İntihar eden polislerin ardında: Amir tahakkümü

Yıldan yıla, günden güne hızla katlanarak artan polis intiharlarını CHP’li Milletvekili Murat Bakan’a sorduk: İntihar eden polisler bıraktıkları notlarda hep ‘amir tahakkümü’nden bahsediyor.

Haber Giriş Tarihi: 13.11.2024 10:16
Haber Güncellenme Tarihi: 13.11.2024 10:16

Son yıllarda artış gösteren polis intiharları vahim bir tablo oluştururken, geçtiğimiz haftalarda üç gün içerisinde 3 polis intiharının yaşanması durumun ehemmiyetini arttırdı. Peki, polis intiharları neden yaşanmaya başladı? Medyanın polis teşkilatını yansıtma biçimi nasıl? Polis aileleriyle bu konuya ilişkin istişareler yapılıyor mu? Ve mecliste konuya ilişkin sunulacak önergeler var mı? Önlemek adına neler yapılmalı?

Konuya ilişkin önemli çalışmalar yürüten isimlerden biri de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Murat Bakan. Hem mecliste hem de basında polis sorunlarına oldukça geniş yer veren Bakan, İLKSES’e konuştu. 

ARKALARINDA SADECE BİR NOT DEĞİL, ALENEN İSİM BIRAKIYORLAR

Milletvekili Murat Bakan, sözlerine şöyle başladı: “Bir meslek grubunda yıldan yıla, günden güne hızla katlanarak artan intiharlardan bahsediyoruz. Özellikle son yıllardaki artış dikkat çekiyor. Hemen hemen her gün memleketin bir köşesinden bir polisin intihar ettiği haberini alıyoruz. Bir kısmı bilerek, isteyerek, severek polis olan; bir kısmı üniversite mezunu olup atanamadığı ya da işsiz kaldığı için polis olan yüzlerce genç polis, nasıl çok kısa bir süre içinde intihar etme noktasına gelir? Ya da hırsızla, arsızla, kaçakçıyla, katille uğraşmış, devlet büyüğü korumuş, kamu güvenliğini sağlamış yani onlarca yıl bu teşkilata, bu ülkeye hizmet etmiş, emekliliğine çok az kalmış kıdemli bir polis neden intihar eder? İntihar eden polisler bıraktıkları notlarda hep ‘amir tahakkümü’nden bahsediyor, ‘Biz de insanız ve insanca çalışmak istiyoruz’ diyor, ‘Personelini aşağılamak, tehdit etmek, meslekten etmek, küçük düşürmek, yalancı konumuna koymak en iyi yaptığınız iş olsa gerek. Her insanın bir gururu vardır ve ben o lafları kaldıramadım’ diyor. Arkalarında sadece bir not bırakmıyorlar, alenen isim bırakıyorlar.”

SOYLU GİTTİ YERLİKAYA GELDİ, YANITLAR DEĞİŞMEDİ

Açıklamanın devamında Bakan, “İçişleri Bakanlığı, bu notları ‘ihbar’ kabul edip, polislerin intihar etmesine sebep olanların peşine düşüyor, o notlarda yazan isimler hakkında soruşturma açıyor mu? Hukuku, mevzuatı uyguluyor mu? Denetim mekanizmalarını en aşağıdan en yukarıya aynı hassasiyette işletiyor mu? Hiçbirini yapmıyor. Bizim itirazımız, dikkat çektiğimiz noktalardan biri bu. İntihar eden her polisin ardından yazılı soru önergeleri veriyoruz. Süleyman Soylu döneminde bir yanıt hazırlatılmış, her önergemize aynı mükerrer yanıt gönderiliyor. Süleyman Soylu onlarca önergemize aynı yanıtı göndermişti, Soylu gitti Yerlikaya geldi, yanıtlar değişmedi. Kamuoyunda itibar popülizmi yapılan, farklı çevrelerce sürekli takdir toplayan Ali Yerlikaya, polis intiharlarıyla ilgili Süleyman Soylu’nun izinden gidiyor. Aynı duygusuz, sorumsuz ve mükerrer yanıtlarla cevap veriyor. O polislerin hepsi insan. Birer fotokopi, birer metin, birer sayı değiller; her biri evlat, eş, baba, anne, arkadaş, dost… Bu çocukların hepsi işçinin, emekçinin, çiftçinin, esnafın çocukları; yalılarda, villalarda oturanların çocukları değil hiçbiri. Ben intihar eden polislerin ailelerini arıyorum, baş sağlığı diliyorum, elimden geldiğince yanlarında oluyor ve bu konuyu sürekli kamuoyunun gündemine getiriyorum. Malum ülke gündemi çok değişken, yoğun… Ve çok sarsıcı olayları peş peşe yaşıyoruz ancak basın da bu konuya yer ayırıyor aslında” dedi.

KURUMSAL OLARAK SAHİPSİZ

Polis intiharlarının sebeplerinin araştırılması ve çözüm için gerekli politikaların belirlenmesi amacıyla, defalarca Meclis’te araştırma komisyonu kurulmasını istediklerini kaydeden Bakan, “Her seferinde Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Şehit olduğunda esip gürleyenler, bu insanlar yaşarken onları umursamıyor, sorunlarını çözmek istemiyor. Yapılması gerekenler çok net; CHP olarak polislerin tüm sorunlarına çözüm olacağını düşündüğümüz temel iki çözüm önerimiz var: biri sendikalaşmalarının sağlanması, diğeri ise tüm özlük hakları ve çalışma koşullarını düzenleyen Emniyet Teşkilatı Personel Kanunu’nun çıkarılması. Polis garip, polis kimsesiz, polis sahipsiz; kurumsal olarak sahipsiz. Sendikası yok, başı sıkıştığında ona sahip çıkacak bir mekanizma yok” cümlelerine dikkat çekti.

POLİSE SENDİKA HAKKINI BİZ TESLİM EDECEĞİZ

“Tüm gelişmiş ülkelerde polis sendikası var; Kongo’da yok, Moritanya’da yok, Mozambik’te yok, bir de bizde yok” diyen Bakan, “Polise sendika hakkını biz teslim edeceğiz. Sorunu çözmenin ve hakkı olana hakkını vermenin yolu; sıkı sıkıya bağlı kalınacak kanun yapmaktır. Felce uğramış denetim mekanizmalarını sonuna kadar işletmektir. Zihniyet ve yönetimin değişmesidir. Biz Emniyet Teşkilatı’nın tüm sorunlarını da çözümlerini de biliyoruz. Hiçbir polisin yaşamına son vermediği, her polisin insanca çalıştığı, kendisini değerli hissettiği ve emekli olup çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir emeklilik hayatı sürecekleri bir sistemin mümkün olduğunu biliyoruz, bu sistemi de biz kuracağız” mesajını iletti.