[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#anne

anne haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, anne haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Anne-bebek bağı doğum şekli ile ölçülemez Haber

Anne-bebek bağı doğum şekli ile ölçülemez

YAREN GÜZELKAN-ÖZEL HABER- Sağlık Bakanlığı, son dönemde artan sezaryen doğumlara karşı olarak, “Sağlıklı olan normal doğumdur” temalı kamu spotu yayınladı. “Annecim Başardık” başlığıyla yayınlanan bu video, sosyal medyada gündem oldu. Ancak tam da bu videonun hemen ardından bebeklerin ölümüne sebep olan “yenidoğan çetesi” skandalı, doğumla ilgili tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı. Anne adayları artık “nasıl doğum yapılacağı” kadar, “nerede doğum yapılacağı” konusunda da ciddi endişeler yaşıyor. Özellikle sezaryen doğum yapmış anneler, bakanlığın videosunun yanlış algılar yarattığını, anne ile bebek arasındaki bağı zayıflattığı iddiasının kabul etmediklerini belirterek tepki gösterdi. Psikolog, Aile ve Çift Danışmanı Elif Merve Aslan ise bu tarz içeriklerin toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyebileceğini vurgulayarak “Gebelik ve doğum süreci; fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu videolar bazı tıbbi gereklilikler nedeni ile vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir” ifadelerini kullandı. BU BEDEN BİZİM Gümüşhane’de ikamet eden 26 yaşındaki Nazlı Döner, 2021 yılında Alanya’da özel bir hastanede sezaryen doğum yaparak bir erkek bebek dünyaya getirdi. Döner, hamilelik sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Hamileliğim döneminde Gümüşhane’de özel bir klinikte hamilelik sürecim izlendi ve oğlumun boyu uzun olduğu için içerde dönemedi ve doğum kanalına giremedi. Benimde o süreçte kalbimde sıkıntı çıktığı içinde sezaryen doğumu doktorumuz önerdi. Ailem de Alanya’da yaşadığı için ben doğumumu yapmak için yanlarına gittim. Oğlum 3 kilo 800 gram doğdu ve boyu 54 santimetreydi. Doktorum benim ve çocuğumun sağlığını düşündüğü için bu yöntemi seçti.” ENDİŞE VE KAYGI Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı videoyu eleştiren Nazlı Döner, “Bebek dünyaya geldiği andan itibaren anne ile arasında inanılmaz bir bağ oluşuyor ve muhteşem bir duygu yaşıyorsun. Ben hamilelikte nasıl doğum yapacağım diye değil, ‘ona yetebilecek miyim onu koruyup kollayabilecek miyim ya ona yetemezsem iyi bir anne olamazsam hasta edersem’ gibi milyonlarca soruyla boğuştum. Benim oğlum doğuştan besin alerjili ve laktoz intoleranslı bir bebek. Aynı zamanda ileri derece atomik dermatiti var ve kronik astım alerjik bir çocuk. Kıyafetteki elastan, yün, örgü kıyafetler ve daha birçok şeye alerjisi var. Bunları yaşamış ve hala yaşıyor olan bir anne için bu konuda geri düşünen, sezaryen doğumu doğumdan saymayanlara sesleniyorum: ‘Sezaryen demek bedenimizin 8 kat kesilmesi demek.’ Vücudunuzdan bir canlı bir beden çıkıyor. ‘Sütün gelecek mi, gelmeyecek mi?’ diye düşünüyorsun. Ben oğlumu rahatsızlığından dolayı hiç emziremedim. Sezaryenden sonra ayağa kalktığımda bütün organlarım bir anda yere düştü gibi hissettim ve kendime bakmam gerekirken onunla ilgilendim her şeye yetişme çabasında oldum” açıklamasında bulundu. “Normal ya da sezaryen doğum diye ayrım yapılması yanlış mı?” sorusuna cevap veren Döner, “Yanlış sonuçta her bebek dünyaya gelirken nasıl gelmesi gerektiğini kendisi seçiyor. Tabi ki de normal doğum çok iyi ama bazen hem anne hem de bebek için en iyisini doktorumuz seçer o yüzden bu beden benim bizim istediğimiz şekilde doğum yapmaya hakkımız var ve şunu da söylüyorum toplumumuzda eğer doğuma kadar kadınları küçük göstermeye, sınıflandırmaya başladıysak daha bunlar iyi günlerimiz” dedi. HASSAS VE ÖZENLİ OLMALI Hastanelerde yaşanan sorunlar sıkça gündemde yer alırken nasıl doğum yapılacağından ziyade nerede doğum yapılacağı konusuna ilişkin açıklamalarda bulunan Döner, “Devlet hastanelerinde bence sadece kadın doğum için özel bir alan olmalı. Bir kadın doğum yaptı hadi hastaneden çıksın mantığı olmamalı. Yabancı ülkelerde görüyoruz 1 hafta veya 15 gün anne ve bebek birbirine alışana kadar anne bilgili kişilerden bebeğin bakımı için eğitim alıyor. Hem annenin lohusalık dediğimiz süreci daha kolay geçirmesini hem de psikolojik olarak rahatlaması sağlanıyor. Bence ülkemizde de hastanelerin bu konuda biraz daha hassas ve özenli olması gerekiyor. Sırf bu yüzden ben doğum yapacağım zaman ilk hastane sonra da doktoru tercih ettim” diye konuştu. ARAMDA BAĞ YOK MU? İkinci çocuğuna hamile olan Necla Dalkara ise normal doğum ile sezaryen doğum ayrımı yapılması konusunda konuşarak şu ifadeleri kullandı: “Her ikisi de doğum süreci, canınızdan can gidiyor. Doğumdan sonra bebeği bize getiriyorlar ve bebek kokumuzu aldığında ağlamasını kesiyor. İşte o anne ile bebek arasında bağ başlıyor. Nasıl doğum yaptığımız önemli değil, biz anneyiz onlar da bizim dünyaya getirdiğimiz evlatlarımız, aramızdaki bağın doğumla ilgisi yok!” Sezaryen doğumu kolay bir doğummuş gibi yorumlayanlara tepki gösteren Necla Dalkara, ilk çocuğunu normal doğum yaparak dünyaya getirmek istediği halde bazı değerlerinin iyi seyir etmediği için acil ameliyata alındığını söyledi. Dalkara, “Sezaryen doğum yaptım diye çocuğumla benim aramda bir bağ yok mu” sorunu yöneltti. ‘NORMAL DIŞI’ ALGISI OLUŞTURULMAMALI “Son günlerde fazla tepki çeken videonun içeriğinde yer alan vajinal doğumun ‘normal’ olduğu, sezaryen doğumun ‘normal dışı’ bir yöntem olduğu algısı oluşturulmaktadır” diyerek sözlerine başlayan Psikolog, Aile ve Çift Danışmanı Elif Merve Aslan, “Sezaryen yapan annelerin başarısız, bebekleri ile de bağ kuramayacağı öne sürülüyor. Videoda belirtilenin aksine, anne-bebek arasındaki bağ, sadece doğum şekli ile belirlenen değil; doğum sonrası anne ve bebeğin tensel teması, göz teması, bebeğin beslenme ve ihtiyaçlarının doğru zamanda tutarlı bir şekilde karşılanması, sevgi ile kucaklanması, bol gülümsemeli yaklaşım bağı kuvvetlendirir” dedi. RUH SAĞLIĞINI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR Vajinal yolla doğumun teşvik edilmesinin normal olduğunu ancak bunun ayrıştırıcı ve etiketleyici bir dille yapılmasının ve alternatif doğum şeklinin kötülenmesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayan Psikolog Aslan, “Gebelik ve doğum süreci fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı kompleks bir süreçtir. Bu videolar bazı tıbbi gereklilikler nedeni ile vajinal doğum yapamayan/yapmaması gereken kadınları yanlış yönlendirebilir. Kadın bedeni üzerinde baskı kuran, kadınların birincil bakım veren rolünü üstlenen cinsiyetçi yaklaşımların başta kadın ve çocuklar olmak üzere toplum ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir” açıklamalarında bulundu.

Laboratuvar teknikeri anne doktor oğluyla aynı hastanede çalışıyor Haber

Laboratuvar teknikeri anne doktor oğluyla aynı hastanede çalışıyor

Manisa'da 1991 yılından beri laboratuvar teknikeri olarak görev yapan ve son olarak Merkez Efendi Devlet Hastanesi'nde çalışan Nimet Aydın, eğitim hayatında desteğini esirgemediği Hacettepe Tıp Fakültesi mezunu oğlu Erdem Aydın'ın aynı hastaneye atanmasıyla gurur ve sevinci bir arada tattı. Aynı birimlerde görev yapmasalar da Acil Servis Hekimi oğlu Erdem Aydın'ın hastalardan tahlil istemesiyle adını laboratuvar bilgisayarlarında gören anne Nimet Aydın, bu mutluluğu çevresiyle paylaşmayı da unutmuyor. Herkese nasip olmasını dilerim Oğluyla aynı hastanede görev yapmanın çok güzel bir duygu olduğunu aktaran anne Nimet Aydın, “1991 yılında Manisa Doğumevi'nde laboratuvar teknisyeni olarak göreve başladım. Oğlum da bu sene buraya atandı. Acil bölümünü pratisyen hekim olarak atandı. Çok güzel bir duygu, beraber çalışmak. Herkese nasip olmasını dilerim. Burada acilde çalıştığı için pek yanına gitmiyorum. Görev başındayken pek rahatsız etmek istemiyorum. Ama bilgisayarda tahlil falan istediğinde ismini görüyorum. Güzel bir hastane oğluma da nasip olduğu için çok mutluyum” diye konuştu. Annem de olduğu için burayı yazdım Annesinin hastane işleyişi hakkında kendisini bilgilendirdiğini ve her konuda yardımcı olduğunu aktaran Pratisyen Hekimi Erdem Aydın, “2024 yılının Haziran ayında Hacettepe Tıp Fakültesi'nden mezun oldum. İlk görev yerim burası. 10 Eylül'de başladım. 1 Ekim'den bu yana burada nöbet tutuyorum. Annem de olduğu için burayı yazdım. Hem ailem burada. Alışma sürecinde annem bana yardımcı oldu. Hastanenin işleyişi hakkında bilgi sahibi olmamı sağladı. Bazen tahlil istiyorum. Annem de benim ismimi görüyor. Mutluyum, beraber çalışmak güzel” diye konuştu. Merkezefendi Devlet Hastanesi olarak bir aile ortamında çalıştıklarını ifade eden Başhekim Yardımcısı Dr. Özlem Susur, “Biz bir aileyiz. Zaten hastane olarak da hastanemizde bir aile ortamı var. Aynı zamanda böyle bir aileye sahip olmakta çok güzel. Onlarla çalışmak büyük bir keyif. Her konuda çok iyiler, inşallah bundan sonra da yolları açık olur. Birlikte çalışmaya devam ederiz. Nice ailelere ev sahipliği yaparız” dedi.

Emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde azalma gözlemleniyor Haber

Emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde azalma gözlemleniyor

Uzm. Dr. Şule Sayıner Şimşek, emzirmenin kadınlarda meme ve yumurtalık kanserini azalttığına ilişkin açıklama gerçekleştirdi. Doğal, besleyici ve her zaman hazır olan anne sütünün, bebeklerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerini desteklediğini, onları birçok hastalığa karşı koruduğunu söyleyen Şimşek, bebeklerin ilk 6 ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmenin, bebeklerin bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve sağlıklı bir gelişim sağladığına dikkat çekti. Şimşek, anne sütünün hem bebekler için hem de anne için birçok hastalık riskini azalttığını belirtti. Emzirme anne-bebek arasındaki duygusal bağı da güçlendirir Doktor Şimşek, emzirmenin sadece bebek için değil, anne için de sayısız fayda sunduğunu kaydetti. Şimşek, emzirmenin annenin doğum sonrası iyileşmesini hızlandırdığını ve kilo kontrolüne yardımcı olduğunu vurgulayarak, “Emzirme sırasında salgılanan oksitosin hormonu, rahmin kasılmasını teşvik eder ve doğum sonrası kanamaların azalmasına yardımcı olur. Ayrıca, emzirme anne-bebek arasındaki duygusal bağı da güçlendirir” dedi. Emzirme pozisyonun gözden geçirilmesi gerekebilir Şimşek, bebeğin doğru pozisyonda tutulmasının emzirme sürecinin sağlıklı ilerlemesi açısından önemli olduğuna dikkat çekti. Emzirme sırasında bebeğin ağzının meme başı ve çevresini kavrayacak şekilde konumlandırılması gerektiğini belirten Şimşek, "Bebek emme sırasında düzenli ve ritmik hareketlerle yutkunmalıdır. Eğer emzirme sırasında meme başında rahatsızlık hissediliyorsa, emzirme pozisyonun gözden geçirilmesi gerekebilir" diye vurguladı. Uzm. Dr. Şimşek, emzirme sırasında hem annenin hem de bebeğin rahat bir pozisyonda olmasının, sağlıklı emzirme süreci için kritik olduğunu belirtti. "Anne dik oturmalı, sırtı desteklenmeli ve bebek anneye yakın olacak şekilde tutulmalıdır. Bebeğin başı, boynu ve omuzları aynı hizada olmalıdır" diyen Şimşek, yanlış pozisyonun meme başı yaralanmalarına ve bebeğin yeterli miktarda süt alamamasına yol açabileceğini de sözlerine ekledi. Süt artırmaya etkili gıdalarla anne sütü üretimi desteklenebilir Yeni doğan bebeklerin her 2-3 saatte bir emzirilmesi gerektiğini söyleyen Şimşek,  “İlk süt olarak bilinen kolostrum, bebeğin ilk aşısı olarak kabul edilir ve pek çok hastalığa karşı koruma sağlar. Her emzirme seansı genellikle 15-20 dakika sürmeli. Bu süre bebek büyüdükçe anne sütünü daha hızlı emebildiği için süre kısalabilir. Anne sütü üretiminin artırılması için sık emzirme önemlidir. Annenin yeterli sıvı alımı ve dengeli beslenmesi de süt üretimini destekler. Galaktagog olarak bilinen süt artırmaya etkili gıdalarla anne sütü üretimi desteklenebilir. Yulaf, badem, yeşil yapraklı sebzeler ve zencefil gibi besinler süt üretimini artırmaya yardımcı olabilir." dedi. Emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor Emzirmenin, uzun vadede hem anne hem de bebek için çeşitli sağlık faydaları sağladığını vurgulayan Şimşek, “Araştırmalar, emzirmenin bebeklerin ileriki yaşlarında obezite, diyabet ve alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltabileceğini gösteriyor. Aynı şekilde, emziren annelerde meme ve yumurtalık kanseri riskinde de azalma gözlemleniyor” diyerek, mümkün olduğunca DSÖ önerilerine uygun olarak ilk 2 yaşta emzirmenin önemine dikkat çekti. Doğru bilgi ve destek alınarak zorlukların üstesinden gelinebilir Şimşek, emzirme sürecinde karşılaşılan zorluklarla başa çıkabilmek için annelerin yalnız olmadığını söyleyerek Çocuk Sağlığı Uzmanı veya Emzirme Danışmanı gibi sağlık profesyonellerine danışmanın önemine dikkat çekti. Uzm. Dr. Şimşek, "Emzirme sürecinde yaşanan sorunlar nedeniyle emzirmeyi bırakmak zorunda kalmadan, doğru bilgi ve destek alınarak bu zorlukların üstesinden gelinebilir” diye konuştu.

Fiziksel ve hormonal faktörler normal doğumu etkiliyor Haber

Fiziksel ve hormonal faktörler normal doğumu etkiliyor

Vajinal doğumun, bebeğin annenin doğum kanalından geçerek dünyaya gelmesiyle oluşan doğum şekli olduğunu ifade eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Esra Oben Tutar, “Vajinal doğumu etkileyen pek çok fiziksel ve hormonal faktör vardır. Gebelik süresince anne ve bebek sağlığını etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olmadığı müddetçe, bebeğin pozisyonu, plasentanın yerleşimi ve  pelvik yapısı uygun olan gebelerin vajinal yolla doğurma olasılığı çok yüksektir.''  diye konuştu. Düzenli ve giderek artan kasılmalar doğumun belirtisidir Uzm. Dr. Esra Oben Tutar, vajinal doğumun genellikle gebeliğin tamamlanma zamanı olan son adet tarihinden itibaren ortalama 40. haftada yaşandığını aktararak, “Bu süre, 37 ila 42 hafta arasında değişiklik gösterebiliyor. Düzenli ve giderek artan kasılmalar doğumun belirtisidir. Düzenli kasılmalar her 5-10 dakikada bir gelmeye başladığında hastaneye başvurmak gerekiyor. Bazen kasılmalardan önce su gelebilir. Bu durumda kasılmaları beklemeden hastaneye başvurulmalıdır. Düzenli kasılmaların oluşması, rahim ağzının açılması, bebeğin doğum kanalı boyunca ilerlemesi ile vajinal yolla doğum gerçekleşiyor. Vajinal doğum esnasında doğumun vajinal yolla tamamlanmasına engel bir durum oluşursa, vajinal doğum prosedürü iptal edilip sezaryan doğuma geçilebilir.” dedi. Gebenin ve bebeğinin kişisel sağlık durumuna göre değişebiliyor Uzm. Dr. Esra Oben Tutar,  “Vajinal doğumun enfeksiyon riskinin daha az olması, emzirmeye daha erken başlayabilme, daha az analjezi (ağrı kesici) kullanımı gibi avantajları bulunuyor. Doğum sonrası rahim daha hızlı toparlandığı için kan kaybı daha az oluyor. Bebeğin doğum kanalından geçerken akciğerlerdeki sıvının daha kolay atılmasını ve solunum sisteminin daha iyi çalışmasını sağlıyor. Bebeğin vajen florasındaki bakterilerle teması da bağışıklık sistemine katkıda bulunuyor. Vajinal doğumdan sonra anneyle bebeğin erken temas etme şansı ve  annenin bebeğini daha erken emzirme fırsatı bulunuyor. Her doğum şeklinin anne ve bebek açısından faydaları ve riskleri, gebenin ve bebeğinin kişisel sağlık durumuna göre değişebiliyor.” dedi. Sezaryen sonrası vajinal doğum mümkündür Uzm. Dr. Esra Oben Tutar, “Sezaryen sonrası vajinal doğum mümkündür ancak beraberinde anne ve bebek sağlığı açısından riskler barındırdığı için rutin uygulamada tercih edilmesi tartışmalıdır. Daha önce yapılan rahim kesisinin niteliği, sezaryanın sebebi ve sayısı sezaryen sonrası vajinal doğum için başlıca kriterleri oluşturuyor. Uygun kriterleri sağlayan gebeler için rahim yırtılma riskini net bir şekilde tahmin edememek sezaryen sonrası vajinal doğum prosedürünü tartışmalı kılmaktadır.” şeklinde konuştu.

Normal doğumun bebeğin sağlığı üzerindeki olumlu katkıları Haber

Normal doğumun bebeğin sağlığı üzerindeki olumlu katkıları

Normal doğumun yaşandığı esnada bebeğin doğum kanalında ilerlerken bir takım bakterilerle karşılaştığı ve bu bakterilerin bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirmede oldukça etkili olduğu aktarılıyor. Çiğli Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği doktorlarından Doç. Dr. Ayşe Rabia Kanbak, 1-7 Ekim Normal Doğum Haftası çerçevesinde normal doğumun yararlarına ve süreçlerine değindi. Doç. Dr. Kanbak, "Normal doğum, annenin kendiliğinden başlayan sancılarının ardından bebeğin doğal yollarla dünyaya gelmesidir" dedi. Bu doğum yönteminin anne ve bebek için pek çok avantaj sunduğunu aktardı. Normal doğum yapan anneler kısa sürede eski sağlıklarına kavuşur Doç. Dr. Kanbak, normal doğumun annenin hızlı iyileşmesini sağladığını ve bebeğiyle erken temas kurma imkanı sunduğunu belirterek "Sezaryen sonrası iyileşme süreci daha uzun sürerken, normal doğum yapan anneler kısa sürede eski sağlıklarına kavuşur ve bebeklerini hemen emzirmeye başlarlar" diye konuştu. Kanbak, normal doğum sırasında salgılanan oksitosin hormonunun anne ile bebek arasındaki bağı kuvvetlendirdiğini ve emzirme sürecini daha kolay bir hale getirdiğini ifade etti. Solunum sıkıntısı riski de azalır Normal doğumun bebek sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini aktaran Doç. Dr. Kanbak, "Bebek, doğum kanalından geçerken bağışıklık sistemi için faydalı bakterilerle karşılaşır. Bu, bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesine katkı sağlar" dedi. Ayrıca normal doğumun bebeğin solunum sistemi gelişimi için de yararlı olduğunu aktaran Kanbak, "Doğum kanalından geçerken akciğerlerindeki amniyon sıvısı daha kolay atıldığı için solunum sıkıntısı riski de azalır" dedi. Normal doğum süreci nasıldır? Doç. Dr. Kanbak, doğumun doğal bir süreç olduğunu ve genellikle 37-42. gebelik haftaları arasında başladığını aktararak "Doğum, rahimde başlayan sancılarla başlar ve rahim ağzının açılmasıyla sürer. Bebeğin doğum kanalından geçmesiyle süreç tamamlanır" şeklinde konuştu. Doğumdan sonra annenin sancılarının hafiflediğini aktaran Kanbak, doğumun 3 aşamalı bir süreç olduğunu, ilk evrede rahim ağzının açıldığını, ikinci evrede bebeğin doğduğunu, üçüncü evrede ise plasentanın atıldığını ifade etti. Anestezi gibi yöntemlerle bu süreç daha ağrısız hale gelebiliyor Doğum ağrılarının yönetilebilir olduğunu ifade eden Doç. Dr. Kanbak, "Doğum sancıları, annenin daha önce deneyimlemediği bir ağrı olabilir. Ancak günümüzde birçok merkezde belden uygulanan anestezi gibi yöntemlerle bu süreç daha ağrısız hale gelebiliyor" dedi. Bununla beraber hastanelerde verilen gebe eğitimlerinin, anne adaylarını bilinçlendirdiğini ve doğum sürecinin daha da kolay olmasını sağladığına dikkat çekti.  Normal doğum yapan anneler sıklıkla 24 saat hastanede kalır Doç. Dr. Kanbak, normal doğum yapan annelerin sıklıkla 24 saat hastanede kaldığını belirterek "Doğum sonrası annenin kısa sürede ayağa kalkması, yemek yemesi ve duş alması sağlanır. Bu süreçte annenin ve bebeğin sağlık durumu yakından izlenir" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.