İzmir'in Karşıyaka ilçesinde eşiyle beraber ikamet eden Karabulut 1950’de Poligon'daki 13. bölükte piyade er olarak askerlik görevini yaptığı sırada Kore Savaşı'na gönüllü olarak katıldı.
Komutanının "Oraya gideceksin ama leblebi atmıyorlar, mermi atıyorlar" uyarısına rağmen yine de giden Karabulut, 1 ay süren yolculukla Güney Kore'ye vardı.
Karabulut, cepheye yaklaştıkça bomba seslerini duymaya başladıklarını, 14 ay kaldığı Güney Kore'de çok sayıda cephede savaştığını dile getirdi.
Cephedeki Çin askerlerinin kendilerinden korktuğunu açıklayan Karabulut, "Çin askerleri bizim için 'Onları acayip görüyoruz' derlerdi. Bizden korkarlardı, çatışmak istemezlerdi." şeklinde konuştu.
Helikopter aracılığı ile kendilerine sıcak Türk yemekleri getirildiğini ifade eden Karabulut, 74 yılın ardından hala zihninde olan, unutamadığı anlardan birinin de birlikte savaştığı arkadaşların şehit düştüğü anlar olduğunu ifade etti.
Çatıştığımız anlar, yerler gözümün önüne geldiğinde uyuyamıyorumKarabulut, o anları anlatırken:
"Tepede görevlilerdi. Havan tam isabet üzerlerine düşüyor. Bir arkadaşım paramparça oluyor. Teleferikle çıktık yanlarına. Akşam karanlık, yağmur yağıyor. Toprakta yatıyor. Sedyeye koyarken paramparça olduğunu gördüm. Birinin cesedini bulamadık, aradık. Aynı mahalle çocuğu olduğum, Kore'ye beraber gittiğim arkadaşım mayın tarlasında öldü. Çatıştığımız anlar, yerler gözümün önüne geldiğinde uyuyamıyorum, 74 sene geçti üzerinden. Kore'ye beraber gittiğim şehit olan arkadaşımın çakısı var, 75 senedir saklıyorum evde." ifadelerine yer verdi.
Karabulut, "Düşman yerimizi tespit ediyor. Yüzlerce havan mermisi atıyor. Yanımdaki çocuğa tam isabet, şehit oluyor. Havan parçaları, karnımı ve bacaklarımı yaralıyor. Tedavi sırasında 'kefeni yırttın' dediler bana. Karnımda 18 dikiş var. Gündüz olsa helikopter alır hastaneye götürür. Gece olunca helikopter de gelemedi yardıma. Türkiye'ye dönmeme 10-15 gün kala yaralandım. O dönemde beraber savaştığım kimse kalmadı hepsi rahmetli oldu. Sonraki yıllarda Kore'ye hiç gidemedim. Güney Kore'ye davet ettiler ama pasaport, refakatçi çok şey istiyorlar, kısmet olmadı, gidemedik ama gitmeyi çok isterdim. Şehitliğimizi görmeyi çok isterdim ama kısmet değilmiş." şeklinde konuştu.
Karabulut, "Her zaman 'Türk askeri olmasaydı, silinmiştik' diyorlardı. 'Türk askeri öyle bir savaştı ki kendi toprakları gibi savaştı'. Hakikaten de kendi toprağımızı gibi savaştık. 16-17 yaşında bir çocuk vardı Güney Koreli, çatışmaya giderken gelirdi. Bizim asker yaralandı, o çocuk bizim askerin üzerine yattı daha fazla yaralanmasın, kurşun almasın diye. Bizden ayrılmıyordu." diye konuştu.
Cephede savaştığı dönemden birçok fotoğrafı gösteren Karabulut, Amerikalı sanatçı Marilyn Monroe'nun kendilerine moral için konser verdiği günden kareleri özenle sakladığını da ifade etti.