[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Bağışıklık sistemi

Bağışıklık sistemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bağışıklık sistemi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bağışıklık sistemini güçlendirmede C vitamininin önemi Haber

Bağışıklık sistemini güçlendirmede C vitamininin önemi

Mevsim geçişleri nedeniyle yaz mevsiminden sonra başlayan sonbahar mevsimi ile birlikte enfeksiyon riski de artış gösteriyor. Özellikle vücudun bağışıklık sisteminin soğuk havalara adapte olamamasından dolayı viral enfeksiyon ve allerjik rahatsızlıklar mevsim geçişlerinde daha sık yaşanıyor. Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp, mevsim geçişleri hakkında açıklamalar yaptı. Enfeksiyonlardan kişinin kendini koruması için stresten uzak kalmalarının, düzenli uykunun, egzersizlerinin yanı sıra günlük 2 buçuk ile 3 litre sıvı alımının, vitamin içeren besinlerin tüketilmesi konusunda uyarılar yapan Dr. Deniz Gökalp, risk grubundaki hastaların ise hekim kontrolünde grip ve pnömokok aşısını yaptırmalarını önerdi. Sağlıklı uyku, düzenli egzersiz, bol su içme bağışıklık sistemimiz için oldukça önemlidir Mevsim geçişlerinin neden olabileceği rahatsızlıklar hakkında açıklamalarda bulunan Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp, bu rahatsızlıklara karşı bağışıklık sistemini güçlendirmek için şu önerilerde bulundu: "Mevsim geçişleri bağışıklık sistemimizin zayıf olduğu döneme denk geliyor. Yaz döneminden sonbahara geçerken hava sıcaklıklarının azalması, okulların açılışıyla beraber bu tür viral enfeksiyonların birbirine bulaştırıcılık arttığı gibi, bağışıklık sistemindeki güçsüzlük de bu rahatsızlıklara neden oluyor. Mevsim geçişlerinde giyimimize dikkat etmememiz sonucu soğuk algınlığı, alerjenlere maruz kalmamız gibi birçok nedenden dolayı hem alerjik reaksiyonlar artıyor hem de viral enfeksiyonlara açık hale geliyoruz. Bu durumdan korunmak için doğal yöntemleri kullanmak gerekiyor. Sağlıklı uyku, düzenli egzersiz, bol su içme bağışıklık sistemimiz için oldukça önemlidir. Bir diğer önemli korunma yolu D vitamini. Günlük D vitamini ihtiyacımızı güneş ışınlarından sağlıyoruz günlük en az 20 dakika güneşe maruz kalmalıyız. Diğer önemli bağışıklık sistemimizi güçlendiren ve bizleri viral enfeksiyonlara karşı koruyan vitamin ise C vitamini. C vitaminini meyvelerden ve sebzelerden karşılayabilmekteyiz. Yine A ve E vitaminleri, antioksidan özellikleri nedeniyle bağışıklık sistemi üzerinde etkili olup daha çok havuç, muz gibi karoten içeren gıdalarda bulunuyor." Bağışıklığı güçlü tutmak için sağlıklı ve dengeli beslenmek çok önemlidir C vitamini içeren meyvelerin bağışıklık için büyük öneme sahip olduğuna ve risk grubu rahatsızlıkları olan hastalara doktor kontrolünde aşı tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Gökalp, "Bağışıklık hücrelerinin yüzde 70'inin bağırsaklarda bulunması sebebiyle bağırsak sağlığının güçlü olması vücut direncini ve bağışıklık sistemizmizi güçlendirir. İşlenmiş ve hazır gıdalar, karbonhihdrat ve yağlı sağlıksız besinler tüketildiğinde bağırsak florasının dengesini bozar ve vücudu hastalıklara açık hale getirebilir. Akdeniz tarzı beslenme sağlık için önerilen beslenme şeklidir. Taze sebze ve meyvelerin sağlıklı protein kaynaklarıyla tüketildiği bu diyet bağışıklık sistemini de desteklemektedir. Bunun yanında günlük yemeklerde bazı besin öğeleri, örnek zencefil, zerdeçal, ıhlamur, nane gibi, bazı bitkiler antioksidan etkileri ve bağışıklık sistemini güçlendirmektedir. Grip ve pnömokok aşısı yine gündemde olan konular. Özellikle risk grubunda bulunan, KOAH, astım bronşit, diyabet, kanser hastaları, karaciğer, böbrek ve kalp hastalarında enfeksiyona karşı bağışıklık sistemi zayıfladığından ve enfeksiyona karşı direnci düşük hasta gruplarında Eylül-Ekim aylarında grip ve pnömokok aşılarını hekimlerine danışılarak yapılması öneriliyor. Sonbahar aylarında hava sıcaklıkları oldukça değişkenlik gösteriyor. İnsanlar yeni sıcaklık seviyelerine alışmaya çalışırken, hastalıklara da açık hale gelebiliyor. Güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak ise hastalıklara yakalanma riskini düşürüyor. Bağışıklığı güçlü tutmak için sağlıklı ve dengeli beslenmek çok önemlidir. Yeterli ve kaliteli uyku, hareketli bir yaşam, düzenli egzersiz, yeterli su tüketimi, el ve ağız hijyeninin sağlanması bağışıklığı birinci derecede ilgilendirmektedir" diye konuştu.

Bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin yolu: Amber çiçeği çayı Haber

Bağışıklık sisteminizi güçlendirmenin yolu: Amber çiçeği çayı

Mevsim geçişlerinde önerilen, amber çiçeği, ekinizya çiçeği, ebe gümeci ve hatmi çiçeğinin bir araya gelmesi ile oluşan ‘Amber çiçeği çay karışımı' bağışıklık sistemini güçlendirici etkisiyle de biliniyor. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Mehmet Pıçak, amacın bağışıklık sistemini güçlendirmek olduğunu aktararak, "Bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanacağımız bütün bitkilerin her insan için kullanılabiliyor olması gerekiyor. Hamilelerde, bebeklerde, çocuklarda, yetişkinlerde bunların hepsinde aynı anda kullanabileceğimiz bir formülasyon vereceğiz. Bu formülasyonla birlikte vücudun savunma sisteminin maksimum düzeye çıkmasını istiyoruz. İnsanlarımızın hastalıklara karşı, dışarıdan gelebilecek hastalıklara karşı, dahili hastalıklara karşı ve gıdayla alabileceğimiz hastalıklara karşı, bunun en başında birincisi su, suya dikkat etmesini istiyoruz" diye konuştu. Amber çiçeği, üst solunum yolu rahatsızlıklarında çok etkilidir Bağışıklık sisteminin güçlü olmasının önemini vurgulayan Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Pıçak, “Dünya nüfusunun fazla olması dolayısıyla da bir konu var. İnsanların Covid ve benzeri beşeri hastalıklarla, sonradan oluşturulmuş suni hastalıklarla insanların nüfusunun düşürülmesi gibi bir amaç da burada güdülüyor. Biz bunlara karşı insanlarımızın bağışıklığı olmasını, bağışıklığının tam, savunmasının tam ve güçlü olmasını istiyoruz. Biz burada insanlarımıza daha uygun fiyatlarla yediden yetmişe kullanabileceği bağışıklık sistemini güçlendirecek ve hastalıklara karşı direnç sağlayacak, vücudunda eksiklerini tamamlayabilecek bir çay formülasyonu vereceğiz. Burada en başta kullanacağımız bitki amber çiçeğidir. Amber çiçeği, etkili bağışıklık sistemi güçlendiricilerden bir tanesi olmakla beraber üst solunum yolu rahatsızlıklarında çok etkilidir. Bizim buradaki ana gayemiz üst solunum yolunu etkileyerek bununla bağışıklığı güçlendirmek, iltihaplanmayı engellemek, üst solunum yolunda oluşabilecek bütün o bademcik rahatsızlıklarıdır, solunum rahatsızlıklarıdır, üst solunum yolundaki en büyük sorunlardan bir tanesi burun deliklerinin hava almamasıdır, bu tarz durumlarda kullanılabilecek en etkili bir formülasyon. Amber çiçeği, ekinizya çiçeği, ebe gümeci ve hatmi çiçeği. Bu dört bitkinin karışımıyla elde edilecek çayın yediden yetmişe bütün yaş gruplarında kullanılabileceğini insanlara anlatmak istiyoruz. Bunların hepsini eşit miktarda karıştıracağız, kafa karışıklığı istemiyoruz. Yani 50 gram amber çiçeği, 50 gram ebe gümeci, 50 gram hatmi ve 50 gram ekinezyanın granül şeklinde hafif bir karıştırılmasıyla elde edilecek çayı yediden yetmişe herkes kullanabilir. Bu çayı demleme usulü yapacağız, yaklaşık 5-6 dakika kadar demleyeceğiz. Bal veya pekmezle tatlandıracağız. Günde bir çay bardağı kadar çocukların, bir su bardağı kadar da yetişkinlerin içmesini tavsiye ediyoruz.'' dedi. İlaçları doktorlar tavsiye edebilir ve doktorlar üzerinden bu süreci yürütebilirsiniz Mehmet Pıçak, hastalandıktan sonra başvurulması gerekenlerin doktorlar olduğuna dikkati çekerek, "Bağışıklığınız güçlü olsun, sindiriminiz güçlü olsun, savunma sisteminiz güçlü olsun. Yani bağışıklığı güçlü olmayan, sindirim sistemi düzgün çalışmayan ve güçlü olmayan her bireyde hastalık olma ihtimali çok yüksektir. Bizim en önemli unsurumuz şudur: biz koruyucu hekimlik statüsünde bunları tavsiye ediyoruz. Yani hastalanmadan önce bunları kullanın diyoruz. Hastalandıktan sonra başvurmanız gereken konu doktorlardır, ilaçları doktorlar tavsiye edebilir ve doktorlar üzerinden bu süreci yürütebilirsiniz. Bunu önlem olarak kullanabilirsiniz” dedi.

Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıkları teğet geçin Haber

Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıkları teğet geçin

Havaların soğuması ve şiddetli yağışların başlaması ile soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonlar da sık sık görülmeye başladı. Özellikle kış aylarında zayıflayan ve hastalıklara zemin hazırlayan bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek hastalanmadan kışı atlatmak mümkün. Peki bağışıklık sistemini nasıl kuvvetlendirebiliriz? İşte detaylar… Bağışıklık sistemi nasıl güçlenir? Bağışıklığı güçlendirmenin en kolay yolarından biri de sağlıklı beslenmektir. Hayatımıza sağlıklı besinleri dahil ederek daha sağlıklı ve hastalıksız bir yaşam sürebiliriz. Bununla beraber sigara ve alkolden uzak durup sporu da alışkanlık haline getirmek de faydalı olacaktır. Kaliteli şekilde uyumak, su içmeye dikkat etmek ve stresten uzak bir yaşam ile bağışıklığımızı kuvvetlendirir ve sağlıklı yaşamın kapılarını açabiliriz. Hangi besinler bağışıklığımızı güçlendirir? Bağışıklığı güçlendiren besinler arasında limon, sarımsak, kivi, zencefil, zerdeçal, ıspanak, brokoli, portakal, mandalina, yoğurt, kırmızı biber, kuruyemiş ve balık gibi besinler yer alır. Hangi içecekler bağışıklığı güçlendirir? Evde hazırlanabilecek doğal içeceklerle de bağışıklık sistemini güçlendirmek mümkün. Bağışıklığı güçlendiren besinlerin başında, portakal suyu, limon suyu, nar suyu ve greyfurt suyu gibi narenciyelerin suyu yer alıyor. Havuç suyu, yeşil elma suyu, yeşil çay, çilek suyu, karanfil çayı, zencefil çayı ve papatya çayı da bağışıklığın güçlenmesinde faydalı olacaktır.

Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirmek için bunları tüketin Haber

Bağışıklık sisteminizi kuvvetlendirmek için bunları tüketin

Bir sıcak bir soğuk ve rüzgarlı havalar derken baş ve mide ağrıları, ansızın gelen üşümeler, hapşırmalar, halsizlik ve burun akıntıları kaçınılmaz olmaya başladı. Peki, bunun önüne geçebilmek için nasıl beslenmeliyiz?  Vatandaşların süreç içerisinde nelere dikkat etmesi gerekiyor? Değişen hava şartlarından beslenme ile etkilenmemek mümkün mü? Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren ve modu yükselten gıdalar neler? Uzman Diyetisyen Deniz Zünbülcan’a sorduk… Beslenmeye dikkat ederek hava geçişlerinden etkilenmeden kurtulabilmenin mümkün olduğunu kaydeden Zünbülcan, bağışıklık sistemini kuvvetli tutmak ve psikolojik olarak iyi hissetmek için gerekenleri sıraladı. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN İKİ NOKTA “Eylül ayı itibari ile havanın bir sıcak bir serin oluşu, güneşin yerini yavaş yavaş bulutlara bırakması ne yazık ki çoğu kişide halsizlik, baş ağrıları, depresyon, burun akıntısı, hapşırmaların yaşanmasına neden olmaya başladı” diyen Zünbülcan, şunları ekledi: “Beslenmenize dikkat ederek hava geçişlerinden etkilenmeden kurtulabilmeniz ise mümkün. Bu noktada dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta var. Bir tanesi bağışıklık sistemini kuvvetli tutmak, diğeri ise psikolojik olarak kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan besinlerle modunuzu yükseltebilmeniz.” Sarımsak Sarımsak hem anti-viral hem de anti-bakteriyel özelliğe sahiptir. Sarımsağa keskin kokusunu eterli ve kükürtlü yağlardan oluşan allil sülfit maddesi vermektedir. Bu madde ile hayvanlar üzerinde deney yapılmıştır ve bu deneyde allil sülfit maddesinin kanserojen maddeleri etkisiz hale getirdiği görülmüştür. Sarımsak ve bileşenleri tümör yayılmasını dahi önleyebilmektedir. Zencefil Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bulaşıcı hastalıklara karşı korur. Çok güçlü bir anti-kanserojendir. Kanser oluşumuna engel olur. Kanser tedavisi sırasında iyileşme sürecini hızlandırır. Kemoterapi, tedavi sırasında oluşan mide bulantılarını azaltır. Limon İçeriğindeki sitrik asit nedeniyle enzim aktivitesini artırıp karaciğeri temizler dolayısıyla toksik maddelerin atımını hızlandırır. Balgam oluşumunu azaltır. Toksik maddeleri atmasının yanı sıra sindirim sisteminin de düzenli çalışmasını sağlar. Özellikle mevsim geçişlerinde kabızlık sorunu yaşayanlar için de iyi bir besindir. Enfeksiyonlara karşı korur. Bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle vücudu enfeksiyonlara karşı korur. Kanser savaşçısıdır. Hem bağışıklık sistemini güçlendirmesi hem de sindirim sistemini düzenlemesinden dolayı Amerikan Kanser Derneği kolon kanserine karşı etkisini onaylamıştır. Sumak Sumağın yapısındaki gallotannin, bazı flavanoidler gibi işlevsel besin ögeleri ile antibakteriyel rolü bilinmektedir. Soğuk algınlığı ve nezle gibi bakteriyel problemlerde olası tedaviye ek bir katkısı bulunabilir. Yumurta Tüm esansiyel amino asitleri içermesi ve vücutta neredeyse tam olarak kullanılması açısından anne sütünden sonra dünyada bulunabilecek en kaliteli protein kaynaklarından biridir. Ayrıca bazı antioksidanlar da içerir. Sahip olduğu esansiyel yağ asitleri de yumurtayı bir süper besin haline getirmektedir. MODUNUZU YÜKSELTMEK İÇİN Muz: Magnezyum içeriği nedeniyle mutluluk vericidir. Magnezyum yetersizliği depresyon, uykusuzluk ve sinirlilik haline neden olur. Beslenme programında yeterli miktarda magnezyum alımı iş stresini yenmeye ve genel stres yönetimine yardımcı olur. Ceviz: Selenyumdan zengin bir besin olması nedeniyle mutluluk halini arttırmaya yardımcıdır. Antioksidan özelliği ve vücutta seratonin salgısını arttırmaya yardımcı olan ceviz aynı zamanda omega-3 yağ asidi içeriği nedeni ile kalp sağlığını da korumaya yardımcıdır. Avokado: Avokado sadece salatalarda, soslarda kullanılan bir malzeme değil aynı zamanda önemli bir omega-3 kaynağı olan çok değerli bir besindir. Bu esansiyel yağ asidi olumlu bir duygu durumu sağlamada, konsantrasyonu artırmada, stresi ve anksiyeteyi azaltmada yardımcı olur. Hindi Eti: Kendimizi daha iyi ve dinamik hissetmemize yardımcıdır. İçerdiği tirozin isimli protein yapı taşı, noradrenalin ve dopamin hormonlarının salgılanmasını sağlayarak strese olan dayanıklılığı ve stres yönetimi konusunda daha rahat olmayı sağlar. Tam Buğday Ürünleri: B vitaminleri, sinir sisteminin doğru çalışmasında ve vücutta sinir iletilerinin sağlıklı bir şekilde aktarılmasında görevlidir. B vitaminlerinden zengin olan tam tahıl ürünlerinin de stresi kontrol etmede ve kendini iyi hissetmede önemli role sahiptir. Yağlı balıklar: Her ne kadar çoğu kişi yağından korksa da oldukça önemli ve sağlıklıdır. Omega-3 yağ asidinin önemli bir kaynağıdır. Bu da stresin azaltılmasında başlıca bir besin olduğu durumunu açıklar. Omega-3 yağ asidi ve yağlı balıkların depresyonun hafiflenmesinde etkili olduğu birçok çalışma sonucunda bulunmuştur çünkü omega-3 yağ asitleri sinir hücrelerinin iletişimini kolaylaştırır. Yağlı balık olarak; somon, ringa balığı, uskumru, sardalya ve göl alabalıklarını tercih edebilirsiniz. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ KUVVETLENDİREN SMOOTHİE 1 bardak kefir 1 fındık büyüklüğünde taze zencefil 1 limon suyu 1 tatlı kaşığı sumak Yapılışı: Tüm malzemeleri blenderize edin ve bekletmeden tüketin. MODUNUZU YÜKSELTECEK SMOOTHİE 1 bardak süt 1 tane yerli muz 2 tam ceviz 1 yemek kaşığı ham kakao tozu Yapılışı: Tüm malzemeleri blenderize edin ve bekletmeden tüketin. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Okullar açılmadan önce çocukların bağışıklık sistemine dikkat

Sahura kalkmak bağışıklık sistemini etkiler mi? Haber

Sahura kalkmak bağışıklık sistemini etkiler mi?

Diyetisyen Cemre Kamalı, Ramazan ayında oruç tutun vatandaşların uzun süre aç kaldığını belirterek, "Sahuru bir alışkanlık haline getirmek hem açlık sürenizi azaltacaktır hem de metabolizma hızınızı korumuş olacaksınız. Bu nedenle sahur atlanmamalı. Sahur yapılmazsa eğer bağışıklığınız düşebilir" dedi. Diyetisyen Cemre Kamalı, Ramazan ayında beslenme düzenini oldukça değiştiğini, bu dönemde dengeli beslenmenin çok daha büyük önem taşımakta olduğunu söyledi. Kamalı, "Ramazan aylarında 16-17 saat aç ve susuz kalan vücudumuz iftar saatinde birdenbire ihtiyaç duyduğu besinlere kavuşmaktadır fakat bu dönemde yavaşlayan metabolizma ve saatlerce boş kalan mideye bir anda çok yüklenmek doğru değildir. Bu gibi durumlarda hazımsızlık gibi sağlık problemleriyle karşılaşabiliriz. Ramazanda öğünlerinizi sahur, iftar ve ara öğün şeklinde düzenleyebilirsiniz. Sahura kalkmayı alışkanlık haline getirmek bu dönemde yapılacak en doğru davranışlardan biridir. Sahuru bir alışkanlık haline getirmek hem açlık sürenizi azaltacaktır hem de metabolizma hızınızı korumuş olacaksınız. Bu nedenle sahur atlanmamalı. Sahur yapılmazsa eğer bağışıklığınız düşebilir" dedi. "İftardan sonra mutlaka maden suyu içilmesi gerekmektedir" Kamalı iftardan sonra mutlaka maden suyu içilmesi gerektiğini belirterek, "Oruç tutulan saatlerde baş ağrısı, halsizlik, hazımsızlık ve sindirim sistemi bozuklukları ortaya çıkmaktadır. Dengeli, yeterli ve sağlıklı bir diyet uygulanması gerekmektedir. Bunun yanı sıra vücudun sıvı ve elektrolit dengesinin korunması önem taşımaktadır. Bu nedenle iftardan sonra mutlaka maden suyu içilmesi gerekmektedir" dedi. Sahurda ne yemeliyiz? Diyetisyen Cemre Kamalı, sahurda yenmesi gerekenler hakkında bilgi vererek, "Sahurda çorba, az yağ ile pişirilmiş zeytinyağlı yemekler veya kahvaltılardan birisini seçmek doğru olacaktır. Sahurda haşlanmış yumurtayı tercih etmek sindirimi zor olduğu için sizi tok tutacaktır. Ayrıca sahurda susuzluğu tetikleyecek aşırı yağlı ve tuzlu besinlerden uzak durmalıyız. Sahur yemeklerinde beyaz un, şeker gibi çok hızlı sindirilen besinlerden kaçınılmalıdır. Sahur öğünü sırasında tatlı tüketimi olmamalıdır. Kuru baklagiller, süt, yumurta, domates, salatalık, tam buğday ürünleri ve sert kabuklu yemişler tercih edilmelidir. Mide bulantısı ve sorunlarına neden olmamak için kızartılmış yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Az yağlı, az tuzlu ürünler tüketilmelidir. Tuz içeriği yüksek besinler susamaya neden olmaktadır. Kepek, yulaf, tahıl, tam buğday, tohum, patates, sebze ve meyve tüketimi posa içeriği yüksek olduğundan tercih edilmelidir. Posa içeriğinden dolayı oruç boyunca kabızlığı önleyerek midenin de sağlığını korumaktadır. Sahur süresinde meyve suyu ve su tüketilmelidir. Hafif bir kahvaltı tercihi yapılabilir ayrıca çorba ve zeytinyağlı sebze yemekleri de tercih edilebilir" dedi. "İftara aniden yüklenmek tansiyon, şeker yükselmeleri ve mide rahatsızlıklarına sebebiyet verebilir" Kamalı açıklamasının devamında, "İftar öğünü de en az sahur kadar önemlidir. Orucu bir çorba ile açmak ve bir süre ara verdikten sonra yemeğe devam etmek doğru bir tercih olacaktır. İftarda boş mideyi birden doldurmak ani tansiyon ve şeker yükselmelerine, mide bağırsak rahatsızlıklarına sebep olabilir bu nedenle iftardan sahura kadar ara öğün sayısını arttırıp, aralıklarla beslenmeye özen göstermeliyiz. İftarda oruç açılırken mideyi yormamak için öncelikle zeytin, hurma, çorba veya ekmekle açmak uygundur. Açtıktan 10-15 dakika sonra ana yemeğin yanında ayran veya yoğurt tüketimi mideye iyi gelmektedir. 2 saat sonra da meyve tüketilebilir. Bazı kaynaklar orucun su ile açılmasını uygun görmüştür. Oruç bir kahve fincanı kadar su ile açıldıktan sonra yemek tüketilirken tekrar birkaç yudum su alınmalıdır. Böylelikle su ihtiyacının bir kısmı karşılanırken yeme süresini uzatarak tokluk hissinin oluşması sağlanmış olur. İftar yemeklerinde uzun süre açlıktan sonra vücudun gerekli besinleri alması gerekmektedir. Sindirimi zor besinler yenmeye başlamadan önce çorba ve tam tahıllı ekmek tüketilebilir. Baharatlı besinler tüketimi, mide asit salgısını uyardığı için rahatsızlık vereceğinden sınırlandırılmalıdır. İftar yemekleri kızartma ve yağlı pişirme teknikleri yerine haşlama, ızgara pişirme yöntemleri ile pişirilmesi önerilmektedir. Ramazan ayı boyunca sıvı ve mineral kaybının yüksek olması nedeniyle iftarda sıvı alımı önem taşımaktadır. Bu nedenle çorba, ayran, taze sıkılmış meyve suları, sebze suları ve bol su tüketimi önerilmektedir. Ramazan sofralarında mutlaka bulunan pideler ise çabuk acıkmaya neden olmaktadır. Porsiyon kontrolünün önemi dikkate alınmalıdır. Pidenin sekizde biri bir dilim ekmek yerine geçtiği unutulmamalıdır. Her gün pide tüketmek yerine çavdar, kepekli, tam tahıllı ekmekler tercih edilebilir" ifadelerine yer verdi. Ramazanda oluşan tatlı isteğini nasıl önleyeceğiz? Kamalı son olarak, "Ramazanda kan şekeri düştüğü için tatlı isteği meydana gelebilir. Protein ağırlıklı beslenmek bu isteği azaltacaktır. Tatlı seçiminizi iftardan hemen sonra yapmak yerine birkaç saat sonra ara öğünde tercih etmek ve ağır şerbetli tatlılar yerine hafif meyveli sütlü tatlılar tüketmek bu süreçte daha sağlıklı olacaktır. Ramazanda iftardan 1-1.5 saat sonra yapılmalıdır. Yapılan bu spor sindirimi de kolaylaştıracaktır. İftar saatinden sahura kadar gün içinde almanız gereken 2-3 litre suyu almalısınız. Diüretik etki göstererek vücuttan su atımını kolaylaştıran çay ve kahveyi Ramazan aylarında aşırı tüketmemelisiniz" dedi. İHA

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.