Sahaf kelimesi genel anlamıyla eski, artık basımı yapılmayan ya da ikinci el kitapların alınıp satıldığı ve ya başkalarıyla değiştirildiği küçük işletmeler bu mesleği yapan kişilere verilen addır. Sahaflar bilimsel veriye ulaşabilmenin kütüphaneler dışındaki kaynak sağlayıcıları olabildiği gibi, tarihteki ve bellekteki somut verilerle günümüze taşıyan sosyal ve kültürel mekanlardır. İLKSES Gazetesi olarak bu meslek dalının İzmir'deki en büyük temsilcisi olan Kemeraltı Tepekule Kitap Evi'nin sahibi sahaf Hakan Kazım Taşkıran ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Haber Giriş Tarihi: 14.12.2015 08:32
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak:
Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
ONURHAN ALPAGUT
Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1966 İzmir doğumluyum. Gençlik yıllarımda kitap sergilerinde çalışıyordum. Kitap ile ticari anlamda tanışmam sergiler sayesinde gerçekleşti. İlerleyen yıllarda babam ile birlikte Alsancak'ta kitap evi açtım. Daha sonrasında Kızlarağasının giriş katında bir dükkana sahip olduk. Aynı dönemde oranın üst katında bir depomuz vardı. 2003 yılından itibaren depo olan yerimizi dükkan olarak kullanıyoruz. Geçen yıl bir kitap evi daha açtık. Açtığımız yeni kitap eviyle birlikte İzmir'de daha çok eski kitaplar, gravürler, harita, kartpostallar üzerine çalışıyoruz. İşimiz eski kitaplar üzerine. Bulunduğumuz küçük yer itibariyle burada butik sahaflık yapıyoruz. Yeni açtığımız yer ise daha çok edebiyat kitaplarını barındırıyor. 1995 yılında Tepekule Kitaplığını kurduk. O günden bugüne İzmir kültür tarihi çevresinde çalışıyoruz. Bu misyonumuzu devam ettiriyoruz.
Mesleği seçmenizde en büyük etken ne oldu?
Sahaflığı seçmemin altında özel bir durum yok. Zaten kitapçılık öyle özellikle seçebileceğiniz iş değil. Mesleği seçmemdeki en önemli etken kitabı ve kağıdı çok sevmem. Bir de gençlik yıllarımda kitapçılara çok gitmemden dolayı katıldığım sergiler işe girmemdeki en büyük etken oldu. Benim için özel bir seçim değil, hayatın akışı içerisinde kendiliğinden gerçekleşti.
Sizce sahaflık mesleğinin zor yanları nedir?
Resmi olarak kabul edilmeyen bir işi yapıyoruz. Hitap ettiğimiz kesim yeni kitapçılara nazaran biraz daha kısıtlı bundan dolayı var olan kısıtlı kitleye de kitap bulması kolay olmuyor. Evlerden alınan kitaplar her geçen gün azalıyor. Özellikle bu durum nadir kitap konusunda geçerli. Yeni kitaplar konusunda sıkıntı yaşamıyoruz. Nadir ve eski kitapları her geçen gün daha zor buluyoruz. İşin ticari getirisi de diğer işlere göre biraz farklı seyrediyor. Sektör krizlerden etkilenir mi diye soracak olursanız. Nadir kitaplar üzerinde sürekli bir kriz mevcut. Sahaflıkta her zaman yeni şeyler bulmak heyecanı olduğu için; nadir kitapları da bulması zor olduğundan her gün yeni şeyler bulacak mıyız? Yoksa bulamayacak mıyız? Onun telaşı vardır. Ayrıca sahaflık konusunda ticari getirisi düşük olmasına rağmen bilgi konusunda performansa ihtiyaç duyulur. Ne kadar çok dil bilirseniz bilin yeterli olmayabilir. Yabancı dilde Türkiye'yi anlatan kitaplar da hakim olmanız gerekir. Eski belgeleri okumak için Osmanlıca bilmenizde gerekiyor. Bu yüzden birçok mesleğe göre zorlukları fazla olan meslek dalıdır.
Elinize geçen kitaplardan sizin için en ilginci hangisidir? Bunun anısını bizimle paylaşır mısınız?
İstanbulda kitapçılık yapan bir arkadaşımızdan aldığım konsinye kitapla alakalı hatıram var. Arkadaşımdan aldığım kitabı birkaç alıcıya gösterip, satmaya çalışırken, görüştüğüm alıcılardan bir tanesiyle görüşmemden dönüşümde kitabın fotokopisini çektirmeye gitmiştim. Fotokopiyi çekme esnasında kitabı poşet içerisinde sandalyeye koymuştum. Fotokopi çekerken bir baktım kitap yok. Aynı zamanda pahalı bir kitaptı da ve üzerime zimmetliydi. Dışarıya çıkarak çaresiz bir biçimde insanların ellerine bakarken, aynı şekilde kitabı yanlışlıkla alan adam da başka bir yerde işi olmasından ötürü tekrar aynı yere dönmesiyle, poşeti tanımam ile kitaba tekrar kavuşmama neden oldu. Kitabı kaybetme olayı çok üzücüyken bir daha tekrar kavuşmak benim için büyük bir sürpriz olmuştu.
Sahaflık anlayışı geçmişten günümüze ne kadar değişti?
Sahaflar eskiden daha çok Osmanlıca el yazması kitaplar ile ilgilenirdi. Cumhuriyet döneminde Latin alfabesine geçilmesiyle birlikte sahaflığın içeriği de değişti. Panorama daha da genişledi. Sektör ve yayın imkanı daha da arttı. Özellikle 2000'li yıllardan sonra yoğun bir kitap basımı görülüyor. Adet olarak eskiden bir sahafın sorumlu olduğu kitaplara şu anda binlerce daha eklendi. Bugünde basılan kitapların kimisini az sayıda basıyorlar bunlara hakim olmanız lazım. Şu an ilk baskılar çok önem kazandı. Son 5 yılda Türk Edebiyatı üzerine imzalı kitaplar çok büyük değer kazanmış durumda. İmzalı kitaplara şu an talep çok arttı. E-kitaplarda çıktı. Ancak kağıda basılı kitapların hiçbir zaman değerini azaltmadı. Avrupa ve Amerika bizden çok önce E-kitaba geçti fakat kitap satışlarında artış daha da fazla oldu. Çıkan yayın sayısı ve nüfustaki artış var olan talebi daha üste çekti. Sahaflık yeni çıkan yayınların eskiye geri dönüşü bakımında eskiye oranla daha hızlı bir biçimde gerçekleşmiyor.
Sahaf olarak bir kitabın kıymetli olup olmadığını nasıl anlıyorsunuz?
Bu genelde sorulan bir soru ancak cevabı karışık. Çok eski bir kitap kıymetli olmayabiliyor. Yeni bir kitap çok daha değerli olabiliyor. Bu konu biraz baskı adeti ve kitabın içeriğiyle alakalı. Çok farklı bir kriterleri var. Sürekli kendi içerisinde değişiyor. Örnek verecek olursak; geçenlerde rastladığım Yapı Kredi Yayınlarına ait Kürk Mantolu Madonna adlı kitabın yeni ve özel bir versiyonu basılmış. Bu kitap hala basılıyor ve satışlarda birinci sırada. Bu kitabın yazarı şu anda hayatta değil. Yapı Kredi Yayınlarının yeni çıkardığı özel versiyon adet sayısı ve baskısından dolayı çok daha değerli. Bu yüzden durum çok belirsiz. Belli bir reçetesi yok. Her basılan kitap dönemine göre kendi değer skalasını oluşturabiliyor. Eski kitaplarda olduğu gibi çok lüks olması, az basılması, değerliği içeriği dışında hiç ummadığınız şeyler karşınıza değer olarak çıkabiliyor. Aslına bakarsanız bu işin belli bir kuralı yok.
Okurları göz önüne aldığınızda geçmişten günümüzü ne gibi farklar gözlemlediniz?
Tür olarak çizgi romana ve Türk Edebiyatına eğilim var. İmzalı kitaplar çok gidiyor. Özellikle genç kesimde edebiyat kitaplarının ilk basımlarına merak var. 90'lı yılları düşündüğümde böyle bir merak yoktu. O yıllarda çok dar bir kesim eski kitaplarla ilgilenirdi. Şimdi eski kitapların yeni baskıları da gündeme gelmeye başladı. Eski kitapların yenileri de günümüzde basılıyor. Bundan dolayı yeni nesilden birinin sahaflıkla ilişkisi olmasa dahi geçmişte basılan kitapları başka bir biçimde yeni versiyonlarıyla karşılaşan nesil var.
Kitapların yasaklanmasına nasıl bakıyorsunuz?
Bu ara bildiğim kadarıyla yasaklanan kitap yok. Eski dönemlerde böyle bir durum vardı. Politik sebeplerden kitaplar yasaklanırdı. Bazılarının baskıları çok az ve bulunma imkanı güç oluyor. Şu an için yasaklanması pek anlamlı değil. Yasaklandığı dönemde kitaplar ülkeleri yönetenler açısından bir tehdit oluşturmasından ve yayılmasından korkuluyordu. Bir tehdit olarak görülüyordu. Bugün bakarsanız çok anlamsız. Dönem değişti. Basılan kitapların yasaklanması bence yanlış bir durum. Şu an medya ve internet var. Olduğumuz dönemde yasak anlam ifade etmiyor. Herkes bir şekilde ulaşıyor.
Hangi tür kitaplar alıp satıyorsunuz?
Daha çok tarihle ilgili araştırma, eski edebiyat, baskısı olmayan nadir kitaplar, orijinal posta kartları gravürler ile reprodüksiyonları ve ağırlıklı olarak İzmir tarihi ağırlıklı olarak çalışıyoruz. Bizi tanıyanlar İzmir ile ilgili kitaplar üzerine daha farklı bir arşivimiz, bakışımız olduğunu biliyor. Zaman zaman kitap çıkarttığımız, bize ait küçük bir yayın evimizde mevcut. Yayıncılıkta büyük bir iddiamız yok ancak bu işe yakıştığı için yapıyoruz. Kendime ait kitaplarım mevcut. Kitap satarken aynı zamanda yazmaya da yöneldim.
Sahaf olarak insanlar sizden ne talep ediyor?
Sahaf müşterisi ne ister? Ona enterasan gelen kitapları bulmak ister. Bunu da elde etmek kolay olmuyor. Kütüphane almak kolay olmuyor. Her kütüphaneden kitap bir tane çıkıyor. İnsanların genelde eğilimi olduğu belli kitaplar vardır. Kütüphaneden aldığınız o kitaplar belli bir parayı çıkarır. Geri kalanlar zaman içerisinde satılır. Gen elde sahaf müşterisinin talepleri benzerlik gösterir. En nadir, aranan kitapları isterler. Bunlara talep oluyor. Bu yüzden sahafların sürekli piyasada aktif olup, kitap bulması gerekiyor. Kitapevini canlı tutması gerekiyor. Yeri geldiğinde çok az karla dahi olsa nadir kitabı elde etmesi şart. İnsanlar kitaba gelir. Müşteriler nadir ve endere gelir, bunu da elde ederek dükkanınızda belli bir manyetik alan oluşturmanız şart.
Kitap size neyi ifade ediyor?
Kitap, benim için bilgi ve anahtardır. Bunun yanı sıra hoşça vakit geçirecek bir nesnedir. İleriye aktarılacak bilgilerin bir kara kutusu. Kitap kağıt olarak da çok özel bir nesne. Doğaya çok yakın.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sahaf kelimesi genel anlamıyla eski, artık basımı yapılmayan ya da ikinci el kitapların alınıp satıldığı ve ya başkalarıyla değiştirildiği küçük işletmeler bu mesleği yapan kişilere verilen addır. Sahaflar bilimsel veriye ulaşabilmenin kütüphaneler dışındaki kaynak sağlayıcıları olabildiği gibi, tarihteki ve bellekteki somut verilerle günümüze taşıyan sosyal ve kültürel mekanlardır. İLKSES Gazetesi olarak bu meslek dalının İzmir'deki en büyük temsilcisi olan Kemeraltı Tepekule Kitap Evi'nin sahibi sahaf Hakan Kazım Taşkıran ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
ONURHAN ALPAGUT
Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
1966 İzmir doğumluyum. Gençlik yıllarımda kitap sergilerinde çalışıyordum. Kitap ile ticari anlamda tanışmam sergiler sayesinde gerçekleşti. İlerleyen yıllarda babam ile birlikte Alsancak'ta kitap evi açtım. Daha sonrasında Kızlarağasının giriş katında bir dükkana sahip olduk. Aynı dönemde oranın üst katında bir depomuz vardı. 2003 yılından itibaren depo olan yerimizi dükkan olarak kullanıyoruz. Geçen yıl bir kitap evi daha açtık. Açtığımız yeni kitap eviyle birlikte İzmir'de daha çok eski kitaplar, gravürler, harita, kartpostallar üzerine çalışıyoruz. İşimiz eski kitaplar üzerine. Bulunduğumuz küçük yer itibariyle burada butik sahaflık yapıyoruz. Yeni açtığımız yer ise daha çok edebiyat kitaplarını barındırıyor. 1995 yılında Tepekule Kitaplığını kurduk. O günden bugüne İzmir kültür tarihi çevresinde çalışıyoruz. Bu misyonumuzu devam ettiriyoruz.
Mesleği seçmenizde en büyük etken ne oldu?
Sahaflığı seçmemin altında özel bir durum yok. Zaten kitapçılık öyle özellikle seçebileceğiniz iş değil. Mesleği seçmemdeki en önemli etken kitabı ve kağıdı çok sevmem. Bir de gençlik yıllarımda kitapçılara çok gitmemden dolayı katıldığım sergiler işe girmemdeki en büyük etken oldu. Benim için özel bir seçim değil, hayatın akışı içerisinde kendiliğinden gerçekleşti.
Sizce sahaflık mesleğinin zor yanları nedir?
Resmi olarak kabul edilmeyen bir işi yapıyoruz. Hitap ettiğimiz kesim yeni kitapçılara nazaran biraz daha kısıtlı bundan dolayı var olan kısıtlı kitleye de kitap bulması kolay olmuyor. Evlerden alınan kitaplar her geçen gün azalıyor. Özellikle bu durum nadir kitap konusunda geçerli. Yeni kitaplar konusunda sıkıntı yaşamıyoruz. Nadir ve eski kitapları her geçen gün daha zor buluyoruz. İşin ticari getirisi de diğer işlere göre biraz farklı seyrediyor. Sektör krizlerden etkilenir mi diye soracak olursanız. Nadir kitaplar üzerinde sürekli bir kriz mevcut. Sahaflıkta her zaman yeni şeyler bulmak heyecanı olduğu için; nadir kitapları da bulması zor olduğundan her gün yeni şeyler bulacak mıyız? Yoksa bulamayacak mıyız? Onun telaşı vardır. Ayrıca sahaflık konusunda ticari getirisi düşük olmasına rağmen bilgi konusunda performansa ihtiyaç duyulur. Ne kadar çok dil bilirseniz bilin yeterli olmayabilir. Yabancı dilde Türkiye'yi anlatan kitaplar da hakim olmanız gerekir. Eski belgeleri okumak için Osmanlıca bilmenizde gerekiyor. Bu yüzden birçok mesleğe göre zorlukları fazla olan meslek dalıdır.
Elinize geçen kitaplardan sizin için en ilginci hangisidir? Bunun anısını bizimle paylaşır mısınız?
İstanbulda kitapçılık yapan bir arkadaşımızdan aldığım konsinye kitapla alakalı hatıram var. Arkadaşımdan aldığım kitabı birkaç alıcıya gösterip, satmaya çalışırken, görüştüğüm alıcılardan bir tanesiyle görüşmemden dönüşümde kitabın fotokopisini çektirmeye gitmiştim. Fotokopiyi çekme esnasında kitabı poşet içerisinde sandalyeye koymuştum. Fotokopi çekerken bir baktım kitap yok. Aynı zamanda pahalı bir kitaptı da ve üzerime zimmetliydi. Dışarıya çıkarak çaresiz bir biçimde insanların ellerine bakarken, aynı şekilde kitabı yanlışlıkla alan adam da başka bir yerde işi olmasından ötürü tekrar aynı yere dönmesiyle, poşeti tanımam ile kitaba tekrar kavuşmama neden oldu. Kitabı kaybetme olayı çok üzücüyken bir daha tekrar kavuşmak benim için büyük bir sürpriz olmuştu.
Sahaflık anlayışı geçmişten günümüze ne kadar değişti?
Sahaflar eskiden daha çok Osmanlıca el yazması kitaplar ile ilgilenirdi. Cumhuriyet döneminde Latin alfabesine geçilmesiyle birlikte sahaflığın içeriği de değişti. Panorama daha da genişledi. Sektör ve yayın imkanı daha da arttı. Özellikle 2000'li yıllardan sonra yoğun bir kitap basımı görülüyor. Adet olarak eskiden bir sahafın sorumlu olduğu kitaplara şu anda binlerce daha eklendi. Bugünde basılan kitapların kimisini az sayıda basıyorlar bunlara hakim olmanız lazım. Şu an ilk baskılar çok önem kazandı. Son 5 yılda Türk Edebiyatı üzerine imzalı kitaplar çok büyük değer kazanmış durumda. İmzalı kitaplara şu an talep çok arttı. E-kitaplarda çıktı. Ancak kağıda basılı kitapların hiçbir zaman değerini azaltmadı. Avrupa ve Amerika bizden çok önce E-kitaba geçti fakat kitap satışlarında artış daha da fazla oldu. Çıkan yayın sayısı ve nüfustaki artış var olan talebi daha üste çekti. Sahaflık yeni çıkan yayınların eskiye geri dönüşü bakımında eskiye oranla daha hızlı bir biçimde gerçekleşmiyor.
Sahaf olarak bir kitabın kıymetli olup olmadığını nasıl anlıyorsunuz?
Bu genelde sorulan bir soru ancak cevabı karışık. Çok eski bir kitap kıymetli olmayabiliyor. Yeni bir kitap çok daha değerli olabiliyor. Bu konu biraz baskı adeti ve kitabın içeriğiyle alakalı. Çok farklı bir kriterleri var. Sürekli kendi içerisinde değişiyor. Örnek verecek olursak; geçenlerde rastladığım Yapı Kredi Yayınlarına ait Kürk Mantolu Madonna adlı kitabın yeni ve özel bir versiyonu basılmış. Bu kitap hala basılıyor ve satışlarda birinci sırada. Bu kitabın yazarı şu anda hayatta değil. Yapı Kredi Yayınlarının yeni çıkardığı özel versiyon adet sayısı ve baskısından dolayı çok daha değerli. Bu yüzden durum çok belirsiz. Belli bir reçetesi yok. Her basılan kitap dönemine göre kendi değer skalasını oluşturabiliyor. Eski kitaplarda olduğu gibi çok lüks olması, az basılması, değerliği içeriği dışında hiç ummadığınız şeyler karşınıza değer olarak çıkabiliyor. Aslına bakarsanız bu işin belli bir kuralı yok.
Okurları göz önüne aldığınızda geçmişten günümüzü ne gibi farklar gözlemlediniz?
Tür olarak çizgi romana ve Türk Edebiyatına eğilim var. İmzalı kitaplar çok gidiyor. Özellikle genç kesimde edebiyat kitaplarının ilk basımlarına merak var. 90'lı yılları düşündüğümde böyle bir merak yoktu. O yıllarda çok dar bir kesim eski kitaplarla ilgilenirdi. Şimdi eski kitapların yeni baskıları da gündeme gelmeye başladı. Eski kitapların yenileri de günümüzde basılıyor. Bundan dolayı yeni nesilden birinin sahaflıkla ilişkisi olmasa dahi geçmişte basılan kitapları başka bir biçimde yeni versiyonlarıyla karşılaşan nesil var.
Kitapların yasaklanmasına nasıl bakıyorsunuz?
Bu ara bildiğim kadarıyla yasaklanan kitap yok. Eski dönemlerde böyle bir durum vardı. Politik sebeplerden kitaplar yasaklanırdı. Bazılarının baskıları çok az ve bulunma imkanı güç oluyor. Şu an için yasaklanması pek anlamlı değil. Yasaklandığı dönemde kitaplar ülkeleri yönetenler açısından bir tehdit oluşturmasından ve yayılmasından korkuluyordu. Bir tehdit olarak görülüyordu. Bugün bakarsanız çok anlamsız. Dönem değişti. Basılan kitapların yasaklanması bence yanlış bir durum. Şu an medya ve internet var. Olduğumuz dönemde yasak anlam ifade etmiyor. Herkes bir şekilde ulaşıyor.
Hangi tür kitaplar alıp satıyorsunuz?
Daha çok tarihle ilgili araştırma, eski edebiyat, baskısı olmayan nadir kitaplar, orijinal posta kartları gravürler ile reprodüksiyonları ve ağırlıklı olarak İzmir tarihi ağırlıklı olarak çalışıyoruz. Bizi tanıyanlar İzmir ile ilgili kitaplar üzerine daha farklı bir arşivimiz, bakışımız olduğunu biliyor. Zaman zaman kitap çıkarttığımız, bize ait küçük bir yayın evimizde mevcut. Yayıncılıkta büyük bir iddiamız yok ancak bu işe yakıştığı için yapıyoruz. Kendime ait kitaplarım mevcut. Kitap satarken aynı zamanda yazmaya da yöneldim.
Sahaf olarak insanlar sizden ne talep ediyor?
Sahaf müşterisi ne ister? Ona enterasan gelen kitapları bulmak ister. Bunu da elde etmek kolay olmuyor. Kütüphane almak kolay olmuyor. Her kütüphaneden kitap bir tane çıkıyor. İnsanların genelde eğilimi olduğu belli kitaplar vardır. Kütüphaneden aldığınız o kitaplar belli bir parayı çıkarır. Geri kalanlar zaman içerisinde satılır. Gen elde sahaf müşterisinin talepleri benzerlik gösterir. En nadir, aranan kitapları isterler. Bunlara talep oluyor. Bu yüzden sahafların sürekli piyasada aktif olup, kitap bulması gerekiyor. Kitapevini canlı tutması gerekiyor. Yeri geldiğinde çok az karla dahi olsa nadir kitabı elde etmesi şart. İnsanlar kitaba gelir. Müşteriler nadir ve endere gelir, bunu da elde ederek dükkanınızda belli bir manyetik alan oluşturmanız şart.
Kitap size neyi ifade ediyor?
Kitap, benim için bilgi ve anahtardır. Bunun yanı sıra hoşça vakit geçirecek bir nesnedir. İleriye aktarılacak bilgilerin bir kara kutusu. Kitap kağıt olarak da çok özel bir nesne. Doğaya çok yakın.
Kılıçdaroğlu hakim karşısında!
Tüm Bel-Sen’de güven krizi
Spotify müzik özeti 2024: Spotify Wrapped 2024 ne zaman yayınlanacak?
Piri Reis’i Hangi El Tutuyor?
Menemen’de okulda öğretmene şiddet: Toplumsal sorunu yansıtıyor!
Başkan Tugay, hükümeti topa tuttu: İzmir’i sevmiyorlar
Böyle hırsızlık şeytanın aklına gelmez
Derin yoksulluk toplumu yozlaştırdı
İzmir Valiliğinden uyarı: Ege Denizi'nin kuzeyinde fırtına bekleniyor!
İzmir’de kadınlar 25 Kasım için toplanacak
Son Girilen Haberler
İzmir haber: Cezaevinden tahliye olur olmaz dehşet saçtı
İzmir'in Konak ilçesinde, cezaevinden tahliye olduktan saatler sonra bir kişi, eşini ve kayınpederini bıçakla yaraladı
Başkan Saygılı’dan Tugay’a 2. çevreyolu cevabı
Seferihisar Kongresi'nde AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay'ın 2. Çevreyolu eleştirilerine yanıt verdi
AK Partili Boztepe içme suyuna yapılan zamma tepki gösterdi
İzmir’de bir yıl içinde içme suyuna ikinci kez zam yapılmasına tepki gösteren AK Partili meclis üyesi Hüsnü Boztepe, “Başkan Tugay, İzmirliler bana güvensin diyordu ancak kendisi verdiği sözleri tutmadı” dedi