TMMOB Başkanı Koramaz: 25 yılda hiçbir ders alınmadı
TMMOB Başkanı Koramaz: 25 yılda hiçbir ders alınmadı
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25’inci yıldönümüne ilişkin, bugün basın açıklaması yaparak, bilim ve mühendislik hizmetlerinin göz ardı edilmesinin, Türkiye’deki doğal afetlerin yarattığı yıkımları artırdığını vurguladı
Haber Giriş Tarihi: 16.08.2024 12:02
Haber Güncellenme Tarihi: 16.08.2024 12:02
Kaynak:
MUHABİR MERVE AĞRIÇ
Muhabir- Merve Ağrıç/ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25’inci yıldönümüne ilişkin bugün basın açıklaması yaparak, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşme sürecindeki eksikliklere dikkat çekti. Geçen çeyrek asırda, yaşanan büyük acılara ve kayıplara rağmen siyasi iktidarın gerekli dersleri almadığını vurgulayan Koramaz, özellikle deprem sonrası imar politikalarının ve şehirleşme stratejilerinin yetersizliğini eleştirdi. Koramaz, bilim ve mühendislik hizmetlerinin göz ardı edilmesinin, Türkiye’deki doğal afetlerin yarattığı yıkımları artırdığını belirtti. Basın açıklamasında, güvenli şehirlerin inşası ve deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin hızla hayata geçirilmesi çağrısında bulunan Koramaz, kentsel rant yerine toplum yararına politikalar geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.
YAŞANAN CAN KAYIPLARI, TRAVMALAR SİYASAL İKTİDARA HİÇBİR ŞEY ÖĞRETMEMİŞ
Geçmişte Türkiye’de meydana gelen depremleri hatırlatan Koramaz, “Tarihimizin en yıkıcı depremlerinden biri olan 17 Ağustos depreminin üzerinden tam 25 yıl geçti. 20 binden fazla yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 50 binden fazla kişinin yaralandığı, yüzbinlerce yapıyı yerle bir eden 17 Ağustos Depremi’nin 25’inci yılında kaybettiklerimizi bir kez daha özlemle anıyoruz. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden bugüne geçen çeyrek asırda, üzülerek görüyoruz ki; meydana gelen depremler ve diğer doğa kaynaklı afetler sonucunda yaşanan can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmalar siyasal iktidara hiçbir şey öğretmemiştir. Hepimizin hafızasına kazınan Büyük Marmara Depreminin ardından, 2003’te Bingöl’de, 2011 Van’da, 2020’de Elâzığ-Sivrice ve İzmir’de ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş ve 20 Şubat 2023 Hatay depremlerinde de benzer acıları tekrar tekrar yaşadık, yaşıyoruz. Bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin görüşlere, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalara itibar edilmemiş, yıllar süren çalışma ve raporlar göz ardı edilmiştir. Bu ihmal ve umursamazlık nedeniyle yıllar içinde yaşanan felaketlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir. Ancak görüyoruz ki hiçbir ders çıkarılmamış. Şimdiye kadar Marmara, Elâzığ, Van, İzmir depremlerinin ardındandın karşılaştığımız manzara değişmedi” ifadelerine yer verdi.
KAR HIRSLIYLA VERİLEN İMAR İZİNLERİ YURTTAŞLAR İÇİN BÜYÜK BİR TEHDİT
Kentleşmenin ve planlamanın bilimsel ilkelerine uyulmadığını vurgulayan Koramaz, “Bugün Hatay’da, Kahramanmaraş’ta yaşanan da böyledir. 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depreminin ardından da benzer hatalar ısrarla yapılmaya devam edilmektedir. 6306 sayılı yasa kapsamında Bakanlıkça resen belirlenebilen Rezerv yapı alanı uygulamasıyla; milyonlarca yurttaşımız hem yerinden edilmekte hem de güvencesiz konutlarda yaşamaya mahkûm edilmektedir. Bu açıkça keyfi ve plansız bir uygulamadır. Kar hırsıyla kentin değerli arazilerine, zeytinliklerine rezerv alan kararı çıkarılarak verilen imar izinleri, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirler, plansız-çarpık kentleşme ve mühendislik hizmeti almayan yapılar yurttaşlar için büyük bir tehdittir. Her kent kendi doğal, kültürel, coğrafi ve tarihi mirasıyla korunmalıdır. Devletin asli sorumluluğu tüm yurttaşlarımızın güvenli ve sağlıklı bir kentte yaşamasını sağlamaktır. Çok iyi biliyoruz ki bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayarak, insan hayatının, doğanın ve çevrenin ranta kurban edilmesi, ısrarlı ve bilinçli bir politik tercihin ürünüdür” diye belirtti.
Çeyrek asırlık bir yıkımın ve acının ortasında bir kez daha iktidara seslendiklerini aktaran Koramaz, “Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Yapılaşmadan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi için çağdaş bir ‘risk yönetim’ sistemi oluşturulmalıdır. Güvenli yapılaşmanın sağlanması ve tüm bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modeli benimsenmelidir. Kentsel rant için değil, depreme hazırlıklı şehirler kurabilmek için imar planları oluşturulmalı, parsel bazında yapılan imar tadilatları ile ormanlık alanlar ve su havzaları dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açılmamalıdır. Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumlar mutlaka devreye sokulmalıdır. Büyük beklentilerle hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının gerekleri yerine getirilerek; başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanteri çıkarılmalı, mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılmalıdır. Depremlerde can kayıplarının önlenmesi için izlenmesi gereken tek yol, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin bilimsel-teknik doğruların ışığında kamucu bir yaklaşımla uygulanmasıdır. Afetlerin zararlarının en aza indirilmesi için bilimsel ve teknik gereklilikler ikirciksiz olarak uygulanmalıdır. Doğup büyüdüğümüz topraklar ve yurttaşlarımız bunca acıyı hak etmiyor. Bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak verin” sözlerine yer verdi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25’inci yıldönümüne ilişkin, bugün basın açıklaması yaparak, bilim ve mühendislik hizmetlerinin göz ardı edilmesinin, Türkiye’deki doğal afetlerin yarattığı yıkımları artırdığını vurguladı
Muhabir- Merve Ağrıç/ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 25’inci yıldönümüne ilişkin bugün basın açıklaması yaparak, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yüzleşme sürecindeki eksikliklere dikkat çekti. Geçen çeyrek asırda, yaşanan büyük acılara ve kayıplara rağmen siyasi iktidarın gerekli dersleri almadığını vurgulayan Koramaz, özellikle deprem sonrası imar politikalarının ve şehirleşme stratejilerinin yetersizliğini eleştirdi. Koramaz, bilim ve mühendislik hizmetlerinin göz ardı edilmesinin, Türkiye’deki doğal afetlerin yarattığı yıkımları artırdığını belirtti. Basın açıklamasında, güvenli şehirlerin inşası ve deprem riskine karşı alınması gereken önlemlerin hızla hayata geçirilmesi çağrısında bulunan Koramaz, kentsel rant yerine toplum yararına politikalar geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.
YAŞANAN CAN KAYIPLARI, TRAVMALAR SİYASAL İKTİDARA HİÇBİR ŞEY ÖĞRETMEMİŞ
Geçmişte Türkiye’de meydana gelen depremleri hatırlatan Koramaz, “Tarihimizin en yıkıcı depremlerinden biri olan 17 Ağustos depreminin üzerinden tam 25 yıl geçti. 20 binden fazla yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 50 binden fazla kişinin yaralandığı, yüzbinlerce yapıyı yerle bir eden 17 Ağustos Depremi’nin 25’inci yılında kaybettiklerimizi bir kez daha özlemle anıyoruz. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nden bugüne geçen çeyrek asırda, üzülerek görüyoruz ki; meydana gelen depremler ve diğer doğa kaynaklı afetler sonucunda yaşanan can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmalar siyasal iktidara hiçbir şey öğretmemiştir. Hepimizin hafızasına kazınan Büyük Marmara Depreminin ardından, 2003’te Bingöl’de, 2011 Van’da, 2020’de Elâzığ-Sivrice ve İzmir’de ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş ve 20 Şubat 2023 Hatay depremlerinde de benzer acıları tekrar tekrar yaşadık, yaşıyoruz. Bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin görüşlere, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalara itibar edilmemiş, yıllar süren çalışma ve raporlar göz ardı edilmiştir. Bu ihmal ve umursamazlık nedeniyle yıllar içinde yaşanan felaketlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir. Ancak görüyoruz ki hiçbir ders çıkarılmamış. Şimdiye kadar Marmara, Elâzığ, Van, İzmir depremlerinin ardındandın karşılaştığımız manzara değişmedi” ifadelerine yer verdi.
KAR HIRSLIYLA VERİLEN İMAR İZİNLERİ YURTTAŞLAR İÇİN BÜYÜK BİR TEHDİT
Kentleşmenin ve planlamanın bilimsel ilkelerine uyulmadığını vurgulayan Koramaz, “Bugün Hatay’da, Kahramanmaraş’ta yaşanan da böyledir. 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depreminin ardından da benzer hatalar ısrarla yapılmaya devam edilmektedir. 6306 sayılı yasa kapsamında Bakanlıkça resen belirlenebilen Rezerv yapı alanı uygulamasıyla; milyonlarca yurttaşımız hem yerinden edilmekte hem de güvencesiz konutlarda yaşamaya mahkûm edilmektedir. Bu açıkça keyfi ve plansız bir uygulamadır. Kar hırsıyla kentin değerli arazilerine, zeytinliklerine rezerv alan kararı çıkarılarak verilen imar izinleri, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirler, plansız-çarpık kentleşme ve mühendislik hizmeti almayan yapılar yurttaşlar için büyük bir tehdittir. Her kent kendi doğal, kültürel, coğrafi ve tarihi mirasıyla korunmalıdır. Devletin asli sorumluluğu tüm yurttaşlarımızın güvenli ve sağlıklı bir kentte yaşamasını sağlamaktır. Çok iyi biliyoruz ki bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayarak, insan hayatının, doğanın ve çevrenin ranta kurban edilmesi, ısrarlı ve bilinçli bir politik tercihin ürünüdür” diye belirtti.
KENTSEL RANT İÇİN DEĞİL, DEPREME HAZIRLIKLI ŞEHİRLER İÇİN İMAR PLANLARI OLUŞTURULMALI
Çeyrek asırlık bir yıkımın ve acının ortasında bir kez daha iktidara seslendiklerini aktaran Koramaz, “Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Yapılaşmadan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi için çağdaş bir ‘risk yönetim’ sistemi oluşturulmalıdır. Güvenli yapılaşmanın sağlanması ve tüm bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modeli benimsenmelidir. Kentsel rant için değil, depreme hazırlıklı şehirler kurabilmek için imar planları oluşturulmalı, parsel bazında yapılan imar tadilatları ile ormanlık alanlar ve su havzaları dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açılmamalıdır. Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumlar mutlaka devreye sokulmalıdır. Büyük beklentilerle hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının gerekleri yerine getirilerek; başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanteri çıkarılmalı, mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılmalıdır. Depremlerde can kayıplarının önlenmesi için izlenmesi gereken tek yol, mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin bilimsel-teknik doğruların ışığında kamucu bir yaklaşımla uygulanmasıdır. Afetlerin zararlarının en aza indirilmesi için bilimsel ve teknik gereklilikler ikirciksiz olarak uygulanmalıdır. Doğup büyüdüğümüz topraklar ve yurttaşlarımız bunca acıyı hak etmiyor. Bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak verin” sözlerine yer verdi.
Kaynak: MERVE AĞRIÇ
İzmir'de sahnelenen Kına Yakın'a yoğun ilgi
İzmir'de motosiklet ile ağaca çarpan 2 genç öldü, 1'i yaralandı
Karaburun Nergis festivali ne zaman? Nergis festivali programı 2025
Menemen halkından arazi satışlarına ‘dur’ çağrısı
Yılmaz Özdil kalp krizi geçirdi
Dini değerlere, Atatürk'e ve Zübeyde Hanım'a hakaret eden şahıstan savunma
Hedef temiz İzmir Körfezi: Dip tarama çalışmalarının 1 aylık raporu belli oldu
Tugay’dan Zübeyde Hanım anmasında Cumhuriyet vurgusu: Atatürk’ün yanında olalım
Ege Üniversitesi’nden çocuk sağlığı için dev proje: TÜBİTAK’tan destek alacak
Menemen’de ilk üç taşınmazın satışı gerçekleştirildi
Son Girilen Haberler
Resmi Gazete'de yayımlandı: İhtiyaç sahibi hanelere kömür yardımı yapılacak
Dar gelirli hanelere ısınma desteği kapsamında kömür yardımı yapılmasını öngören karar, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Resmi Gazete'de yayımlandı: Ayakta tedavide katılım payı 20 lira oldu
Genel Sağlık Sigortası kapsamındaki düzenlemeleri de içeren "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun", Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Adli Tıp Kurumu ve Türkiye Adalet Akademisine yeni atamalar Resmi Gazete'de
Adli Tıp Kurumu ve Türkiye Adalet Akademisi ile ilgili atamalara dair kararlar, Resmi Gazete'de yayımlanarak kamuoyuna duyuruldu.