#bağımlılık

bağımlılık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, bağımlılık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Uzmanından ebeveynlere uyarı: Çocuğun benlik sevgisinin ve saygısının arttırılması sağlanmalıdır Haber

Uzmanından ebeveynlere uyarı: Çocuğun benlik sevgisinin ve saygısının arttırılması sağlanmalıdır

Uzman psikolog İlker Küçük, dijital oyun bağımlılığının çocuklarda ciddi sorunlara yol açabileceği hakkında konuştu. Dijital oyunların bilinçsiz ve aşırı kullanımın zararına değinen Psikolog Küçük, semptonların oldukça belirgin halde ortaya çıktığına da değindi. Bağımlı hale gelen çocukların oyuna karşı kontrolünü kaybettiğine dikkat çeken Küçük, ebeveynlerin sosyal aktiviteleri artırmalarının önemli olduğunu belirtti. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte literatüre giren dijital oyun bağımlılığının ciddi sorunlara neden olduğunu belirten Uzman Psikolog Küçük, “Bilinçsiz ve aşırı dijital oyun oynama ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Oyun bağımlılığının birkaç belirtisi var, dışardan gözlemlenerek bile rahat bir şekilde anlaşılabilir. En belirgin olarak dijital oyun çocuğun hayatında en önemli önceliği haline gelmiştir, oyun her şeyden çok daha değerlidir. Ailesinden, eğitiminden, arkadaşlarından hatta en temel ihtiyaçlarının bile önüne geçmiştir. Birçok fiziksel, ruhsal ve sosyal olumsuzluklara rağmen oyundan uzak duramaz. Bu oyuna karşı bir özdenetim kaybından kaynaklanmaktadır. Oyuna karşı kontrolü kaybetmiştir. Sonuç olarak birçok alanda işlev kaybı yaşanmaktadır. Artık biyolojik, psikolojik ve sosyal olarak sağlıklı bir şekilde işlevlerini yerine getiremez“ dedi. “Oyun bağımlılığı konusunda farkındalığın artması toplumsal yaşamda refahı arttıracaktır” Uzman Psikolog Küçük, bağımlılığın henüz başlangıç aşamasındayken önlenmesinin tedaviden çok daha kolay olduğunu vurgulayarak, “Dijital oyun bağımlılığı daha oluşmadan önce önleyici tedbirler alınması önemlidir. Çünkü bağımlığın önlenmesi, tedavi edilmesinden çok daha kolaydır. Öncelikle dijital oyunlardan etkilenme durumu olan çocuklara sorunla ilgili temel eğitim verilmelidir. Risk altındaki çocukların aileleri de bilgilendirilmeli ve rehberlik yapılmalıdır. Oyun bağımlılığı konusunda bilinçlenmek ve farkındalığın artması bireysel ve toplumsal yaşamda refahı arttıracaktır” diye konuştu. “Çocuğun benlik sevgisinin arttırılması sağlamalıdır” Çeşitli terapi yöntemleri ile tedavilerin uygulanması hakkında konuşan Uzman Küçük, şöyle devam etti: “Teknolojiden uzak bir yaşam sürmek mümkün değil. Ancak aşırı, kontrolsüz ve ölçüsüz kullanım beraberinde birçok sorun getirecektir. Bilinçli kullanımı çocuklarımıza öğretmeliyiz, teknoloji olmadan da eğlenebileceğimiz ve mutlu olabileceğimiz ortamlar oluşturmalıyız. Tedavi olarak da, bilişsel davranışçı terapi ve aile terapisi en sık kullanılan yöntemlerdir. Bu yöntemlerde amaç, dijital oyunla ilgili aktiviteleri kontrol altına almak, sosyal aktiviteler ve gerçek yaşamda yapılabilecek etkinliklerin arttırılmasıdır. Çocuğun özgüven ve yeterlilik duygularının gelişmesi, benlik sevgisinin ve saygısının arttırılması sağlanmalıdır.”

Kayseri'deki bu merkez bağımlılara umut olacak Haber

Kayseri'deki bu merkez bağımlılara umut olacak

Kayseri Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB), Kayseri Büyükşehir Belediyesi, İncesu Belediyesi ve Türk Yeşilay Cemiyeti iş birliğinde hayırseverlerin desteği ile hayata geçirilecek olan Kayseri Yeşilay Uyuşturucuyla Mücadele Rehabilitasyon Merkezi'nde çalışmalar devam ediyor. Burada bir yapıdan ziyade tedavi sistemi inşa ettiklerini kaydeden Yeşilay Kayseri Şube Başkanı Mehmet Çifçi; "Kayseri Yeşilay Rehabilitasyon Merkezi'nde çalışmalar devam etmekte. Biliyorsunuz 18 Ağustos'ta buranın temelini atmıştık O günden bu güne inşaatımızın kaba işleri tamamen bitti, dış cephe çalışmaları başladı, ince işlerin yapımı devam ediyor. İnşallah yakın bir zaman içerisinde inşaat yapısından kurtulup tamamen bir bina yapısına dönecek. 1 yıl içerisinde bitirme arzusundaydık, inşallah bir aksilik olmazsa yine Ağustos ayı içerisinde binamızın inşaat yapım işlerini tamamlamış ve ondan sonraki süreçlerin başlamasının startını vereceğiz. Biliyorsunuz rehabilitasyon merkezi Yeşilay'ın Türkiye'deki üçüncü merkeziydi. Yeşilay'ın rehabilitasyon sistemi yerli ve milli bir sistem, burada daha farklı nasıl katkı sağlanabilir diye çok ciddi çalışmalar yapıldı. Burada tabiri caizse yapıdan ziyade yeni bir tedavi sistemi inşa edildi. Burada her ne kadar 40 bağımlı aynı anda tedavi görecek olsa da tedavi sistemimiz anlamında bir bağımlı hastanede tek başına kendisinin kaldığı hissine kapılacak. Öyle bir geniş alanda tedavi sistemi uygulanacak" dedi. "Bir bağımlıyı kurtarabilmek için verilen mücadele" Amaçlarının canı yanan vatandaşlara çare olmak olduğunun altını çizen Başkan Çifçi; "Bir bağımlıyı bile kurtarabilmek için buradaki mücadele. İnşallah burası tamamlandığında şehrimizde, bölgemizde bu anlamda canı yanmış, çaresiz kalmış gençlerimizin, aile bireylerimizin tedavisi için çok büyük bir umut kaynağı olacak. İnanıyorum; burada tedavi süreçleri başarıyla sonuçlanacak. Çünkü bu işi sadece tedavi süreci çerçevesinde baz almadık, sağ olsun Valimiz gökmen Çiçek öncülüğünde biliyorsunuz şehrimizde uyuşturucuyla alakalı ciddi bir çalışma başlatıldı. Hem polisiye tedbirler, hem operasyonlar hem de işin tedavi süreci ve önleyici faaliyetleriyle her alanda toplumsal bir mücadele içerisinde bunu devam ettiriyoruz. Biz şuna inanıyoruz; öncelikle bu işin önleyici faaliyetleri önemli, olabildiğince gençlerimizi uzak tutmak. Fakat bu anlamda kurtaramadığımız, korunamayan, uyuşturucuya bulaşmış bireylerimizin de tedavi süreçleriyle alakalı böyle bir yapıya ihtiyacımız vardı. İnşallah buradaki tedavi süreçleriyle birlikte bu anlamda canı yanan vatandaşlarımıza bu işin çaresi olduğunu gösterip umut kaynağı olacağına inanıyorum" diye konuştu. 100'e yakın insan istihdam edilecek Hayırseverlerin de desteğiyle inşaatın hızla ilerlediğini kaydeden Başkan Çiftçi, merkezde yaklaşık 100 kişiden oluşan çalışan kadrosunun olacağını aktardı. Yeşilay Kayseri Şube Başkanı Mehmet Çifçi; "Planlarımız 2024 yılı sonuna burayı bitirmekti. Fakat gerek kış mevsiminin de inşaata engel olmaması, gerekse hayırseverlerimizin destekleri istikametinde bayağı hızlı ilerledik. İnşallah bundan sonraki planımıza da uygun olarak olabildiğince hızlı devam ettireceğiz ve yine ağustos ayı itibariyle yapımızın inşaat aşamasını sonlandırmayı arzuluyoruz. Tabi burada çok hızlı ilerleyen bir inşaat var. Bizim buraya verdiğimiz emekle alakalı da olsa burası hayırseverlerin desteğiyle yapıldı. Tüm hayırseverlerimizden Allah razı olsun. Bizim burada acele etmemizin sebebi bir gün bir gündür. Bir bağımlı ne kadar çabuk tedavi sürecini başlatabilirse bizim için de o kadar memnun olacağımız durum oluşacak. O yüzden olabildiğince bütün emeğimizi buraya verip inşaatımızı biran evvel bitirme arzusundayız. İnşaatımız bittikten sonra da işletmesini genel merkez üstlenecek. Burayla alakalı istihdam ve eğitim çalışmaları başlayacak. İnşallah burada 100'e yakın çalışan kadrosu olacak. Onlar eğitimlerini tamamladıktan sonra startı vereceğiz ve bağımlılarımızı misafir etmeye başlayacağız" ifadelerini kullandı.

Madde bağımlılığı oluşmadan önlenmeli Haber

Madde bağımlılığı oluşmadan önlenmeli

TUNAY AFYON/ÖZEL HABER Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı’nca hazırlanan NARKOLOG 2022 Madde Kullanıcıları Profil Analizi” raporunda 2021 yılında madde bağımlılığına başlama yaşı ortalama 21,22 olarak açıklandı. Raporda madde bağımlılığına başlanmasında 15-24 yaş arası yaş grubunun en riskli grup olduğu aktarılırken, belirtilen yaş grubunda madde bağımlılığına başlayanların oranı, 2020 yılında yüzde 73,6, 2021 yılında ise yüzde 73,7 olarak kayıtlara geçti. Aralık 2023’te Yeşilay İzmir Şube Başkanı olarak göreve başlayan Prof.Dr. Dilek Takımcı, Türkiye’de yaygınlaşan bağımlılık olgularına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bağımlılığının kişilerin hayatını olumsuz etkileyen bir çukur olduğunu ifade eden Prof.Dr. Takımcı, 115 Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) Danışma Hattı’ndan, madde, kumar, tütün, alkol ve teknoloji bağımlılığı alanında bağımlı bireylere ve ailelerine rehabilitasyon desteği verdiklerini söyledi. KÖTÜ PSİKOLOJİ ETKİLİ Bağımlılığa karşı, tutku duyulan şeylerin sınırını bilerek, o sınırın farkında olmak gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Takımcı, “Bağımlılık, ciddi anlamda hayat kalitemizi düşürüyor. Toplumla bağımız kopuyor ve sorunlu insan olarak insanca hak ettiğimiz yaşama şansımızı yitiriyoruz. Tutku duyduğumuz şeylerin sınırını bilmek, o sınırın farkında olmak gerekiyor, bu da eğitimle mümkün. Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı kapsamı çerçevesinde yediden yetmişe mümkün olduğunca çok insana ulaşılarak bağımlılığın farkındalığının ve öneminin anlatılması gerekiyor” dedi. Prof.Dr. Takımcı, Türk toplumunun, depremler ve toplumsal sorunlar nedeni ile psikolojik olarak çok yıpranmış durumda olduğunu belirterek “Psikolojinin zayıf olduğu zamanlarda bağımlılığa daha açık hale geliyoruz. Sürekli destek alınması gerekiyor. Psikolog ve psikiyatra gitmekten çekinmemek gerekiyor. Psikolojik destek almak bir zayıflık değil, gereksinim” ifadelerini kullandı. AİLELERE DESTEK VERİLİYOR Yürüttükleri çalışmalarla temel amaçlarının bağımlılık oluşmadan onları engellemek olduğunu kaydeden Prof.Dr. Takımcı, yapacakları projelerde önceliklerinin önlem alarak, bağımlılığı önlemek ve bağımlılığa karşı toplumsal farkındalık yaratmak olduğunu belirtti. Prof.Dr. Takımcı, “Bağımlılıklarla ilgili İzmir’de 2 Yeşilay Danışmanlık Merkezi’miz (YEDAM) var. ‘115’ numaralı YEDAM hattı aracılığı ile psikiyatristler ve sosyal hizmet uzmanlarımızla isteyen vatandaşlarımıza ve ailelerine destek veriyoruz. Psikolojik destek noktasında yanlarındayız ve gerekli durumlarda hastanelere yönlendirebiliyoruz” dedi. VALİLİK, MEB VE EMNİYET’LE İŞ BİRLİĞİ Gerçekleştirilen eğitim projelerinde Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) ile iş birliği içinde olduklarını aktaran Prof.Dr. Takımcı, bu çerçevede yetiştirdikleri formatör ve uygulayıcı eğitmenler yetiştirildiğini ve bu kişilerin okullarda sürekli eğitimler verdiklerini söyledi. Proje üretim aşamasında sivil toplum örgütleri, MEB, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, valilik, emniyet, üniversiteler gibi birçok resmi kurumla iş birliği yürüttüklerini ifade eden Prof.Dr. Takımcı, “Yeşilay’ın topluma daha yaygın ve kaliteli hizmet verebilmesi için toplumda Yeşilay’a bağış kültürünün de gelişmesi gerektiğini ifade etti. Vatandaşlar YESILAY35 yazıp 2423 GSM hattına bağış yapabilirler. Yeşilay gönüllülerimiz gün geçtikçe çoğalıyor ve hizmetlerimizde onların desteği çok kıymetli gerçekten” diye konuştu. SÜREKLİLİK İÇİN BAĞIŞLAR ÖNEMLİ Yeşilay tarafından hayata geçirilecek projeler ile ilgili konuşan Prof.Dr. Takımcı, “Göreve yeni başladım şu an için yürüteceğimiz projelerde ön araştırma aşamasındayız. Öncelikle sesimizi duyurmamız, projelerimizi yaygınlaştırmamız, hedef kitlelerimizi belirlememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. Yeşilay’ın üniversitelerde bulunan topluluklarına sahip çıkılması gerektiğini söyleyen Prof.Dr. Takımcı, “Gençlerimizi eğitiyoruz, sosyal etkinlikler yaptırıyoruz. Eğitim verdiğimiz gençlerin başka gençlere ve vatandaşlara ulaşmasını istiyoruz. Bu bahsettiğimiz çalışmalar da para ile oluyor ve hesaplanamayan birçok gider var” dedi. Yeşilay’ın kısıtlı bütçe ile faaliyet göstermeye çalıştığının altını çizen Prof.Dr. Takımcı, Yeşilay’a yapılacak bağışların sürekliliğin sağlanması adına büyük önem kazandığını söyledi. Prof.Dr. Takımcı, vatandaşların Yeşilay’a bağış yapması çağrısında bulundu.

Niğde'de bağımlılıkla mücadele için bir araya geldiler Haber

Niğde'de bağımlılıkla mücadele için bir araya geldiler

Toplantıya Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir, Cumhuriyet Başsavcısı Ufuk Mustafa Süren, ilgili sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kurum müdürleri katıldı. Vali Cahit Çelik, toplantının açılış konuşmasında; "Bağımlılıkla mücadelede kurumlar arası iş birliğini ve koordinasyonu sağlamak, temel stratejileri belirlemek ve eylem planlarını hazırlamak, güncellemek ve uygulanmasını takip edip değerlendirmek ve her türlü bağımlılık konularında neler yapılması gerektiği hususları karara bağlayıp koymak için bir araya geldik. Bağımlılıkla mücadele topyekûn bir mücadeledir. Yalnızca Devletimiz değil bunun yanı sıra özel sektör ile sivil toplum kuruluşları ve vatandaşlarımız ile iş birliği içerisinde yürütülen bir mücadeledir. Ümit ediyorum ki tüm Niğdeli vatandaşlarımız bu konuda gerekli duyarlılığa sahip olacaklar ve ilimiz bu konuda da yapmış olduğu mücadele ve çalışmalarla ön plana çıkan bir il durumuna gelecektir" dedi. Bağımlılıkla mücadele kurullarının çalışma usul ve esasları ve gerçekleştirilen çalışmaların İl Sağlık Müdürlüğü tarafından sunum eşliğinde katılımcılara aktarılmasıyla devam eden toplantıda 2023 yılı uyuşturucu operasyonu verileri de aktarıldı. Niğde İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı ekiplerinin 2023 yılında yapılan operasyonlar neticesinde; 178 kilo esrar, 290 gram eroin, 5 gram kokain, 3 kilo 982 gram sentetik kannabinoid bonzai, 3 kilo 210 gram metamfetamin, 241 adet extacy, 943 adet sentetik ecza, 1599 kök kenevir bitkisi, 42 gram kenevir tohumu ele geçirildiği ifade edildi. Ayrıca, 2023 yılında yapılan uyuşturucu operasyonlarında 631 şüpheli şahıs hakkında işlem yapıldığı 105 şahsın ise tutuklandığı belirtildi. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR- Sigara nasıl bırakılır? Sigara bırakmada başarının sırrı nedir?

Oyun bağımlılığı yetişkinleri de etkisine aldı! Haber

Oyun bağımlılığı yetişkinleri de etkisine aldı!

Özellikle erkekler arasında popüler bir eğlence aracı olan video oyunları, bazı yetişkinlerde bağımlılığa neden olabiliyor. Bu da kişilerin iş, aile ve sosyal yaşamında problem yaşamalarına neden olabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, daha fazla oyun oynayabilmek için çevresindekilere daha az vakit ayıran ve oyunlara daha fazla odaklanabilmek için çevresinde bulunan insanlara yalan söyleyebilenler olduğuna işaret etti. Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, yetişkinlerde video oyun bağımlılığı konusunu ele alarak, oyun bağımlılığını önlemek için neler yapılabileceği konusunda bilgi verdi. Geçmişten günümüze kadar pek çok insanın boş vakitlerinde eğlenebilmek ve vakitlerini değerlendirebilmek adına birçok aktivite ile meşgul olduğunu, teknolojinin ilerlemesi ve bu ilerlemeyle birlikte hayatımıza giren araçların da vaktimizi değerlendirme biçimimizi de etkilediğini aktaran Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, şöyle devam etti: “Bu değişimde en çok etkili olan teknolojik aletlerden bazıları bilgisayar ve telefon olmuştur. Özellikle telefon ve bilgisayar oyunları zamanı değerlendirme ve eğlenmenin önemli bir parçası olmuştur. Bazı kullanıcılar bu eğlencenin sınırlarını fazlasıyla zorlayarak eğlencenin amacından sapmasına hatta bir tür bağımlılığa dönüşmesine neden olmuştur.” Oyun oynamadan mahrum kalındığında yoksunluk belirtileri görülüyor Bazı yetişkinlerde oyun oynama süresini kontrol edememe durumu görülebildiğine işaret eden Aydın, “Örneğin, 1 saat oynayacağını söyler ancak bu sürenin çok üstüne çıkabilir ve durum çokça tekrar edebilir. Oyun oynamadığı zamanda da zihnen oyunda olmaya devam edebilir ve sürekli olarak oyunla ilgili hayaller kurabilir. Oyunun dışında kalan etkinliklere zaman ayırmada güçlük çekebilir. Okula, işe ve arkadaşlarına vakit ayırmada zorlanabilir. Oyun oynamadığı zamanlarda birtakım ruhsal durumlar görülebilir, sıkılabilir, çökkünleşebilir hatta öfkelenebilir. Yani oyun oynamadan mahrum kalındığında yoksunluk belirtileri ortaya çıkabilir.” şeklinde konuştu. İş, aile ve sosyal yaşamda probleme neden oluyor Aydın, bu kişilerin oynadığı oyundan keyif alabilmek için sürekli olarak oyunda geçirdiği vakti arttıracağını da kaydederek, şöyle devam etti: “Oyuncunun oyunu tamamen bırakmak istediği zaman başarısız bırakma girişimleri ortaya çıkabilir. Bununla birlikte oyunda çok fazla vakit geçirdikleri için çevreleriyle çatışma halinde olurlar. Daha fazla oyun oynayabilmek için çevresindekilere daha az vakit ayırabilir ve oyunlara daha fazla odaklanabilmek için çevresinde bulunan insanlara yalan söyleyebilirler. Ayrıca yoğun bir biçimde oyun oynamalarından dolayı iş, aile ve sosyal yaşamında problem yaşamalarına rağmen oyun oynama davranışını sürdürmeye devam edebilirler. Yukarıda saydığımız belirtilerden pek çoğunu 1 seneden daha uzun süredir üzerimizde barındırıyorsak video oyunu bağımlısı olabiliriz.” Oyun bağımlılığı maddi kayıplara da neden olabiliyor Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, video oyunu bağımlılığına sahip olan yetişkinlerde hayatlarının merkezlerine oyunları yerleştirdikleri ve pek çok tutumlarının bu merkez etrafında döndüğünü anlatarak, “Vaktinin pek çoğunu oyunlara ayırır, oyundan ayrı kaldıkları sürede de oyunu düşünmeye devam ederler. Oyun dünyasının sanallığı sanal olmaktan çıkar ve gerçek dünyanın yerini almaya başlar. Aileleriyle ve sevdikleriyle sağlıklı vakit geçiremeyip zamanlarının çoğunu oyunla geçirmeye başlarlar. Bu durum da beraberinde ilişkisel çatışmalar ortaya çıkabilir. Bununla birlikte işlerine de gereken zamanı ayıramazlar bu da iş ile ilgili problem yaşamalarına ve maddi kayıplar yaşamalarına neden olabilir.” diye konuştu. Duygusal problemler oyun bağımlılığını tetikleyebiliyor Yetişkinlerde oyun bağımlılığını tetikleyebilecek pek çok unsur bulunduğunu dile getiren Aydın, şunları kaydetti: “Bu unsurlar şu şekildedir, sosyal hayatta oldukça asosyal ve kendi içine dönük bir yaşam tarzı içinde olma, yaşamın getirdiği birtakım problemlere karşı sağlıklı baş etme beceriler kullanamama, problemlerden kaçabilmek ve rahatlayabilmek için video oyunlarını bir sığınak olarak görme, ailede, okulda, işte ve sosyal ortamlarda sıkça problemler yaşama ve bu alanlarda yaşanan çatışmalara bağlı olarak duygusal problemler yaşama, kişinin çevresinde oyun bağımlılığı olan bireylerin yoğun biçimde bulunması gibi unsurlar risk faktörleri olarak değerlendirilebilir.” Şiddet içeren oyunlarla, depresyon, saldırgan davranışlar gibi durumlar arasında ilişki var Yapılan pek çok araştırmada video oyunu bağımlılığının kişilerin ruh sağlığı üzerinde birtakım problemlere neden olduğunun görüldüğü belirten Cumali Aydın, “Yapılan araştırmaların sonucunda şiddet içeren oyunlarla; yalnızlık, depresyon, anksiyete, şiddete karşı duyarsızlaşma, dikkat problemleri, saldırgan davranışlar ve asosyalleşme gibi durumlar arasında ilişki olduğu görülmüştür. Yoğun bir biçimde video oyunu oynayan bireylerde bu tür durumların daha sık yaşandığı gözlemlenmiştir.” şeklinde açıklamada bulundu. Yetişkinlerde video oyunu bağımlılığını önlemek için neler yapılabilir? Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, yetişkinlerde video oyun bağımlılığını önlemek için neler yapılabileceğini şöyle anlattı: “Öncelikle kişi bu davranışının ortaya çıkmasını sağlayan faktörleri anlamaya çalışmalıdır. Yani bu davranışın ne zaman ortaya çıktığı, hangi dönemlerde şiddetlendiği, şiddetlendiği dönemlerde hayatında neler olduğu ve bu davranışın hayatında nelere fayda sağladığını sorgulaması gerekir. Bu ve benzeri sorular davranışın nedenlerini anlamayı kolaylaştıracaktır. Bu da hangi noktalara müdahale edilmesi gerektiği konusunda bizlere yardımcı olacaktır. Bununla birlikte, kişi oyunu ne zaman ve ne kadar oynaması gerektiği konusunda kendini sınırlandırmalı ve buna uymaya çalışmalıdır. BU HABER DE DİKKATİNİZİ ÇEKEBİLİR: Apandisit nedir, nerde olur, belirtileri nelerdir?

Elektronik sigaralara başlama yaşı ortaokul çağına kadar düştü Haber

Elektronik sigaralara başlama yaşı ortaokul çağına kadar düştü

Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Urhan, gençler arasında hızla yaygınlaşan hatta ortaokul çağı çocuklarının bile kullanmaya başladığı elektronik sigaralara başlama nedenleri ve bağımlılığı önleme hakkında değerlendirmelerde bulundu. PUFF KULLANIMI ORTAOKUL ÇAĞINA KADAR DÜŞTÜ Görünüşü ve tasarımı bakımından özellikle öğrencileri hedef alan tek kullanımlık elektronik sigaralara gençlerin yönelimi hakkında değerlendirmede bulunan Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Urhan, “Diğer bir adıyla gençlerin dilinde puff olarak bilinen bu sigaraların amacı tıpkı sigara gibi bağımlılık yaratmak. Yaptığımız araştırmalar puff kullanımının ortaokul çağındaki öğrencilere kadar düştüğünü gösteriyor. Kullanımının sigaradan çok daha rahat olması, sigara içilme yasağı olan alanlarda rahatça kullanılması da kullanımını arttıran nedenler arasında.” dedi.   EN ÖNEMLİ BAŞLAMA NEDENİ ARKADAŞ TEŞVİĞİ Elektronik sigaraya başlama nedenleri arasında arkadaşların birbirlerine karşı olan teşvikleri ve birbirlerini özendirmelerinin başta geldiğine dikkat çeken Urhan, “Bunun yanı sıra puffların hoş kokulu farklı aromaları ve farklı tatları bulunuyor. Gençler bunları merak edip deniyorlar. Böylece sosyal çevrelerinde, gündemlerinde konuşulacak konu olarak bu deneyimleri oluyor. Bu durum da tercih etme nedenlerinin başında geliyor.” dedi. Bunların dışında da anne babaların hoş kokularından dolayı sigara olmadığını düşündükleri için küçük yaş gruplarında da başlangıç görüldüğünü ifade eden Urhan, kolay ulaşımının olması, tekel gibi yerlerde bulunmasının da elektronik sigara kullanımını artırdığının altını çizdi. ÇOCUKLARIN E-SİGARA BAĞIMLILIĞINA ENGEL OLMAK İÇİN DOĞRU İLETİŞİM ÖNEMLİ Elektronik sigara bağımlılığına engel olmak için öncellikle ailelere büyük görev düştüğünü belirten Uzman Klinik Psikolog Aybeniz Urhan, “Bir çok noktada rol model olan aileler bu noktada da ergenlik sürecindeki çocuklarına    destek olmamalılar. Örneğin, anne ya da   babaların da sigara bağımlılığı varsa birlikte bağımlılıktan kurtulma sürecine başlayabilirler. En önemli noktalardan biri de doğru iletişimin sağlanması. Yargılayıcı bir tutumdan uzak durularak üzerine konuşulabilecek bir iletişim ortamı sağlanmalı. Cezaların ve sert tepkilerin ergenlerin üzerinde ters etkilere neden olduğu unutulmamalı.” BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: KIBRIS BİBERİYESİ, KARACİĞER KANSERİ TEDAVİSİNDE UMUT OLABİLİR!

Elektronik sigaralar için "masum değil tehlikeli" uyarısı! Haber

Elektronik sigaralar için "masum değil tehlikeli" uyarısı!

Türkiye'de satışı yasak olmasına karşın, internet üzerinden kolayca alınabilen, "e-Sigara", "Puff Bar" gibi isimlerle de bilinen tek kullanımlık sigaralar, farklı renkteki tasarımları ve meyve aromalarıyla "masum" bir görüntü çizerek özellikle gençleri hedef alıyor. Ankara Etlik Şehir Hastanesi Sigara Bırakma Polikliniğinde görev yapan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Berna Akın, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, "tek kullanımlık sigara" gibi ürünlerin tütün endüstrisinin son yıllardaki yeni pazarlama stratejilerinden biri olduğuna dikkati çekti. Akın, "Tek kullanımlık veya diğer elektronik sigaraların 'bağımlılık yapmadığı' öne sürülüyor ancak bu kesinlikle doğru değil. Elektronik sigaraların bağımlılık yapıcı etkisinin ve zararlarının bilinen tütün ürünlerinden de daha tehlikeli olduğu öngörülüyor." ifadesini kullandı. Gençlerde ciddi bağımlılığa sebep olabiliyor Tüm elektronik sigaraların tıpkı diğer tütün ürünleri gibi kişilerin sadece kendine değil çevresindekilere de zarar verdiğine işaret eden Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Elektronik sigaralardan yayılan dumanı solumak da pasif içiciliğin oluşturduğu zararlara sebep oluyor. Sigara kaynaklı ortaya çıkan kanser, kalp-damar rahatsızlıkları gibi tüm rahatsızlıkların oluşma riski elektronik sigaralarda da bulunuyor. Tek kullanımlık sigara gibi ürünler özellikle ergenlik dönemindeki gençleri tehdit ediyor. Çünkü ergenlerin beyin gelişimleri 20 yaşına kadar tamamlanmadığı için dürtü kontrol bozuklukları olabiliyor ve bu nedenle bağımlılığa yatkınlıkları da diğer bireylere göre çok daha yüksek oluyor. Bu dönemde sigaraya başlamaları, ileriki yaşlarında da sigarayı bırakamayan bireyler olarak yaşamlarına devam etmelerine yol açıyor." "Likit yapıları nedeniyle ciddi zararlı etkileri var" Akın, elektronik sigaraların zararlarına ilişkin daha fazla eğitici çalışma yapılmasının önem taşıdığını anlatarak, "Elektronik sigaraların likit yapıda olması, ısıyla temas etmesinden ötürü akciğere daha hızlı ulaşma gibi ciddi zararlı etkileri bulunuyor." diye konuştu. Bazı kişilerin tek kullanımlık elektronik sigaraları "sigarayı bırakma" aracı olarak gördüğünü ama bunun doğru olmadığını vurgulayan Akın, şunları kaydetti: "Elektronik sigaraların, sigarayı bırakmayı sağlaması kesinlikle söz konusu değil. Bunlar tamamen tütün ürünleri endüstrisinin oluşturduğu yanlış algı. Elektronik sigara kullananlarda tütün ürünleri bağımlılığı çok daha fazla gelişebiliyor. Karbon monoksit düzeyleri, kansere yakalanma ve bağımlılık oluşturma potansiyelleri daha yüksek oluyor. Bu nedenle kesinlikle sigaradan daha az zararlı değiller. Zarar noktasında sigara kadar hatta daha yüksek riskleri taşıyorlar." Sigara Bırakma Polikliniği, 4 ayda 300 kişiye hizmet verdi Sigara Bırakma Polikliniği'nde yürütülen çalışmalara ilişkin bilgileri de paylaşan Akın, Etlik Şehir Hastanesinde yaklaşık 4 ay önce hizmete başlayan polikliniğin şu ana kadar 300 civarında kişiye hizmet verdiğini dile getirdi. Akın, 4 hekim ve bir psikoloğun görev yaptığı poliklinikte danışanlara en az yarım saat ayrıldığını, bağımlılık düzeylerinin ölçüldüğünü ve kişileri sigaraya yönelten faktörlerin, hastalık öykülerinin tek tek incelendiğini söyledi. Bu kapsamda kişiye özel tedavi planlarının oluşturulduğunu vurgulayan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara bırakma tedavisinde bilimsel etkinliği kanıtlanmış ilaç veya nikotin bandı, nikotin sakızı, nazal sprey gibi nikotin replasman tedavilerinin yanı sıra psikoloğumuz tarafından uygun görülen davranış tedavisi, bireysel ve grup terapileri de önerilebiliyor. Hastanın durumuna göre uygun tedaviyi öneriyoruz. Dünya Sağlık Örgütü, sigarayı en yaygın bağımlılık yapan durum olarak değerlendiriyor. Bırakmak gerçekten zordur, süreç ister ancak vazgeçilebilir bir davranıştır. Bu yüzden kendi başına deneyenlerden ziyade destek alarak sigarayı bırakanların süreci çok daha başarılı yürüyor, olumlu sonuçlar alınıyor." "En az 1 ay sigara içen bir kişi bağımlı olma durumuna gelebilir" Polikliniğe başvuran kişilerin ortalama 2 haftada bir düzenli kontrol muayeneleriyle takip edildiğini belirten Arman, hastaların hem tedavi süreçlerini bu şekilde izlediklerini hem de sigarayı bırakma girişimlerinde motive edilmelerinin amaçlandığını vurguladı. Arman, sigara bırakma tedavisinde kişilerin en az 3 ay takip edildiğini, bırakma sürecinin kişinin bağımlılık düzeyine göre değiştiğini belirterek, şunları kaydetti: "En az 1 ay sigara içmiş bir kişi, bağımlı olma durumuna gelebilir ve 90-120 dakika arasında sigara içmediğinde tahammülsüzlük, sinirlilik, gerginlik, iştah artışı, fazla karbonhidrat ve şeker isteği gibi yoksunluk belirtilerini yaşamaya başlayabilir. Eğer kişiler bu yoksunluk belirtilerine 1 ay dayanırsa yaşanan şikayetler, içme isteği gerilemeye başlar. Biz de polikliniğimizde uyguladığımız destek tedavilerin yanında bu yoksunlukla nasıl baş edileceği, nasıl ertelenebileceğin ve baskılanabileceğini anlatıyoruz." Arman, sigara bağımlısı kişilere, "Hem kendinizin hem de sevdiklerinizin sağlığını korumak için sigarayı bırakma yolundaki o ilk adımı atmaktan korkmayın. Sigara her yaşta bırakılabilir. Elbette ne kadar erken sigarayı bırakırsanız sağlık açısından olumlu dönüşlerini de o kadar erken görmeye başlayacaksınız." çağrısında bulundu. 20 yıllık sigara bağımlılığından kurtuldu Sigara Bırakma Polikliniğinde tedavi gören 41 yaşındaki Ahmet Şahin de "Yaklaşık 20 yıldır sigara kullanıyordum. Hem ciddi nefes darlığı yaşamam hem de çocuklarıma bu anlamda kötü örnek olmak istememem sebebiyle sigarayı bırakmaya karar verdim ve bir yakınımın önerisiyle polikliniğe başvurdum." dedi. Uygulanan tedavinin kendisine ciddi destek sağladığını anlatan Şahin, şöyle devam etti: "Sigara Bırakma Polikliniğine yaklaşık 2 ay önce başvurdum, 1 aydır da sigara içmiyorum. Hem ilaç hem de psikolojik destek anlamında gerçekten yüksek standartta bir hizmet sunuluyor. Şu an nefesim açıldı, yaşam kalitem arttı, uzun mesafeli yürüyüşler yapabiliyorum ve kendimi çok daha iyi hissediyorum." AA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.