30 Ağustos Cuma Hutbesi yayınlandı. İşte 30 Ağustos Cuma Hutbesi
30 Ağustos Cuma Hutbesi yayınlandı. İşte 30 Ağustos Cuma Hutbesi
Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos Cuma günü için okunacak Cuma hutbesini yayımladı. İşte 30 Ağustos Cuma Hutbesi...
Haber Giriş Tarihi: 30.08.2024 10:27
Haber Güncellenme Tarihi: 30.08.2024 10:29
Kaynak:
HABER MERKEZİ
Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos Cuma günü okunacak Cuma hutbesini yayımladı. Cuma Hutbesi, Müslümanların dini bilgiler konusunda bilinçlenmelerini ve farkındalıklarını artırmalarını sağlıyor. Müminleri bir araya getirerek birlik ve beraberliğin önemini vurgulayan Cuma Namazı, Cuma Hutbesi ile daha anlamlı hale geliyor. İşte 30 Ağustos Cuma Hutbesi'nin detayları haberimizin devamında...
30 Ağustos Cuma Hutbesi
Muhterem Müslümanlar!
Vatan, bizler için bir toprak parçasından çok daha büyük anlamlar taşımaktadır. Cennet vatanımız, ecdat yadigârıdır. Âlimler ve arifler diyarıdır. Aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin emanetidir. Vatanımız, üzerinde özgürce yaşadığımız, huzur ve güven yurdumuzdur. Ruhumuzun sekinete erdiği, kimliğimizin şekillendiği, köklerimizin derinleştiği yuvamızdır. Vatanımız, bağımsızlığımızın sembolüdür. Namahrem eli değmesin diye cepheden cepheye koştuğumuz; yolunda canımızı seve seve feda ettiğimiz yerdir. Vatan sevgisi o kadar değerlidir ki Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde vatanın selameti için nöbet tutanları şöyle müjdelemektedir: “İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz: İlki, Allah korkusundan ağlayan göz. İkincisi ise gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz.”[1]
Aziz Müminler!
İstiklâl Marşımızda vatanımıza olan sevdamız şöyle dile getirilmektedir:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Evet, bizler, millet olarak vatanımızı müdafaa etmeyi mukaddes bir görev bildik. Yüce Rabbimizin, وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; iman etmişseniz üstün olan sizsiniz.”[2] ayetine gönülden bağlı kaldık. Zorluklar karşısında ümidimizi asla yitirmedik. Her türlü imkânsızlığa rağmen imanımızdan aldığımız güç, birlik ve beraberlikten aldığımız kuvvetle en kesif ordulara karşı mücadele verdik. Her türlü hayâsızca akına gövdemizi siper ettik. İzzet ve onurumuzu koruduk, istiklal ve istikbalimize sahip çıktık elhamdülillah.
Kıymetli Müslümanlar!
Bizleri zaferden zafere götüren ruh, Yüce Dinimiz İslam’a gönülden inanmamızdır. Bu ruhun temelinde; Allah’a olan bağlılığımız, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e olan muhabbetimiz, salih amellerimizi yerine getirmemiz ve güzel ahlakı kuşanmamız vardır. Bizler, bu ruha sahip çıktığımız zaman çağ açıp çağ kapatan medeniyetler kurduk. Dünyanın her yerine iyiliği, huzuru ve barışı götürdük. “Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır…”[3] ayetine icabet ederek; din, vatan ve mukaddesat uğrunda, şehadetleri dinin temeli olan ezanların ebediyen yurdumuzun üzerinde inlemesi için ardımıza bakmadan cennete koşarcasına şehitliğe ve gaziliğe koştuk. Hayatımızın her alanına bu ruhu aktardığımızda inancımızı ve kültürümüzü muhafaza ettik. Yeryüzünde iyiliği emretme, kötülüğe engel olma görevini canımız pahasına yerine getirmenin gayretinde olduk. İlim ve bilimde, kültür ve sanatta bütün insanlığa örnek ve önder olduk.
Aziz Müslümanlar!
Bugün bize düşen; bizi biz yapan, bizi millet kılan bu ruhu canlı tutmak; İslam’ın emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in hayatına aktardığı değerleri çocuklarımızla ve gençlerimizle buluşturmaktır. Ecdadımızın aziz hatırasına, şehitlerimizin uğruna canlarını feda ettikleri ulvi değerlere sahip çıkmaktır. Devletimizin bütünlüğü, vatanımızın bekası ve milletimizin selameti için sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Aramıza fitne ve fesat tohumları ekmek isteyenlere karşı uyanık olmak, kardeşliğimizden asla ödün vermemektir.
Bu vesileyle Bedir’den Malazgirt’e; Çanakkale’den 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne; 15 Temmuz’dan günümüze kadar î’lây-i kelimetullah aşkıyla üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Hutbemi, İstiklâl Marşımızın aziz milletimize ebedi istiklâli müjdelediği şu mısra ile bitiriyorum:
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos Cuma günü için okunacak Cuma hutbesini yayımladı. İşte 30 Ağustos Cuma Hutbesi...
Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos Cuma günü okunacak Cuma hutbesini yayımladı. Cuma Hutbesi, Müslümanların dini bilgiler konusunda bilinçlenmelerini ve farkındalıklarını artırmalarını sağlıyor. Müminleri bir araya getirerek birlik ve beraberliğin önemini vurgulayan Cuma Namazı, Cuma Hutbesi ile daha anlamlı hale geliyor. İşte 30 Ağustos Cuma Hutbesi'nin detayları haberimizin devamında...
30 Ağustos Cuma Hutbesi
Muhterem Müslümanlar!
Vatan, bizler için bir toprak parçasından çok daha büyük anlamlar taşımaktadır. Cennet vatanımız, ecdat yadigârıdır. Âlimler ve arifler diyarıdır. Aziz şehitlerimizin ve kahraman gazilerimizin emanetidir. Vatanımız, üzerinde özgürce yaşadığımız, huzur ve güven yurdumuzdur. Ruhumuzun sekinete erdiği, kimliğimizin şekillendiği, köklerimizin derinleştiği yuvamızdır. Vatanımız, bağımsızlığımızın sembolüdür. Namahrem eli değmesin diye cepheden cepheye koştuğumuz; yolunda canımızı seve seve feda ettiğimiz yerdir. Vatan sevgisi o kadar değerlidir ki Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde vatanın selameti için nöbet tutanları şöyle müjdelemektedir: “İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz: İlki, Allah korkusundan ağlayan göz. İkincisi ise gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz.”[1]
Aziz Müminler!
İstiklâl Marşımızda vatanımıza olan sevdamız şöyle dile getirilmektedir:
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Evet, bizler, millet olarak vatanımızı müdafaa etmeyi mukaddes bir görev bildik. Yüce Rabbimizin, وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَاَنْتُمُ الْاَعْلَوْنَ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; iman etmişseniz üstün olan sizsiniz.”[2] ayetine gönülden bağlı kaldık. Zorluklar karşısında ümidimizi asla yitirmedik. Her türlü imkânsızlığa rağmen imanımızdan aldığımız güç, birlik ve beraberlikten aldığımız kuvvetle en kesif ordulara karşı mücadele verdik. Her türlü hayâsızca akına gövdemizi siper ettik. İzzet ve onurumuzu koruduk, istiklal ve istikbalimize sahip çıktık elhamdülillah.
Kıymetli Müslümanlar!
Bizleri zaferden zafere götüren ruh, Yüce Dinimiz İslam’a gönülden inanmamızdır. Bu ruhun temelinde; Allah’a olan bağlılığımız, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e olan muhabbetimiz, salih amellerimizi yerine getirmemiz ve güzel ahlakı kuşanmamız vardır. Bizler, bu ruha sahip çıktığımız zaman çağ açıp çağ kapatan medeniyetler kurduk. Dünyanın her yerine iyiliği, huzuru ve barışı götürdük. “Şüphesiz Allah, müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır…”[3] ayetine icabet ederek; din, vatan ve mukaddesat uğrunda, şehadetleri dinin temeli olan ezanların ebediyen yurdumuzun üzerinde inlemesi için ardımıza bakmadan cennete koşarcasına şehitliğe ve gaziliğe koştuk. Hayatımızın her alanına bu ruhu aktardığımızda inancımızı ve kültürümüzü muhafaza ettik. Yeryüzünde iyiliği emretme, kötülüğe engel olma görevini canımız pahasına yerine getirmenin gayretinde olduk. İlim ve bilimde, kültür ve sanatta bütün insanlığa örnek ve önder olduk.
Aziz Müslümanlar!
Bugün bize düşen; bizi biz yapan, bizi millet kılan bu ruhu canlı tutmak; İslam’ın emrettiği, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in hayatına aktardığı değerleri çocuklarımızla ve gençlerimizle buluşturmaktır. Ecdadımızın aziz hatırasına, şehitlerimizin uğruna canlarını feda ettikleri ulvi değerlere sahip çıkmaktır. Devletimizin bütünlüğü, vatanımızın bekası ve milletimizin selameti için sorumluluklarımızı yerine getirmektir. Aramıza fitne ve fesat tohumları ekmek isteyenlere karşı uyanık olmak, kardeşliğimizden asla ödün vermemektir.
Bu vesileyle Bedir’den Malazgirt’e; Çanakkale’den 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ne; 15 Temmuz’dan günümüze kadar î’lây-i kelimetullah aşkıyla üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi, ahirete irtihal eden kahraman gazilerimizi ve devlet büyüklerimizi rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Hutbemi, İstiklâl Marşımızın aziz milletimize ebedi istiklâli müjdelediği şu mısra ile bitiriyorum:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
Kaynak: HABER MERKEZİ
Karaburun Nergis festivali ne zaman? Nergis festivali programı 2025
Anne Nurcan Gökçe oğlunun tedavisi için yardım bekliyor
Sömestrde ailece İzmir’de gezilecek yerler: Çocuklarla eğlenceli bir tatil
Survivor’da eleme potası netleşti: Düello finaline kimler kaldı?
Ünlü oyuncu Zeynep Koçak yaşadığı zorbalıkları anlattı: Çok çirkinsin dediler
İzmir Valisi Elban'dan terörsüz Türkiye vurgusu
'100 milyonluk yatırım ile İzmir’e borcumuzu ödüyoruz'
Yeni yılda barajlara can suyu: İşte İzmir’in barajlarında son durum
İZENERJİ TİS’te 8 madde kabul edildi, 5 madde ertelendi
Menemen’de ilk üç taşınmazın satışı gerçekleştirildi
Son Girilen Haberler
Konak esnafının sorunları masaya yatırıldı
İzmir Otelciler Odası Başkanlığı tarafından Konak’taki esnafların sorunlarına odaklanmak amacıyla çalıştay düzenlendi
Marburg virüsü nedir? Marburg virüsü belirtileri
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO), Tanzanya'da Marburg virüsünün yol açtığı salgında en az sekiz kişinin hayatını kaybettiğini açıklamasıyla, vatandaşlar "Marburg virüsü nedir, belirtileri nasıl?" gibi sorularla araştırmalar yapmaya başladı.
Polis katliam yaptı: 4 ölü!
Mersin'de görevli bir polis memurunun, Mersin'in Tarsus ilçesinde eşini boğarak, Adana'da kayınvalidesi ve kayınbabasının boğazını keserek, baldızını kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü ortaya çıktı.