Asbest Söküm Uzmanları Derneği Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika Asbest Söküm Uzmanları Derneği Haberleri

İZ AFED İzmir Afet Bilinci Çevre İklim Farkındalığı

Özünde bir doğa olayı olan depremin alınmayan önlemler ve planlama hataları nedeniyle birincil ve ikincil afetlere nasıl dönüştüğü, aslında olması ve yapılması gerekenleri de çözüm önerileri olarak anlatıldı. Paneli sonuna kadar ilgiyle takip eden dinleyiciler, zaman zaman da görüş ve önerileriyle katkıda bulunarak, interaktif bir etkinlik oldu. Jeoloji Yüksek Mühendisi Bora SONUVAR'ın İzmir'in deprem gerçeğini ve fay hatlarını anlattığı sunumuyla başlayan panelde, İZ-AFED Başkanı Servet ERTAŞ; afetlerin öncesi, sonrası ve esnasında yapılması gerekenleri, yapısal olan ve yapısal olmayan risklerin nasıl azaltılacağını örnekleriyle anlattı. Daha sonra söz alan İZ-AFED Derneği Başkan Yardımcısı Av. Birgül Değirmenci; afet mevzuatına değinerek başladığı konuşmasında, mevcut afet mevzuatının ve planlarının günümüzün ihtiyaçlarını karşılamadığını ve sorunlarını çözemediğini söyleyerek, mevcut durumun gelecekte de yeni yeni felaketlere yol açmaya devam edeceği kaygılarını dile getirdi. Afetlerin arka planı olan ve etkileri uzun yıllar süren sosyo-ekonomik travmaları anlatan Av. Birgül DEĞİRMENCİ; "işte tüm bunlara karşın mevzuatıyla, planlamasıyla afet yönetimi sisteminde bütünsel anlamda bir değişim, yegane çözüm olacaktır.. Akla ve bilime dayalı, toplumsal katılımlı, şeffaf ve gerçekçi ve uygulanabilir başka bir afet yönetimine ihtiyaç var. Bunun için yola çıktık. Ben bu konuda deneyimli ekibim ile birlikte "başka bir afet yönetimi mümkün" iddia ve şiarıyla çalışıyorum. Gelecekte TBMM'de bu konuda çalışma yapmak ve ülkemizi Japonya gibi, Şili gibi, Küba gibi, ABD gibi afetlere dirençli bir ülke haline getirme hedefiyle, CHP 1. Bölgeden milletvekilliğine aday oldum." diyerek salondan büyük alkış aldı. "Solunan tozların akciğerlerde yarattığı tahribat, yüzbinlerce İzmirliyi kanser edebilir" Son konuşmacı olarak İş Güvenliği ve Asbest Söküm Uzmanı ASUD Başkan Yardımcısı Selda ALTINTOP; Binaların Yıkılması Hakkındaki Yönetmelik yürürlüğe girmesine rağmen, uygulanmadığını belirtti. ALTINTOP; İzmir'de 30 Ekim 2020 deprem afetinden sonra 2000'e yakın hasarlı bine hiçbir çevre ve halk sağlığı önlemi alınmadan vahşice yıkılırken, bu yıkımlara izin ve ruhsat veren belediyeler hiçbir denetim yapmıyor, vatandaşlardan bu konuda gelen şikayet telefonlarında da bu konuyla hiç bir bilgilerinin olmadığını söylüyorlar. Çoğunluğu mahalle ortasında binlerce insanın yaşadığı yerlerde, vahşice yapılan yıkımlarda etrafa saçılan asbest, silika vb. gibi tozlar binlerce İzmirliyi gelecekte akciğer kanseri yapabilir. İzmir'de yapılan Buca Cezaevi yıkımının çevre ve halk sağlığına aykırılığı mahkeme kararıyla tespit edildi. Yine haftalarca süren Piyale Fabrikası, Konak meydanında İBB ve kamu binaları etraflarına toz ve güvenlik perdesi çekilmeden, toz bastırma makineleri kullanılmadan ve Yönetmelikte yazılı önlemler alınmadan paldır küldür yıkıldı. Tüm bu olup bitenleri belediyelerle birlikte, konuyla ilgili meslek odası ÇMO İzmir şubesi ve çevre örgütleri de sessiz ve tepkisiz seyrediyorlar.. Oysa ortada insan hayatı söz konusu. Alınmayan önlemlerle çevre ve halk sağlığı tehlikeye atılıyor. Çünkü o solunan tozların akciğerlerde yarattığı sinsi tahribat, yüzbinlerce İzmirliyi kanser edebilir." dedi. Sunumunda yer alan 11 Eylül saldırısında İkiz Kulelerin enkazında arama kurtarma yapan itfaiyecilerin maruz kaldığı asbestin akciğerlerinde yarattığı tahribatın fotoğrafları dinleyicilerde şok etkisi yarattı. ALTINTOP; "eski olan yapı stokunu depreme dayanıklı hale getirmek için kentsel dönüşüm nedeniyle İzmir'de daha onbinlerce bina yıkılmaya devam edecek. Bu da milyonlarca İzmirlinin bu tozlara maruz kalacağı gibi bir tehlikeye işaret ediyor. Bu yıkıntı molozlarının bertarafı da ayrı bir çevre ve halk sağlığı sorunu. Bakın Güzelbahçe'de Moloz Tepe oluşmuş. Bu konuda çözüm önerimiz, İzmir Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde tüm ilçe belediyelerine, bu çok önemli çevre ve halk sağlığı sorunu olan asbest ve korunma önlemleri eğitimi verilmektedir. Bu konuda biz de ekibimizle çözüme ortak olabiliriz." dedi. HABER MERKEZİ

Deprem başka felaket doğurmasın

ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER Türkiye, tarihinin en büyük deprem felaketlerinden birini yaşıyor. 6 Şubat günü, Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki deprem 10 kenti vurdu. Felaket bölgesinde şimdiye kadar toplamda 5 bin 775 binanın çöktüğü teyit edilirken, enkaz altında kalan binlerce vatandaş için ise arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Binlerce enkaz başında umutlu ve tedirgin bekleyiş sürerken, özellikle İzmir depreminin ardından uzmanların sıklıkla uyarısını yaptığı ‘katil toz’ olarak bilinen ‘asbest’ tehdidi yeniden gündeme geldi. Bölgede asbeste karşı alınan önlemlerin yetersiz olduğunun altını çizen Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Şehmus Ensari, bölgede görev yapan arama kurtarma ekiplerinin, basın mensuplarının ve depremzedelerin toz maske kullanması gerektiğini vurguladı. BÜTÜN İKTİDARLAR SUÇLU Aynı zamanda inşaat mühendisi olan Ensari, “Bu bir gün olacaktı. Bölgenin tamamen fay hattı üzerinde yer aldığını görebilirsin. Bunu bile bile... Hani coğrafya kaderdir ya! Fay hattının üzerine hava alanı, yol yapıldı. O fay kırıldığında yol da kalmaz bina da kalmaz. Bunu mevcut iktidar ile ilişkilendirmemek lazım yalnızca. Bütün iktidarlar suçlu. Sistemimiz yanlış. Türkiye’de ne kadar eğitimsiz insan varsa yapı sektöründedir. Diş hekimi diploman olmasa diş çekemezsin ama müteahhit olman için biraz paran olması yeterlidir. Geçmişten gelen hatalar zinciri var ve bu devam ediyor. Sistemimizi sorgulamamız lazım. Kentsel dönüşüm mevzuatı geliştirilmeli ve çalışmalar hızlandırılmalı” dedi. TOZ MASKESİ KULLANILMALI Depremde binlerce binanın yıkılmasıyla birlikte havaya çok sayıda zararlı toz yayıldığına dikkat çeken Ensari, “İzmir depreminin ardından yaptığımız asbest uyarısını yeniden tekrarlamak istiyorum. Hatta bir adım ileriye de götürüyorum. Medya mensupları zararlı tozlar içinde yayın yapıyor. Orada günlerce belki de haftalarca kalacaklar. Ortamda bir can havli var ama bir tane maskeyi de esirgemesinler. Yardım malzemelerinin içine muhakkak toz maskesi de koysunlar. Tıbbi maske de değil toz maskesi gerekiyor. Arama kurtarma ekiplerinin kesinlikle meslek hastalığına yakalanmalarından endişem var. Depremde kaybettiklerimizin üstüne bir de gelecek zaman içinde birçok insanı kaybetmek istemiyoruz. Zor bir şey değil. Toz maskeleri ventillidir, diğer maskeler gibi sıkmaz. Binlerce bina yıkıldı, keşke havada gezen sadece asbest lifleri olsa... Cıva, silika, kadmiyum... Ne istersen var orada şu an” ifadelerini kullandı. Her yer toz içinde Bölgede çalışan görevlilerin ve özellikle arama kurtarma ekiplerinin başta ‘asbest’ olmak üzere zararlı tozlardan korunmak için mutlaka toz maskesi kullanması gerektiğini dile getiren Ensari, “Özellikle meraklı izleyenlerin göçüğün uzağında tutulması lazım... AFAD çalışanları ara dinlenmelerinde kahvesini, çayını o tozların içinde içiyor. Onların en azından belli bir uzaklığa gönderilip dinlendirilmesi gerekiyor. Her yer toz içinde. Özellikle bölgede görev yapan muhabirler... Çoluklarını çocuklarını düşünsünler bir maske taksınlar. Bunun dışında AFAD çalışanlarını da uyarıyorum. Toz maskesi onları korur. Normal şartlarda tulum da giyilmesi gerekiyor ama en azından toz maskesi mutlaka kullanılmalı. Zaten bu zararlı tozlara maruz kalınacak ama bu maruziyeti en aza indirmek gerekiyor. ‘Millet can derdinde ama sen toz maskesi diyorsun’ diyecekler şimdi ama biz doğruyu söylemek zorundayız. Deprem başka bir felaket doğurmasın. Havanın yağışlı olması tozların çok yayılmaması için bir avantaj diyebiliriz. Bu binalar hep yıkılacak. Bölgeye giden iş güvenliği uzmanı ve asbest söküm uzmanı arkadaşlarım, gittikleri yerde onlardan başka kimse olmadığını söylüyor” açıklamasını yaptı.