Türkiye’nin ilk garlarından biriydi… Taş işçiliği tarih oldu!
İzmir'in Konak ilçesinin Basmane semtinde yer alan TCDD'ye ait ana tren istasyonu niteliğindeki Basmane Garı uzun süre tadilattaydı. Yaklaşık 157 yıllık gar binasına yapılan çalışma gün sonunda ise bölge halkının tepkisine yol açtı. Var olan gri rengin sarıya dönüştüğü gözlemlenirken, vatandaşlar dış cephede tarihi dokuya uygun olmayan bir rengin tercih edildiğini kaydetti.
Duruma tepki gösterenler, “Bu değişiklik kimin zevkine göre yapıldı. Kendi evin değil ki ‘griden sıkıldık, bu yıl da sarı yapayım’ diyesin. Bina yapıldığından bu yana bu kadar radikal renge boyanmamış” derken, yaşanan gelişmeyi İzmir Kent Tarihi Araştırmacısı Yaşar Ürük’e sorduk. Restorasyon, modernizasyon ve düzenleme kavramları çerçevesinde Basmane Garı’nın yeni halini değerlendiren Ürük, “İzmir'i araştıran bir kişi olarak gönlüm elbette sıvanın kazınıp, fotoğraflardan oldukça düzgün olduğu anlaşılan taş işçiliğin ortaya çıkarılmasından yanadır” dedi.
DOĞRU VE SAĞLIKLI BİR RESTORASYON MU?
Öncelikle Basmane Garı’nı tanıtırken kullanılan ‘Dünyanın ilk raylı sistem istasyonlarından biri’ tanımının doğru olmadığını kaydeden Ürük, “Söz konusu hat inşa edilmeye başladığında İngiltere demiryolu ile ulaşılamayan sadece 3 şehir kalmıştı ve Avrupa'daki demiryolu hatlarının toplamı yaklaşık 25000 kilometreye ulaşmıştı. Sanırım ‘Ülkemizin ilk garlarından biri...’ demek daha doğru olur” dedi.
‘Doğru ve sağlıklı bir restorasyon çalışması diyebilir miyiz?’ sorusunu yanıtlayan Ürük, “Acaba tüm bina için mi restorasyon çalışması yapılıyor? Konuyu bana ileten dostlara ‘Bilgi tabelasında sadece restorasyon ifadesi mi var?’ diye sorduğumda ‘Hayır... Düzenlenmesi gibi bir ifade daha var’ dediler. Eğer bu bilgi doğruysa Koruma Kurulu'nun onayladığı projeyi incelemek gerekir. O projede nereleri restorasyon, nereleri düzenleme olarak gösterildi şeklinde...” bilgisini paylaştı.
GÖNLÜM ELBETTE SIVANIN KAZINIP…
Ürük, şunları ekledi: “Sıva ve boya işine gelince... Bina ilk yapılışında iki katlı, taş işçiliğe sahip ve cephe görünümü günümüzdeki halinden oldukça farklı bir yapı olarak inşa edilir. Yapılışından yıllar sonra ise üçüncü kat ve yüksek çatı eklenir, cephede de değişiklikler yapılır. Bu arada yine yapılıştan yıllar sonra taş cephe sıva ile kaplanır. Elimizdeki fotoğraf ve kartpostallarda bu sıvanın zaman içinde boyandığı da görülmektedir. Bu boyaların renkleri arasında kirli sarı da vardır. Sonuç olarak ‘sıva ve boya rengi’ işine kurul hangi gerekçelerle onay verdi ona bakmak gerekir. Ama İzmir'i araştıran bir kişi olarak gönlüm elbette sıvanın kazınıp, fotoğraflardan oldukça düzgün olduğu anlaşılan taş işçiliğin ortaya çıkarılmasından yanadır.”
GAR, DEYİM YERİNDEYSE KUŞA DÖNER
Basmane Garı’nın yenilenmeye ihtiyacı olup, olmadığını da aktaran Ürük, “Her tarihsel yapının yenilenmeye ihtiyacı olabilir. Bu yenilenmeye de makul bir neden olmadan zaten izin verilmez. İzin alındığına göre, yenilenmenin gerekçeli nedenleri mutlaka vardır. Yenilenmenin nasıl olacağı konusu ise konu ile ilgili mimarların, inşaat mühendislerinin, restoratör ya da tasarımcıların işidir… Yapının sıvanması da yeni değil. Taş işçilik 70 yıl kullanılıp sıvaya geçildiyse, o sıvalı hali de neredeyse yüz yıllık. Bir restorasyon ya da düzenleme mutlaka ‘İlk haline döndürülmesi’ şeklinde olmaz. Olamaz da. Binanın ilk haline döndürmeye kalkarsanız Gar, deyim yerindeyse kuşa döner. Düzenlemede yeni sıva yapılması hangi gerekçelere dayandırıldı ve kurul neyi göz önünde bulundurarak onay verdi, ona bakmak gerekir. Ama sıva ve sıvanın boyanması bugüne özel yeni bir uygulama değildir” dedi.
MODERNİZASYON BAMBAŞKA BİR KAVRAM
Restorasyon ve modernizasyon arasındaki bağı değerlendiren Yaşar Ürük, İzmir’de yapılan çalışmaların bir restorasyon mu yoksa modernizasyon mu olduğunu şu sözlerle kaydetti: “Anlatılanlardan edindiğim izlenim Basmane Garı’na daha çok ‘düzenleme’ olduğu yönünde. Modernizasyon bambaşka bir kavram. Yani yapının günümüz mimarlığının neredeyse temel uygulama malzemesi olan cam vb. ile kaplanmış olması ya da tarihsel kimliğini kaybeder bir görüntüye girmiş olması gerekir… Bu ele alınmış her yapı için ayrı ayrı değerlendirme yapılması gereken çok hassas bir konu. Çok başarılı restorasyonlar da var, ‘Bu ne rezalet’ dediklerimiz de... Tüm soruların cevap hacmini aşacak boyutta bir makale kaleme alınması gerekir. Hatta kitap bile yazılacak kadar geniş bir konudur.”
ARAŞTIRMACI ÜRÜK’TEN GARIN TARİHİ
Basmane Garı’nın tarihinden bahseden Ürük, “İzmir-Aydın Demiryolu imtiyazından bir süre sonra, yine İngilizler bu defa İzmir-Kasaba (Turgutlu) Hattı’nın imtiyazını alırlar. Söz konusu imtiyaz Edward Price adındaki İngiliz girişimciye 4 Temmuz 1863 tarihinde verilir. İmtiyazın ardından kurulan ‘Smyma-Cassaba Railway Company’ adlı şirket 1864 yılında yapım çalışmalarına başlar. 10 Ekim 1865 tarihinde Manisa’ya kadar olan 66 kilometrelik bölüm, 10 Ocak 1866 tarihinde ise Kasaba’ya kadar olan 27 kilometrelik diğer bölüm işletmeye açılır. İşte Basmane Garı bu hattın yapımı sırasında, aynı alanda daha önceden mevcut eski bir basma fabrikası satın alınarak inşa edilir” bilgisini paylaştı.
MUHTEŞEM BİR PALAVRA
Basmane Garı’nın ünlü mimar Gustave Eiffel tarafından inşa edildiği iddiasının ise bir şehir efsanesi olduğunu söyleyen Ürük, “Gar binası, ünlü Fransız Mimar Gustave Eiffel tarafından klasist tarzda tasarlandı ve Régie Générale adlı Fransız firma tarafından inşa edildi. Bu bina yine aynı tarihlerde aynı firma tarafından inşa edilen Fransa’daki Lyon Garı'nın ikizidir’ gibi cümleler muhteşem bir palavradır. Basmane Garı asla Fransızlar tarafından yapılmamıştır. İzmir - Kasaba demiryolu hattının imtiyazını alan İngiliz sermaye grubu tarafından inşa ettirilir. O dönemde ticari açıdan Fransa ile ciddi bir çatışma içinde olan İngilizler kendilerine ait bir hattın ana binasının yapımını neden Fransızlara versinler? Ayrıca bu bina farklı şekilde inşa edilir ve zaman içinde günümüzdeki şeklini alır” dedi.
UZAKTAN YAKINDAN İLGİSİ YOKTUR
Ürük, son olarak “İzmir'deki iki demiryolu hattının da İngilizler tarafından işletiliyor olmasını hazmedemeyen Fransa, uzun yıllar saraya yaptığı baskı sonucu ancak açılışından otuz yıl sonra bu hattın işletmesini İngilizlerden satın alır. O dönemde de hattın büyük bölümü zaten çalışır durumdadır. Fransızlar sadece Soma Bandırma ve Alaşehir Uşak bağlantısını hizmete açarlar. Öte yandan Régie Générale şirketi İzmir - Kasaba hattının değil, Samsun - Sivas demiryolu hattının yapımını üstlenir. Ayrıca internette ve birçok kaynakta gar binasını Fransızların yaptığı yalanının yanı sıra ‘Modelinin Lyon garı örnek alınarak yapıldığı’ palavrası da eklidir. Fransa'da iki ‘Lyon garı’ vardır. İkisinin de Basmane'deki bina ile uzaktan yakından ilgisi yoktur. Hatta hiçbir şekilde ‘benzer’ yanı da yoktur. Bir ara sıkıntıyı fark edip ‘Dışı değil ama iç planları benziyor’ diye bir yeni yalanı uyduranlar da oldu. Oysa Lyon garlarının ikisinin de içyapısı hiçbir şekilde Basmane Garı ile benzememektedir” yorumunda bulundu.
BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR - Kentin sınırları lojistikle genişliyor! Soyer: İzmir’e yepyeni bir imkan doğuyor