‘Melekler Çiftliği’ enkazdan kurtardığı bin cana yuva oldu
ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Tarihin en büyük deprem felaketlerinden birini yaşayan Türkiye, Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin neden olduğu yıkımla mücadeleye devam ediyor. Facianın hemen ardından enkaz altında kalan canları kurtarmak başlatılan arama-kurtarma çalışmalarına ülkenin dört bir yanından çok sayıda gönüllü ekip katıldı. Onlardan biri de Ankara’da 32 yıl önce kurulan ve 8 yıl önce İzmir’in Kemalpaşa ilçesine taşınan ülkenin ilk ve en büyük hayvan çiftliği ‘Melekler Çiftliği’ (Angel’s Farm Sanctuary) oldu. ‘İnsan ve Hayvan Arama Kurtarma’ (HARK) adını verdikleri ekipleriyle deprem bölgesine ulaşan gönüllüler, günlerce süren mesaide yalnızca enkaz altındaki insanları değil depremden sonra terk edilmiş ve yıkılmış apartmanlara sıkışan hayvanları kurtarmak için de çalıştı. HARK ekibinin deprem bölgesindeki çalışmalarını anlatan çiftliğin kurucu Sibel Çakır, şimdiye kadar bin depremzede hayvanın kurtarılarak çiftliğe nakledildiğini belirtti. Ekibin bir kısmının hala bölgede arama-kurtarma faaliyetlerini sürdürdüğünü söyleyen Çakır, “Enkazdan çıkarttığımız hayvanların öncelikle sahiplerini bulmaya çalışıyoruz. Bulamadıklarımıza yuva arıyoruz. Birçoğunun kolu, bacağı, kuyruğu parçalanmış durumda. Birçoğu engelli kalacak durumda hayvanların. Bizde sadece kedi, köpek değil kuş, at, eşek, inek, keçi, koyun, kaplumbağa gibi hayvanlar da mevcut. Tek taraflı bir kurtarma hiçbir zaman yapmadık” vurgusu yaptı.
HAYVAN DA KURTARIYORUZ İNSAN DA!
HARK ekibinin yalnızca enkaz altında kalan hayvanlar için arama-kurtarma faaliyeti yürütmediğinin altını çizen Çakır, “Biz sadece hayvan kurtarmıyoruz. Kendi arama kurtarma ekibimizin içinde ayrı timlerimiz var. Kimi insan kimi hayvan kimi de doğaya yapılan aykırı hareketlerde (yangın, erozyon vs.) çalışıyor. Yani hayvan da kurtarıyoruz insan da. Zaten depremin ilk 3 günü sadece insani arama yaptık. Hatta ekiplerimiz bir enkazdan bebek kurtardı” dedi.
HATAY HARİTADAN SİLİNMİŞ
Deprem bölgesindeki izlenimlerini de aktaran Çakır, “Depremin ardından ilk olarak Kahramanmaraş’a geçiş yaptık. Yollar kapalıydı, kar çok yoğundu. Bizim ekibimiz 18 saat sonra bölgeye ulaştı. Arkasından 30 saate yakın süre içerisinde tüm ekibimiz oradaydı. Yolların bozukluğu ve hiçbir müdahalenin olmaması nedeniyle gecikme oldu. Ama ilk ekibimiz 18 saat sonra oradaydı. Önce insani aramalar yaptık. Biz Kahramanmaraş’ın en büyük deprem hasarı alan yer olduğunu düşündük. Ta ki Hatay’a gidene kadar... Hatay’ın resmen haritadan silinmiş olduğunu gördük. İnsanlar, hayvanlar, arama kurtarma ekipleri... Herkes perişan. Çünkü ciddi bir koordinasyonsuzluk vardı ortada. Panik hali çok fazlaydı. Enkazda sağ kalanlar kurtulanlar ya da şehir dışından haber alıp gelen aileler son derece tedirgin ve panik havasındaydı. Arama kurtarma ekiplerinin çalışmasına engel olacak şekilde panikleri vardı. Biz bir binada çalışırken insanlar diğer binaya bakmamız için kolumuzdan tutup sürüklemeye bile çalıştılar. Tehdit edildik. Tabii ki yaşadıkları acıdan kaynaklı... Kötü niyetlerinden değil” ifadelerini kullandı.
SAHİPLERİNİ BULMAYA ÇALIŞIYORUZ
Şimdiye kadar yaklaşık bin hayvanın enkaz altından kurtarılıp İzmir’deki çiftliğe nakledildiğini dile getiren Çakır, “15 gün boyunca insan ve hayvan kurtarmak için sahada çalıştık. Hala bazı ekiplerimiz sahada arama yapıyor. Ama artık umudumuzu kaybetmeye başladık insanlarla ilgili. Hayvanlar hala enkazlarda, mahsur kalanlar var. İnsanları kurtardık, hayvanları kurtarıp çiftliğe naklettik. Yaklaşık bin civarında hayvan getirdik çiftliğe, hala da gelmeye devam ediyor. Ekibimiz de canla başla çalışıyor. Enkazdan çıkarttığımız hayvanların öncelikle sahiplerini bulmaya çalışıyoruz. Bulamadıklarımıza yuva arıyoruz. Birçoğunun kolu, bacağı, kuyruğu parçalanmış durumda. Birçoğu engelli kalacak durumda hayvanların. Bizde sadece kedi, köpek değil kuş, at, eşek, inek, keçi, koyun, kaplumbağa gibi hayvanlar da mevcut. Tek taraflı bir kurtarma hiçbir zaman yapmadık” diye konuştu.
CANIN AYRIMI YOKTUR
Afet anında akla en son gelenin hayvanlar olduğunu ve bu eksiği gidermek için son 1 yıldır arama-kurtarma konusunda eğitimler alarak kendi ekiplerini oluşturduklarını aktaran Çakır, “Afet anlarında ilk akla gelen insandır. Ama insan yardım isteyebilir, insana yardım dile gelir. Fakat hayvanlar yardım isteyemiyor, onlar hep ikinci, üçüncü hatta beşinci plana atılıyor. İnsanlar, değerli mal mülk, ev eşyaları... Sonra hayvanlar kurtarılıyordu. Bu bizim için çok büyük bir haksızlıktı. Çünkü onlar da ruh taşıyorlar, onların da canları ve aileleri var. ‘Can candır’ sloganıyla biz yola devam ettik. Canın ayrımı yoktur. Bu eksiği gidermek için yaklaşık 1 yıldır çeşitli platformlardan eğitimler alarak, kamplar kurarak aslında böyle bir afete hazırlanıyormuşuz ama haberimiz yokmuş” şeklinde konuştu.
GÖNÜLLÜ ORDUSUNA ÇAĞRI
Çakır, HARK’ın gönüllü ordusunun daha da büyümesi için şu çağrıyı yaptı: “Ne kadar çoğalırsak o kadar elimiz kolumuz her yere uzanabilir. Öncelikle erkek üyelere ve sonrasında kadın üyelere sesleniyoruz. Bu vatan bizim. Hatta sadece bu vatan için değil günün birinde dünyanın öbür ucunda bize ihtiyacı olan, büyük afet yaşayan yerlere de uzanabilmemiz için ekibimizin genişlemesi lazım. Her bedende, her ruhta, her yeteneğe sahip ya da sahip olmayan tüm insanlara ihtiyacımız var bizim. İlla sahada çalışmasına gerek yok. Kampımıza göz kulak olabilirler, telsiz koordinasyonunda durabilirler. Her insana ihtiyacımız var bizim arama kurtarma ekibimizde.” Ekonomik açıdan zaten zor günler yaşayan çiftliğin, yeni gelen misafirlerle birlikte yükünün daha da artacağına işaret eden Çakır, “Bu süreçte ekonomik desteğe de ihtiyacımız var. Hatta anlık değil uzun süreli ihtiyacımız var. Çiftlikte nüfusumuz zaten 3 bin 500 civarıydı. Şimdi 5 bine yakın ve daha da gelecek hayvanlar var. Başka hayvan kurtarma örgütlerinden sahaları olmadığı için bizlere yönlendirilmeye çalışılan yüzlerce hayvan daha var. O yüzden bizim çok uzun soluklu, ciddi desteklere ihtiyacımız var” sözleriyle destek istedi.