[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Alerji

Alerji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Alerji haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Ölümcül alerjiye ‘immünoterapi’ tedavisi Haber

Ölümcül alerjiye ‘immünoterapi’ tedavisi

16 yaşındaki Fırat Karataş, yaklaşık 4 yıl önce dışarıda arı sokması ile evine geldi. Bir süre sonra ebeveynleri Karataş’ın boğazında şişme ve kızarıklıklar meydana geldiğini görünce hastaneye götürdü. İlçeden Kayseri Şehir Hastanesi’ne sevk edilen Fırat Karataş, burada arı alerjisi olduğunu ve ölümcül boyuta ulaşabileceğini öğrendi. Daha öncesinde yanında adrenalin şırıngası taşıyan Fırat, daha konforlu ve sağlıklı bir yaşama kavuşmak için Kayseri Şehir Hastanesi’nde hizmete giren immünoterapi yöntemini öğrenerek tedaviyi almaya başladı. Tedavisinin 5 yıl süreceğini söyleyen 16 yaşındaki Fırat Karataş, “Ben buraya arı alerjisinden dolayı geldim. Ölüm tehlikem var uzun süredir. Toplam 3 kere oldu bu durum. İlkinde pek bilmiyorduk böyle riskli bir şey olduğunu ve ikincisinde öğrendik. Üçüncüsünde pek zehrini yayamadı. Zaten daha önce de gelmiştik ama zehri yayılmadığı için bir şey yapılmadı. Daha sonra alerji olduğunu öğrendik. İlk arı sokmasında ölüm tehlikem olduğunu öğrendik. Alerjiden bahsettiler bize ve biz de tedavinin uygulanmasına karar verdik. Tedaviye yeni başladık ve 5 yıl boyunca da sürecek. Yani arıya ölümcül bir alerjim olduğunu bildiğim için Kayseri Şehir Hastanesi’ne geldim ve bu tedaviyi görüyorum burada” dedi. “Her an ölüm korkusunu yaşamak çok zor” Oğlu her dışarıya gittiğinde arı sokması yüzünden yaşadıkları ölüm korkusunun çok zor olduğunu söyleyen Baba Ali Karataş, “Oğlumu ilk arı soktuğunda biz Özvatan ilçesindeydik. Ben sebze yetiştiriyorum. Çocuktu daha ve eve geldi annesine arı soktuğunu söyledi. Çocuğun bazen boğaz kısmı şişiyor, yüzü kızarıyordu. Daha sonra Özvatan’dan Kayseri’ye sevk ettiler ve biz alerjisi olduğunu öyle öğrendik. Daha sonra iğne verdiler, arı soktuğunda iğneyi vurmazsa ölebilir. Daha sonra bir arı daha soktu yine zor yetiştirdik hastaneye. Üçüncüsünde de arı sokmuş ama etki yapmadı değil. Orada iğnenin yarısı vardı o kurtardı. Şu an biz de bunu araştırıyoruz ve 2 senedir hep bir yerlere gittik. Böyle bir tedavi bulamadık. Buraya kontrole gelip gidiyorduk ve en son doktor bunun tedavisinin var olduğunu söyledi. Öyle başladık, ikinci haftamız. Bu tedavi bir süre haftada bir yapılacak ve 5 yıl görülecek. Ondan sonra da ayda bir görülecek ve tedavinin sonunda da arı tamamen etki yapmayacak. Allah kimsenin başına vermesin, oğlumun boyu benden uzun ama ben bir yere gittiği zaman korkuyorum. Zor bir durum. Bir insan ölür bir kere acısını yaşarsınız ama bir insan hep ölecekmiş gibi düşünmeniz daha ağır. Çok zor ve her dakika yaşıyoruz bunu. Dışarı gidiyor arkadaşlarıyla oynamaya “Ya arı sokarsa” hissini yaşatıyor. Bu tedaviden dolayı çok mutluyum. Bunu devlet karşılamasaydı biz de karşılayamıyorduk. Bunun bir iğnesi 10 bin TL’ymiş, imkansız bir şey 5 yıl boyunca alabilmem. Hesaplasak 1-2 milyona mal oluyor ama devletimizden Allah razı olsun” ifadelerini kullandı. İmmünoterapinin alerjik maddenin minik dozlar halinde hastaya verilerek duyarsızlaştırma yöntemi olduğunu söyleyen Kayseri Şehir Hastanesi Çocuk Alerji ve İmmünoloji Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Cansever, “Böcek alerjileri sınıfına giren arı alerjileri, özellikle anafilaksi dediğimiz ölümcül alerjik reaksiyon geliştirmesi durumunda ölüm de dahil olmak üzere çok vahim sonuçlar doğurabilir. Bu hastalarda bal arısı veya yaban arısı, eşek arısı alerjileri gelişebiliyor. Hastamızda da bal arısı alerjisi vardı ve bal arısı sokması sonrasında çok ciddi hayati alerjik reaksiyon geliştirmiş ancak ciddi müdahalelerle hayata tekrar döndürülebilmişti. Bunun bir tedavisi olarak İmmünoterapi var. İmmünoterapi, alerjik olduğu bir maddeyi çocuğa minik dozlarda vererek belli bir süre sonra duyarsız hale getirmek demektir. Bunu arı alerjilerinde, polen alerjilerinde ve kedi alerjileri gibi inhalen alerjenlerde de yapabiliyoruz. Onlarda daha çok anafilaksi değil de bal arısı ya da eşek arısında anafilaksi riski olduğu için bu çocukların ömür boyu bu riski taşımamaları ve hayatlarını daha konforlu, güvenli kılmak adına bu tedaviyi uyguluyoruz. Bu tedavi hem maddi anlamda hem de yönetim anlamında gerçekten çok külfetli bir tedavi. Bu çocuklar idame dediğimiz sürece geçmeden önce bir başlangıç şeması var. O süreçte yaklaşık 8-9 hafta ve buraya gelip haftalık doz alıyorlar. Belli bir doza ulaştıktan sonra da ayda bir olmak üzere yaklaşık 4-5 yıl bize geliyorlar” dedi. Cansever, tedavinin koruyuculuğunun yüzde 95 oranlarında olduğunu söyleyerek, “Bunun koruyuculuğu bilimsel olarak son verilere göre tedavinin bitiminde yüzde 90-95 gibi koruyuculuğu olabiliyor ama eskisinden çok daha konforlu bir yaşantısı olacağı kesin oluyor. Maalesef ki bunun tek tedavisi yani en azından ölümden kurtaracak tek tedavisi bu. Buna rağmen arı sokmasında başına bir şey gelebilir mi dersek gelebilir. Çünkü bu tedavinin etkinliğini alması en az 1 yıl sürecektir. Tedaviye başlar başlamaz hemen koruyuculuk gelişmiyor. Haftalarla birlikte vücut ona alıştıkça gelişiyor. Sürecin bütünlüğü ile bakıldığı zaman çok konforlu bir sağlık haline dönüşecek çocuk için. Eşek arıları da çok fazla var doğada, piknik alanlarında. Biliyorsunuz ki arılar renkli, göze parlak gelen renkleri çok severler. O tarz kıyafet giyen çocuklara ulaşırlar” ifadelerini kullandı. Hastaların yanında adrenalin aşılarını mutlaka taşımaları gerektiğini söyleyen Cansever, sözlerine şu şekilde devam etti: “Son olarak arı alerjisi olan çocuklar için ne öneriyoruz dersek de; böyle bir tedaviye başlama yaşının altında olan bir çocuk varsa ve ailede öykü varsa, bu çocuklar da arıların olduğu alanlara giderken pantolonu çorabın içine koyma gibi, kollarını kısa tutmama gibi, parlak renkte arıları cezbedecek renkleri giymeme gibi tedbirleri öneriyoruz. Özellikle doğada bir şeyi yerken mutlaka üzerini kontrol etmek ve üzerinde arı var mı yok mu kontrol ederek yemelerini öneriyoruz. Bu çocukları oraya giderken arı alerjileri varsa ki mümkünse değil kesinlikle öneriyoruz yanlarında hayat kurtaran adrenalin enjektörlerini taşımaları ve bunu kendilerinin yapabilmeleri eğer yapacak biri yoksa da ebeveynlerinin bunun eğitimini almış olması ve yanında taşıması gerekiyor. Muhtemel arı sokmasında hastamızda olduğu gibi döküntüler, ciltte kaşıntı ve kızarıklıklarla beraber nefes darlığı, kusma, bir anda kendinden geçme bulguları gelişirse bu ağır alerjik reaksiyonun bulgularıdır. Bu arı sokması da olunca anında onu bacağının dış kısmından kas içerisine yaparak çocuğun hayatına çok ciddi katkıda bulunur ve ilk basamak tedaviyi yapmış olurlar. Bu da çok önemli. Bizim bu vakamızın üzerine bugün benzer bir vakamız daha geldi. Onun değeri de 100’ün üzerinde çıktı ve ona da aynı tedaviyi yazdık. İnşallah ilaçlarını temin edince de hastamızın konforlu bir şekilde tedavisini sürdüreceğiz. Şu bir gerçek ki bu tedavi çok riskli bir tedavi. Alerji uzmanı olarak standardın dışında işler yapmak gerekiyor. Bir alerji uzmanının zaten immünoterapi yapması gerekiyor. Biz de bunu kliniğimizde başlattığımız için çok mutluyuz. İnşallah hastalarımız fayda görür. Bunun da katlanarak gidebileceğini görüyorum ben. Arı alerjisi olan hastalarımızın artık devletimiz solüsyonlarını sağlıyor. Bunlar rapor karşılığında ödeniyor ve bizler de burada hekimler olarak 3. basamak hastanemizde bunun uygulamasını ve sürecini takip edebiliyoruz.”

Uzmanlardan alerjik  hastalığı olanlara polen uyarısı Haber

Uzmanlardan alerjik hastalığı olanlara polen uyarısı

Van’da yaz aylarının başlamasıyla birlikte özellikle kavak ağaçlarından yayılan polenler, alerjik rahatsızlığı bulunan vatandaşların sağlığını tehdit ediyor. Van’da kavak ağacı popülasyonun fazla olması nedeniyle kent merkezine adeta polen yağıyor. Genellikle rüzgarlı havada yayılan polenler hayatı olumsuz yönde etkilerken, alerjik hastalığı olan vatandaşlar ise dışarı çıkamıyor. Uzmanlar polenlerin yoğunluğunu artırdığı bu dönemlerde özellikle saman nezlesi, göz nezlesi ve astımı olan hastaların maske ve gözlük gibi önlemler almasını öneriyor. Uzmanlar, dışarı çıkma durumunda eve gelindiğinde ise duş alma ve dışarıda giyilen giysilerin değiştirilmesi tavsiyesinde de bulunuyor. “Çok sayıda şikayet alıyoruz” Konuya ilişkin konuşan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Siahmet Atlı, Van’da mayıs ayı itibariyle kavak ağacı ve çimen kaynaklı bir polen istilası olduğunu belirtti. Kent merkezinde sabah saatlerinde bir polen yağmuruna şahit olduklarını ifade eden Dr. Atlı, “Bu durum hassas hastalarımızda çeşitli şikayetlere sebep olmaktadır. Özellikle saman nezlesi 'alerjik rinit', göz nezlesi ‘alerjik konjonktivit’ ve alerjik astım bundan çok etkilenmektedir. Ayrıca bu durum cilt sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Özellikle hastalarımızın çoğu kaşıntıyla gelebiliyor. Mayıs ve haziran ayının sonuna kadar bu şikayetler bize geliyor” dedi. “Ağaçları korurken muhakkak sağlığımız da korumamız gerekiyor” Polen alerjisinden korunmak için alınan önlemler konusunda da bilgi veren Atlı, “Van’da kavak ağacı popülasyonun artması polen yağmurlarına neden olmaktadır. Tabii ki ağaçlar çevremiz için çok önemli, öncelikle ağaçları da koruyalım. Ancak ağaçları korurken muhakkak sağlığımız da korumamız gerekiyor. Havalarda şöyle ağaçları korumamız gerekiyor. Yani ağaları korurken sağlığımızı da korumamız gerekiyor. Özellikle hastalarımız evi havalandırma işini öğleden sonraya erteleyebilirler. Maskesiz dışarı çıkmasınlar, hassas hastalarımız gözlük takabilirler. Özellikle polenler yapışkan maddeler olduğu için eve geldiğimiz zaman giysilerimizi muhakkak özel bir odaya bırakmamız, mümkünse yıkamamız ve banyo yapmamız gerekiyor. Aksi takdirde şikayetlerin kronik bir şekilde devam etmesine neden olmaktadır” diye konuştu. Polen alerjisinin çevre illere göre Van’da daha yüksek olduğunun altını çizen Atlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun da en önemli sebebi Van’ın dağlık bir alan olmasıdır. Dağda yetişen bitkilerin süreklilik arz etmesidir. Örneğin Diyarbakır gibi yerler şu an yaz ayına geçmişken, burada bahar yeni başlıyor. Dağda yetişen çimenlerin de çeşitlilik arz etmesinden kaynaklı olarak etkilenim kronik bir hale gelebiliyor. Özellikle Van’da kavak ağaçları sürekli bir maruziyete sebep olmaktadır. Hastalarımız baş edemedikleri bir burun akıntısı, kaşıntı, öksürük, nefes darlığı, balgam ve göz yaşarması durumunda muhakkak göğüs hastalıkları ve alerji polikliniklerimize başvurması gerekmektedir. Özellikle yaşlı, gebe, çocuk ve bağışıklığında zayıflık olan hastalarımızın; geçmeyen öksürük, hırıltılı solun ve benzeri gibi şikayetlerde muhakkak aklımıza polen maruziyetine bağlı alerjik reaksiyonlar gelmelidir.”

Kış bitiyor, bahar alerjisi geliyor! Bahar alerjisi nedir, belirtileri nelerdir? Haber

Kış bitiyor, bahar alerjisi geliyor! Bahar alerjisi nedir, belirtileri nelerdir?

Bahar ayları geldiğinde, birçok insan bahar alerjisi ile karşı karşıya kalır. Polenlerin havada yoğunlaşmasıyla birlikte, alerji semptomları da artış gösterir. Bahar alerjisi nedir? Konuya ilişkin bilgileri, haberimizin devamında sizin için derledik. Bahar alerjisi nedir? Bahar alerjisi, bahar mevsiminde polenlerin havada daha yoğun bir şekilde bulunmasıyla ortaya çıkan alerjik reaksiyonlardır. Genellikle ağaçların, çimenlerin ve çiçeklerin çiçek açtığı dönemlerde meydana gelir. Bahar alerjisinin temel sebebi, polenlerin solunum yoluyla vücuda girmesi ve bağışıklık sisteminin bunlara aşırı tepki vermesidir. Bahar alerjisi belirtileri nelerdir? Bahar alerjisi belirtileri yaygın olarak şu şekilde karşımıza çıkar: Hapşırma: Birden fazla ve sık sık hapşırma, bahar alerjisinin tipik belirtilerindendir. Burun tıkanıklığı veya akıntısı: Burun tıkanıklığı veya burun akıntısı, alerjik reaksiyonun bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Burun akıntısı genellikle berrak ve sulu olabilir. Gözlerde kaşıntı ve sulanma: Bahar alerjisi olan kişiler genellikle kaşıntılı ve sulanmış gözlere sahip olabilirler. Gözlerde kızarıklık ve şişlik de görülebilir. Boğazda kaşıntı: Polenlerin solunması sonucu boğazda kaşıntı hissi olabilir. Öksürük: Bahar alerjisi bazı kişilerde öksürüğe neden olabilir. Özellikle gece öksürüklerin artması yaygındır. Nefes alma güçlüğü: Şiddetli bahar alerjisi belirtileri olan kişilerde nefes alma güçlüğü yaşanabilir. Bu durum özellikle astımı olan kişilerde daha belirgin olabilir. Baş ağrısı: Alerjik reaksiyonlar baş ağrısına neden olabilir. Yorgunluk ve halsizlik: Bahar alerjisi belirtileri yaşayan kişilerde yorgunluk ve halsizlik hissi yaygın olabilir. Bu belirtiler kişiden kişiye değişebilir ve bazı kişilerde daha hafif, bazılarında ise daha şiddetli olabilir. Ayrıca, bahar alerjisi belirtileri grip veya soğuk algınlığı ile karıştırılabilir, ancak alerjik reaksiyonların belirtileri genellikle polen sezonunda ortaya çıkar ve bu belirtiler uzun süre devam edebilir. Bahar alerjisi hangi aylarda olur? Bahar alerjisi genellikle ilkbahar mevsiminde ortaya çıkar. Ancak bu, coğrafi konuma ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Genellikle ağaçların, çimenlerin ve çiçeklerin polen üretiminin yoğun olduğu dönemlerde, yani ilkbaharın başlarında ve ortalarında bahar alerjisi belirtileri daha belirgin hale gelir. Polenlerin havada bulunma süresi ve yoğunluğu, hava koşulları, bitki türleri ve diğer çevresel faktörler gibi birçok etkene bağlıdır. Bu nedenle, bahar alerjisi yaşayan kişilerin yaşadıkları bölgedeki polen sezonunu ve belirtilerinin ne zaman ortaya çıktığını dikkate alması önemlidir. Bahar alerjisi kimlerde görülür? Bahar alerjisi, polenlere karşı aşırı duyarlılık gösteren kişilerde ortaya çıkar. Bu durum, bağışıklık sisteminin polenlere aşırı tepki vermesi sonucunda alerjik reaksiyonların oluşmasına yol açar. Bahar alerjisi genellikle çocukluk veya gençlik döneminde başlar, ancak her yaş grubunda görülebilir. Bahar alerjisi riskini artıran bazı faktörler şunlardır: Genetik yatkınlık: Alerji öyküsü olan ailelerde, bireylerin alerjiye karşı daha duyarlı olma eğilimi vardır. Astım veya diğer alerjik durumlar: Astım, egzama gibi alerjik cilt reaksiyonları, saman nezlesi gibi diğer alerjik durumlar, bahar alerjisi riskini artırabilir. Çevresel faktörler: Hava kirliliği, sigara dumanı gibi çevresel kirleticiler, polenlerin solunmasını daha zor hale getirerek alerjik reaksiyon riskini artırabilir. Coğrafi konum: Polen miktarı ve türleri, yaşadığınız bölgeye bağlı olarak farklılık gösterebilir. Bazı bölgelerde polen sezonu daha uzun veya daha yoğun olabilir, bu da bahar alerjisi riskini artırabilir. Diğer sağlık durumları: Bazı sağlık sorunları veya bağışıklık sistemini etkileyen durumlar, bahar alerjisi riskini artırabilir. Herkes bahar alerjisi geliştirebilir, ancak yukarıda belirtilen faktörlere sahip olan kişilerde risk daha yüksek olabilir. Bahar alerjisi nasıl tedavi edilir? Bahar alerjisi tedavisi, belirtileri hafifletmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Bahar alerjisi tedavisi için yaygın olarak kullanılan yöntemler şunlardır: Antihistaminikler: Hapşırma, burun akıntısı, kaşıntı ve göz sulanması gibi belirtileri hafifletmek için antihistaminik ilaçlar kullanılabilir. Antihistaminikler, vücutta histamin adı verilen bir kimyasalın salınımını engeller ve alerjik reaksiyonları azaltır. Burun spreyleri: Burun tıkanıklığı ve burun akıntısını azaltmak için kortikosteroid burun spreyleri kullanılabilir. Bu spreyler, burun içindeki iltihabı azaltarak semptomların şiddetini azaltır. Göz damlaları: Kaşıntılı ve sulanmış gözleri rahatlatmak için antihistaminik özelliklere sahip göz damlaları kullanılabilir. Dekonjestanlar: Burun tıkanıklığını hafifletmek için dekonjestanlar kullanılabilir. Ancak, dekonjestanların uzun süreli kullanımı burun tıkanıklığına bağımlılık yapabilir, bu nedenle kısa süreli kullanım önerilir. Alerji aşıları (immünoterapi): Şiddetli bahar alerjisi olan kişilerde, belirtileri kontrol altına almak için immünoterapi düşünülebilir. Bu tedavi, vücudun polenlere karşı aşırı tepkisini azaltmak için düzenli olarak polen özleri içeren enjeksiyonlar veya ağız altı damlaları kullanmayı içerir. Evde alınabilecek önlemler: Alerjenlerle teması azaltmak için evde alınabilecek bazı önlemler almak da önemlidir. Örneğin, polen sezonunda dışarı çıkarken maske takmak, pencereleri kapalı tutmak, dışarıdan eve polen taşınmasını engellemek için giysi değiştirmek, polen sezonunda dışarıda yapılan aktiviteleri sınırlamak gibi önlemler alınabilir. Bahar alerjisi tedavisi için en uygun seçenekler, semptomların şiddeti, kişinin sağlık durumu ve yaşam tarzına bağlı olarak değişebilir. Bu nedenle, tedavi seçenekleri konusunda bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Uzmanlardan mevsimsel alerjilere karşı öneri Haber

Uzmanlardan mevsimsel alerjilere karşı öneri

Mevsim değişikliklerinin özellikle ilkbahar ve sonbahar gibi geçiş aylarında, birçok insanın mevsimsel alerjileriyle başa çıkmasını zorlaştırdığını belirten uzman isimler, mevsimsel alerjilere karşı Anadolu propolisini önerisinde bulundu. Mevsimsel alerjiler, polenler gibi belirli alerjenlerin neden olduğu semptomlar nisan-eylül ayları arasında görülür ve burun akıntısı ve kaşıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, göğüste sıkışıklık hissi gibi yaygın alerjik semptomların görüldüğü bir tablo ile karakterizedir. Antihistaminik özellik taşıyan bazı biyoaktif bileşenler, alerjen ile karşılaşılan durumlarda açığa çıkan histamini baskılamaya yardımcı olur. Histaminin baskılanması, alerji kaynaklı oluşan iltihap, kaşıntı, ödem, hapşırık, burun akıntısı, nefes darlığı ve deri döküntülerinin daha hızlı bir şekilde giderilmesine destek olur. Yapılan pek çok bilimsel araştırmada, propolisin içeriğinde bulunan değerli fenolik ve flavonoidlerden özellikle kuersetinin ise doğal antihistaminik etkiye sahip olduğunu ifade edildi. “Propolis, mevsimsel alerji semptomlarını iyileştirmeye yardımcı oluyor” 2017 yılında yapılan bilimsel bir çalışmada propolis desteğinin akut rinit ve soğuk algınlığına olan etkisi incelendiğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Elif Pınar Çakır, “Çalışmaya 2-12 yaşlarında akut rinit ve soğuk algınlığı bulunan 40 çocuk hasta katılmıştır. Propolisli burun spreyi ile 7 gün boyunca günde 3 kez uygulanmış, başlangıç 1. gün ve son 7. gün arasında iyileşme ve yaşam kalitesindeki değişim karşılaştırılmıştır. Uygulanan propolis desteğinin 4. gün itibariyle semptomlarda düzelme sağladığı görülmüştür. Ayrıca 7 gün sonra, akut rinitte görülen burun akıntısı ve tıkanıklığı, hapşırma, öksürük krizleri, boğazda kaşıntı gibi semptomlarda da azalma tespit edilmiştir. Araştırmacılara göre, çocuklarda akut rinit ve soğuk algınlığı semptomlarının iyileşmesine propolisli burun spreyinin yardımcı olabileceği ve bu hastalığın mevcut tedavisine de destek olarak eklenebileceği bildirilmiştir” dedi. “Mevsimsel geçiş dönemlerinde sık görülen enfeksiyonlara karşı doğal olarak etkili” Arı Ürünleri Uzmanı Gıda Yüksek Mühendisi Dr. Aslı Elif Tanuğur Samancı ise “Mevsim geçişlerinde sık görülen hafif üst solunum yolu enfeksiyonlarının (ÜSYE) semptomların rahatlatmaya yönelik olarak propolis takviyesinin etkinliği bilimsel araştırmalara da konu olmuştur. 2021 yılında İtalya’da yapılan ve 8 hafta süren randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir klinik çalışmada, propolis ekstraktının hafif üst solunum yolu enfeksiyonu algılayan 122 sağlıklı yetişkin üzerindeki etkinliği araştırılmıştır. Katılımcılar 2 gruba ayrılmıştır. Deney grubunda yer alan 58 kişiye toplam polifenol içeriği 15 mg/ml olan propolisli sprey, beş gün boyunca günde üç kez 2-4 puff olmak üzere ağız içine uygulanmıştır. Kontrol grubunda yer alan 64 kişi ise hiç propolis takviyesi almamıştır. 3. günde, deney grubundaki propolis alan katılımcıların yüzde 83'ünde semptomlarda gerileme görülürken, kontrol grubundaki hiç propolis almayan katılımcıların yüzde 72'sinde en az bir semptom kalmıştır. Sonuç olarak; hem bakteriyel hem de viral kaynaklı hafif üst solunum yolu enfeksiyonlarında semptomları azaltmak amacıyla, medikal tedaviye ek olarak propolis takviyesi kullanılabilir” dedi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Sonbaharda cildinizi nasıl hazırlarsınız? İşte cilt bakımında ihtiyacınız olan tüyolar!

Alerjisi olanlar dikkat! Kritik dönem başlıyor... Haber

Alerjisi olanlar dikkat! Kritik dönem başlıyor...

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Ömer Faik Sağun, günümüzde sık görülen alerji hastalığıyla ilgili önemli bilgiler verdi. Baharın gelmesiyle birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığında artış olacağını öngördüklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Kulak Burun Boğaz Uzmanı Ömer Faik Sağun, "Alerjinin en büyük nedeni havada yayılan ağaç, çiçek ve çimenlerin oluşturdukları polenlerdir. Kişi alerjik bünyeye sahipse, vücuda giren polenler bazı maddelerin salgılanmasına neden olur. Bu da gözlerdeki ve burun zarlarındaki kılcal damarların genişleyerek dokuların şişmesine yol açar. Bunun sonucunda bahar alerjisi oluşur. Bahar alerjisi halk arasında saman nezlesi olarak da bilinmektedir" diye konuştu. "Alerji çok sık görülen bir hastalıktır" Alerji normalde zararlı olmayan maddelere karşı vücudun verdiği abartılı cevap ifade eden Uzman Sağun, "Alerji çok sık görülen bir hastalıktır. Genetik yatkınlık ve çevresel faktörler ortaya çıkışında önemli rol oynar. İmmün sistem (Bağışıklık sistemi), normal olarak vücudumuzu bakteri, virüs gibi mikroplara ve zararlı maddelere karşı korur. Ancak normalde zararlı olmayan maddelere karşı immün sistem abartılı cevaplar vermeye başlar ise buna alerji denir. Alerjik hastaların immün sistemleri bazı maddelere karşı aşırı hassastır. Bu maddelerle karşılaşınca immün sistem kontrolden çıkar ve kaşıntı, kızarıklık, şişme, spazm, göz yaşarması, burun akıntısı gibi alerjik şikayetler ortaya çıkar" şeklinde konuştu. "Bahar alerjisinin nedenleri ağaçlar ve çimenlerden yayılan polenlerdir" Alerjiyi başlatan maddeye alerjen dendiğini ifade eden Uzman Ömer Faik Sağun, "Polen, küf, hayvan tüyü, ev tozu, ilaçlar ve gıdalar en sık karşılaşılan alerjenlerdir. Özellikle bahar mevsiminde ortaya çıkan, burun akıntısı, burunda tıkanıklık, gözlerde yaşarma ve hapşırma belirtileri ile seyreden tablo bahar alerjisi ya da mevsimsel alerjik rinit olarak adlandırılır. Bahar alerjisinin nedenleri ağaçlar ve çimenlerden yayılan polenlerdir. Polenler havadan burun, göz ve boğazımıza yapışarak birikirler. Daha sonra alerjik reaksiyon ve buna bağlı belirtiler ortaya çıkar” ifadelerini kullandı. "Tedavi edilmezse sinüzit, otit ve astıma neden olur" Bahar alerjisi tedavisi hakkında bilgiler veren Sağun, "Alerjik rinit (bahar alerjisi) uzun süren hasta hekim ilişkisi ve sabır gerektiren bir tedavidir. Tedavide alerjenlerden korunma yanında burundan kortizonlu spreyler ve antialerjik ilaçlar kullanılır. Bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla dengeli beslenilmeli, istirahat edilmeli ve bol su içilmelidir. A, B, C ve E vitaminli besinler tüketilmelidir. Alerjenlerden uzak kalınmalı, mutlak surette korunulmalıdır. Stresten uzak yaşamalı, alkol, sigara tüketilmemelidir. Bazı hastalarda immünoterapi yani aşı uygulaması yapılmaktadır. İmmünoterapi için seçilecek hastalar genellikle alerjisi ilaçlarla kontrol edilemeyen veya ilaç yan etkilerinden rahatsız olan hastalardır. Hastada en az iki mevsim veya 6 ay alerji bulguları varsa aşı düşünülebilir. Hastalık göz kaşıntısı ve hapşırmaktan ibaret basit bir hastalık değildir. Tedavi edilmezse ve önlem alınmazsa tekrarlar. Sinüzit, otit ve astıma neden teşkil edebilir" dedi. "Yağmur yağdıktan sonra ve akşam saatlerinde polen yoğunluğu azalır" Bahar alerjisinden korunma yolları hakkında bilgiler veren Ömer Faik Sağun “Önce hangi polenin alerji yaptığının bilinmesi gereklidir. Bunun için alerji testi gereklidir. Polenler coğrafi bölgelere göre değişkenlik gösterir. Sabahtan öğlene kadar polenler en yüksek seviyede bulunur. Yağmur yağdıktan sonra ve akşam saatlerinde polen yoğunluğu azalır. Polenlerin yoğun olduğu sabah saatlerinde, kuru ve rüzgarlı havalarda zorunlu değilse dışarı çıkmayın. Polen mevsiminde spor için kapalı alanları tercih edin. Eve geldiğinizde giysilerinizi değiştirin Uzun kollu elbiseler ve pantolon giyin. Eve geldiğinizde duş alın ve bol su ile yüzünüzü yıkayın. Polenlerin yoğun olduğu saatlerde kapı, pencere açmayın. Doktorunuz tarafından reçete edilen ilaçlarınızı düzenli kullanın. Rüzgarlı havalarda dışarıda bulunmamaya çalışın" diye konuştu. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Kozmik enerji tedavi edebilir mi?

Alerjisi olan kedi sahiplerini sevindirecek haber Haber

Alerjisi olan kedi sahiplerini sevindirecek haber

Evcil hayvanlara karşı olan alerjiler arasında en sık kedi alerjisi görülüyor. Kedi alerjisi olan bireylerde kediye temas söz konusu olduğunda tıpkı alerjik nezle (rinit) gibi burunda kaşıntı, akıntı ve tıkanıklık, hapşırma, gözlerde kaşıntı ve şişme; bazen de nefes darlığı, göğüste sıkışma, astım nöbetine varan şikayetler gelişebilir. Bu şikayetleri engellemek için kediyi yatak odasından uzak tutmak, halıları kaldırmak, süpürge yaparken maske kullanmak ve kediyle uzun süreli temas sonrası giysileri değiştirmek gibi ilk basamak önlemler almak uzmanların en sık tavsiye ettiği öneriler arasında yer alıyor. Kediyi yıkamanın alerjen miktarını bir miktar azaltabileceğine de vurgu yapan AİD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özge Soyer, bu önlemleri almamıza rağmen şikayetlerin devam edebildiğini, alerjik şikayetleri kontrol altına almak için ya uzun süreli ilaç kullanmak ya da sevimli dostları istemesek de hayatımızdan uzaklaştırmak zorunda kalabileceğimizi söylüyor. Fakat yapılan araştırmalar sonucunda akıllı mamaların bu sorunları çözebileceği ve evcil hayvan sahiplerine umut olabileceği ortaya konuluyor. FELD1 ALERJENİNİ AZALTAN KEDİ MAMASI UMUT OLACAK ‘Feld1’in kedilerde bulunan başlıca alerjen olduğunu ve kedi alerjisinde şikayetlerin çoğundan sorumlu olduğunu ifade eden Soyer, “Feld1 öncelikle tükürük ve yağ bezlerinde üretilir, kedinin kendini yalaması ile tüylerine bulaşır ve sonra çevreye yayılır. Cinsi, yaşı, tüy uzunluğu, vücut ağırlığı ne olursa olsun tüm kediler “Feld1” üretir. Gerçek anlamda alerjen içermeyen veya hipoalerjenik kedi yoktur. “Feld1” üretimi, kediler arasında farklılıklar gösterir ve aynı kedide yıl boyunca değişiklik gösterir. “Feld1” her yerde bulunur; kolayca havada asılı kalır, toz parçacıklarına ve pasif olarak giysilere de bulaşır” diyor. 2019 yılında yayınlanan bir çalışmaya değinen Soyer şunları söyledi: “Bu çalışmada “Feld1”i azaltmaya yönelik özel bir kedi mamasını 12 hafta süresince tüketen kedilerin tüylerinde alerjen miktarının azaldığı gösterildi. Son olarak, bir ön çalışmada da bu özel mama ile beslenen kedilerin alerjik sahiplerinde daha önce var olan alerjik nezlenin belirgin azaldığı rapor edildi.” Kedilerdeki alerjen miktarını akıllı mamalar ile azaltmaya dair yapılan klinik araştırmaların sonuçlarının oldukça umut verici olduğunu belirten Soyer, bu çalışmaların henüz nihai sonuçlarına ulaşılmamış olsa bile alerjisi olan kedi sahipleri için umut olacak nitelikte olduğunun da müjdesini verdi. HABER MERKEZİ

Alerji mevsiminde neler yapılmalı? Haber

Alerji mevsiminde neler yapılmalı?

Yaz aylarının gelmesiyle birlikte artan alerjik şikayetler hakkında hem uyarılarda hem de tavsiyelerde bulunan Dr. Aslıhan Banu Er, “Sigara dumanı, hava kirliliği ve solunum yolu enfeksiyonları, kimyasal deterjan ve parfüm vs. en önemli tetikleyicilerdendir” dedi. Alerjik hastalıkların en çok artış gösterdiği yaz aylarına girildi. Özellikle nezle, alerjik ve astım gibi solunum yolunda artan şikayetler için Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Aslıhan Banu Er, alerjik hastalıklara karşı alınacak önlemleri ve bu hastalıkların tedavi yollarına değindi. Çevre faktörlerin alerjik hastalıkların artışında önemli rol oynadığına dikkati çeken Dr. Aslıhan Banu Er, “Alerji, vücudumuzun normalde zararsız özelliği olan maddelere karşı verdiği anormal yanıttır. Bu durum herhangi bir alerjene karşı duyarlılığı olan bir bireyin alerjenle karşılaştığı zaman mast vb hücrelerden salınan histamin ve diğer maddelerin etkisiyle çeşitli verilerle ortaya çıkmaktadır. Bu alerjen hangi yolla vücuda girerse ona göre semptomla karşılaşabilmekteyiz. Örneğin alerjen burunla temas ederse burunda kaşıntı, burun akıntısı gibi semptomlar görürken, gözle temasında gözde kaşıntı, sulanma, kızarma, yanma meydana gelebilmektedir. Yine cilt ile temas ederse kızarıklık, kabarıklık, kaşıntı gibi belirtiler oluşabilmektedir. Ayrıca boğazda kaşıntı, devamlı yutkunma isteği, geniz akıntısı, hapşırma, öksürük, hışıltı, nefes darlığı, dudak ve göz çevresinde şişlik, sebebi bilinmeyen bulantı, kusma ve ishal durumlarında da alerjiyi akla getirmek gerekir. Ama bu semptomların hepsinin bir hastada olmasını beklemiyoruz. Birkaç tanesinin bir arada olması bile alerjiden şüphelenmemiz için yeterlidir. Alerji nezle ile çok karıştırılmaktadır. Nezle birkaç günlük bir hadise iken, alerjik rinit daha uzun süreli hastalarda görülmektedir. Alerjik rinitli hastalarda burun akıntısı, burunda kaşıntı, geniz akıntısı, burundan nefes alamama gibi semptomlar görülebilmektedir. Bu hastalarda özellikle bahar dönemlerinde sabahları uyanmakta zorlanırlar, gece sık sık uyanırlar, burundan nefes alamazlar. Rahat nefes alamayınca vücudun oksijenlenmesi de bozulur. Böylece kişinin yaşantısı olumsuz yönde etkilenmektedir” dedi. "İLK OLARAK HASTANIN NEYE ALERJİSİ OLDUĞU TESPİT EDİLİR? Yapılan çalışmalarda alerjik riniti olan hastaların aynı zamanda astım birlikteliği mevcut olduğunu belirten Uzman Dr. Aslıhan Banu Er, “Bize başvuran hastalarda ilk yapmak istediğimiz, hastanın neye alerjisi olduğunu tespit etmektir. Hastanın alerjisini tetikleyen hangi alerjen ise, amacımız o alerjeni kişinin bulunduğu ortamdan mümkünse uzaklaştırmaktır. Uzaklaştırmak mümkün değilse kişinin maruziyetini azaltmak için hangi tedbirleri alması gerektiği bilgisini vermekteyiz. Bu şekilde aldığımız tedbirler hastanın hem hayat kalitesini arttıracak, hem de şikayetlerinin giderilmesini sağlayacaktır. Alerjinin astıma çevirme konusu bize başvuran hastalarımızın sıklıkla sorduğu ve korktuğu konulardan biridir. Yapılan çalışmalarda özellikle alerjik riniti olan hastaların yüzde 40’ında astım birlikteliği mevcuttur. Yine yapılan çalışmalarda astımlı hastaların yüzde 80’inde alerjik rinit mevcuttur. Kliniğimize alerji semptomları ile gelen hastalarda öncelikle astım var mı diye tarama yapıyoruz. Alerjen nasıl ki üst solunum yollarını etkiliyorsa, alt solunum yollarını da etkilediği zaman oluşan inflamasyon dediğimiz hava yolunu daraltan durum yani astım tetiklenecektir. Dolayısıyla bizim tetikleyici tespitimiz ve mevcut tetikleyiciyi ortamdan uzaklaştırmamız kişinin astımını da kontrol altına almamızı sağlayacaktır. Özellikle belirtmek isterim ki eğer bir kişide geçmeyen bir öksürük, merdiven çıkarken yorulma, efor sarfederken nefes darlığı varsa astım olma ihtimali çok yüksektir. Astımı olan kişiler farkında olsun olmasın hayatımı bir şekilde devam ettiriyorum diye düşünüyorlarsa yanlış düşünüyorlar. Zira eğer astım hastası ilaç kullanmıyorsa hava yolundaki daralmaya sebep olan sitokin denilen maddeleri salgılayan mast vb hücreler bir yandan salgıladıkları sitokinlerle kalıcı daralmalara yol açabileceklerdir. Dolayısıyla varsa astımın da tanısını koymak ve tedavi vermek bizim için elzemdir” diye konuştu. HANGİ TESTLER YAPILIYOR? Alerji şikeyeti ile başvuranları birçok test yaptıklarını anlatan Dr. Aslıhan Banu Er, “Bahar alerjisine yapılan testlerle teşhis konulabilmektedir. Hastalarımız bize muayeneye geldiklerinde hastamızı önce dinleriz, çoğu verdikleri anamnezle neye duyarlı olduklarını farkında olmadan ya da farkında olarak anlatacaklardır. Daha sonra hastalarımızdan bazı kan testleri, solunum testleri ve görüntüleme testleri yaparız. Ve alerji için başvuran ya da alerjisi olduğunu düşündüğümüz hastalarımıza alerji testi yapmaktayız. Alerji testi yaparsak çıkan sonuca göre neye alerjisi varsa ona dikkat etmesini sağlayarak hastamızın yaşam kalitesini yükseltmeye çalışmaktayız. Biz kendi kliniğimizde deri prick testi ve kandan spesifik Ig-E testleri yapmaktayız. Deri prick testlerini cilde alerjenin uygulaması ile derinin verdiği reaksiyonu değerlendirerek yapmaktayız. Tabi her reaksiyon alerji olmadığı gibi her deride reaksiyon görülmemesi kişinin alerjisinin olmadığını göstermemekte. Biz özellikle alerji ilaçlarını kesemediğimiz ya da örneğin antidepresan gibi ilaç kullanan hastalarda, anaflaksi dediğimiz şiddetli aşırı duyarlılık reaksiyonu gösteren hastalarda, deride aktif dermatit ya da dermografizmi bulunan hastalarda kandan spesifik Ig-E testini yapıyoruz” ifadelerini kullandı. "SİGARA DUMANI, DETERJAN VE PARFÜM TETİKLİYOR" Koruyucu yöntemlerden bahseden Dr. Er, “Alerjik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar uygun şekilde kullanıldığında son derece etkilidirler. Bu ilaçlar ile çoğu zaman hastalığın kontrolü sorunsuz olarak sağlanmaktadır. Alerjik hastalıklar kronik olduğu için ilaçların uzun süreli kullanılması gerekebilir. Burun, göz, solunum yollarına ve cilde lokal tedavi yöntemleri olduğu gibi ağızdan sistemik tedaviler de kullanıyoruz. Aslına bakarsak tetikleyiciye yönelik koruyucu tedavi önerilerimiz mevcut. Bu yönde verdiğimiz eğitimler ile alerjenlerden korunma yöntemleri uygulanabilir. Alerjenlerden başka tetikleyici olarak adlandırdığımız hastaların semptomlarını kötü yönde etkileyecek faktörleri de kontrol etmemiz gerekir. Sigara dumanı, hava kirliliği ve solunum yolu enfeksiyonları, kimyasal deterjan ve parfüm vs. en önemli tetikleyicilerdendir. Çevresel kontrol ne kadar iyi sağlanırsa hastalığın kontrolünün de o kadar iyi olacağını unutmamak gerekir. Zira çevre kontrol önlemleri aynı zamanda ihtiyaç duyulan ilaç miktarında da azalmaya neden olacaktır. Yapılması gerekenleri kliniğimizde detaylı bir şekilde anlatıyoruz. Alerji ile ilgili her türlü sorunu olan hastalarımızı kliniğimize bekliyoruz” şeklinde konuştu. İHA

Polen alerjisi astıma dönüşebiliyor! Haber

Polen alerjisi astıma dönüşebiliyor!

Bahar aylarında burun akıntısı, hapşırma, göz kızarması, öksürük, nefes tıkanması ve cilt kaşınmasından yakınanların sayısının arttığını belirten uzmanlar, bunun sebebinin bitkilerin çiçek açması, çimenlerin ve pelinlerin yetişmesiyle birlikte artan polen miktarından kaynaklandığını söyledi.  KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Hüsamettin Olgun, "Şehirlerde görülen polen miktarları yılda yüzde 3 oranında artış gösteriyor. Bunun sebebi ise hava sahasındaki karbondioksit oranına bağlanıyor. Karbondioksit hava ve iklim ısınmasına sebep olduğu için çiçekler her yıl daha erken açmaya başlıyor ve buna bağlı olarak polenler daha erken ve daha uzun süreli uçuşuyor. Halk arasında saman nezlesi olarak da bilinen polen alerjisi, daha çok 5 ile 40 yaş grubu arasındakileri etkilemektedir. Polen alerjisi olan kişiler, özellikle temizliğe önem vermelidir. Ağır kokulardan ve tütün dumanından da uzak durmalıdırlar" dedi. GEREKLİ TEDBİRLER ALINMAZSA ASTIMA DÖNÜŞÜYOR Gerekli tedbirler alınmadığı sürece ya da yeterli tedavinin uygulanmaması durumunda hastalığın astıma dönüşme ihtimali bulunduğunu belirten Olgun, "Birçok insan öncelikle üşüttüğünü düşünürken, alerjik unsurlar gözden kaçıyor. Bu alerjilere uygulanabilecek tedavi yöntemleri çok geniş değil. Anti alerjik burun spreyleri, göz damlaları veya ilaçlar kullanılabiliyor. Belli gruplara aşı tedavisi de uygulanabiliyor. Ancak aşı tedavisi Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre uygulanmalıdır" ifadelerini kullandı. ALINABİLECEK BAZI TEDBİRLER "Hasta mümkün olduğunca sokağa çıkmamalıdır. Dışarı çıktığında ise polen maskesi kullanmalıdır. Polen mevsiminde açık havada spor yapmak doğru değildir. Evi sabah değil öğle sonrası havalandırmalıdır. Araba ve evlerin pencereleri kapalı tutulmalıdır. Polenler daha çok sabah saat 05.00 ile 10.00 arasında yayılmaktadır. Ev ve arabadaki klimaların polen filtreleri sık sık değiştirilmelidir. Ev içi hava temizleyiciler eve giren polenlerin ortadan kaldırılmasında faydalı olabilir. Dışarıdan gelindiğinde duş almakta fayda vardır. Çamaşırlar dışarıda kurutulmamalıdır. Kedi ve köpek uzun süre oturma ve yatak odasında bulundurulmamalı." İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.