Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Sağlık Bakanlığı’na: Bu reklam filmi kaldırılmalı!
Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Sağlık Bakanlığı’na: Bu reklam filmi kaldırılmalı!
Sağlık Bakanlığı’nın ‘Normal Doğum Eylem Planı’ videosuna bir tepki de Türkiye Psikiyatri Derneği’nden geldi
Haber Giriş Tarihi: 09.10.2024 15:47
Haber Güncellenme Tarihi: 09.10.2024 16:04
Muhabir:
SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Türkiye Psikiyatri Derneği, Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Normal Doğum Eylem Planı’ kapsamında hazırlanan kamu spotu şeklindeki videonun birçok yönden uygun olmadığını belirtti. Yapılan yazılı açıklamada dernek, videonun ivedilikle kaldırılmasını ve yarattığı olumsuz etkiyi düzeltici bilgilendirme yapılmasını talep etti.
“Oldukça yanlı ve bilimsel kanıtlardan uzak söylemler bulunan tanıtım videosunun ve plan dahilinde yapılan açıklamaların, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere toplumda yaratacağı ruhsal yükün olumsuz sonuçları olacağını düşünmekteyiz” diyen dernek yönetimi, “Videonun içeriğinde, vajinal doğum yöntemi ‘normal doğum’ olarak tanımlanarak, sezaryenle doğumun normal dışı bir yöntem olduğu algısı oluşturulmaktadır” ifadelerine de yer verdi.
YETERSİZ, SUÇLU VE BAŞARISIZ HİSSETTİRECEK VURGULAR…
Öte yandan açıklamada, “Fetüsün seslendirilmesi, sezaryen doğumu korku dolu bir süreç olarak resmetmekte, buna karşılık vajinal doğumu ‘başarı’ olarak göstermektedir. Sezaryen ile doğum yapmış kadınlar adeta ‘başarısız, kolaycı anneler’ olarak damgalanmakta ve bebekleri ile bağ kuramadıkları, emziremedikleri ve normal yaşama geç döndükleri mesajı ile çocuklarının sağlığını tehlikeye attıkları ima edilmektedir. Bu ayrımcı yaklaşım, sezaryen doğum yapan kadınları ‘yetersiz, suçlu ve başarısız’ hissettirecek vurgular içermektedir. Videoda sezaryen doğum sırasında annenin yüz ifadesi, seslendirme, doğum ortamı, hatta hekim ve sağlık çalışanlarının olumsuz yüz ifadeleri sezaryen doğumu korku dolu ve belirsiz bir durum olarak tanıtmakta ve vajinal doğum süreci ile kıyaslama yapılmasına neden olmaktadır. Vajinal doğumda anne ve bebek arasında sağlıklı bir bağ kurulduğu ifadesi bu bağın sezaryen doğumda kurulamayacağı vurgusu yapmaktadır” bilgisi de paylaşıldı.
OLDUKÇA TARAFLI BİR YAKLAŞIM
Açıklamanın devamında, “Videoda belirtilenin aksine, anne bebek arasındaki bağ doğum şekli ile belirlenen değil, doğum sonrası anne ve bebeğin tensel teması ile başlayan daha sonra bakım verme ile gelişen bir süreçtir. Bakım verme sürecinde annenin sosyal desteğinin iyi olması oldukça önem kazanmaktadır. Bu destek sadece babanın ve aile yakınlarının birincil desteğini değil, aynı zamanda devlet politikaları tarafından sağlanması gereken desteği de kapsamaktadır. Sezaryen doğumla ilgili kesitlerde; bebeğin hiç ayrılmak istemediği ve hazır olmadan doğum sürecine girdiği şeklinde anlaşılan videoda bebeğin yaşamsal fonksiyonlarını kazanmadan zorla dünyaya getirildiği iması yapılmaktadır. Bu da elektif (planlı) sezaryen vakalarında hekimin görüşünün ve tıbbi gerekliliklerin saf dışı bırakılarak annenin ve bebeğin iyilik halinin gözetilmediğini düşündürmektedir. Bebeğin doğar doğmaz yaşamsal fonksiyonlarının yeterli olup olmadığının incelenmesi her iki doğum sürecinde de rutinde yapılmakta olup bu işlemin sadece sezaryen doğumda yapıldığının gösterilmesi oldukça taraflı bir yaklaşımdır. Normal doğumu anlatan sahnelerde ise babanın daha aktif bir konum aldığı, annenin acı çekmeden doğurduğu ve bebeğin çok mutlu bir şekilde dünyaya geldiği görülmektedir. Halbuki babanın desteği ve ilk andan itibaren bebekle temas sezeryan doğumda da gayet mümkündür” cümlelerine de dikkat çekildi.
KOMPLEKS BİR SÜREÇ
Türkiye Psikiyatri Derneği konuya ilişkin şunları da ekledi: “Vajinal yolla doğumun teşvik edilmesi normaldir ancak bunun ayrıştırıcı ve damgalayıcı bir dille yapılması; bir şeyi teşvik etmeye çalışırken onun alternatifinin kötülenmesi, karalanması ve ötekileştirilmesi kabul edilemez. Bu tutum videonun amacından sapmasına yol açmıştır ve bazı tıbbi gereklilikler nedeniyle vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir, tek bir doğru herkes için geçerliymiş gibi göstererek hasta-hekim arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir ve sonunda anne-bebek sağlığını olumsuz etkileyebilir. Gebelik ve doğum süreci fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu dönemde, önceden var olan hastalıkların, genetik etmenlerin ve biyokimyasal süreçlerin yanı sıra ağır eleştiri almak, doğumla ilgili kaygılar, çocuk bakım stresi, ekonomik sorunlar ve stresli yaşam olayları ruhsal hastalıklar için zemin hazırlamaktadır. Tam da bu nedenledir ki sezaryen doğum yapması gereken annelerin bu video nedeniyle sosyal ortamlarda yargılanabileceği ve kendisinin başarısız bir anne olacağını düşünmesi olasıdır ve bu durum ruhsal hastalık gelişimine zemin hazırlayabilmektedir.”
HER KADIN İÇİN ERİŞİLEBİLİR VE GÜVENLİ OLAN BİR SAĞLIK ORTAMI
Dünya Sağlık Örgütü’nün, doğum için belirli hedef oranları ve doğum şekli önermenin yerine, her kadının hamilelik ve doğum sürecindeki birbirinden farklı ihtiyaçlarına odaklanmanın önemini vurguladığını aktaran dernek, “Tüm kadınların bu dönemde yeterli süre ve sıklıkta sağlık hizmeti sağlayıcılarına ulaşabilmesi, konuşabilmesi ve doğumlarıyla ilgili karar alma sürecinin bir parçası olması, riskler ve faydalar dahil olmak üzere yeterli bilgi alması önemlidir. Sadece tıbbi değil psikolojik destek de hamilelik ve doğum boyunca kaliteli bakımın kritik bir unsurudur. Kadınların ruhsal sağlıklarının geliştirilmesi için; çeşitli ayrımcılıklara maruz bırakılmadan doğurganlık haklarından özgürce yararlanabildiği, mevcut koşullarda sayı yetersizliği nedeniyle etkin işlemeyen ancak gebelik ve doğum süreçlerinde önemli olan ebelik sisteminin güçlendirildiği, her kadın için erişilebilir ve güvenli olan bir sağlık ortamının oluşturulması gerektiği dikkate alınmalıdır” çağrısında bulundu.
KADIN BEDENİ ÜZERİNDE TAHAKKÜM KURMAKTA
Gebelik sürecinin, doğum ve doğum sonrasının kadın bedeni üzerinde ilerleyen süreçler olduğunu, kadın ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesinde tüm bu süreçler gibi kritik önemi olduğunu söyleyen dernek, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı cinsiyetçi dili ve kadın bedeni üzerindeki baskısının yansımalarını bu reklam filminde de görüyoruz. Doğumun normal ve normal olmayan olarak ayrıştırılmasının, sezaryen doğum yapan annelerin çocuklarıyla sağlıklı bir bağ kuramadığı ve yeterli anne olmadığı algısının yaratılmasının kadınlar üzerinde oluşturacağı baskı ve ruh sağlığına olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Reklam dili bu bağlamda cinsiyetçi ve damgalayıcıdır, kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaktadır. Oysaki sezaryen doğum oranlarının artması sezaryen olan kadınlar ve ameliyat yapan hekimler üzerinden değil, pek çok alanda değerlendirilmesi gereken bir süreçtir” ifadelerine yer verdi.
KADINI GÖRMEYEN AİLE VE SAĞLIK POLİTİKALARI
Son olarak ise dernek, “20 yıldır ülkemizde de hızla artan sezaryen oranları kadınların ‘başarısızlıklarının’ değil mevcut, kadını görmeyen aile ve sağlık politikalarının sonucudur.
Sonuç olarak, videonun içeriği, tıbbi bilgiden uzak, damgalayıcı ve etik ihlaller içermektedir. Kadınların doğum sonrası dönemde yaşayabildiği kaygılar ve depresyon gibi durumlar düşünüldüğünde, sezaryenle doğum yapan kadınların ruhsal belirtilerinin daha da şiddetlenmesine neden olabilir. Kadın ve kadın bedeni üzerinde tahakküm kuran, cinsiyetçi dil içeren, kadınları birincil bakım veren rolüne sabitleyen, tıbbi etik kurallara uygun olmayan, kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm toplumun ruh sağlığını olumsuz etkileyecek bu reklam filmi kaldırılmalıdır” mesajı verildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sağlık Bakanlığı’nın ‘Normal Doğum Eylem Planı’ videosuna bir tepki de Türkiye Psikiyatri Derneği’nden geldi
Türkiye Psikiyatri Derneği, Sağlık Bakanlığı tarafından ‘Normal Doğum Eylem Planı’ kapsamında hazırlanan kamu spotu şeklindeki videonun birçok yönden uygun olmadığını belirtti. Yapılan yazılı açıklamada dernek, videonun ivedilikle kaldırılmasını ve yarattığı olumsuz etkiyi düzeltici bilgilendirme yapılmasını talep etti.
“Oldukça yanlı ve bilimsel kanıtlardan uzak söylemler bulunan tanıtım videosunun ve plan dahilinde yapılan açıklamaların, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere toplumda yaratacağı ruhsal yükün olumsuz sonuçları olacağını düşünmekteyiz” diyen dernek yönetimi, “Videonun içeriğinde, vajinal doğum yöntemi ‘normal doğum’ olarak tanımlanarak, sezaryenle doğumun normal dışı bir yöntem olduğu algısı oluşturulmaktadır” ifadelerine de yer verdi.
YETERSİZ, SUÇLU VE BAŞARISIZ HİSSETTİRECEK VURGULAR…
Öte yandan açıklamada, “Fetüsün seslendirilmesi, sezaryen doğumu korku dolu bir süreç olarak resmetmekte, buna karşılık vajinal doğumu ‘başarı’ olarak göstermektedir. Sezaryen ile doğum yapmış kadınlar adeta ‘başarısız, kolaycı anneler’ olarak damgalanmakta ve bebekleri ile bağ kuramadıkları, emziremedikleri ve normal yaşama geç döndükleri mesajı ile çocuklarının sağlığını tehlikeye attıkları ima edilmektedir. Bu ayrımcı yaklaşım, sezaryen doğum yapan kadınları ‘yetersiz, suçlu ve başarısız’ hissettirecek vurgular içermektedir. Videoda sezaryen doğum sırasında annenin yüz ifadesi, seslendirme, doğum ortamı, hatta hekim ve sağlık çalışanlarının olumsuz yüz ifadeleri sezaryen doğumu korku dolu ve belirsiz bir durum olarak tanıtmakta ve vajinal doğum süreci ile kıyaslama yapılmasına neden olmaktadır. Vajinal doğumda anne ve bebek arasında sağlıklı bir bağ kurulduğu ifadesi bu bağın sezaryen doğumda kurulamayacağı vurgusu yapmaktadır” bilgisi de paylaşıldı.
OLDUKÇA TARAFLI BİR YAKLAŞIM
Açıklamanın devamında, “Videoda belirtilenin aksine, anne bebek arasındaki bağ doğum şekli ile belirlenen değil, doğum sonrası anne ve bebeğin tensel teması ile başlayan daha sonra bakım verme ile gelişen bir süreçtir. Bakım verme sürecinde annenin sosyal desteğinin iyi olması oldukça önem kazanmaktadır. Bu destek sadece babanın ve aile yakınlarının birincil desteğini değil, aynı zamanda devlet politikaları tarafından sağlanması gereken desteği de kapsamaktadır. Sezaryen doğumla ilgili kesitlerde; bebeğin hiç ayrılmak istemediği ve hazır olmadan doğum sürecine girdiği şeklinde anlaşılan videoda bebeğin yaşamsal fonksiyonlarını kazanmadan zorla dünyaya getirildiği iması yapılmaktadır. Bu da elektif (planlı) sezaryen vakalarında hekimin görüşünün ve tıbbi gerekliliklerin saf dışı bırakılarak annenin ve bebeğin iyilik halinin gözetilmediğini düşündürmektedir. Bebeğin doğar doğmaz yaşamsal fonksiyonlarının yeterli olup olmadığının incelenmesi her iki doğum sürecinde de rutinde yapılmakta olup bu işlemin sadece sezaryen doğumda yapıldığının gösterilmesi oldukça taraflı bir yaklaşımdır. Normal doğumu anlatan sahnelerde ise babanın daha aktif bir konum aldığı, annenin acı çekmeden doğurduğu ve bebeğin çok mutlu bir şekilde dünyaya geldiği görülmektedir. Halbuki babanın desteği ve ilk andan itibaren bebekle temas sezeryan doğumda da gayet mümkündür” cümlelerine de dikkat çekildi.
KOMPLEKS BİR SÜREÇ
Türkiye Psikiyatri Derneği konuya ilişkin şunları da ekledi: “Vajinal yolla doğumun teşvik edilmesi normaldir ancak bunun ayrıştırıcı ve damgalayıcı bir dille yapılması; bir şeyi teşvik etmeye çalışırken onun alternatifinin kötülenmesi, karalanması ve ötekileştirilmesi kabul edilemez. Bu tutum videonun amacından sapmasına yol açmıştır ve bazı tıbbi gereklilikler nedeniyle vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir, tek bir doğru herkes için geçerliymiş gibi göstererek hasta-hekim arasındaki güven ilişkisini zedeleyebilir ve sonunda anne-bebek sağlığını olumsuz etkileyebilir. Gebelik ve doğum süreci fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu dönemde, önceden var olan hastalıkların, genetik etmenlerin ve biyokimyasal süreçlerin yanı sıra ağır eleştiri almak, doğumla ilgili kaygılar, çocuk bakım stresi, ekonomik sorunlar ve stresli yaşam olayları ruhsal hastalıklar için zemin hazırlamaktadır. Tam da bu nedenledir ki sezaryen doğum yapması gereken annelerin bu video nedeniyle sosyal ortamlarda yargılanabileceği ve kendisinin başarısız bir anne olacağını düşünmesi olasıdır ve bu durum ruhsal hastalık gelişimine zemin hazırlayabilmektedir.”
HER KADIN İÇİN ERİŞİLEBİLİR VE GÜVENLİ OLAN BİR SAĞLIK ORTAMI
Dünya Sağlık Örgütü’nün, doğum için belirli hedef oranları ve doğum şekli önermenin yerine, her kadının hamilelik ve doğum sürecindeki birbirinden farklı ihtiyaçlarına odaklanmanın önemini vurguladığını aktaran dernek, “Tüm kadınların bu dönemde yeterli süre ve sıklıkta sağlık hizmeti sağlayıcılarına ulaşabilmesi, konuşabilmesi ve doğumlarıyla ilgili karar alma sürecinin bir parçası olması, riskler ve faydalar dahil olmak üzere yeterli bilgi alması önemlidir. Sadece tıbbi değil psikolojik destek de hamilelik ve doğum boyunca kaliteli bakımın kritik bir unsurudur. Kadınların ruhsal sağlıklarının geliştirilmesi için; çeşitli ayrımcılıklara maruz bırakılmadan doğurganlık haklarından özgürce yararlanabildiği, mevcut koşullarda sayı yetersizliği nedeniyle etkin işlemeyen ancak gebelik ve doğum süreçlerinde önemli olan ebelik sisteminin güçlendirildiği, her kadın için erişilebilir ve güvenli olan bir sağlık ortamının oluşturulması gerektiği dikkate alınmalıdır” çağrısında bulundu.
KADIN BEDENİ ÜZERİNDE TAHAKKÜM KURMAKTA
Gebelik sürecinin, doğum ve doğum sonrasının kadın bedeni üzerinde ilerleyen süreçler olduğunu, kadın ruh sağlığının korunması ve geliştirilmesinde tüm bu süreçler gibi kritik önemi olduğunu söyleyen dernek, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı cinsiyetçi dili ve kadın bedeni üzerindeki baskısının yansımalarını bu reklam filminde de görüyoruz. Doğumun normal ve normal olmayan olarak ayrıştırılmasının, sezaryen doğum yapan annelerin çocuklarıyla sağlıklı bir bağ kuramadığı ve yeterli anne olmadığı algısının yaratılmasının kadınlar üzerinde oluşturacağı baskı ve ruh sağlığına olumsuz etkileri kaçınılmazdır. Reklam dili bu bağlamda cinsiyetçi ve damgalayıcıdır, kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmaktadır. Oysaki sezaryen doğum oranlarının artması sezaryen olan kadınlar ve ameliyat yapan hekimler üzerinden değil, pek çok alanda değerlendirilmesi gereken bir süreçtir” ifadelerine yer verdi.
KADINI GÖRMEYEN AİLE VE SAĞLIK POLİTİKALARI
Son olarak ise dernek, “20 yıldır ülkemizde de hızla artan sezaryen oranları kadınların ‘başarısızlıklarının’ değil mevcut, kadını görmeyen aile ve sağlık politikalarının sonucudur.
Sonuç olarak, videonun içeriği, tıbbi bilgiden uzak, damgalayıcı ve etik ihlaller içermektedir. Kadınların doğum sonrası dönemde yaşayabildiği kaygılar ve depresyon gibi durumlar düşünüldüğünde, sezaryenle doğum yapan kadınların ruhsal belirtilerinin daha da şiddetlenmesine neden olabilir. Kadın ve kadın bedeni üzerinde tahakküm kuran, cinsiyetçi dil içeren, kadınları birincil bakım veren rolüne sabitleyen, tıbbi etik kurallara uygun olmayan, kadın ve çocuklar başta olmak üzere tüm toplumun ruh sağlığını olumsuz etkileyecek bu reklam filmi kaldırılmalıdır” mesajı verildi.
Kaynak: SULTAN GÜMÜŞ KAYA
Acun Ilıcalı'ya bahis soruşturması başlatıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması!
Güzelbahçe Belediye Başkanı Günay’ın acı günü: Oğlu Onur Günay hayatını kaybetti
Ayşe Kulin, İzmir Sanat Söyleşileri’nde okurlarıyla buluşuyor
Konak Belediyesi'nden vergi ödemelerine kolaylık
Tarımın geleceği sözde kaldı
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde İzmirli çocuklar masal atölyesinde buluştu
25. İzmir Kısa Film Festivali Ödüllü filmleri Çiğli’de sinemaseverlerle buluşuyor
İzmir'de AFAD ekiplerinden keçi kurtarma operasyonu
Dr. Oktay Özel’den Türkiye’nin göçmen tarihine yolculuk
Son Girilen Haberler
Bucaspor, zirve yarışında
TFF 2. Lig'de mücadele eden Bucaspor 1928, zirve yarışında Van Spor Futbol Kulübü ile kozlarını paylaşıyor. Sarı fırtınalar zirve yarışında inadını sürdürüyor. Detaylar haberimizde...
Bornova’da akran zorbalığına karşı önemli adım
Bornova Belediyesi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde, Çocuk Aktivite Merkezleri'nde eğitim gören miniklere, Belediye Başkan Vekili Yağmur Yurdakul Özkan’ın katılımıyla "Akran Zorbalığı" konulu kitap setleri dağıttı.
Ege-Koop'ta yeni dönemin ilk toplantısı yapıldı
Ege-Koop Danışma Kurulu, 2024-2025 dönemi ilk toplantısını yeni üyelerin katılımıyla kooperatif yönetim binasında gerçekleştirdi. Toplantıda, önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek üç yeni projenin müjdesi verilirken, aynı zamanda danışma kurulunda görev dağılımları yapıldı