[title]|İlkses Gazetesi

Muhalif Behlül’den sektöre tepki: “Ekmeğimizle oynuyorlar” 

1975 yılında yayınlanan Aşk-ı Memnu filminde ‘Behlül’ karakterini canlandıran Salih Güney, televizyon sektörünü sert sözlerle eleştirdi:“Ekmeğimizle oynuyorlar”

Haber Giriş Tarihi: 02.05.2023 09:41
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Muhalif Behlül’den sektöre tepki: “Ekmeğimizle oynuyorlar” 

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / ÖZEL HABER

100’ü aşkın film çeviren, dönemin en önemli aktrisleriyle kamera karşısına geçen Yeşilçam’ın gözde jönlerinden Salih Güney, yeni dönem oyunculara ve yapımlara tepki gösterdi: “Dizilerde kimin eli, kimin cebinde belli değil. Sanırım istenilen, alt metinde yatan bu ülkeyi dejenere edip, ahlak anlayışını rencide etmek. Sanki bir plan dahilinde yürütülüyor gibi. İçeriği böylesine korkunç yapımlardan teklif gelse elbette ki kabul etmem! Böyle bir şeye de ihtiyacım yok… Zaten Muhalif sanatçılardan biri olduğum için ekmeğimizle oynuyorlar. Makul dizilerden teklif geliyor, kabul ediyoruz ancak yayın yasağından korktukları için sonradan anlaşmayı bozuyorlar. Ya rolü küçültüyorlar ya da başka bir oyuncu arayışına giriyorlar.” 

Ayrıca 1975 yılında yayınlanan Aşk-ı Memnu filminde ‘Behlül’ karakterini canlandıran Güney, filmin farklı formatlarıyla yeniden çekilmesini eleştirdi; “Biz 1975 yılında Aşk-ı Memnu’yu çektik. Döneme yabancı bir tür değildi. Ama şimdi… Sizce dönem Aşk-ı Memnu dönemi mi? Behlül, Bihter isminde bir karakter var mı artık? Tadında bırakmalılar” dedi. Öte yandan, arkeolojiye olan özel ilgisi nedeniyle de gündeme gelen Güney, hem ‘antik kentlerde tiyatro’ atağına geçti, hem de köy enstitülerinin yeniden ihyası için çalışmalara başladı.

ANTİK KENTLERE YAŞAM GELİYOR 

Yurt dışına kaçırılan pek çok tarihi eserin ülkemize getirilmesi için çalışmaları bulunan ünlü tiyatro ve sinema oyuncusu Güney, ‘antik kentlerde tiyatro’ projesini başlattı. William Shakespeare’in Troilus ve Cressida adlı oyununu Türkiye’deki 10 antik tiyatroda sahneye koymayı planlayan Güney, ülkemizde 115 antik tiyatronun bulunduğunu belirterek, “Türkiye bir açık hava müzesi gibi. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar çok antik tiyatro yok. Ben çalışmalarıma ilk olarak Antik Park projesi ile başladım. Myndos Antik Kenti'ni korumak amacıyla 5 yabani tavşan bırakarak Antik Park projesini başlatmıştım. Bu süre zarfında antik tiyatroların da değerlendirilmesi gerektiği hep aklımdaydı. Kazılarda muhteşem tiyatrolar ortaya çıkmaya devam ediyor. Örneğin Kaunos'taki tiyatro yıkıktı, çalışmaları devam ediyor. Kazı başkanına, ‘Tiyatro halka açılacak duruma gelince burada oyun sahneleyeceğim' dedim. Ardından diğer kazı başkanları da bu düşünceyi duydu. Proje bu şekilde gelişip büyüdü. 10 antik kentimizin tiyatrolarında oyun sahnelemeyi planlıyorum. Bu konuda çalışma başlattım… Kısacası antik kentlerimize bir görkem, bir yaşam geliyor. O zaman neden oralarda bir tiyatro yapmayalım? Dünyanın en zengin arkeolojik bölgesinin üzerinde yaşıyorken hem de” dedi.  

GÜNEY’DEN KÖY ENSTİTÜLERİ İÇİN ADIM 

Bir diğer çalışma alanı olan köy enstitülerine de değinen Güney, şunları ekledi: “Orada eğitim gören 17 bini aşkın öğretmenimiz vardı. Türkiye’nin toplumsal ve tarımsal konularında inanılmaz yardımcı oldular, ülkemizi üst seviyelere çıkarmaya çalıştılar. Fakat 1950’lerde ne yazık ki kapatıldı. Onun acısını ve hüznünü halen çekiyoruz. Ülkede meslek dalları yok sadece üniversitelerle de olmuyor. Eğitim sistemi tam anlamıyla bir fiyasko. Her yeni gelen bakan farklı bir kanun getiriyor, bir öncekini aratıyor. Bu durum ise köy enstitülerinin ne denli kıymetli ve faydalı olduğunu defalarca kez gösteriyor. Kültür, tarım ve daha birçok konuda atılımlarda bulunmazsak geri kalmaya devam edeceğiz. Köy enstitülerinin tüm bu eksikliklere, sorunlara can suyu olacağını düşünüyorum. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği İzmir Şubesi ile birlikte harekete geçtik. Çalışmalara başladık. Başkanımız Tunç Soyer’in de desteğini alıyoruz. Sevdiğim bir söz var, ‘Türk ulusunda yokluk o kadar azalsın ki fakirlik suç sayılsın’ şeklinde. Elimizi taşın altına koymalıyız.” 

EKMEĞİMİZLE OYNUYORLAR 

Tüm bu gelişmelerin gölgesinde yeni dönem oyuncuları ve yapımları da değerlendiren Salih Güney, sert yorumlarda bulunarak, “Dizilerde kimin eli, kimin cebinde belli değil. Sanırım istenilen, alt metinde yatan bu ülkeyi dejenere edip, ahlak anlayışını rencide etmek. Sanki bir plan dahilinde yürütülüyor gibi. İçeriği böylesine korkunç yapımlardan teklif gelse elbette ki kabul etmem! Böyle bir şeye de ihtiyacım yok. Benim oynamadığım rol kalmadı; çizgi roman kahramanından roman kahramanlarına, fakir çocuktan zengin çocuğa, gaddar adamdan savcıya, polisten palyaçoya, silahşora, prense, kovboya kadar… Zaten muhalif duruşum nedeniyle yasaklı ilan edildim. Uzun zamandır gerek ekrandan gerekse beyaz perdeden uzağım. Bu sebeple artık rol teklif edilmiyor. Muhalif sanatçılardan biri olduğum için ekmeğimizle oynuyorlar. Dizilerden teklif geliyor, kabul ediyoruz ancak dizi yayınlandıktan sonra gelen yayın yasağından korktukları için sonradan anlaşmayı bozuyorlar. Ya rolü küçültüyorlar ya da başka bir oyuncu arayışına giriyorlar.  Ne olursa olsun ben doğru bildiğimi söylemekten vazgeçmem” dedi. 


 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.