[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#6284 sayılı kanun

6284 sayılı kanun haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, 6284 sayılı kanun haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

“6284 Sayılı Kanun kırmızı çizgimizdir” Haber

“6284 Sayılı Kanun kırmızı çizgimizdir”

YAREN ELMAS GÜZELKAN CHP Kadın Kolları MYK üyesi ve İzmir 2. Bölge Aday Adayı Ayten Gülsever, Vedat Araz ile Düşündüğünü Söyle programına konuk oldu. Gülsever, aday adaylığını, siyasetteki hedefleri Cumhur İttifakı’nın 6284 Sayılı Kanuna karşı tutumu partinin adaylara karşı koyduğu cinsiyet kotası ve gündeme dair konulara değindi. Gülsever, “6284 Sayılı Kanun bizim kırmızı çizgimizdir” ifadelerini kullandı. ÇEŞİTLİ KADEMELERİNDE GÖREV ALDIM Adaylık konusunda ümitli olduğunu ifade eden Gülsever, “Umudumuz olmasa böyle bir seçime girmezdim. Umudun dışında aslında bu kadroları hak eden insanlarız. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir neferi olarak hareket ediyoruz. Taşıdığımız kimliklerle, taşıdığımız emekler ve tecrübelerle bunu hak ediyoruz. Adaylık sürecine de gelince örgütümün aslında ciddi bir talebi oldu. Son zamana kadar bekleyip süreci görmek, Genel Başkanımızın elini de rahatlatmak istedim. Olunca bu talebe de kayıtsız kalmak mümkün değildi. Hepimizin gönlünde eminim taçlandırılmasını isteriz. Ben de otuz yıllık bir parti neferiyim. Tabi ki çeşitli kademelerinde görev aldım. Genel Başkanımızın grup danışmanlığını yaptım. Süreçte Çankaya’da siyaset danışmanlığım oldu. Adalet Yürüyüşü'nde yirmi üç gün boyunca komitenin başında olanlardan biriyim. On dört cumhurbaşkanlığı mitinglerinin hepsinde görev aldım. Bugün türcü komite olarak üç büyükşehir belediye başkanlığının seçim çalışmalarında, onun dışında İzmir il ve ilçelerinin seçim çalışmalarında partinin bir neferi olarak başkanımın tüm il çalışmalarında elimden geldiğince katılmak dışında orda katkı koyarak bulundum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin süreci dışında bir de bürokrasi hayatım var. Dolayısıyla yirmi beş yıllık hem Botaş’ta hem de çeşitli kademelerde İzmir Bölge Müdürlüğü dahil olmak üzere hem bakanlıklarda hem de Meclis’te görev aldım. Bütün bu tecrübelerle ben bu yarışta var olmak isterim. Genel Başkanımızın iktidara giden sürecinde yanında olmak istedim. Tekrar parlamenterler sisteme geçerken bu coşkuyu alıp halkın iktidarını kucaklarken o parlamenter sistemin içinde olup o coşkuyu yaşamak istedim. Bunlardan kaynaklı biraz da kadının sesi olmak gerekiyor. Ama kadının sesi olmak gerekirken kadın aday konumunda bakmıyorum aslında gerçekten bunu hak ediyor musunuz? Bunu yapabilecek misiniz? Bunların donanımlarına sahip misiniz? Devletin işleyişini bilmeniz gerekiyor. Sonuçta kamu personelisiniz aslında bir vekil olarak da sorun çözen kamu personelidir. Bölgenizi iyi tanımanız gerekiyor, örgütünüzü iyi tanımanız gerekiyor. Bütün bunlara tecrübe noktasında kendimi yeterli görüyorum o yüzden de bölgemi, ilimi, kadınları, gençleri, örgütün tüm üyelerin temsilcisi olarak kendimi orda görmek istiyorum ve göreceğime de inanıyorum” dedi.  KOTA DİYE BİR ŞEY OLMAZ CHP’nin adaylar için belirlediği cinsiyet kotasını değerlendiren Gülsever, “Sürecin hızlı ilerlemesi nedeniyle genel merkezde komisyon kuruldu. İlgili genel başkan yardımcılarımıza bölgeler ayrıldı. Şimdiye kadar Cumhuriyet Halk Partisi kapısından girip yeni üye olan dolayısıyla bu sürecin içerisinde yaşayan, yaşamak isteyen bir de gerçekten emekten, liyakattan gelen bütün tecrübeleriyle olan kadın arkadaşlarımız var. Ben burada biraz daha pozitif ayrımcılığı, o emekten yana harcayan tüm kadın arkadaşlarımdan yana kullanmak istiyorum. Devlettedir, uzmanlaştığı bir birim vardır o yüzden siyasete girememiştir. Tabi ki o kadın arkadaşlarımızda olması gerekiyor. Kadın arkadaş olarak da değil erkek ya da kadın uzmanlaştığı alanda gelip katkı vermesi doğrudur. Kadroları da oluştururken artık örgütün de vicdanlı olarak hareket edilmesi gerekiyor. Kadının ekonomik olarak buna hazır olması gerekiyor. Örgütlerden destek alması, ailesinden destek alması gerekiyor. Ülkede kadının biraz daha siyaset konusunda sıkıntısı var. Bizim yüzde elli kadın kotasını koymamız gereksiz. Kota diye bir şey olmaz. Kadın temsiliyeti olur. Kadın temsiliyeti için bir yerlere danışmamız gerekmiyor. Bu gönül işidir. Kadın ve erkek eşittir. Cinsiyet hakkı oraya konmalıdır. Biz eşit mücadele ediyoruz. Hatta bütün erkek arkadaşlarımızdan daha zor mücadele ediyoruz... Niye? Biz çocuklarımızı, evimizi de bırakıyoruz. Belki iş imkanı... Bir de işte ekstradan belli siyasetin verdiği dezavantajlar da var aslında biraz daha açıkçası kadınlar kollanırsa sevinirim. CHP’nin cinsiyet kotası eşit değildir. Kadın erkek değil de doğru kişiyse olarak bulunması gerekir. Kadın erkek olarak ayrılması yanlıştır” şeklinde konuştu.   İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VURGUSU 6284 sayılı kanunun son günlerde Cumhur İttifakınca tartışılır olmasına ilişkin konuşan Gülsever, “6284 Sayılı Kanun kırmızı çizgimizdir. Son zamanlarda kadın cinayetleri arttı. Bu kanun aynı zamanda aile birliğini ve aile içi şiddeti önleyici dolayısıyla kadın hakkını tamamen hukuksal olarak destekleyen bu kanunun güçlendirilmesi gerekiyor ve sahip çıkılması gerekiyor. Bunun diğer tarafı da İstanbul Sözleşmesi. Bir gecede feshedilen İstanbul Sözleşmesi’ni iktidara geldiğimiz ilk yirmi dört saat içerisinde tekrar yürürlüğe koyacağız. Mesele olan her gün artık bir kadının öldürülmesi olayından çıktı. En az üç, dört kadının öldürüldüğü olaya geldi. Şimdi parlamenter sistemle birlikte ne diyoruz kadınların kendini güvende hissedebilmesi için önce kadını tanımak lazım aslında hakkettiği hakları Cumhuriyet döneminden itibaren kazandığı hakları korumak ve bu hakları güçlendirmek gerekiyor. 8 Mart Dünya Emekçiler Kadınlar Günü’nü resmileştirmek gerekiyor. Bir ikincisi şiddeti önlemek için şiddet gören kadınlarımızın psikolojik destek alması, iş desteği alması, barınma desteği alması, ruhsal desteği alması ve çocuklarıyla birlikte hayata kazandırılması gerekir. Kadın kendini sokakta giderken güvende hissetmesi gerekiyor. Kadın gece dışarı çıktığında korkmadan yürüyebilsin, güldüğünde benim için ne düşünüyorlar demesin. Özgürlük aslında insanların kadın veya erkek değil. Özgür yapıdaki bir bireyi güçlendirmemiz gerekiyor. Özgür bir birey anca yetişip sağlıklı bir toplum oluşturabilir. Sağlıklı bir anne, sağlıklı bir evlat yetiştirebilir” değerlendirmelerinde bulundu.  İZMİR’DEN BAKANIMIZ ÇIKACAK  “İktidarı alacağız. İzmir’den bakanımız çıkacak” diyen Gülsever, “İttifak ortaklıklarımız olduğundan İzmir’den en az bir bakanlık çıkaracağız. Önemli de bir bakanlık olacaktır. On iki bin on üç bin civarında bürokrasinin getirdiği bir yapı var. Devlete talibiz, devleti yönetmeye talibiz. Buna inanıyoruz ciddi bir farkla alacağız. İzmir kendisi bunu yaratıyor. Buraya geleni de kendisine benzetiyor. İzmir çağdaş bir yer, çağdaş bir anlayışla ilerleyen biraz daha insani duyguların, doğaya önem veren, insan olmanın öğretileriyle olduğu tarihsel bir gelişimi olan yerdir. Özgürlükçüyüz ama özgürlükçülüğümüzü arttırmalıyız” diye konuştu.  EMEK HARCAYANLAR DESTEKLENMELİ Ön seçim tartışmalarına ilişkin açıklamalarda bulunan Gülsever, “2015’te bölge müdürüyken istifa ettim. Cumhuriyet Halk Partisi yıllardır yaptığım çalışmalarla ben hiçbir örgütsel birlikten ayrılmadım. Emek harcayan herkes desteklenmelidir. Ön seçimde de sağlıklı üye yapılarımızın olduğunu düşünmüyorum. Öncelikle sağlıklı üye yapısı oluşturulmalıdır. Sağlıklı üye seçimi olduktan sonra fermuar sistemi getirilerek bir kadın bir erkek bence çok daha iyi olur. Hem sürenin kısalması hem de ortak adaylar merkez yönetmesi ve ittifaklardan bu gerçekleşecek. Buradaki sağduyuya güvenerek bu da partimizin en doğru kararı vereceğine inanıyorum. Dün duygusal bir an yaşadık her kesimden destek görmek çok güzel bir şey. Onun dışında AK Parti'li muhtar adaylarımız geldi, DEVA partisinin ilçe başkanı geldi. Yani bölgenizde bir karşılığınız var bu çok güzel bir şey. Ben o yemeği verirken demek ki doğru vermişim” dedi. CUMHURİYETİN UMUDUDUR Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını değerlendiren Gülsever, “Başkanımızın dedesinin türbesi Konya’dadır. Konya kendi çocuklarına sahip çıkmıştır. O 580 km’yi yürüyen, haklar özgürlükler için yürüyen, herkesi kucaklayan, bu ülkede birlik ve beraberliği getiren insanları ötekileştirmeyen, sahip çıkan gençlerin, kadınların, Cumhuriyetin umududur. Ben genel başkanıma çok güveniyorum. Bunu tüm Türkiye de gördü. Devlet adamı genel müdürlük yapmış, yurtdışında elçilik yapmış devlet erkanını bilen sağduyusuna güler yüzüne gençleri herkesi destekleyen bir başkandır” şeklinde konuştu.  HALK DEĞİŞİM İSTİYOR Gülsever son olarak, “Biz iki buçuk yıldır sokaktayız. Tüm parti üyeleri olarak sokağın nabzını tuttuk. Ben doğu Anadolu sorumluluğunu yapıyorum. Halk değişim istiyor. Şimdiye kadar oy vermiş insanlar ‘biz ne yaptık’ deyip önümüzü kesiyorlar. Hep birlikte kazanacağız. İzmir’den doğuya kadar ciddi bir değişim isteği var. Bir tek Konya değil, her yerde genel başkanın yanına izdihamlarla giriliyor. Ben 14 Mayıs’ta halkın iktidarına kavuşacağına inanıyorum. Parlamenter sisteminde olduğu gibi kadınlara, tarıma yönelik çalışmalar yapacağız. Kamu da bizde olacağı için tüm sorunları gidereceğiz. Ben örgütümün ve kadınların sesi olarak oradayım” ifadelerini kullandı.

EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu’ndan 6284 tepkisi Haber

EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu’ndan 6284 tepkisi

NURETTİN BAKİ Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Mart ayı meclis toplantısı İzmir Ticaret Odası (İZTO) Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. EBSO Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu, Yönetim Kurulu Başkan Vekili Metin Akdaş ve meclis üyesi sanayicilerin iştirakleriyle düzenlenen toplantıda İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci konuk olarak yer aldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan EBSO Meclis Başkanı Gökçüoğlu, 6284 sayılı kadının ve çocuğun korunması kanunun uygulanmamasına ve İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmasını eleştirdi. “6284 bizim kırmızı çizgimizdir” diyen Gökçüoğlu ayrıca 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin ardından bölgedeki vatandaşların henüz insanca yaşam koşullarına ulaşmadığını söyleyerek, “Depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen insanlar hala temel yaşam malzemelerine ulaşamıyorsa burada koordinasyonsuzluk vardır” ifadelerine yer verdi. Toplantının konuğu İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci ise Türkiye’nin cumhuriyet değerlerine sahip çıkıp, fabrika ayarlarına geri dönmesi gerektiğinin altını çizdi. 6284 SAYILI YASA KIRMIZI ÇİZGİMİZ OLARAK KALMALIDIR Meclis Başkanı Gökçüoğlu, “Kadın hakları batılılaşmanın ve modernizmin bir unsuru olarak görülse de, Atamız kadar hiçbir lider bu konuda hassas davranmamıştır. Bugün bu hassasiyetin çok uzağında olduğumuz da acı bir gerçek. Türkiye’nin 2011 yılında imzaladığı ve 2012’de Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ne yazık ki, 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile feshedildi. Yani, İstanbul sözleşmesi iptal edildi. Sonuç; o günden bugüne, bine yakın kadın cinayeti yaşanırken, son 15 yılda 4 bini aşkın kadınımızın yaşama hakkı ellerinden alınmıştır. O nedenle, acilen sözleşmeye geri dönülmeli ve yaptırımlar da uygulamalıdır. Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı yasa kırmızı çizgimiz olarak kalmalıdır” diye konuştu. SÖZLEŞMELER SONRA GELİR! Türkiye’nin içinde bulunduğu sosyo-ekonomi durumunu anlatan İnci Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Perihan İnci, İstanbul Sözleşmesi üzerinden yapılan tartışmalara atıfta bulunarak şu ifadelere yer verdi: “Sanayi ve ticaret odalarımızda kadın sayısının yüzde 50 olması gerektiğini düşünüyorum. Toplum bu şekilde atılan önemli adımları örnek alır. Sözleşmeler elbette ki (İstanbul Sözleşmesi) önemli ama bu tür adımlarla sözleşmelere de gerek kalmaz diye düşünüyorum. Biz gereken adımları atalım sözleşmeler arkasından gelir.” TÜRKİYE FABRİKA AYARLARINA GERİ DÖNMELİ! Türkiye’nin en büyük sorunlarından bahseden İnci, göçmen ve eğitim sorununa dikkat çekti. İnci, “Ülkemizde birçok alanda sorunlar mevcut. Bu sorunlardan bir tanesi de göçmen sorunu. Bu sorunun organize bir şekilde ele alınması gerekiyor. Ülkemize sığınan insanlar artık buraya yerleşen insanlar. Dolayısıyla bu konuda hem elimizden geleni yapmalıyız hem de bunu yaparken düzenli bir şekilde yapmalıyız. Bir diğer sorunumuz eğitimli insan sorunu, maalesef göçlerle eğitimli insanımızı kaybediyoruz. Bu konuda gereken adımı en kısa sürede atmalıyız. Cumhuriyetin birinci yüzyılını geride bırakırken, yeni yüzyıldan ne beklemeliyiz? Umudumuz nerede olmalı? Türkiye’nin kuruluş değerlerine, fabrika ayarlarına geri dönmemiz gerekiyor. Türkiye’yi Türkiye yapan cumhuriyet değerlerine sahip çıkmalıyız. Hukukun ve bilimin üstünlüğünü yeniden tesis etmeliyiz. Bu ortamı sağlamayı gençlere borçluyuz. Bugün sizlere hitap edebiliyorsam Atatürk’ün yolu sayesinde. Gençlerimize umut ve heyecan verecek bir gelecek sağlamamız gerekiyor. TÜSİAD bünyesinde yayımladığımız raporda günümüzde refahın belirleyici maddi olmayan kaynakları olduğunu görüyoruz. Artık söylemekten eyleme geçme zamanıdır” dedi.  ORMANLAR MADENCİLİK SAYESİNDE VAR EBSO Madencilik ve Taş Ocakçılığı Sanayi Komite Başkanı ve EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Ürün de, maden sektörüne dair sorunları anlattı. Ürün; geçtiğimiz yıllarda Kazdağları’nda yaşanan çevre direnişini hatırlaratak, “EBSO Maden Komitesinde 5 üye var 108 maden çeşidinin de 31’ini burada üretiyoruz. Maden sektörü olarak maden kanunu ve uygulama yönetmeliği sorunumuz var tarife dışı engeller çıkıyor. Basının ve çevrecilerin nezdinde katliamcı olarak lanse ediliyoruz. Maden sahasının geniş olduğunu, zeytinciliğin olumsuz etkilendiğini söylüyorlar bunu da kabul etmiyoruz. Birinci sorunumuz orman izinleri, eskiden 2-3 hafta süre alıyordu genelge yayınlandı. İzinlerimiz başbakanlığa sorulmaya başlandı ve izinlerimiz 2 yıl uzadı. Şirketin yönetimi ortaklık payı değişmediyse 2 yıl için tekrar güvenlik soruşturmasına gidilmesin dedik. Ancak hala bu sorun devam ediyor. Orman ve madencilik bedelleri çok yüksek. Geçtiğimiz yıllarda Kazdağları ile ilgili ortalık ayağa kalktı. Bu konuyu açıklık getirmeliyim, madenci ağaç kesme yetkisine sahip değil. Biz ormancıya haber veriyoruz ağaçları kendileri götürüyor. Kaç dönüm ise bunun bedelleri bizden alınıyor. Ardından rehabilitasyon projesi istiyorlar, noterden taahhütname ve banka teminat mektubu işitiyorlar. Tüm bu işlemlerden sonra korkunç bir para ödüyoruz. Ardından sahaya giriyoruz. Madencilik yapılan alanlar ormancılık yapılan alanların binde dördü, bunun da yüzde 60’ı makilik alanda. Çok geniş alanda madencilik yapılıyor diyorlardı. Kilis’ten bile daha küçük metrekare. Tüm madenciler kapatıyor. 6 bin 72 işletme faaliyet gösteriyor. Zeytin ağaçları taşınabilir. Bu kanunun doğru uygulanması lazım. Zeytin ağacını keselim demiyoruz ama kendini koruyan bir ağaç. İmar izni gelince zeytinciler kendi zeytinlerini kendi kesiyor. Madencilik olunca yaygara koparılıyor. Zeytin ağacına ve ormana bir zararımız yok. ‘Madencilik olmasın’ diyen ilkel şartlarda yaşamayı kabul etsin. Ormanlar varsa madencilik sayesindedir. Zengin toprakların fakir bekçisi olmayacaksak madenciliği yapmak zorundayız” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.