[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#baro

baro haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, baro haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İzmir Barosu: Savaşa karşı barışı savunmayı sürdüreceğiz! Haber

İzmir Barosu: Savaşa karşı barışı savunmayı sürdüreceğiz!

İsrail-Filistin Savaşı’na dünyadan tepkiler gelmeye devam ederken, İzmir Barosu da konuya ilişkin yazılı açıklama yayınladı. “Savaşa Karşı Barışı, Ölüme Karşı Yaşamı Savunuyoruz” başlıklı açıklamada, Filistin’de yıllardır devam eden İsrail işgaline karşı HAMAS önderliğindeki silahlı grupların başlattığı saldırıların ve İsrail’in buna yanıtının, on yıllardır kan ve gözyaşının hakim olduğu coğrafyada yeni kıyımların yaşanmasına neden olduğu vurgulandı. Filistin’de yaşanan güncel çatışma sürecinin barışçıl çözümü için ateşkes çağrısı yapılan açıklamada, “Barış, halkların dayanışmasıyla gelecektir. İzmir Barosu olarak, savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmayı sürdüreceğimizi yineliyoruz” mesajı verildi. ŞİDDETİN TEMEL SORUMLUSU Yaşanan şiddetin temel sebebinin İsrail’in yürüttüğü işgal politikaları olduğu belirtilen açıklamada, “7 Ekim günü, Gazze’den İsrail’e yönelik füze saldırıları ve bombalamalar sonucu, aralarında sivillerin de olduğu yüzlerce kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı ve asker-sivil esir alınanlar oldu. İsrail tarafından aynı gün başlatılan ve halen devam eden karşı saldırılarda da yüzlerce sivil yaşamını kaybetti, yaralandı, hava saldırılarıyla sivil yerleşim yerleri vuruldu. O günden bu yana her iki taraftan kayıpların ve yaralıların sayısı binleri aşıyor. İki milyon kişinin yaşadığı ve her türlü şiddetin yaşandığı bir hapishane haline getirilen Gazze’de, halkın tüm yaşam alanları topluca hedefe konularak elektrik, su kesintileriyle, gıda ambargosuyla, çocuklar dahil yüzbinlerce Filistinli ölüme mahkum edildi. Filistinli yaralıların tedavi edilmeyeceği açıklandı. Gazze’den çıkmak isteyenler Refah sınır kapısında bombalandı. Filistin Barosu binası, altyapı tesisleri, sağlık kuruluşları bombalarla yok edildi. Bugün, İsrail’in kara harekatına başladığına ilişkin haberleri alıyoruz. Kuralsızlığın egemen olduğu ve kanla biçimlenen bu sürecin temel sebebi, İsrail Devleti’nin uluslararası hukuku tanımazlığı ile yürüttüğü işgal ve yok etme politikalarıdır. BM kararlarına rağmen işgal ve ilhakın sürdürülmesi, Filistinliler’e yönelik uygulanan gündelik şiddet, 7 Ekim dahil olmak üzere yaşanan her türlü şiddetin temel sorumlusudur” denildi. ÖLÜME KARŞI YAŞAMI SAVUNUYORUZ Uluslararası hukuk kapsamında savaş ve çatışma süreçlerinde tüm tarafların temel insan haklarına aykırı tutumlardan kaçınmakla sorumlu olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Filistin halkının devlet kurma hakkı ve Filistin Devleti tanınmalıdır. Buna karşılık, Filistin halkının özgürlük mücadelesinde, antisemitist nitelikli, insan haklarına saldırı teşkil eden, sivilleri hedefe koyan yöntemler, keza ülkemizde Yahudi yurttaşlara yönelik nefret söylemleri de asla kabul edilemez. Uluslararası hukuk kapsamında, savaşta ve çatışma süreçlerinde tüm taraflar temel insan haklarına aykırı, sivillere, özellikle kadınlarla ve çocuklara zarar veren tutumlardan kaçınmakla sorumludur. Filistin’de yaşanan güncel çatışma sürecinin barışçıl çözümü için İsrail saldırılarına derhal son vermeli, taraflar ateşkes ilan etmelidir. Emperyalist işgal ve sömürge düzeninin faili olan devletler, egemenlik ve paylaşım hesapları içinde, Ortadoğu’yu bir bölgesel savaşın eşiğine getirecek silah yığınağına son vermeli, İsrail saldırganlığını destekleyen çifte standartlı tutumdan vazgeçmeli, İsrail’in BM kararlarına uyması ve müzakerelerin başlaması için çaba göstermelidir. Filistin ve İsrail halklarının barış içinde bir arada yaşama umudunu ayakta tutan olgu, her iki halkın içinde, küçük de olsa filizlenen ve barışı önceleyen kesimlerin savaşa ve çatışmaya karşı aldıkları tutumdur. Barış, halkların dayanışmasıyla gelecektir. İzmir Barosu olarak, savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunmayı sürdüreceğimizi yineliyoruz” sözlerine yer verildi. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: İzmir'de haftalık hava durumu - 16 Ekim / 20 Ekim 2023

Baroların adli yardım ödeneklerinin iptal kararı Resmi Gazete'de Haber

Baroların adli yardım ödeneklerinin iptal kararı Resmi Gazete'de

Anayasa Mahkemesi (AYM), birden fazla baronun bulunduğu illerdeki baroların adli yardım bürolarına yapılan adli yardım ödeneklerinde, yüzde 40'lık kısmın barolar arasında eşit dağıtılması hakkındaki kanun hükmünü iptal etti. Resmi Gazete'de yer alan karara göre, Yüksek Mahkeme, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda 2022'de yapılan bazı değişikliklerin iptali istemini karara bağladı. Birden fazla baronun bulunduğu illerde, her bir baro tarafından adli yardım bürosu oluşturulmasının iptali istemini reddeden AYM, bu bürolara yapılacak adli yardım ödeneklerinde yapılacak puanlama sonrası gelirlerin yüzde 40'lık kısmının barolar arasında eşit dağıtılmasını öngören hükmü iptal etti. İptal hükmünün, 9 ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. Kararın gerekçesinden Yüksek Mahkemenin kararının gerekçesinde, anılan kanun kapsamında ödeneğin dağıtımı konusundaki puanlama sonrası barolara yapılacak ödemenin yüzde 60'lık kısmının ildeki üye sayısıyla orantılı olacağı, yüzde 40'lık kısmın ise eşit dağıtılacağının ifade edildiği belirtildi. Söz konusu puanlama sonucu yapılacak ödemelerde makul bir dengenin sağlanamadığı ve bunun Anayasa'ya aykırı olduğuna işaret edilen kararda, şunlara yer verildi: "Birden fazla baronun bulunduğu illerdeki barolara adli yardım ödeneğinin dağıtılmasına esas olmak üzere eşit şekilde 5 temel puan verildikten sonra ilin nüfusuna göre hesaplanan puanın yüzde 40'ı gibi yüksek orandaki bir bölümünün de eşit şekilde dağıtılması üye sayısı az olan barolara bağlı büroların cari giderlerinin karşılanması amacını aşarak üye sayısı fazla olan baroların adli yardım hizmetini sunmada mali güçlükle karşılaşmasına yol açabilecek niteliktedir." BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Jandarma Genel Komutanlığı "Gaziler Günü" paylaşımı yaptı

O avukata barodan kınama Haber

O avukata barodan kınama

İzmir’de yaşayan Melike Karakaya, 2010 yılında Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi’nde heyet raporu ile göğüs küçültme ameliyatı gerçekleştirdi. Göğsündeki izler geçmediği için İzmir Barosu’na kayıtlı olan Avukat Müge Karabıyık’ı vekil tayin ederek hastaneye tazminat davası açan Karakaya, bu kez avukatı tarafından mağdur edildiğini iddia etti. Elinde belgeleri olduğunu söyleyen şikayetçi Melike Karakaya, “Barodan kınama cezası dahi aldı. Ben adaleti sağlayan bir insanın adaletsizliğini herkes bilsin istiyorum” dedi. BARODAN KINAMA CEZASI Tazminat için harç parasını yatırmasına rağmen Avukat Karabıyık tarafından davanın geç açıldığını ve açılan davanın da takip edilmediğini öne süren Karakaya, “Süreleri kaçırdı. 2 seneye yakın onu bekledim. Kendisinden hiç bir şekilde cevap alamadım, bu yüzden de vekillikten azlettim” dedi. Adalet isteyen Melike Karakaya, şu detayları da paylaştı: “Daha sonra davamı takip etmesi için başka bir avukata vekalet verdim ama süreleri kaçırdığı için tekrar işlem yapılamadı. Vekilim olan avukat Müge Karabıyık hakkında Adalet Bakanlığından izin alıp yargılanması için işlemlere başladık. Ağır Cezada yargılandı, 2 ay 15 gün hapis cezası aldı, hükmün açıklanması ile geri bırakıldı. Barodan disiplin cezası aldı. Hatta kınama cezası dahi aldı. Tazminat davası açtık, kazandım. 160 bin TL alacağım var ama ödeme yapmıyor, icra işlemi başlattık, adres değişikliği yaptı, Mardin’e taşıdı adresini. ‘İş yerini homofis kullanıyorum’ dedi ama yalan söylüyor… Ben adaleti sağlayan bir insanın adaletsizliğini herkes bilsin istiyorum” dedi. HABER MERKEZİ

“Zamlar tüketiciyi tüketti!” Haber

“Zamlar tüketiciyi tüketti!”

ÇAĞLA GENİŞ İzmir Barosu ve Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER), 15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü dolayısıyla basın açıklama düzenledi. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen açıklamanın ardından kurulan stantta gün boyunca tüketicilere broşürler dağıtılarak, bilgilendirme yapıldı. İzmir Barosu Tüketici Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Elçin Kılınçer Ot ile Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şube Sekreteri Leyla Demir tarafından yapılan açıklamada, zamlar karşısında tüketicilerin yaşadığı mağduriyete dikkat çekildi ve Meclis’e sunulan Tüketici Kanunu’ndaki yapılmak istenen değişikler eleştirildi. FATURA TÜKETİCİYE ÖDETİLİYOR Zamlardan dolayı tüketicilerin taklit ve tağşiş ürünlere yöneldiğini belirten Tüketiciyi Koruma Derneği İzmir Şube Sekreteri Leyla Demir, “Bugün 15 Mart... Dünya Tüketici Hakları Günü. Her daim tüketicinin yanında olan İzmir Barosu ile birlikte bugün sizlere; tüketicilerin yaşam kalitesinin yükseldiğini, Evrensel Tüketici Hakları’nın ülkemizde karşılık bulduğunu, hak ihlallerinin yapılmadığını, tüketicinin sağlıklı, besin değeri yüksek, ekonomik gıdaya ulaşımı ve pahalılık diye bir sorunu olmadığını anlatmak isterdik. Ama nafile… Söyleyecek tek bir sözümüz kaldı, tüketici tükendi. Türkiye’de 83 milyon vatandaşın hepsi tüketicidir. Ne yazık ki sadece ismi kaldı, kendisi tükendi! Döviz krizi, ekonomik kriz, savaş derken, ülkenin içine girdiği darboğazın faturası aşırı zamlar ile tüketiciye ödetiliyor. Bu krizlerin hiçbirinin nedeni ve sorumlusu tüketici değildir. Gün geçmiyor ki bir zam haberi almayalım, marketler de her gün etiket değişir oldu, çarşı pazarda tezgahların yanından geçilmiyor, seyahat biletleri uçmuş durumda… Bir yılda akaryakıta gelen yüzde 200’ün üzerinde, elektriğe yüzde 185'e varan, gıdalarda yüzde 200’ü aşan zamlar artık tüketiciyi tüketmiştir. Zamlar geldikçe ÖTV ve KDV artmakta olup tüketicinin tüketimden kaynaklı vergi yükü de artmaktadır. Gıda fiyatlarının indirilmesinin yolu ithalat ya da depo baskınlarından geçmez. İflas eden tarım politikalarının değiştirilmesinden, betonlaştırılmaya çalışılan tarım arazilerinin çiftçinin kullanımına açılarak, küstürülen çiftçinin tarlaya dönmesinin teşvik edilmesi ve üretimden geçer. Zeytinlik alanlarını madencilik şirketlerine açmaktan geçmez, tam tersi; yeni zeytin ağaçları dikmekten geçer. Eskiden olduğu gibi tekrar kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olmak istiyoruz. Ülkenin gıda egemenliğini ulus ötesi şirketlere teslim edilemez. Zamlardan dolayı tüketici sağlıklı, besin değeri yüksek, ekonomik gıdaya ulaşamamakta, merdiven altı, taklit ve tağşiş ürünlere yönelmektedir. Bu ürünler nedeniyle toplum sağlığı ciddi tehdit altındadır” dedi. HAKLAR DAHA DA TIRPANLANACAK Meclise sunulan Tüketici Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklere değinen İzmir Barosu Tüketici Hakları Komisyonu Üyesi Avukat Elçin Kılınçer Ot ise, “Halihazırda kredi çekilmesinde yapılması zorunlu olmayan sigorta, artık yasa ile meşruluk kazanacak ve sigorta yapılıp yapılmamasına göre kredi maliyetlerinde değişiklik görülecektir. Oysaki kredi ve sigorta birbirine bağlı işlemler değildir. Tek bağlılık kredi kuruluşlarının aynı zamanda sigortacılık faaliyeti yürütmesidir. Ön ödemeli konutlarda azami teslim süresi 36 aydan 48 aya çıkarılmış olacaktır. ‘Yenilenmiş ürün’ adı altında hayatımıza yeni bir tanım girecek; donanım, yazılım veya fiziki özelliklerinde iyileştirme yapılarak tekrar satışa sunulan kullanılmış mallar denilen bu ürünler yeni sorunları beraberinde getirecektir. Özetle tüketicinin hakları daha da tırpanlanacaktır. Başka yasa değişikliği çalışmalarında olduğu gibi Tüketici Yasası’na ilişkin değişiklik çalışmalarının da hiçbir sürecine dahil edilmeyen ve fakat yasa yapma sürecinde asli unsur olan Baroların görüşleri yok sayılamaz. Yasa yapımı ve değişikliklerinde en önemli paydaş olan Barolar dikkate alınmalıdır. Bizlerin tüketici adına söyleyeceği çok şey bulunmakla irademizin yok sayılmasını kabul etmeyeceğimizi ve her zaman tüketicinin yanında olduğumuzu bir kez daha hatırlatıyoruz!” ifadelerini kullandı.

TMMOB ve Baro’dan hükümete kritik ’İzmir depremi’ soruları! Haber

TMMOB ve Baro’dan hükümete kritik ’İzmir depremi’ soruları!

ÇAĞLA GENİŞ 30 Ekim 2020 günü meydana gelen ve 117 kişinin yaşamını yitirdiği İzmir depremi sonrası kent yaralarını sarmaya devam ederken, hükümetin yıkılan alanlar üzerine şekillendirdiği projeler ve mağdurlar için inşasına başlanan rezerv alan üzerine tartışmalar sürüyor. Son olarak Türkiye Mühendis Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İli Koordinasyon Kurulu ve İzmir Barosu ortak bir açıklama yaparak süreçle ilgili sıkıntıları detaylandırırken, bakanlığa proje bölgeleri ve kat maliklerinin hakları üzerine kritik sorular yöneltti. TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir ve İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel rezerv alan için seçilen bölge ve ihale süreçlerinin yanı sıra şeffaflık üzerinden de sert eleştirilerde bulunurken, rant çıkışında da bulundu. Açıklamada Akdemir’in “zmir’de rezerv alan yeni konut yapılabilecek başka alan yok mudur?” sorusu ile Yücel’in “Devletin bir anlamda kanun metnine dayanarak ‘çöktüğü’ diyeceğim çünkü yurttaşa hiçbir bedel ödemeksizin buralara el konuldu bu alandaki üretimlerin yurttaşa hangi bedellerle satılacağı , kar elde edip etmeyi düşünmedikleri konuları da karanlık...” ifadeleri dikkat çekti. UYGULAMALAR HALEN BELİRSİZ TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Depremin üzerinden dört ay geçmiştir. Bu dört ay içinde iki rezerv alan ilan edilmiş ve 7 proje bölgesinde ihaleler yapılmaya başlanmıştır. Ancak uygulamalar halen belirsizdir. Depremde zarar gören yapılar sadece Bayraklı’da değildir. Kentin farklı yerlerinde ağır hasar almış yapılar için süreç devam etmektedir. Rezerv kelimesinin anlamı Türk dil kurumunda sözlüğünde ‘Yedek-saklanmış biriktirilmiş’ olarak açıklanmaktadır. Bayraklı bölgesinde yıkılmış apartmanların olduğu bölgeler rezerv alan ilan edilmiştir. Oysa TDK’daki sözcük anlamı ile bile bağdaşmayan bir yaklaşım ile bu alan rezerv alan ilan edilmiştir. Depremin üzerinden dört ay geçip temel atma törenleri yapılırken aklımızda yanıtlanmamış pek çok soru vardır. En basitinden kaç konut ağır hasarlı, kaç konut yerinde dönüşmektedir, kaç konuta rezerv alanda yer verilecektir. Bayraklı şehir hastanesi yanına 5000 konut yapılacağı söylenmiştir. 5000 konuta ihtiyaç olduğu nereden bilinmektedir. Zaten yapıların büyük çoğunluğu yerinde dönüştüğüne göre 5000 konuta neden ihtiyaç duyulmuştur? Bayraklı’nın üst tarafında, şehir hastanesi yanında ilan edilen rezerv alanı Laka Deresi sel felaketinden sonra oluşturulmuş orman alanıdır. Neden bu alan orman alanı kalıp başka bir alanda rezerv alan ilan edilmemiştir. İzmir’de rezerv alan yeni konut yapılabilecek başka alan yok mudur? Rezerv alandaki binaların ihaleleri yapılmıştır. O halde daire başına kaç lira harcanacağı bilinmektedir. Neden hak sahibi olmak için imzalattırılan belgede kaç lira borçlanıldığını gösteren kısım boş bırakılmaktadır? Sorularımıza en kısa sürede yanıt verilmesini umuyoruz” ifadelerini kullandı. KAMOYUNUN AYDINLATILMASI GEREKİYOR Depremin ardından bakanlık tarafından yürütülen ürecin yeterince şeffaf olmadığını belirten İzmir Barosu Başkanı Avukat Özkan Yücel ise, şunları söyledi: “Şu ana kadar sorularımıza bir yanıt alamadık. Kamu kurumları üç maymunu oynamaya devame diyorlar. Deprem sebebiyle büyük mağduriyetler yaşandı. Uygulamalar sebebiyle de bunlar artarak devam ediyor. Ölçüsü belli olmayan bir uygulama var. Malik yurttaşların haklarını korumak için nasıl tedbirler alınacağı konusunda net bir şey yok. Devletin bir anlamda kanun metnine dayanarak ‘çöktüğü’ diyeceğim çünkü yurttaşa hiçbir bedel ödemeksizin buralara el konuldu bu alandaki üretimlerin yurttaşa hangi bedellerle satılacağı , kar elde edip etmeyi düşünmedikleri konuları da karanlık... Bu soruların yanıtlanması gerekiyor. 30 Ekim’de yaşayan deprem İzmir ve Bayraklı için büyük bir yıkıma neden oldu. Ama o zaman da söylemiştik; asıl vehamet bu toz duman dağıldıktan sonra ortaya çıkacak diye. Nitekim öyle de oldu. Bugün Bayraklı’nın büyük bölümü yerle yeksan edilmiş durumda. Şeffaf ve sosyal devlet maalesef İzmir’de kendini kaybetmiş durumda. Merkezi otorite tarafındna yapılan uygulamalar tümüyle kaos ve belirsizlik yaratıyor. Bir deprem alanında iki farklı kanunu uyguluyor devlet. Ben bunu istedim bunu uyguladım diyor. Neden sorusunun yanıtı kimsede yok. 6A’nın uygulandığı, devletin çöktüğü alanlar dediğimiz kısım tümüyle bir rant alanına dönüştürülmek için çaba harcanıyor. Bilimsel verilerle durumun ortaya konuması ve kamuoyunun aydınlatılması gerekiyor. Dava süreçlerimiz devam ediyor. Yasal olarak iptal kararının gelmesi yapılan tüm süreçlerin durdurulması anlamına gelir.” KRİTİK SORULAR YÖNELTİLDİ TMMOB ve İzmir Barosu tarafından yapılan açıklamada bakanlığa 7 proje alanı ve depremzedeler için inşasına başlanan rezerv alan, planlarla uygunluk ve kat maliklerinin haklarıyla ilgili 32 kritik soru yöneltildi. Açıklamanın bakanlığa yöneltilen sorular bölümünde şu cevap arayışları öne çıktı: - Depremde yıkılan ve hasar gören alanın yerinde dönüşüm yapılması gereken alan olması gerekirken bu bölgenin rezerv alanı ilan edilmesinin yasal dayanağı ve kriteri nedir? - Bakanlık tarafından ilan edilen yedi proje alanında sekiz kata kadar inşaat izni verilirken yeni yapılan projelerde zemin +5 kat inşaat izni verilmiştir. Bu kazanılmış hakkın ihlali değil midir? - Projelendirme sürecinde plan bütünlüğü ilkesine uygun olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne danışılmış mıdır? Projelerin hazırlanmasında mülk sahiplerinin görüş ve önerileri neden alınmamıştır? - İdareniz tarafından orta hasarlı olduğu halde yıkılmış bina var mıdır? Eğer yıkıldı ise hangi dayanak ile yıkılmıştır? Diğer orta hasarlı binalarla ilgili uygulamanız ne olacaktır? - Depremde en çok zarar gören alanda zeminin alüvyonlu olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle zemin etüt raporları önem taşımaktadır. Proje alanında yapılmış ise zemin etüt raporları kamuoyu ile paylaşılacak mıdır? Kaç metre, kaç adet sondaj yapılarak zeminlere karar verilmiştir? - Yedi proje bölgesinde yapılacak toplam konut ve dükkân sayısı nedir? Eski durumdaki sayılar ile karşılaştırıldığında kaç adet konut / dükkân eksik kalmaktadır? Eksiklik var ise bu eksikliğin telafisi nasıl olacaktır? - Hastane bölgesinde ilan edilen rezerv alanda kaç konut yapılması planlanmaktadır. Bu konutların kaçı depremzedelere verilecektir? Hastane yanındaki rezerv alana yapılacak konutlar sadece 7269 nolu kanun şerhi bulunan ağır hasarlı apartman maliklerine mi verilecektir? Uygulanacak kredi oranı ne olacaktır? - İhaleler yapılmış olmasına rağmen borçlandırma rakamları neden halen kamuoyu ile paylaşılmamıştır? Depremzedeler ne kadar borçlandığını bilmeden hak sahibi olmaya mı zorlanmaktadır? - Çevre ve şehircilik bakanı tarafından anıt park olacağı ilan edilen Rızabey apartmanının bulunduğu bölgedeki anıt park projesi hazır mıdır? 

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.