[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Akciğer kanseri

Akciğer kanseri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Akciğer kanseri haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akciğer kanserinde ‘kapalı ameliyat’ sonrası daha hızlı iyileşme sağlıyor Haber

Akciğer kanserinde ‘kapalı ameliyat’ sonrası daha hızlı iyileşme sağlıyor

Dünyada kansere bağlı ölümlerde ilk sırada akciğer kanserinin olduğunu açıklayan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Fındıkçıoğlu, “Dünyada her yıl 2 milyon kişiden daha fazlası yeni akciğer kanseri tanısı alıyor. Yaklaşık 1 milyon 800 bin kişi akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Ülkemizde ise tüm kanserlerin yüzde 21’ini akciğer kanseri oluşturuyor” dedi. Akciğer kanserinin en büyük nedeni tütün ve tütün ürünleri Akciğer kanserinde sıklıkla ileri evrelerde belirti taşıdığına dikkat çeken Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, hastalığın ilk önce öksürük, balgam, halsizlik gibi çok önem arz etmeyen belirtiler taşıdığına, ileri evrelerde ise kanlı balgam, göğüs ve sırt ağrısı, iştahsızlık, kilo kaybı gibi şikayetlere dönüştüğünü aktardı. Akciğer kanserinin en büyük nedeninin tütün ve tütün ürünleri kullanımı olduğunun vurgusunu yapan Prof. Dr. Fındıkçıoğlu genetik özelliklerin de akciğer kanserinin meydana gelmesinde etkili olduğunu vurguladı. Tedavide kemoterapi (ilaç tedavisi), akıllı ilaçlar, bağışıklık sistemine yönelik immünoterapiler, radyoterapi (ışın tedavisi) ve cerrahi tedavi yöntemlerinin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Fındıkçıoğlu, “Akciğer kanseri erken dönemde tespit edildiğinde tedavi edilme şansı çok yüksek bir hastalık. Bu yüzden erken teşhis edilen akciğer kanserlerinde cerrahi tedavi yöntemleri kullanılıyor” şeklinde konuştu. Ameliyat sırasında en az düzeyde doku hasarı oluşuyor Prof. Dr. Fındıkçıoğlu “Küçük bir kesiden kameralı sistemler ile göğüs boşluğuna girilerek kanserli dokuların tamamen temizlenebildiği video ve robot yardımlı torakoskopik yöntemler, tedavinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Kapalı yöntemler için en büyüğü 2-3 cm’lik 1 veya 2 adet minik kesilerden göğüs boşluğuna girilebilen bu yöntemler için özel geliştirilmiş teknolojik cihazlar kullanılıyor. Ameliyat sırasında en az düzeyde doku hasarı oluşuyor, böylece hem iç organlarda hem de kesi yapılan yerde iyileşme daha hızlı oluyor” dedi. Hastaların iyileşme dönemlerinde kısa zamanda ayağa kalkarak normal hayatlarına dönebildiklerini aktaran Prof. Dr. Fındıkçıoğlu ameliyatın ardından yoğun bakım ihtiyacının da önemli ölçüde azaldığını ifade etti. Kapalı yöntemde lokal ya da genel anesteziyle gerçekleşebiliyor Kapalı yöntemlerin akciğer hastalıklarının teşhis aşamasında önem arz ettiğine vurgu yapan Fındıkçıoğlu, nedeni belirsiz olan göğüs boşluğunda sıvı birikimi, basit yöntemlerle biyopsi almaya uygun olmayan akciğer kitleleri ile büyümüş lenf nodlarının teşhisinde yine bu yöntemlerin kullanıldığını aktardı. Kapalı cerrahi yöntemlerin genel anestezi altında gerçekleşebildiği gibi lokal anestezi ile hasta tam uyutulmadan da uygulanabileceğini anımsatan Prof. Dr. Fındıkçıoğlu bu şekilde genel anestezi alamayacak durumda olan ileri yaştaki veya genel durumu kötü olan hastalara cerrahi girişimler uygulanabileceğini aktardı. Kapalı yöntemlerin en önemli yönünün hastaların kısa sürede taburcu olabilmesi olarak açıklayan Fındıkçıoğlu, “Açık cerrahi sonrası 8-10 gün hastanede yatması gereken hastalar, kapalı cerrahi sonrası 3-4 günde taburcu olabiliyor. Ameliyat sonrası ağrı kesici ve diğer ilaçlara olan ihtiyaç da azalıyor. Kısa yatış süresi ve ilaç kullanımının azalması tedavi maliyetlerini de olumlu yönde etkiliyor” ifadelerini kullandı.

Sigaranın iki ölümcül sonucu: KOAH ve akciğer kanseri Haber

Sigaranın iki ölümcül sonucu: KOAH ve akciğer kanseri

Sigara kullanımın zararlarının insanlara anlatmanın artık etkili olmadığını ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzm. Prof. Dr. Şevket Özkaya, balon örneği üzerinde sigaranın verdiği zararı anlattı. Sigara kullanımın ortaokul yaşına kadar düştüğünü söyleyen Prof. Dr. Özkaya, "Ülkemizde 20 yaş üstündeki kişilerin en az yarısı sigara bağımlısıdır ve sigaraya başlama yaşı artık ortaokul çağlarına kadar indi. Sigaranın zararları anlatmak artık insanlarımızı etkilemiyor ama içtiğiniz sigara 2 ölümcül hastalığın yüzde 90 sebebidir. Bunlarda biri KOAH, diğeri ise akciğer kanseridir. Eğer yaşınız 40 üzeri ve içtiğiniz sigara paketi ile kullandığınız yılı çarpar, 20 paket/ yıldan daha fazla ise bu iki hastalık ile her an yüzleşebilirsiniz. KOAH teşhisi alan kişilerin büyük çoğunluğu halen sigara içen veya çok uzun süre sigara içmiş ve bırakmış kişilerdir. Hastalık sinsi ilerlediği için ve sigara bağımlıları öksürük, balgam çıkarma gibi şikayetleri önemsemedikleri için KOAH teşhisi konduğu zaman hastalar akciğer kapasitelerinin önemli bir kısmını kaybetmiş olmaktadırlar" diye konuştu. "Peki sigara nasıl KOAH yapıyor" Akciğer keseciklerinin tıpkı bir balon gibi olduğuna dikkat çeken Özkaya, "Temiz havayı nefes olarak bu keseciklere aldığınızda şişer ve hava ile dolunca elastik yapısından dolayı içerdeki kirli havayı da tıpkı balonun sönmesi gibi dışarı atar. Bu mekanizma hayat kurtarıcıdır. Ancak sigara içerseniz, kesecik duvarlarınızdaki elastik doku harap olur ve esneme yeteneğini kaybederek tıpkı bu naylon poşet gibi olur ve nefes alırsınız ama balonun elastik yapısı olmadığı için kirli havayı dışarı atamazsınız ve içerde kirli hava kalır. Siz yeni bir temiz havayı nefes le almak istediğinizde keseciklerde temiz havanın gireceği yer kalmayacak ve nefes alamama yani nefes darlığı başlayacak" şeklinde konuştu. "Her hücre kanserden ölecek" Kişilerin uzun yaşama imkanı da olsa her hücrenin kanserden öleceğini belirten Özkaya, "Sigaranın diğer ölümcül sebebi ise akciğer kanseridir. Biz şunu biliyoruz ki, yaşayan her sağlıklı hücrenin sonu kanser. Eğer diğer hastalıklar, kazalar ve erken ölümler olmasa ve uzun yaşama imkanı olsa her hücre kanserden ölecek. Eğer sigara kullanıyor veya kanserojen maddelere maruz kalıyorsanız, bu kansere yakalanma yaşınızı düşüren bir faktör. Örneğin; 150 veya 170 yaşında akciğer kanseri olacak bir kişi, sigara içtiği için bu yaş 100'e düşüyor. Eğer ailede kanser öyküsü varsa bu yaş daha da düşüyor. Ve 45 yaşından sonra her an kanser gelişmesi ile karşı karşıya kalınıyor. Sigara içmeye hiç başlamayarak bu iki ölümcül nefesten kurtulabilir ya da bırakarak bu iki ölümcül hastalık riskinizi azaltabilirsiniz" şeklinde konuştu.

Makine öğrenmesi ile akciğer kanseri tanısında yeni dönem Haber

Makine öğrenmesi ile akciğer kanseri tanısında yeni dönem

Artan dünya nüfusuyla birlikte sağlık alanında hastalık tanısının sadece insan gücüyle yönetilmesi mümkün görülmemektedir. Maliyetlerin azalması, verimliliğin artması, dikkatsizlik ve bilgi eksikliğinden kaynaklanan personel hatalarının ortadan kaldırılması ve hastalara hızlı, doğru ve güvenilir şekilde tanı koyulması için yapay zeka teknolojileri kullanılmaktadır. Bu noktada, makine öğrenmesinin, toplumumuzda yüksek insidans gösteren ve hızlı ilerleyen kanser türlerinden biri olan akciğer kanseri tanısını koyabilmek amacıyla kullanılması önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, "Sarkopeni, Yeni Nesil Enflamasyon Belirteçleri ve PET/BT Anatomik-Metabolik Biyobelirteçler Aracılığıyla Makine Öğrenmesi ile Akciğer Kanseri Tanısının Tahmin Edilmesi" başlıklı TÜBİTAK 1001 projesi ile Altınbaş Üniversitesinden Doç. Dr. Handan Tanyıldızı Kökkülünk “Akciğer kanserinin erken tanısını desteklemeyi hedefliyoruz” dedi. Proje kapsamında ayrıca akciğer kanseri teşhis ve tedavisindeki bu yenilikçi yaklaşımın, erken tanı sayesinde hastaların yaşam kalitesini artırması ve sağlık sistemlerine büyük fayda sağlaması beklenmektedir. Sürdürdükleri proje hakkında bilgilendirmelerde bulunan Doç. Dr. Handan Tanyıldızı Kökkülünk öncelikli olarak hangi verileri kullandıkları ile ilgili olarak, “Şu anda proje çalışmasında hastalara sadece klinik rutinde uygulanan kan tahlili, PET/CT görüntüleme gibi uygulamalar yapılmaktadır. Bu uygulamalar sonucu kan tahlil sonuçlarından CRP, sedimentasyon gibi enflamasyon belirteçleri elde edilmekte, PET/CT görüntüleme sonuçlarından standardize tutulum değeri, metabolik tümör hacmi gibi veriler hesaplanmaktadır. Diğer yandan, girişimsel olmayan tekniklerden fizyoterapi testleri aracılığıyla hastaların kas kütlesi belirlenmektedir. Elde edilen tüm veriler kayıt altına alınarak makine öğrenmesi basamağında kullanılmak üzere işlenmektedir” dedi. “İlk hedef akciğer kanser tanısına yardımcı olmak” Proje ile ilk hedefin “Akciğer kanserinde tanıya yardımcı olacağı düşünülen kolay elde edilir, hızlı sonuç veren, ulaşılabilir ve düşük maliyetli yeni biyo-belirteçlerin araştırılmasıdır” diyen Doç. Dr. Tanyıldızı Kökkülünk sözlerine şöyle devam etti: “Belirlenen biyo-belirteçler aracılığıyla makine öğrenmesi algoritmaları geliştirilerek akciğer kanserinin erken teşhisi sağlanacak ve bu sayede tedavi basamağına hızlı geçiş kazandırılacaktır. Akciğer kanseri teşhis ve tedavisindeki bu yenilikçi yaklaşımın, erken tanı sayesinde hastaların yaşam kalitesini artırması ve sağlık sistemlerine büyük fayda sağlaması beklenmektedir. Ayrıca, proje kapsamında alanında uzman nitelikli araştırmacılar yetiştirilmesi de hedeflenmektedir.” Tanı hekim değerlendirmesinden önce belirlenmiş olacak Tanyıldızı Kökkülünk ayrıca makine modeli ile tanının hekim değerlendirmesinden önce yapılabileceğini söylediği açıklamasına şu şekilde son verdi: “Proje ile yüksek doğrulukla akciğer kanseri tanısını tahmin edebilen makine öğrenmesi modelinin, sonraki aşamalarda kliniğe entegrasyonu sağlanacaktır. Bu sayede, sisteme verileri dahil olan hastanın akciğer kanseri tanısı taşıdığı hekim değerlendirmesinden önce belirlenmiş olacak ve hekimlerin iş yükü azalacaktır. Bu yenilikçi yaklaşımla birlikte, sağlık sektöründe daha etkin ve hızlı bir teşhis süreci hayata geçirilecektir.”

80 yaşında akciğer kanserini yendi Haber

80 yaşında akciğer kanserini yendi

Akciğer kanserine yakalandığını öğrendiğinde 79 yaşında olan emekli mali işler müdürü Hasan Irgat, yaşı nedeniyle kemoterapi tedavisi göremedi ancak immünoterapi için uygun olduğu belirlendi. İmmünoterapi tedavisi görmeye başlayan Hasan Irgat’ın akciğerindeki tümörler, aradan geçen 1 yılda neredeyse tamamen yok oldu. 1-7 Nisan Kanser Farkındalık Haftası için en güzel sözü söyleyen Irgat, “Eski halime geri döndüm” dedi. "CİĞERLERİM TEMİZLENMİŞ DURUMDA" Dünyada her 6 ölümden 1’inin sebebi kanser. "Çağın vebası" olarak adlandırılan bu hastalıkla ilgili farkındalığı artırmak için 1-7 Nisan haftası, Kanser Farkındalık Haftası olarak anılıyor ve çeşitli etkinlikler yapılıyor. Çeşitli yöntemlerle mücadele edilen kanserde en yaygın kullanılan tedavi cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi olarak öne çıkıyor. Ancak son yıllarda kullanılan bir diğer seçenek immünoterapi. Yöntem, diğer tedavi yöntemlerinden farklı olarak kanserle mücadele etmek için vücudun kendi savunma mekanizmasını kullanıyor. Yani bağışıklık sistemini uyarıyor ve kanserli hücreleri yok etmesi için teşvik ediyor. Özel bir şirkette yıllarca mali işler müdürü olarak görev yaptıktan sonra emekli olup eşiyle birlikte Ayvalık’a yerleşen 80 yaşındaki 2 çocuk babası Hasan Irgat’ın sakin bir şekilde sürdürdüğü emeklilik yaşantısı, geçen yıl aldığı haberle kabusa döndü. Bir gün banyoda ağzından düğme büyüklüğünde kan gelen Irgat’ın yapılan tetkiklerinde akciğerinde tümör olduğu tespit edildi. Yaşı itibariyle kemoterapi için uygun olmadığı söylenen Irgat’ın önünde bir seçenek daha vardı; immünoterapi. Yapılan tetkiklerde immünoterapi için uygun olduğu belirlenen Hasan Irgat, bir yıl boyunca hekimlerin belirlediği periyotlarda immünoterapi aldı. Hastanın akciğerindeki tümörler, aradan geçen 1 yılda neredeyse tamamen yok oldu. Sağlığının geri geldiğini söyleyen Irgat, “Şu an ciğerlerim temizlenmiş durumda. Ben çok iyiyim. Hatta bahçe işleriyle uğraşmaya da başladım. Öncesinde 5 metre uzaklıktaki tuvalete bile nefessizlikten yürüyemiyordum. Eski halime geri döndüm” diye konuştu. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNE 'HATIRLATICI' ETKİ YAPIYOR Hasan Irgat’ın tedavisini gerçekleştiren Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülcan Bulut, "Hasan Bey’in vücudu hızlı bir şekilde tümör marker yanıtı aldı. Akciğerlerinin neredeyse tamamına yakını tümörsüz şu an. Sadece 1 yılın sonunda bu duruma geldik. Sadece tek ilaç alıyor. Yan etki olarak da ciddi bir yan etki yaşamadı. Kortizon kullanmadı, tedavi arası vermedi. Yapılan son tetkikleri de gayet güzel” dedi. İmünoterapinin diğer tedavi yöntemleriyle birleştirildiğinde etkinliğinin yüzde 30 kadar arttığını ifade eden Doç. Dr. Bulut, “Tümörle savaşan aslında ilaç değil. Bağışıklık sisteminin kendisi. Kemoterapiden farkı bu. Kemoterapi hızla üreyen tüm hücreleri etkiliyor. Ancak immünoterapi, kişinin kendi bağışıklık sistemini yeniden eğitip ‘Vücudunda tümör olmaması gerekiyor. Sen bunu kaçırmışsın. Şimdi gidip onları yakalamalı ve vücuttan uzaklaştırmalısın’ diyor. Kanserli hücreler, çeşitli stratejilerle çoğu kez bağışıklık sisteminden ustaca gizlenmeyi başarabilirler. İmmünoterapi, vücudun onları bulmasına yardım eder” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Bulut, immünoterapinin her kanser hastası için uygun olmadığını da belirten Doç. Dr. Bulut, "Melanom, akciğer, mesane, mide kanseri gibi tümör tiplerinde, daha önce faz-3 çalışması yapılmışsa ve hastanın durumuna katkı sağladığı ortaya koyulmuşsa, o zaman immünoterapi uygulamaya karar verilebilir" sözlerine yer verdi. İHA

Akciğer kanseri teşhisi konulan Armağan Çağlayan, İzmir'de ameliyat edildi Haber

Akciğer kanseri teşhisi konulan Armağan Çağlayan, İzmir'de ameliyat edildi

Medicana International İzmir Hastanesinde, yaşadığı sağlık sürecine dair basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Çağlayan, mart ayında yaptırdığı kontrollerde daha önce 3 milimetre olan kitlenin 16 milimetreye çıktığını öğrendiğini söyledi. Bu sonuçla kanser sürecinin başladığını dile getiren Çağlayan, şöyle konuştu: "Gerçekten erken teşhis hayat kurtarıyormuş. 6 ay sonra gelmiş olsam belki farklı bir tablo olacaktı. Hocalarımızın dikkati çok önemliydi. Görecek günümüz, yiyecek ekmeğimiz varmış. Hiç korkmadım ve aklıma ölmek gelmedi ancak acı çekmekten korktum. Başkasının başına gelince 'ölecek' diyoruz ama insanın kendi başına gelince öyle olmuyormuş. Yoğun bakımda güzel anılarım oldu. Doğru kararın, teşhisi koyan ekibe teslim olmak olduğuna karar verdim." Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doktor Merda Erdemir Işık ise röntgende görülmesi zor bir lokasyonda olan küçük boyutlu bir kitleyi tomografide tespit ettiklerini söyledi. Tetkiklerin ardından gerekli tedavilere başladıklarını ifade eden Işık, "Çok uyumlu davrandı bize, ne dersek yerine getirdi. Hocalarımızın şifalı ellerinde hem tanı hem de tedavi sürecini tamamlamış olduk. " ifadelerini kullandı. "Armağan Bey artık sigarayı bırakacak" Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Özgür Samancılar da bu tür vakalarda erken teşhisin önemli olduğunu dile getirdi. Ameliyatı kapalı yöntemle yaptıklarını vurgulayan Samancılar, "Kendisi gayet iyi. Armağan Bey artık sigarayı bırakacak. Akciğer kapasitesinin eski halini alması bir süre zaman alacak. En önemli şey sigara. Akciğer kondisyonunu koruması için çok önemli, özellikle ameliyat sonrası. Ona dikkat edeceğine eminiz." diye konuştu. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kutsal Turhan ise Armağan Çağlayan'da erken evre akciğer tümörü saptadıklarını ifade etti. Hastanın lenf bezleri sonuçlarının temiz geldiğini aktaran Turhan, "Ameliyatı kapalı yaptık, hem çok erken ayağa kalkmış oldu, yaraları daha çabuk iyileşecek, günlük hayata daha çabuk katılacak. Bu ameliyattan başarı beklentimiz en erken evrede çok daha yüksek. O yüzden mutluyuz. Umarım bundan sonra sağlıklı olarak hayatına devam edecek." şeklinde konuştu. AA

Sigara akciğer kanseri riskini 20 kat arttırıyor Haber

Sigara akciğer kanseri riskini 20 kat arttırıyor

Akciğer kanseri her yıl dünyada 1.7 milyondan fazla insanın ölümüne neden olan ciddi halk sağlığı sorunlarından biri. Hastalığın başlangıç evresinde ortaya çıkan belirti ve bulguların çoğunlukla fark edilmediğini ve özellikle sigara kullanan kişilerde öksürük gibi önemli belirtilerin büyük oranda gözden kaçabildiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Bu durum akciğer kanserinin çok geç evrelerde fark edilmesine ve tedavi şansının büyük oranda azalmasına sebep oluyor. Akciğer kanseri hakkında doğru bilgi sahibi olmak, erken dönemde ortaya çıkan bulguları fark edebilmek ve risk faktörlerinin varlığında düzenli aralıklarla tarama programlarına başvurmak çok önemli” açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı vesilesiyle önemli bilgiler verdi...  Akciğer kanserinin en önemli nedeni olan yaygın sigara kullanımı, vakaların yüzde 85-90’ından sorumlu. Sigara tüketimi ile ilişkili kanser gelişme riskinin sigaraya başlama yaşı, sigara içme süresi ile paralellik gösterdiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Sigara içenlerde akciğer kanserine yakalanma riski hiç içmeyenlere göre 20-40 kat daha fazla. Sigaranın bırakılmasıyla ilk günlerden itibaren zararlı etkiler azalmaya başlar ve sigaranın bırakılmasından 15-25 yıl sonra kişinin akciğer kanserine yakalanma riski 5-6 kat aralığına geriler” dedi. Ailesinde akciğer kanseri olanlar daha fazla risk taşıyor  Akciğer kanseri büyük oranda tütün ürünleri tüketimi ile ilişkilendirilmiş olsa da çevresel ve mesleki risk faktörleriyle birlikte genetik faktörlerin de hastalığın ortaya çıkmasında etkili olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Renksiz, kokusuz ve radyoaktif özellikte bir gaz olan radon gazı, akciğer kanserine neden olan sigaradan sonraki en önemli faktördür. Bunun yanı sıra iş ortamında asbest minerali ile temasa maruz kalan kişilerde akciğer riski 6 kata kadar artış gösterebilir. Son olarak aile öyküsünde akciğer kanseri bulunan kişilerin hayatın belli bir döneminde ortaya çıkabilecek akciğer kanserine karşı 2 kat daha fazla risk altında olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu. Öksürük, nefes darlığı ve ani kilo kaybına dikkat Birçok akciğer kanserinin yayılım gösterene kadar bulgu vermeyebildiğine dikkat çeken Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Öksürük, nefes darlığı, göğüs ağrısı, ani kilo kaybı, tıpta hemoptizi olarak adlandırılan kanlı öksürük ve tekrarlayan akciğer enfeksiyonları akciğer kanserinin bir bulgusu olabilir. Riskli grup olarak değerlendirdiğimiz 55 yaş üzeri, 35 paket/yıl ve daha fazla sigara içen veya 15 yıldan daha kısa süre önce sigarayı bırakmış kişilerde yılda bir kez düşük yoğunluklu bilgisayarlı tomografi tarama olarak önerilmektedir. Erken tanı için ayrıca düzenli doktor kontrolleri de ihmal edilmemeli” dedi. Tanı için görüntüleme yöntemleri uygulanmalı Akciğer kanserinin kesin tanısının biyopsi ile gerçekleştiğini söyleyen Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Hastanın öyküsünde yer alan önemli noktalar ve klinik muayenesinde saptanan bulgular doğrultusunda genel bir kanaat oluşur ancak bu semptomların laboratuvar ve radyoloji tetkikleri ile desteklenmesi şarttır. Akciğer kanseri tanısı için kullanılan tetkiklerin başlıcaları, direkt grafi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), pozitron emisyon tomografisi (PET), bronkoskopi, transtorasik ince iğne aspirasyon biyopsisi, mediastinoskopi, torakoskopi, video yardımlı göğüs cerrahisi (VATS) ve torakotomi şeklinde sayılabilir. Daha sonraki süreçte hastalığın evrelendirilmesi, tercih edilecek tedavi yönteminin belirlenmesi ve organ tutulumunun tespiti gibi önemli noktaların belirlenmesi için hekim tarafından gerekli görülen diğer görüntüleme yöntemleri uygulanabilir” açıklamasında bulundu. Uygun tedavi için hücrenin tipi belirlenmeli Akciğer kanserinde hastaya ve hastalığa uygun tedavi yönteminin tercih edilmesi için öncelikle kanserli hücre tipinin belirlenmesi ve kanser evresinin doğru bir biçimde tanımlanması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Yeşim Yıldırım, “Erken evre küçük hücre dışı akciğer kanserinde uygulanabilecek en kesin tedavi yöntemi kanserli kitlenin cerrahi yöntemle çıkarılmasıdır. Ameliyat olabilecek evredeki tüm kanser hastaları için gerekli imkanlar değerlendirilmeli ve ilk olarak kitlenin cerrahi operasyon ile çıkarılması üzerinde durulmalıdır. Daha sonraki süreçte hastalığın evresine göre kemoterapi, immünoterapi ya da akıllı ilaçlar ve radyoterapi gibi yöntemler tedaviye eklenebilir. Küçük hücreli akciğer kanserinde ise erken evrede tedavi, kemoterapi ve radyoterapinin birlikte uygulanmasını içerir. Bu tümörde cerrahi tedavinin yeri çok kısıtlı” dedi. HABER MERKEZİ

Yaklaşık 40 bin kişiden elde edilen veriler, Türkiye'nin akciğer kanseri risk haritasını oluşturacak Haber

Yaklaşık 40 bin kişiden elde edilen veriler, Türkiye'nin akciğer kanseri risk haritasını oluşturacak

"Akciğerimizi Okuyoruz" platformu üzerinden bugüne kadar yaklaşık 40 bin kişiden elde edilen ve akciğer kanserinde erken teşhis konusunda toplumda farkındalık yaratacak veriler, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Özlem Sönmez, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Ergör ve AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış'ın katılımları ile düzenlenen basın toplantısında kamuoyu ile paylaşıldı. "Akciğer kanserinin erken tespiti başarılı tedavi olasılığını artırır" Toplantıda konuşan Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Dinçer, "Sosyal sorumluluk projelerimiz kapsamında halkı kanser hakkında bilgilendirmek, Türkiye'de yaşayan tüm vatandaşların en iyi tedaviye ulaşması için gereken çabayı göstermek, hem hekime hem tedaviye ulaşımı hızlandırmak gibi misyonumuz var." dedi. Uzun yıllar süren eğitimler sonunda onkoloji uzmanı olunabildiğini belirten Dinçer, "Şu anda sayımız yavaş yavaş arttı. Belki de Türkiye'ye yetecek seviyeleri ulaştı. Biz bu dernek kapsamında siyasi otoriteyle, Sağlık Bakanlığıyla, zaman zaman ortak çalışmalar yapıyoruz. Organik görüşler, öneriler, sunmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı. Dinçer, akciğer kanserinin küçükken ve yayılmadan önce, erken bir evrede tespit edilmesinin, başarılı bir şekilde tedavi edilme olasılığını artırdığına vurgu yaparak, şunları kaydetti: "Genellikle akciğer kanseri belirtileri, hastalık ileri bir evreye gelene kadar ortaya çıkmaz. Akciğer kanseri bazı belirtiler gösterse bile, enfeksiyon ya da sigaradan kaynaklanan etkiler olarak düşünüldüğü için atlanır ve tanı gecikir. Akciğer kanserinin ileri evrelere gelmeden erken teşhis edilmesi için şimdiye kadar düz akciğer filmleri (röntgenogram), balgamda tümör hücrelerinin aranması (sitoloji) ve yüksek riskli insanlarda bronkoskopi denilen bir araç yardımıyla solunum yollarının incelenmesi gibi yöntemlerin kullanıldığı birçok çalışma yapılmıştır. Bunların hiçbiriyle akciğer kanserine bağlı ölümlerin azaltılamadığı görülmüştür." "Akciğerimizi Okuyoruz" projesinin önemine vurgu yapan Dinçer, şu ifadeleri kullandı: "Bir web sitesi oluşturuldu. Kişiler anketlerle, kişisel verileri, sigara içip içmedikleri, kaç yıldır içtikleri, yaşları, yaşadıkları iller gibi pek çok veriyi girdiler. 40 binin üzerinde bu sitede giriş var. 81 ilden gelen tüm Türkiye'yi temsil eden ve çok geniş tabanlı bir veri tabanımız oluştu. Alışkanlıklarınıza göre bir kanserdeki riskiniz nedir? Bu konuda bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Sigara içme alışkanlıklarının dökümünü bu platformdan görmeye çalışıyoruz. Başlama yaşları, içme miktarları içen kişilerin yaşları mevcut olan riskler gibi pek çok veriye ulaşılabiliyor. Katılımcılarda kendi riskini görebiliyor bu konuda. Bu toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla yapılmış bir çalışma. Biz bu sayede kişilerin kanser hakkında daha bilgili, bilinçli olmaları ve tercihlerini ona göre gözden geçirmelerini arzu ediyoruz." "Bilim çok hızlı ilerliyor. Onkoloji alanındaki ilerlemeler biraz daha fazla" Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Özlem Sönmez ise konuşmasında özellikle onkoloji alanında bilimin çok hızla ilerlediğini belirterek, "Bunu geç fark eden kişilerin 'Son evreymişim, benim için yapılacak bir şey yokmuş demesini istemiyoruz. Bilim çok hızlı ilerliyor. Onkoloji alanındaki ilerlemeler biraz daha fazla. Her geçen gün yeni bir ilaç bizim pratiğimize giriyor." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'deki tedavi imkanlarının çok yüksek olduğuna dikkati çeken Sönmez, onkoloji tedavisi için farklı ülkelere gidilmesine gerek olmadığını söyledi. Sönmez, akciğer kanserinin en önemli sebebinin sigara olduğuna vurgu yaparak, şunları kaydetti: "Sigara, akciğer kanserinin tartışmasız en önemli sebebidir ve akciğer kanserlerinin yüzde 90’ından sorumludur. Sigaraya başlama yaşı, günlük tüketilen sigara sayısı, kaç yıldır sigara içildiği önemlidir. Akciğer kanserinin diğer bir önemli sebebi ise hava kirliliğidir. Hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü tarafından mutlak kanserojen olarak kabul edilmiştir. Asbest (fren tamiri, izolasyon, gemi inşaatı gibi iş ortamlarında çalışanlarda maruziyet artar), radon gazı (toprakta doğal olarak bulunur, iyi havalandırılmayan ev ve iş yerlerinin altındaki toprakta bulunan miktara bağlı olarak kapalı mekan havasındaki radon miktarı artabilir) maruziyeti de akciğer kanseri riskini artıran nedenlerdendir. Bunların yanı sıra ailede 50 yaşından önce akciğer kanseri teşhisi konmuş yakınları olanlarda da risk iki katına çıkmaktadır." "Türkiye'de her yıl 41 bin kişiye yeni akciğer kanseri tanısı konuluyor" Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gül Ergör ise erkeklerde akciğer kanseri görünme sıklığında Türkiye'nin dünyada 1'inci olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti: "2020 yılında GLOBOCAN veri tabanında yayımlanan bilgilere göre Türkiye'de her yıl 41 bin kişiye yeni akciğer kanseri tanısı konuluyor. Bu kişilerin 34 binini erkek 7 binini ise kadınlar oluşturuyor. Türkiye Kanser İstatistikleri 2018 yılı sonuçlarına göre ise akciğer kanseri tanısı alanların yüzde 19’u bölgesel, yüzde 28’i yakın dokulara yayılım (metastaz) ve yüzde 53’ü ise uzak dokulara yayılım (metastaz) yapmış durumdadır. Konulan tanıların maalesef yarısından çoğunun geç tanı olması oldukça üzücü. 2040 yılına kadar yılda 75 bin kişinin akciğer kanseri hastası olacağı tahmin ediliyor." "Akciğerimizi Okuyoruz" projesi kapsamında farkındalık oluşturulduğunu belirten Ergör, "Çalışmaya katılan kişilerin cevaplarının paylaşılması ikinci bir farkındalık. Önemli olan, burada tekrar tekrar vurgulanması gereken özellikle sigara konusu. Sigara mücadelesi uzun soluklu bir mücadele. Öyle çabuk pes edilecek bir şey değil. Hemen başarılacak bir şey değil. Sürekli mücadeleye devam etmemiz gerekiyor. Gençlerin başlamasını engellememiz gerekiyor." ifadelerini kullandı. "Kanseri ölüm nedeni olmaktan çıkarma hedefiyle iş birlikleri yapıyoruz" Projeye koşulsuz destek veren AstraZeneca Türkiye'nin Ülke Başkanı Ecz. Serkan Barış, kanseri ölüm nedeni olmaktan çıkarma hedefiyle iş birlikleri yaptıklarına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye'de kanser ölümlerinin yüzde 18’i akciğer kanseri nedeniyle gerçekleşiyor. Bu gerçek, toplumda akciğer kanseri ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmalarının önemini daha da artırıyor. AstraZeneca olarak biz de dünya çapında 40 yılı aşkın bilgi birikimiz ile tanı, tarama, tedavi ve erken erişim programları olmak üzere her aşamada hastaların yanında olabilmek için iş birlikleri gerçekleştiriyor, projeler geliştiriyor ve paydaşlarımıza destek veriyoruz. Kanseri ölüm nedeni olmaktan çıkarma hedefiyle hocalarımız, derneklerimiz ve bilim dünyası ile iş birliği halinde çalışıyoruz. Bu kapsamda akciğer kanserinde erken teşhis konusunda toplumda farkındalık yaratacak verilerin oluşmasına katkıda bulunan ‘Akciğerimizi Okuyoruz’ platformuna da koşulsuz destek olduk. AstraZeneca olarak sağlığa erişim hedefimiz doğrultusunda bilinçlendirme projelerimiz ile milyonlarca insana ulaşmayı desteklemeye ve toplumda hastalıklar hakkında farkındalık yaratmayı önceliklendirmeye devam edeceğiz." Barış, yapılan çalışmanın toplumdaki bir kişide bile farkındalık oluşturmasının önemli olduğuna vurgu yaparak, "AstraZeneca olarak, özellikle akciğer kanseri tarafında hem tarama hem tanı hem tedavi basamaklarında olabildiğince derneklerimizle, bilim insanlarımızla birlikte hastalarımıza servis sunmaya çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu. Çalışmaya 81 ilin tamamından katılım sağlandı Toplantıda edinilen bilgilere göre, dünya genelinde kanser hastalıkları arasında ilk sıralarda yer alan akciğer kanserinin başlangıç evresinde ortaya çıkan belirti ve bulguları çoğunlukla fark edilmiyor. Özellikle sigara kullanan kişilerde öksürük gibi önemli belirtiler de büyük oranda dikkate alınmadığından bu durum akciğer kanserinin çok geç evrelerde fark edilmesine neden oluyor ve tedavi sürecini oldukça zorlaştırıyor. "Akciğerimizi Okuyoruz" internet platformu üzerinden Türkiye genelinde 81 ilde yaşayan 38 bin 623 kişiden anonim şekilde veri elde edilirken, katılımcıların yüzde 63,4'ü erkeklerden, yüzde 36,6’sı ise kadınlardan oluştu. Katılımcıların yüzde 52,5’ini 30-49 yaş arası kişiler oluştururken bu grubu sırasıyla yüzde 31,5 ile 50-69 yaş arası, yüzde 13 ile 18-29 yaş arası ve yüzde 3 ile 70 yaş üzeri kişiler takip etti. Katılımcıların yaşadığı illere göre dağılımda ilk sırada yüzde 24,6 ile İstanbul yer aldı. Ankara yüzde 10,8 ile ikinci olurken İzmir yüzde 9,4 ile üçüncü oldu. Akciğer hastalığı erkeklerde daha fazla görülüyor Platform üzerinden bilgilerini paylaşanların yüzde 6,3'ü kronik obstrüktif akciğer hastası (KOAH) ve yüzde 0,8'i akciğer kanseri hastası olduklarını söyledi. Akciğer kanseri varlığının cinsiyete göre dağılımında katılımcı erkeklerin yüzde 1'i akciğer kanser hastası olduklarını ifade ederken kadınların yüzde 0,6'sı akciğer kanseri hastası olduklarını söyledi. KOAH varlığının cinsiyete göre dağılımında ise erkek ve kadın oranları birbirine yakın çıktı. Buna göre erkeklerin yüzde 6,5'i kadınların ise yüzde 6,3'ü KOAH hastası olduklarını belirtti. Yaş gruplarına göre akciğer kanseri varlığında yüzde 3,6 ile 70 yaş üzeri kişiler ilk sırada. Bunu yüzde 1,4 ile 50-69 yaş arası, yüzde 0,4 ile 30-49 yaş arası ve yüzde 0,7 ile 18-29 yaş arası kişiler izledi. KOAH’ın ise en çok yüzde 19,5 ile 70 yaş üzeri kişilerde görüldüğü ortaya çıktı. Bunu yüzde 11,3 ile 50-69 yaş arası, yüzde 3,5 ile 30-49 yaş arası ve yüzde 2,2 ile 18-29 yaş arası kişiler takip etti. Katılımcılarda hastalık öyküsüne bakıldığında ise her dört kişiden biri (yüzde 25,3) ailede akciğer kanseri olduğunu belirtti. Erkeklerde sigara içenlerin oranı daha fazla Neredeyse her iki kişiden biri (yüzde 48,4) sigara içtiğini belirtirken içmeyenlerin oranı yüzde 26,5 oldu. Sigarayı bıraktığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 18,2. Erkeklerde sigara içtiklerini söyleyenlerin oranı yüzde 51,7 olurken kadınlarda bu oran yüzde 42,8 oldu. Ortaya çıkan bir diğer önemli sonuç ise kadınların erkeklere kıyasla çok daha fazla pasif içici konumda olması. Erkeklerin yüzde 4,8'i pasif içici olduğunu ifade ederken kadınlarda bu oran yüzde 10,3'e çıkıyor. Sigarayı bırakmadan önce içme süresi ortalama 20 yıl Halen sigara içenlerin içme süresini de ortaya çıkaran sonuçlara göre katılımcıların yüzde 31,3'ü 20-29 yıldır sigara içtiğini söyledi. Yüzde 26,8’i 10-19 yıl, yüzde 16,7'si 30-39 yıl, yüzde 14,6'sı ise 1-9 yıl sigara içtiklerini belirtti. 40 yıldan fazla süre sigara içtiklerini söyleyenlerin oranı ise yüzde 10,6. Katılımcıların yüzde 80,1'i günde 1-20, yüzde 18,3'ü ise 21-40 adet sigara içtiğini söylerken toplam sonuçlara göre günde ortalama 15 sigara içiliyor. Sigarayı bırakanlarda ortalama bırakma süresi 5 yıl oldu. Bırakmadan önce içme süresi ise ortalama 20 yıl olarak belirlendi. Sigara haricinde hava kirliliği risk faktörlerinin başında geliyor Verilere göre, sigara haricinde akciğer kanseri hastalığına neden olabilecek çeşitli risklere maruz kalım durumunda ilk sırada yüzde 7,1 ile hava kirliliği yer aldı. Bunu sırasıyla yüzde 3,3 ile verem, yüzde 2,9 ile elementler (ağır metaller, petrol ürünleri vb.) ve radyoterapi, yüzde 1,4 ile asbest ve yüzde 0,6 ile radon takip etti. AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.