. Yıldız futbolcuların dışında birçok yetenekli futbolcular heba olup gidiyor, futbolcuların sorunlarına, problemlerine çözüm olabilecek bir dernek bile yok! Avrupa’da ve çoğu ülkede futbolcu derneklerini görüyoruz. Bugün menajerlik sistemi çok güçlenmiş, taraftarlara göre menajerler çok itici geliyor fakat futbolcular menajerler sayesinde daha çok para kazanıyor. Futbolcuların aktivizm içerisinde yer alması, politik söylemlerde bulunması mümkün değil! Günümüz futbolunda yeni bir Metin Kurt bulmak imkânsız! Koşullar çok daha keskin olmasına rağmen tekrardan hak ve emek mücadelesini savunan futbolcuların çıkmasını zor görüyorum” açıklamalarında bulundu.

FUTBOLCULAR KÖLE DEĞİL!

Efsane futbolcunun arkadaşları tarafından hep yalnız bırakıldığını, ısrarından ve inadından vazgeçmese de Metin Kurt’un futbolda istediği devrimi gerçekleştiremediğini belirten Başaran, “Futbolcuların alınıp satılması gibi kullanılan bu söylemin değişmesi gerekiyor çünkü bu dil ve üslup oyuncuları rencide edebilir. Futbolcuların köle olmadığını söyleyen dönemin yıldız futbolcularından Metin Kurt, her zaman futbolcuların emeğini savunmuştur. İstese bu tarz konulara hiç dahil olmazdı ama o ısrarından ve inadından vazgeçmiyor. Galatasaray’da futbol oynarken futbolcuları ikna etmeye çalışıp antrenmana çıkmayacaklarını ve grevde bulunacaklarına dair anlaşma yapıyorlar. Daha sonra bir bakıyorlar ki arkadaşları antrenmana çıkmış, burada ilk ihanetini yaşıyor” dedi.

METİN KURT GİBİ YALNIZIZ CEZA SAHASINDA

Türk futbolunda Metin Kurt’un yalnızlaştırılmasıyla antrenörlük döneminde her zaman yalnız kaldığını ve herkesin ona sırtını döndüğünü ifade eden Kenan Başaran, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Metin Kurt yalnız bırakılmasıyla Galatasaray’dan ayrılarak farklı kulüplerde oynamaya başlıyor. Antrenörlük kariyeri başlayınca hiçbir zaman çok büyük kulüplerde görev almadı ve alt liglerde başarılı olmadı. Hep oyuncunun haklarını ve emeklerini savunduğu için yalnız kaldı. Başından beri hep yalnızdı, başarsaydı futbolda bir devrimi gerçekleştirecekti ama bu mücadelede hep yalnız kaldı ve herkes sırtını döndü. Bu durumu çok iyi anlatan şarkı Kesmeşeker’in “ Metin Kurt gibi yalnızız ceza sahasında” sözüdür''...

BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Galatasaray, Norveç'te tur kapısını araladı