Savaşların, afetlerin ve krizlerin merkezinde nükleere karşı yaşam!
Savaşların, afetlerin ve krizlerin merkezinde nükleere karşı yaşam!
38 yıl önce yaşanan Çernobil nükleer santral kazası, hâlâ dünya genelinde nükleer güvenlik konusunda ciddi endişeler uyandırmaya devam ederken, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Türkiye’ye dikkat çekti
Haber Giriş Tarihi: 26.04.2024 16:23
Haber Güncellenme Tarihi: 26.04.2024 16:23
Kaynak:
SULTAN GÜMÜŞ KAYA
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Savaşların, afetlerin ve krizlerin merkezinde nükleere karşı yaşam!” başlıklı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, “38 yıl önce yaşanan Çernobil nükleer santral kazası, hâlâ dünya genelinde nükleer güvenlik konusunda ciddi endişeler uyandırmaya devam ediyor. Günümüz Ukrayna’sının kuzeyinde yaşanan bu felaket, başta Belarus, Ukrayna, Rusya olmak üzere, Avrupa'nın geniş bir bölümünü kontamine etmiş, sayısız insanı etkilemiştir. Ülkemizde ise özellikle Doğu Karadeniz başta olmak üzere, birçok bölgemiz radyoaktif kirliliğe maruz kalmış, fisyon ürünlerinin izine ülke genelinde tüm çevresel ortamlarda ve tarım ürünlerinde rastlanmıştır” sözleri kullanıldı.
TARİHİN EN BÜYÜK İKİNCİ NÜKLEER KAZASI
“Nükleer kazaların etkisinin, kaza anı ile sınırlı olmadığı hem Çernobil’de hem de Fukushima’da açıkça görülmüştür” denilen açıklamada, “2020 yılında Ukrayna’da meydana gelen orman yangınlarında, kazadan sonra bölgeye çöken radyoaktif kirleticilerden bir bölümü yeniden atmosfere karışmış ve yangının Çernobil’in radyoaktif enkazına doğru ilerlemesi büyük korku yaratmıştı. Japonya'da ise Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde 13 yıldır santralin soğutulması için devasa miktarlarda su kullanılmak zorunda kalınmış ve kontamine olan sular hacmen depolanamayacak seviyeye geldiği için okyanusa dökülmeye karar verilmiştir. Mühendislik ve teknolojideki gelişmişliği ile nam salmış Japonya, bir nükleer santral kazası karşısında çaresiz kalmıştır. Bölgesel çatışmalar ve terör tehditleri, nükleer güç santrallerini birer hedef haline getirirken; Ukrayna-Rusya ve İran-İsrail arasındaki savaş ve gerilimler, bu tesislerin potansiyel tehlikelerini daha da arttırmaktadır. 1988 Spitak depreminin ardından Metsamor Nükleer Santrali'nde meydana gelen hasar ve 2011’deki tsunami sonrası Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde yaşanan tarihin en büyük ikinci nükleer kazası, savaşların yanı sıra doğal afetlerin de nükleer tesisler için ciddi tehditler oluşturduğunu göstermektedir” bilgisi paylaşıldı.
FELAKETE DÖNÜŞME İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK
Devamında, “Ülkemizde sıkça yaşanan yıkıcı depremler ve iklim ilişkili çeşitli afetler, yeni kurulacak bir nükleer tesiste kaza riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Geçtiğimiz yıl yaşanan 6 Şubat depremlerinde, 2021’de yaşanan büyük orman yangınlarında, yakın zamanda İliç’te yaşanan maden kazasında ve örneklerini arttırmakta hiç zorlanmayacağımız sayısız benzeri olayda, yöneticilerin ve sorumluların acil müdahalelerdeki ve kriz yönetimindeki yetersizliği, 1986 Çernobil felaketi sonrası ülkemizde egemen olan anlayışın hiç değişmediğinin en önemli göstergeleri olmuştur. Yaklaşık 20 yıldır Gaziemir’de gömülü olan radyoaktif ve tehlikeli atıkların hala bertaraf edilememiş olması yine toplum ve çevre sağlığını arka plana atan bu anlayışın ürünüdür. Bu nedenle, Akkuyu’da yaşanacak bir nükleer kazanın bir felakete dönüşme ihtimali ne yazık ki çok yüksektir” mesajı verildi.
SAVAŞLAR, TERÖR, AFETLER VE KRİZLERLE DOLU COĞRAFYAMIZDA…
Son olarak ise “Topraklarımızda inşa edilen ve kullanım ömrü boyunca bir başka devletin şirketinin sahibi olduğu bir nükleer santralden yüksek fiyatla elektrik satın alacağımız bir tesisin, ülkemizin gerçek enerji ihtiyaçlarına cevap vermediği ortadadır. Diplomatik gelişmeler ve seçim süreçleriyle işletmeye alınma tarihi defalarca değişen Akkuyu Nükleer Güç Santrali, açıkça siyasi bir tercihin ürünüdür. Savaşlar, terör, afetler ve krizlerle dolu coğrafyamızda, doğayı ve yaşamı tehdit eden nükleer santrallerden vazgeçilmelidir. Hiçbir siyasi ‘kazanç’, yaşamın önüne geçmemelidir” çağrısı yapıldı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
38 yıl önce yaşanan Çernobil nükleer santral kazası, hâlâ dünya genelinde nükleer güvenlik konusunda ciddi endişeler uyandırmaya devam ederken, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Türkiye’ye dikkat çekti
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, “Savaşların, afetlerin ve krizlerin merkezinde nükleere karşı yaşam!” başlıklı bir açıklama yayımladı.
Açıklamada, “38 yıl önce yaşanan Çernobil nükleer santral kazası, hâlâ dünya genelinde nükleer güvenlik konusunda ciddi endişeler uyandırmaya devam ediyor. Günümüz Ukrayna’sının kuzeyinde yaşanan bu felaket, başta Belarus, Ukrayna, Rusya olmak üzere, Avrupa'nın geniş bir bölümünü kontamine etmiş, sayısız insanı etkilemiştir. Ülkemizde ise özellikle Doğu Karadeniz başta olmak üzere, birçok bölgemiz radyoaktif kirliliğe maruz kalmış, fisyon ürünlerinin izine ülke genelinde tüm çevresel ortamlarda ve tarım ürünlerinde rastlanmıştır” sözleri kullanıldı.
TARİHİN EN BÜYÜK İKİNCİ NÜKLEER KAZASI
“Nükleer kazaların etkisinin, kaza anı ile sınırlı olmadığı hem Çernobil’de hem de Fukushima’da açıkça görülmüştür” denilen açıklamada, “2020 yılında Ukrayna’da meydana gelen orman yangınlarında, kazadan sonra bölgeye çöken radyoaktif kirleticilerden bir bölümü yeniden atmosfere karışmış ve yangının Çernobil’in radyoaktif enkazına doğru ilerlemesi büyük korku yaratmıştı. Japonya'da ise Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde 13 yıldır santralin soğutulması için devasa miktarlarda su kullanılmak zorunda kalınmış ve kontamine olan sular hacmen depolanamayacak seviyeye geldiği için okyanusa dökülmeye karar verilmiştir. Mühendislik ve teknolojideki gelişmişliği ile nam salmış Japonya, bir nükleer santral kazası karşısında çaresiz kalmıştır. Bölgesel çatışmalar ve terör tehditleri, nükleer güç santrallerini birer hedef haline getirirken; Ukrayna-Rusya ve İran-İsrail arasındaki savaş ve gerilimler, bu tesislerin potansiyel tehlikelerini daha da arttırmaktadır. 1988 Spitak depreminin ardından Metsamor Nükleer Santrali'nde meydana gelen hasar ve 2011’deki tsunami sonrası Fukushima Daiichi Nükleer Santrali'nde yaşanan tarihin en büyük ikinci nükleer kazası, savaşların yanı sıra doğal afetlerin de nükleer tesisler için ciddi tehditler oluşturduğunu göstermektedir” bilgisi paylaşıldı.
FELAKETE DÖNÜŞME İHTİMALİ ÇOK YÜKSEK
Devamında, “Ülkemizde sıkça yaşanan yıkıcı depremler ve iklim ilişkili çeşitli afetler, yeni kurulacak bir nükleer tesiste kaza riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Geçtiğimiz yıl yaşanan 6 Şubat depremlerinde, 2021’de yaşanan büyük orman yangınlarında, yakın zamanda İliç’te yaşanan maden kazasında ve örneklerini arttırmakta hiç zorlanmayacağımız sayısız benzeri olayda, yöneticilerin ve sorumluların acil müdahalelerdeki ve kriz yönetimindeki yetersizliği, 1986 Çernobil felaketi sonrası ülkemizde egemen olan anlayışın hiç değişmediğinin en önemli göstergeleri olmuştur. Yaklaşık 20 yıldır Gaziemir’de gömülü olan radyoaktif ve tehlikeli atıkların hala bertaraf edilememiş olması yine toplum ve çevre sağlığını arka plana atan bu anlayışın ürünüdür. Bu nedenle, Akkuyu’da yaşanacak bir nükleer kazanın bir felakete dönüşme ihtimali ne yazık ki çok yüksektir” mesajı verildi.
SAVAŞLAR, TERÖR, AFETLER VE KRİZLERLE DOLU COĞRAFYAMIZDA…
Son olarak ise “Topraklarımızda inşa edilen ve kullanım ömrü boyunca bir başka devletin şirketinin sahibi olduğu bir nükleer santralden yüksek fiyatla elektrik satın alacağımız bir tesisin, ülkemizin gerçek enerji ihtiyaçlarına cevap vermediği ortadadır. Diplomatik gelişmeler ve seçim süreçleriyle işletmeye alınma tarihi defalarca değişen Akkuyu Nükleer Güç Santrali, açıkça siyasi bir tercihin ürünüdür. Savaşlar, terör, afetler ve krizlerle dolu coğrafyamızda, doğayı ve yaşamı tehdit eden nükleer santrallerden vazgeçilmelidir. Hiçbir siyasi ‘kazanç’, yaşamın önüne geçmemelidir” çağrısı yapıldı.
Kaynak: SULTAN GÜMÜŞ KAYA
İzmir haber: Okul servisi tıra çarptı
Füze testi başarıyla tamamlandı: Hedefini tam isabetle vurdu
Altınordulu genç futbolcular profesyonel oldu
Türkiye Kültür Yolu Festivali 2025 takvimi belli oldu: İzmir’de Kültür Yolu Festivali ne zaman 2025?
Gazeteci Işık İpek evinde ölü bulundu: Ünlü şarkıcının kardeşiydi…
İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nden Ercan Doğu'ya veda
Torbalı’da istinat duvarının çökmesinin ardından harekete geçildi
ÖGHİD Yönetim Kurulu Başkanı Arıkan’dan eşit ücret çağrısı
İzmir’de 9 saatlik su kesintisi: 26 Aralık Perşembe hangi ilçelerde su kesintisi yaşanacak?
Buca Belediyesi'nden yeni yıl pazarı
Son Girilen Haberler
Asgari ücret kararı Resmi Gazete’de yayımlandı
Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından alınan karar, Resmi Gazete’de yayımlanarak resmen yürürlüğe girdi.
Pamukkale'de bıçaklı kavga: 3 yaralı!
Denizli'nin Pamukkale ilçesinde iki grup arasında çıkan kavgada 3 kişi bıçakla yaralandı.
Ciner Grubu'ndan bir satış daha!
Şişecam, ABD'deki ortağı Ciner Grubu'ndan, Sisecam Chemicals Resources LLC ve Pacific Soda LLC şirketlerindeki paylarının tamamını satın aldığını duyurdu.