İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi, İnşaat Mühendisi Şeref Alpago, Türkiye’de yaklaşık 150 bin geçici müteahhit olduğuna dikkat çekerek bu konuda yeni bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğini belirtti. Alpago, “Meslek ayrımı olmaksızın herkes, ‘geçici müteahhit’ olarak 500 metrekareye kadar bina yapabiliyor. Bundan faydalanan, inşaat bilgisi yeterli olmamasına rağmen kendisi ve yakınları adına yaptığı evleri satarak para kazanmanın derdine düşenler var. Bu durumun önüne geçmek için geçici müteahhitlere 5 yıl boyunca ‘ev satamaz’ şartı getirilebilir” dedi.
İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü Öğretim Görevlisi Şeref Alpago, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin unutulmaması gerektiğini söyleyerek yapı güvenliği, müteahhitlik sistemi ve sigorta uygulamaları konusunda dikkat çekici önerilerde bulundu.
‘BODRUM KATI’ GÜVENLİĞİ ARTIRIR Depremin ardından bölgeye giderek incelemelerde de bulunan Alpago, bodrum kat yapmanın bina güvenliği açısından avantaj sağlayacağını savundu. Alpago, “Bodrum kat demek, sağlam zemine doğru inmek ve yapının depremselliğini yumuşatmak demektir. Bu durum, bina için avantajdır. Elbette bodrum katı olmayan bina güvensizdir demiyorum. Ancak bodrum kat yapılması bina dayanımını olumlu etkiler. Eğer binaya 4’üncü kat çıkılıyorsa, bir de bodrum kat yapılmalı. Bodrum katın dış duvarları ve temeli de akredite bir su yalıtım firması tarafından yalıtımlanmalı. Bu işlem, müteahhidin eşi, dostu, tanıdığı tarafından değil; uzman bir firma tarafından yapılmalı. Firma, yaptığı işe garanti vermeli. Bunları uygularsak binanın temelini de sağlama almış oluruz. İmar yönetmeliğine, ‘Binada dördüncü katı yapıyorsan, bodrum da ekleyeceksin’ diye yazılabilir. Artık binalarda yukarıya doğru değil, yatayda genişleme sağlamalıyız. Bodrum yapmak demek, aynı zamanda yatayda genişleme anlamı taşıyor” ifadelerini kullandı.
‘GEL BİRLİKTE KAZANALIM’ DİYE TEKLİF EDİYORLAR Türkiye’de çok sayıda geçici müteahhidin bulunduğuna dikkat çeken Alpago, “Ülkemizde 150 bin civarında geçici müteahhit olduğu tahmin ediliyor. Hiç azımsanmayacak bir sayı. Mesleği ne olursa olsun her vatandaş, brüt 500 metrekareye kadar bina yapabiliyor. Geçici müteahhitlik 1980’li yıllarda pozitif ayrımcılıkla başladı. Devlet, vatandaşına ‘Arsana ev yapıp istediğin yerde yaşabilirsin’ dedi. Bunda bir sorun yok ama zaman içinde iş ticarete döndü. Bu durumdan faydalananlar ne yapıyor? Kendisi, eşi, dostu ya da akrabası adına binalar yapıp satıyor. İnşaat alanında bir eğitimi, uzmanlığı da yok. İnsanlarla konuşup ‘Senin adına ev yapayım, birlikte kazanalım’ diyor. Maalesef işin gerçeği bu. Örneğin, geçici müteahhidin yaptığı eve 5 yıl satış yasağı getirilebilir. Sadece bu durum bile birçok geçici müteahhide geri adım attırır. Engelli aracı aldığınızda; bazı vergilerden muaf oluyorsunuz ama aracı da belli bir süre satamıyorsunuz. İşte geçici müteahhitlikte önerdiğim sistem de bunun bir benzeri. Elbette başka radikal önlemler de alınabilir. Bina yapımı ciddi bir iştir. Yapılacak her hata, insanın canıyla oynamaktır. Son depremde bunu yine gördük. Artık bu konulara daha ciddi yaklaşmalıyız” dedi.
BİNALARA DA ‘KASKO’ SİSTEMİ İnşaat tüm riskler sigortası ve mali mesuliyet sigortalarının da binanın kaskosu gibi olduğunu ve yeni inşa edilecek yapılarda bu sigortaların zorunla hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Alpago, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nasıl arabalarda kasko sistemi varsa, binalarda da bu kurulabilir. Yeni yapılacak binalarda, inşaat tüm riskler sigortası ve mali mesuliyet sigortaları zorunlu olmalıdır. Bunu yaparsak binaya 'kasko' sistemi de gelmiş gibi olur. Sigorta primleri de müteahhit firmanın özgeçmişine, projenin riskine göre değişebilir. Arabanıza kasko yaparken nasıl sürücünün yaşına, geçmişine, aracın modeline göre fiyat değişiyorsa; binalardaki sigorta sistemi de böyle olur. Tüm bu sigortaların zorunlu hale gelmesi, denetimlerinden de otomatik olarak artması, projenin ve yapının daha detaylı incelenmesi demektir. Tüm bunları kısa sürede yasal zemine oturtabiliriz.” HABER MERKEZİ