Son yıllarda Türkiye, doğal afetlerden ekonomik belirsizliklere, toplumsal gerilimlerden pandemi sürecine kadar birçok zorluğu bir arada deneyimledi. Bu olaylar, yalnızca fiziksel yaşamı değil, aynı zamanda bireylerin ruhsal sağlığını da derinden etkiledi. Toplumun geniş bir kesiminde kaygı ve stres seviyeleri artarken, depresyon ve sosyal izolasyon gibi psikolojik sorunlar da daha belirgin hale geldi. Ancak bu zorlu süreçlerin bir sonucu olarak psikolojik farkındalıkta ve destek arayışında önemli bir artış gözlemleniyor. Uzman Psikolog Selman Sonğur, Türkiye'deki bireylerin psikolojik durumu ve bu alanda yapılması gerekenlere dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
2024 yılında ve geçmiş yıllarda Türkiye'deki bireylerin psikolojik durumundaki değişikliklere dikkat çeken Uzman psikolog Sonğur, kaygı ve stres seviyelerinde artış, depresyon vakalarının çoğalması, dijital bağımlılığın yaygınlaşması ve aynı zamanda psikolojik farkındalığın artışı gibi önemli gelişmelerin yaşandığını belirtti. Ekonomik belirsizliklerinin kaygı ve stresi artırdığını dile getiren Uzman psikolog Sonğur, “İşsizlik oranlarındaki artış ve toplumsal olaylar bireylerin kaygı düzeyini artırdı. Aynı zamanda pandemi süreci de bu durumu derinleştirdi. Bununla beraber depresyon vakalarında da artış gözlemlendi. Sosyal izolasyon, belirsizlik ve kayıplar, depresyon vakalarında belirgin bir artışa yol açtı. Özellikle gençler arasında ruhsal sorunlar daha fazla gözlemleniyor” dedi.
Aynı zamanda özellikle son yıllarda dijital bağımlılığın artış gösterdiğini belirten Uzman psikolog Sonğur, “Pandemi ile dijital platformların kullanımının artması bireylerin sosyal etkileşimini azalttı. Bu durum da özellikle son yıllarda bireylerin ruh sağlığını olumsuz etkiledi. Ancak bunun yanı sıra bireylerde son zamanlarda farkındalık artışı da gözlemleniyor. Psikolojik farkındalık konusunda bireyler, terapilere ve psikolojik destek hizmetlerinde daha fazla yönelmeye başladı. Toplumsal destek ağları da farkındalık konusunda önemli bir yere sahip. Sosyal medya ve topluluklar aracılığıyla bireyler arasında destek mekanizmaları güçlendi ve bu durum bazı bireylerde dayanışma duygusunu artırdı. Bu değişiklikler Türkiye’nin sosyal ve ekonomik dinamikleriyle yakından ilişkili ve ruh sağlığı alanında yeni yaklaşımların önemini ortaya koyuyor” ifadelerine yer verdi.
Bu yıl yaşanan ekonomik krizlerin ve sosyal stres faktörlerinin bireylerin psikolojik sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendiren Uzman psikolog Sonğur, “Bu durumu 6 başlık altında ele alabiliriz; depresyon ve umutsuzluk, aile ilişkileri üzerindeki olumsuz etkiler, sosyal izolasyon, terapiye yönelimin artması, farkındalık ve dayanışma. Ekonomik zorluklar ve sosyal stres unsurları, bireylerin psikolojik sağlığını derinden etkileyen çok yönlü sorunlar yaratıyor. Bu süreçte psikolojik destek hizmetleri ve toplumsal dayanışmanın önemi daha da belirgin hale geliyor. Türkiye'de ruh sağlığına yönelik farkındalık son yıllarda kayda değer bir artış gösteriyor. Psikolojik destek ve terapiye olan ilginin artmasının ise birkaç temel nedeni bulunuyor: eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları, pandeminin etkileri, destek hizmetlerinin yaygınlaşması, toplumsal tabuların azalması, terapötik yaklaşımlara artan ilgi ve sosyal medya ile online destek platformlarının rolü. Türkiye'de ruh sağlığına yönelik farkındalığın artışı, psikolojik destek ve terapiye olan ilginin yükselmesine katkıda bulunuyor” diye belirtti.
RUH SAĞLIĞI HİZMETLERİ ULAŞILABİLİR OLMALI
Devletin ruh sağlığı hizmetlerini herkes için ulaşılabilir hale getirmesi gerektiğini vurgulayan Uzman Psikolog Sonğur, şu sözlere yer verdi: “Okullarda, iş yerlerinde ve toplumun diğer alanlarında ruh sağlığı konusunda farkındalık yaratacak eğitim programları düzenlenmeli. Herkesin erişebileceği uygun fiyatlı ruh sağlığı hizmetleri sunulmalı. İş yerlerinde psikolojik destek mekanizmaları oluşturulmalı ve sağlıklı çalışma ortamları sağlanmalı. Erken müdahale ve önleyici programlar geliştirilerek özellikle okullarda ve toplumsal alanlarda aile destek programları sunulmalı. Psikiyatrist ve psikolog sayısı artırılmalı, bu alandaki eğitimler teşvik edilmeli ve desteklenmeli. Sosyal destek ağları oluşturularak bireylerin yalnızlık hissi azaltılmalı. Ayrıca, ruh sağlığı alanında yapılan bilimsel araştırmalar teşvik edilmeli ve bu çalışmalara yeterli kaynak sağlanmalı. Tüm bu adımlar, ruh sağlığı sorunlarının önlenmesine ve bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürmesine katkıda bulunacak.”