EGEÇEP’ten ekokırıma karşı birlikte mücadele çağrısı
EGEÇEP’ten ekokırıma karşı birlikte mücadele çağrısı
EGEÇEP, 17. Bileşenler Kurultayı’nın sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaştı. Ekolojik yıkımların yaşamı ciddi şekilde tehdit eder hale geldiğine vurgu yapılan bildirgede, “Doğadan, yaşamdan yana olan bütün kesimleri birlikte mücadeleye çağırıyoruz” denildi
Haber Giriş Tarihi: 31.03.2023 11:20
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
ÇAĞLA GENİŞ
“Ekokırım Suçtur; Doğa Affetmez!” sloganıyla, 4 Mart 2023 tarihinde toplanan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) 17. Bileşenler Kurultayı, Ege Bölgesi’ndeki bileşen örgüt temsilcileri, bireysel katılımcılar ve bileşen adayı kuruluşların katılımlarıyla gerçekleştirilmişti. Geçtiğimiz dönemde hayatını kaybeden İZÇEP Temsilcisi Merih Akın Yücel ile Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde yaşamlarını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başlayan kurultayda, yaşanan süreçler değerlendirilmişti. Kurultayın sonuç bildirgesi ise bugün İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Sermayenin doğayı talanının, yaşam alanlarını geri dönülemez bir şekilde yok ettiğine vurgu yapılan bildirgeyi, EGEÇEP’ten Nihal Sarıpınar ile İlker Ağın okudu.
YAĞMA PROJELERİ HZILA DEVAM EDİYOR
Ekolojik yıkımların son yıllarda insanların, bitki ve hayvan türlerinin varlığını ve yaşamlarını ciddi bir şekilde tehdit eder duruma geldiğine dikkat çeken Sarıpınar, “Geçen yıllarda olduğu gibi AK Parti-MHP iktidarının ekonomik krizden çıkış yolu olarak bulduğu yöntemlerden biri de doğanın yağmalanması, ekolojik yıkım projeleridir. AK Parti-MHP iktidarı, doğayı ve yaşam alanlarını talan edip Türkiye’nin dört bir yanını altın ve diğer metalik madenler, nükleer veya termik santraller, HES’ler açarak yerli ve yabancı sermaye şirketlerine teslim etmektedir. Bugün Bergama’dan Cerattepe’ye, Kazdağları’ndan Fatsa’ya, İliç’ten Kışladağ’a, Muratdağı’ndan Efemçukuru’na, İkizdere’den İkizköy’e, Uzungöl’den Salda Gölü’ne, Kanal İstanbul’dan Çeşme Yarımadası’na, Munzur'a, Meryem Ana'dan Hasankeyf’e kadar ülkenin her yerinde doğal ve kültürel varlıkları tahrip eden, yağmalayan projeler son hızla devam etmektedir. Harmandalı özelinde somutlaşan vahşi çöp depolanmasına son verilmesi, çöp yakılmalarına son verilmesi ve Harmandalı çöplüğünün bir an önce kapatılması, çöplerin geri kazanılması ve kompost üretilmesi, ülkemizin çöplüğe dönüşmesine neden olan çöp ithalatının durdurulması için mücadele edilecektir” dedi.
ASBEST TEHDİDİNE VURGU
Depremlerin gölgesinde kontrolsüz yapılaşma sorununa da vurgu yapan Sarıpınar, “Denetimsizlik başta olmak üzere yapılaşmanın kontrolsüz bir şekilde sürdürülmesi, kaçak yapılaşmalar, imar afları, zeminle uyumsuz yapılar, tarım alanlarının imara açılması, zemin etütleri ve yapı projelerinin kamusal denetim dışı bırakılması, etkin cezalandırmaların olmayışı gibi nedenlerle on binlerce canlıyı yitirdik; milyonlarca insanın yaşamı altüst oldu; ekonomik kayıplar ülke ekonomisini felce uğrattı. Depremden sonra bölgede enkaz ve moloz yığınlarını kaldırma işlemleri plansız bir şekilde yapılmaktadır. Enkaz kaldırma işlemleri sırasında açığa çıkan asbest yerel halkı, hayvanları, işlem sırasında çalışan işçileri, döküldükten sonra toprağı zehirlemektedir. Ayrıca bölgede hala yeraltında hareketlilik olmasına rağmen yeniden kentleşme için tarım arazilerinde inşaat çalışmalarına başlanmıştır. Yaşanan depremler göstermiştir ki ülkemizde çok sayıda aktif fay bulunmaktadır. Başta Akkuyu olmak üzere Sinop ve İğneada dahil yapılan/yapılması projelendirilen tüm nükleer santraller, oluşacak öngörülemez büyüklükteki depremler nedeniyle çok geniş coğrafyaları yaşanamaz hale getirme potansiyeline sahiptir. Nükleer macerasından bir an önce vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
EKOKIRIM YASA TASARISINA DESTEK
Sermayenin doğayı talanı, yaşam alanlarını geri dönülemez bir şekilde hızla yok ederek dünyayı yaşanamaz hale getirdiğini kaydeden Sarıpınar, “Buna karşı meclise sunulmak üzere Yurttaş Ekokırım Yasa Tasarısı hazırlanmıştır. EGEÇEP olarak bu Ekokırım Yasa Tasarısını destekliyor ve yaygınlaştırılması için tüm çabayı göstereceğimizi vurguluyoruz. Bölgemizde Kaz Dağları, Madra Dağı, Murat Dağı, Efemçukuru, Kozak Yaylası başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında iktidarın da desteği ile kontrolsüz bir şekilde yürütülerek doğayı katleden vahşi madencilik ve taş ocaklarının faaliyetlerinin durdurulması, bu durumda olan yerlerin toplumsal baskı oluşturarak doğaya kazandırılması için mücadelemize devam edeceğiz. Son dönemlerde sermaye, gözünü SİT alanlarına dikmiştir. Onların destekçisi siyasal iktidar, rantı yüksek yerlerdeki SİT derecelerini düşürerek sermayeye yeni rant alanları hediye etmektedir. Bu kabul edilemez duruma bir an önce son verilmelidir. Ayvalık’ın doğal yapısının korunması için yerinde yürütülen direnişe destek vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
DÜNYANIN ÇÖPLÜĞÜ: ALİAĞA
Dünyanın en verimli ovalarından birisini barındıran Gediz Havzası’nın bir yandan kurşun fabrikası, bir yandan nikel madenleri, bir yandan da biyokütle santralleri tarafından hızla kirletildiğini dile getiren Ağın ise şunları söyledi: “Yaklaşık 300 bin İzmirlinin içme suyunun sağlaması için planlanan Çamlı Barajı, Efemçukuru Altın Madeni’ne kurban edilirken, 130 km uzaklıktaki Gördes Barajı’ndan İzmir’e su getirilerek o havzanın ve Marmara Gölü’nün hakkı olan su gasp edilmektedir. Bir yandan iktidar diğer yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bergama’da meraları, zeytinlikleri ve tarım alanlarını, organize sanayi bölgesi, millet bahçesi ve madenlere açmakta Bergama’yı yaşanmaz hale getirmektedir. EGEÇEP, gerek Bergama ve gerekse bölgedeki benzer diğer uygulamalara karşı mücadele edecektir. Ülkenin enerji ihtiyacı var diyerek başta Ege bölgesi olmak üzere en verimli tarım alanları, enerji şirketlerine devrediliyor. Turizm bahanesiyle Çeşme Yarımadası’nın yağmalanmasına karşı, yarımadanın doğal ve kültürel değerlerinin korunması mücadelemizi şimdiye kadar olduğu gibi sürdüreceğiz. Demir çelik fabrikaları, gemi söküm tesisleri, termik santral ve diğer çok yoğun kirleticilerle bölgemizdeki çevre sağlığı ve canlı yaşamı için büyük risk yaratan, iklim krizine ciddi katkıları olan Aliağa dünyanın çöplüğü haline gelmiştir. Aliağa’da kirletici endüstriye karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz.”
DOĞANIN SAHİBİ DEĞİL PARÇASIYIZ
İzmir’in Çernobili olarak bilinen Gaziemir’de eski kurşun fabrikası bahçesinde gömülü halde bulunan radyoaktivite bulaşıklı tehlikeli atıkların İzmirlilerin sağlığı için tehlike saçmaya devam ettiğini belirten Ağın, “Bütün girişimlere rağmen sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı gibi atıkların temizlenmesi konusunda herhangi bir işlem yapılmamıştır. Son dönemde ortaya atılan Ekovar adlı şirketin projesinin de ne olduğu bilinmemektedir. Her geçen gün sayısı artan balık çiftlikleriyle beraber denizlerimiz kirletiliyor ve bir anlamda özelleştiriliyor. Balık çiftlikleri denizlerin kirlenmesine neden olduğu gibi GDO’lu yemlerle ve kimyasal maddelerle beslenen balıklar tüketenler üzerinde sağlık sorunlarına da neden olabilmektedir. EGEÇEP ve Bileşenler olarak bizlerin doğanın sahibi değil, sadece bir parçası olduğumuz, insanların olduğu kadar diğer canlıların da yaşama hakkı olduğu bilinciyle, yaban hayatının ve doğanın korunması için her türlü demokratik ve hukuksal mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Doğadan, yaşamdan yana olan bütün kesimleri ekolojik sorunlara duyarlı olmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz” açıklamasını yaptı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EGEÇEP, 17. Bileşenler Kurultayı’nın sonuç bildirgesini kamuoyu ile paylaştı. Ekolojik yıkımların yaşamı ciddi şekilde tehdit eder hale geldiğine vurgu yapılan bildirgede, “Doğadan, yaşamdan yana olan bütün kesimleri birlikte mücadeleye çağırıyoruz” denildi
ÇAĞLA GENİŞ
“Ekokırım Suçtur; Doğa Affetmez!” sloganıyla, 4 Mart 2023 tarihinde toplanan Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) 17. Bileşenler Kurultayı, Ege Bölgesi’ndeki bileşen örgüt temsilcileri, bireysel katılımcılar ve bileşen adayı kuruluşların katılımlarıyla gerçekleştirilmişti. Geçtiğimiz dönemde hayatını kaybeden İZÇEP Temsilcisi Merih Akın Yücel ile Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerde yaşamlarını yitirenlerin anısına saygı duruşuyla başlayan kurultayda, yaşanan süreçler değerlendirilmişti. Kurultayın sonuç bildirgesi ise bugün İzmir Mimarlık Merkezi’nde düzenlenen basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Sermayenin doğayı talanının, yaşam alanlarını geri dönülemez bir şekilde yok ettiğine vurgu yapılan bildirgeyi, EGEÇEP’ten Nihal Sarıpınar ile İlker Ağın okudu.
YAĞMA PROJELERİ HZILA DEVAM EDİYOR
Ekolojik yıkımların son yıllarda insanların, bitki ve hayvan türlerinin varlığını ve yaşamlarını ciddi bir şekilde tehdit eder duruma geldiğine dikkat çeken Sarıpınar, “Geçen yıllarda olduğu gibi AK Parti-MHP iktidarının ekonomik krizden çıkış yolu olarak bulduğu yöntemlerden biri de doğanın yağmalanması, ekolojik yıkım projeleridir. AK Parti-MHP iktidarı, doğayı ve yaşam alanlarını talan edip Türkiye’nin dört bir yanını altın ve diğer metalik madenler, nükleer veya termik santraller, HES’ler açarak yerli ve yabancı sermaye şirketlerine teslim etmektedir. Bugün Bergama’dan Cerattepe’ye, Kazdağları’ndan Fatsa’ya, İliç’ten Kışladağ’a, Muratdağı’ndan Efemçukuru’na, İkizdere’den İkizköy’e, Uzungöl’den Salda Gölü’ne, Kanal İstanbul’dan Çeşme Yarımadası’na, Munzur'a, Meryem Ana'dan Hasankeyf’e kadar ülkenin her yerinde doğal ve kültürel varlıkları tahrip eden, yağmalayan projeler son hızla devam etmektedir. Harmandalı özelinde somutlaşan vahşi çöp depolanmasına son verilmesi, çöp yakılmalarına son verilmesi ve Harmandalı çöplüğünün bir an önce kapatılması, çöplerin geri kazanılması ve kompost üretilmesi, ülkemizin çöplüğe dönüşmesine neden olan çöp ithalatının durdurulması için mücadele edilecektir” dedi.
ASBEST TEHDİDİNE VURGU
Depremlerin gölgesinde kontrolsüz yapılaşma sorununa da vurgu yapan Sarıpınar, “Denetimsizlik başta olmak üzere yapılaşmanın kontrolsüz bir şekilde sürdürülmesi, kaçak yapılaşmalar, imar afları, zeminle uyumsuz yapılar, tarım alanlarının imara açılması, zemin etütleri ve yapı projelerinin kamusal denetim dışı bırakılması, etkin cezalandırmaların olmayışı gibi nedenlerle on binlerce canlıyı yitirdik; milyonlarca insanın yaşamı altüst oldu; ekonomik kayıplar ülke ekonomisini felce uğrattı. Depremden sonra bölgede enkaz ve moloz yığınlarını kaldırma işlemleri plansız bir şekilde yapılmaktadır. Enkaz kaldırma işlemleri sırasında açığa çıkan asbest yerel halkı, hayvanları, işlem sırasında çalışan işçileri, döküldükten sonra toprağı zehirlemektedir. Ayrıca bölgede hala yeraltında hareketlilik olmasına rağmen yeniden kentleşme için tarım arazilerinde inşaat çalışmalarına başlanmıştır. Yaşanan depremler göstermiştir ki ülkemizde çok sayıda aktif fay bulunmaktadır. Başta Akkuyu olmak üzere Sinop ve İğneada dahil yapılan/yapılması projelendirilen tüm nükleer santraller, oluşacak öngörülemez büyüklükteki depremler nedeniyle çok geniş coğrafyaları yaşanamaz hale getirme potansiyeline sahiptir. Nükleer macerasından bir an önce vazgeçilmelidir” ifadelerini kullandı.
EKOKIRIM YASA TASARISINA DESTEK
Sermayenin doğayı talanı, yaşam alanlarını geri dönülemez bir şekilde hızla yok ederek dünyayı yaşanamaz hale getirdiğini kaydeden Sarıpınar, “Buna karşı meclise sunulmak üzere Yurttaş Ekokırım Yasa Tasarısı hazırlanmıştır. EGEÇEP olarak bu Ekokırım Yasa Tasarısını destekliyor ve yaygınlaştırılması için tüm çabayı göstereceğimizi vurguluyoruz. Bölgemizde Kaz Dağları, Madra Dağı, Murat Dağı, Efemçukuru, Kozak Yaylası başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanında iktidarın da desteği ile kontrolsüz bir şekilde yürütülerek doğayı katleden vahşi madencilik ve taş ocaklarının faaliyetlerinin durdurulması, bu durumda olan yerlerin toplumsal baskı oluşturarak doğaya kazandırılması için mücadelemize devam edeceğiz. Son dönemlerde sermaye, gözünü SİT alanlarına dikmiştir. Onların destekçisi siyasal iktidar, rantı yüksek yerlerdeki SİT derecelerini düşürerek sermayeye yeni rant alanları hediye etmektedir. Bu kabul edilemez duruma bir an önce son verilmelidir. Ayvalık’ın doğal yapısının korunması için yerinde yürütülen direnişe destek vermeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
DÜNYANIN ÇÖPLÜĞÜ: ALİAĞA
Dünyanın en verimli ovalarından birisini barındıran Gediz Havzası’nın bir yandan kurşun fabrikası, bir yandan nikel madenleri, bir yandan da biyokütle santralleri tarafından hızla kirletildiğini dile getiren Ağın ise şunları söyledi: “Yaklaşık 300 bin İzmirlinin içme suyunun sağlaması için planlanan Çamlı Barajı, Efemçukuru Altın Madeni’ne kurban edilirken, 130 km uzaklıktaki Gördes Barajı’ndan İzmir’e su getirilerek o havzanın ve Marmara Gölü’nün hakkı olan su gasp edilmektedir. Bir yandan iktidar diğer yandan İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bergama’da meraları, zeytinlikleri ve tarım alanlarını, organize sanayi bölgesi, millet bahçesi ve madenlere açmakta Bergama’yı yaşanmaz hale getirmektedir. EGEÇEP, gerek Bergama ve gerekse bölgedeki benzer diğer uygulamalara karşı mücadele edecektir. Ülkenin enerji ihtiyacı var diyerek başta Ege bölgesi olmak üzere en verimli tarım alanları, enerji şirketlerine devrediliyor. Turizm bahanesiyle Çeşme Yarımadası’nın yağmalanmasına karşı, yarımadanın doğal ve kültürel değerlerinin korunması mücadelemizi şimdiye kadar olduğu gibi sürdüreceğiz. Demir çelik fabrikaları, gemi söküm tesisleri, termik santral ve diğer çok yoğun kirleticilerle bölgemizdeki çevre sağlığı ve canlı yaşamı için büyük risk yaratan, iklim krizine ciddi katkıları olan Aliağa dünyanın çöplüğü haline gelmiştir. Aliağa’da kirletici endüstriye karşı yaşamı savunmaya devam edeceğiz.”
DOĞANIN SAHİBİ DEĞİL PARÇASIYIZ
İzmir’in Çernobili olarak bilinen Gaziemir’de eski kurşun fabrikası bahçesinde gömülü halde bulunan radyoaktivite bulaşıklı tehlikeli atıkların İzmirlilerin sağlığı için tehlike saçmaya devam ettiğini belirten Ağın, “Bütün girişimlere rağmen sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılmadığı gibi atıkların temizlenmesi konusunda herhangi bir işlem yapılmamıştır. Son dönemde ortaya atılan Ekovar adlı şirketin projesinin de ne olduğu bilinmemektedir. Her geçen gün sayısı artan balık çiftlikleriyle beraber denizlerimiz kirletiliyor ve bir anlamda özelleştiriliyor. Balık çiftlikleri denizlerin kirlenmesine neden olduğu gibi GDO’lu yemlerle ve kimyasal maddelerle beslenen balıklar tüketenler üzerinde sağlık sorunlarına da neden olabilmektedir. EGEÇEP ve Bileşenler olarak bizlerin doğanın sahibi değil, sadece bir parçası olduğumuz, insanların olduğu kadar diğer canlıların da yaşama hakkı olduğu bilinciyle, yaban hayatının ve doğanın korunması için her türlü demokratik ve hukuksal mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Doğadan, yaşamdan yana olan bütün kesimleri ekolojik sorunlara duyarlı olmaya ve birlikte mücadeleye çağırıyoruz” açıklamasını yaptı.
Piri Reis’i Hangi El Tutuyor?
Menemen’de okulda öğretmene şiddet: Toplumsal sorunu yansıtıyor!
AK Partili Boztepe içme suyuna yapılan zamma tepki gösterdi
Başkan Saygılı’dan Tugay’a 2. çevreyolu cevabı
İzmir haber: Cezaevinden tahliye olur olmaz dehşet saçtı
Evka 5’in gençleri ve yolları ilgi bekliyor
Bayındır’da Öğretmenler Günü coşkusu
Karabağlar’da bazı sokaklar 3 gün araç trafiğine kapalı olacak!
İZSU’ya 35,5 milyarlık bütçe: Körfez’e 7,5 milyarlık kaynak
Başkan Tugay’dan iklim krizi çıkışı: Amerikalı petrol şirketlerini kınıyorum
Son Girilen Haberler
Başkan Günay’ın oğlu son yolculuğuna uğurlandı
Hayatını kaybeden Onur Günay’ı son yolculuğuna uğurlamak için Güzelbahçe’de cenaze töreni düzenlenirken; törene katılan Özgür Özel “İzmir’in hüngür hüngür ağladığı gün” ifadelerini kullandı.
Manisa'da Çin Mahallesi kurulacak! BYD, 20 bin kişiye istihdam sağlayacak
Manisa'da, BYD'nin gerçekleştireceği 1 milyar dolarlık yatırım için çalışmalar hız kazandı. Şirket, 2026 yılında üretime başlamayı planladığı fabrikasıyla bölgede 20 bin kişiye istihdam sağlamayı hedefliyor.
İzmir'de yasa dışı bahis çetesine sosyal medya fenomeni şoku: Paylaşım başına 250 bin lira kazanmışlar
İzmir’de yürütülen yasa dışı bahis soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan sosyal medya fenomenlerinin, bahis çetelerinden her paylaşım başına yaklaşık 250 bin lira kazanç sağladıkları tespit edildi.