Belonefobi: Sivri obje korkusu nedir, belirtileri nelerdir?

Sivri objelere karşı aşırı korku ve kaygı duymak, sivri nesnelerle karşılaşıldığında panik yaşamak gibi belirtilerle kendini gösteren sivri obje korkusunun detayları için haberimizi okumaya devam edin.

Haber Giriş Tarihi: 28.11.2024 15:18
Haber Güncellenme Tarihi: 28.11.2024 15:18

Tuhaf fobilere yer verdiğimiz yazı dizimizde bu kez sivri objelere karşı duyulan gerçek dışı bir korkudan bahsediyor olacağız. Bazı kişiler, iğne, kalem ucu, bıçak ya da mobilyaların sivri köşeleri gibi sivri nesnelerden, açıklanamayan bir şekilde korkarlar. Psikolojide belonefobi olarak bilinen sivri obje korkusunun detaylarına haberimizin devamında yer verdik. Belonefobi nedir, belirtileri nelerdir? İşte detaylar…

SİVRİ OBJE KORKUSU NEDİR?

Sivri obje korkusu ya da belonefobi, özellikle sivri, iğne şeklinde ya da kesici özelliklere sahip olan objelere karşı duyulan aşırı ve irrasyonel bir korkuyu ifade eder. Bu korku, çoğunlukla kişinin iğne, bıçak, çatal, şiş gibi kesici veya delici nesnelerden korkması şeklinde kendini gösterir. Sivri objelere karşı duyulan bu korku, kişinin günlük yaşamını olumsuz olarak etkileyebilir.

Belonefobi yaygın olarak görülen bir fobi olmamakla birlikte, kişinin normalde korkmaması gereken sivri nesneler karşısında anksiyete, kaygı veya panik atak gibi tepkiler göstermesine neden olur.

SİVRİ OBJE KORKUSU NASIL ORTAYA ÇIKAR?

Sivri obje korkusunun ortaya çıkmasına neden olan faktörlerden birkaçını sizler için bir araya getirdik. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:

Travmatik Deneyimler:

Sivri objelerle ilgili travmatik deneyimler yaşamış olmak, belonefobinin gelişmesinde önemli bir rol oynar. Özellikle çocukluk döneminde bir iğne batması veya bir bıçakla yaralanma durumu yaşamış olmak, bu tür korkulara neden olabilir. Travmatik bir deneyim sonrası, kişi aynı nesneleri tekrar gördüğünde anksiyete yaşayabilir.

Genetik Yatkınlık:

Fobilerde genetik faktörlerin de rol oynadığı konusunda bir düşünce hakimdir. Ailede benzer korkulara sahip bireylerin olması, kişinin aynı korkuyu yaşama riskini artırabilir.

Aile ve Çevresel Etkiler:

Çocukluk döneminde bir ebeveynin aşırı endişeli veya temkinli bir tavır sergilemesi, çocuğun aynı korkuları geliştirerek benzer şekilde tepki vermesine yol açabilir. Örneğin, bir anne veya baba, sivri objeleri çok tehlikeli olarak tanımlayıp aşırı bir korku duyarsa, çocuk da bu korkuyu öğrenerek aynı korkuyu taşıyabilir.

Zihinsel veya Psikolojik Faktörler:

Fobilerin gelişmesinde kimi zaman kişinin kendisiyle ilgili düşük özsaygı veya kontrolsüz kaygı duyguları da etkili olabilir. Sivri objeler, kişi tarafından kontrol edilemeyen bir tehdit gibi algılanabilir.

SİVRİ OBJE KORKUSU BELİRTİLERİ

Sivri obje korkusunun belirtileri, çoğunlukla kaygı, anksiyete ve fiziksel tepkilerle kendisini gösterir. Bu belirtiler arasında şunlar yer alır:

Sivri objelerle karşılaşıldığında veya düşünülmeye başlandığında, kişi yoğun kaygı, korku ve hatta panik duygusu yaşar. Bu belirtilerin şiddeti, bireyin ne kadar korktuğu ve ne kadar kontrol kaybı hissettiği ile orantılı olarak değişir.

Belonefobiye sahip bireyler, sivri nesnelerden kaçınmaya çalışır. Örneğin, iğneden, bıçaklardan veya şişlerden kaçmak için belirli yiyeceklerden uzak durabilirler veya tedavi gerektiren bir durumu erteleme davranışı gösterebilirler.

Sivri objelere karşı duyulan korku, kişinin düşüncelerini etkiler. Bu kişilerin kafasında sürekli olumsuz senaryolar dönmeye başlar ve bu nesnelerle temas etmenin felakete yol açacağına dair sürekli bir düşünce hakim olabilir.

Kişi, sivri bir obje ile karşılaştığında vücudu fiziksel olarak genellikle şu şekilde tepkiler verir:

Hızlı kalp atışı (çarpıntı)

Terleme

Baş dönmesi

Solunum zorluğu

Mide bulantısı

Titreme

Ağız kuruluğu

SİVRİ OBJE KORKUSU TEDAVİSİ

Sivri obje korkusu tedavi edilmesi mümkün bir rahatsızlıktır ve bu tedavi süreçleri çoğunlukla psikoterapiyi ve gerekli görülen durumlarda ilaç tedavisini içerir. Bu korkuyu yönetme noktasında başvurulan tedavi yöntemleri şu şekildedir:

Bilişsel Davranışçı Terapi: Bilişsel davranışçı terapi, fobilerin tedavisinde en yaygın ve etkili kullanılan yaklaşımlardan biridir. Bu terapide, kişinin korkularını ve kaygılarını yeniden yapılandırması amaçlanır. Terapist, bireyin korktuğu nesnelerle ilgili düşüncelerini sorgulayarak, bu korkuların gerçek dışı olduğunu anlamasına yardım eder.

Maruz Kalma Terapisi: Maruz kalma terapisi, kişiyi korktuğu nesne veya durumla kontrollü bir şekilde yüzleştirerek, korkularını yavaşça aşmasına yardımcı olan bir tedavi yöntemidir. Kişi, sivri nesnelerle adım adım maruz kalarak, kaygısını azaltmaya çalışır.

İlaç Tedavisi: Eğer bu korku, fobinin şiddetli olduğu durumlarda kişinin günlük yaşamını engelliyorsa, doktorlar tarafından ilaç tedavisi uygulanabilir.