[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#bayındır

bayındır haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, bayındır haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Taciz iddiasıyla suçlanan öğretmen davasında yeni gelişme Haber

Taciz iddiasıyla suçlanan öğretmen davasında yeni gelişme

AYSELİN UZUN-ÖZEL HABER- İzmir’in Bayındır ilçesinde bulunan bir ortaokulda görev yaptığı sırada 12 yaşındaki öğrencisi N.T.’ ye taciz ettiği iddiasıyla öğretmen F.Ş.’ye soruşturma başlatılmıştı. Bu kapsamda geçtiğimiz günlerde öğretmen F.Ş.’ye açılan çocuğa karşı cinsel istismar ve şiddet davasının ilk celsesi Bayındır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. İlk duruşmanın ardından açıklamalarda bulunan Davacı taraf N.T’ nin avukatı Esma Selen Göreci Palavar, “Bir öğretmenin sanık olması Türk eğitim sistemi için kara bir lekedir. Olayın ilk gerçekleştiği tarihten itibaren dosyanın takipçisi olduk ve sanık öğretmenin Bayındır'da ki okula benzer suçlamayla disiplin soruşturması sonucu geldiği ve daha önce bu tür olayların yaşandığını ancak hukuk sistemimizde cinsel taciz ve şiddet olayları takibi şikayete bağlı bir suç olduğundan dolayı şikayet olmamış ve örtbas edilmiştir” dedi N.T.’nin halası Figen Tokoğlu ise, “Bu kapsamda umutluyuz. Adaletin yerini bulacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. KARA BİR LEKEDİR Öğretmen F.Ş.’nin çok tehlikeli ve pedofili profili çizdiğini vurgulayan Avukat Palavar, “Bayındır 2. Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden çocuğa karşı cinsel istismar ve şiddet dosyamızın ilk celsesi bugün görüldü. Dosya kapsamındaki tanıkların çoğu bugün dinlendi. Tanıklara çapraz sorular soruldu ve akabinde tanıklar bizim iddia ettiğimiz şekilde olayın yaşandığını teyit etti. Bir öğretmenin sanık olması Türk eğitim sistemi için kara bir lekedir. Olayın ilk gerçekleştiği tarihten itibaren dosyanın takipçisi olduk ve sanık öğretmenin Bayındır'da ki okula benzer suçlamayla disiplin soruşturması sonucu geldiği ve daha önce bu tür olayların yaşandığını ancak hukuk sistemimizde cinsel taciz ve şiddet olayları takibi şikâyete bağlı bir suç olduğundan dolayı şikâyet olmamış ve örtbas edilmiştir. Bu sefer örtbas edilmemesi ve alabileceği en yüksek cezanın alması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yüce Mahkemede dosyayla çok ilgili her detayı titizlikle dinlediler ve incelediler. Burada sanık öğretmen bir pedofili profili çizmektedir. Bu profildeki insanların tüm eğitim kurumlarından ve aile içinden temizlenmesi için bu davanın takipçisi olacağız ve hukuki olarak elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bu konuda basın ve yetkili kurumlarında elini taşın altına koyup bu olayın takipçisi olacağından şüphemiz yoktur” diye konuştu. ADALETİN YERİNİ BULACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ Hala Figen Tokoğlu ise Türk Adaletine olan güvenlerinin tam olduğunu vurgulayarak “Duruşmamızın devamı 12.12.2024 tarihinde görülecek. İlk duruşmaya sanık katılmadı yalnızca avukatları geldi. Onun dışında tanıklar dinlendi ve hakim bazı evraklar isteyerek dosyada ismi geçen kişilerinde dinlenmesi için gereken emri verdi. Bu kapsamda umutluyuz. Adaletin yerini bulacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

Kentten köye yolculuk… Artan maliyetler, bulunamayan işçi, heba olan mahsul, kuruyan ova!  Haber

Kentten köye yolculuk… Artan maliyetler, bulunamayan işçi, heba olan mahsul, kuruyan ova! 

Modern yaşamın getirdiği kaygılardan biri de şehirlerin daha da kalabalıklaşması… Kentlerin ve insanın telaşından, gürültüsünden kurtulmak için doğaya kaçış revaçtayken, sığınak olarak görülen köyler ise bu yorgun zamanın insanlarını kucaklamaya başladı… Tarım ve hayvancılıkla adından söz ettiren Bayındır ilçesine bağlı Çırpı da kentleşmenin getirdiği zorlukların önünde mücadele eden köylerden… İzmir’den kalkıp Çırpı Köyü’ne yerleşen iki çiftçi kadın: Yaprak ve Evrim… Biri Güzelbahçe’deki deniz manzaralı evini bırakıp tarlalara girmeyi tercih etti, diğeri ise kentteki geçim kaygısının üstesinden gelemediği için köyde ruhuna bir mola vermek istedi! Tarladan özenle toplanan ürünleri halkla buluşturan iki emekçi kadını ziyaret ettik… Çiftçilikte yaşanan sorunlara ve köy yaşamının getirdiği zorluklara da değinen kadınlar iki önemli konu üzerine eğildi: İşçi maliyetleri ve kuruyan ova! HAYALLERİ PEŞİNDE KOŞMAK İÇİN İSTİFA EDEN… Eşinin öncülük ettiği bir meyve-sebze işleme firması aracılığıyla köy yaşamına ve tarım yolculuğuna nasıl başladıklarını anlatan Yaprak Pelin Eczacının, “Eşimin 5 yıl önce buraya gelmesiyle çiftçilik serüvenimiz başladı. Sonraki yıllarda zorlanmaya başladığı için ben de destek amaçlı bu sene tamamen köye yerleşmeye karar verdim. Bayındır Hasköy’de tarlamız var. Çırpı’da ise yaşıyoruz. Oğlumun okul kaydını da buraya aldık. Eşimle birlikte Bayındır’da tarımla iç içe bir hayat sürdürme mücadelesindeyiz… Sağlıklı ve taze ürünleri doğaya zarar vermeden üreten, üniversite mezunu bir çiftçi ile kurumsal bir şirkette çalışırken hayalleri peşinde koşmak için istifa eden iki girişimcinin hikayesi bu aslında… Hem kendi ürettiğimiz hem de doğaya saygılı ve sağlıklı ürünler üreten çiftçilerden tedarik ettiğimiz ürünleri halkla buluşturmak için buradayız” dedi. ÇİLEK VE TATİL YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜRMEDİ Tarım sektöründe derinleşen sorunlara eğilen Eczacının, “Bu krizden etkilenmemek mümkün değil. Çilek ve tatil yüzümüzü ne yazık ki güldürmedi. Ramazan tatili dolayısıyla çilek karardı, mahvoldu. Bayram tatillerinin uzun sürmesi, çilek fiyatlarının çok fazla düşmesi, talebin azalması ve fabrikaların tüm bunlara çanak tutması bizi çok etkiledi. Çilekten 3-4 yıldır hatta belki daha uzun bir süredir kar elde edemiyoruz. İşçilik maliyetleri çok yüksek, işçilerle alakalı ciddi sorunlar söz konusu. İşçi bulmakta sorun yaşıyoruz, işçiler verdikleri sözleri tutmuyor. Disiplinli çalışmıyorlar, işverenin dediklerini yapmıyorlar. Tek bir işçiye yapacakları görevi belki 10 kere anlatıyoruz ve bu artık yıpratıcı bir hal alıyor. Tatillerin bu denli uzun sürmesi piyasayı düşürüyor; hallerin kapanması, pazarların kapanması talebin de azalmasına yol açıyor” cümlelerine dikkat çekti. İŞÇİ EMEĞİ YOK OLUP GİDİYOR Tezgâha gelene kadar mahsullerin içler acısı bir şekle dönüştüğünü kaydeden Eczacının, “Durumun ehemmiyetini daha iyi anlayabilmeniz için şöyle bir örnek vereyim. Geçen gün pazara gittim, tezgahtaki enginarlar yenilmeyecek durumdaydı. Enginar olsun, çilek olsun… Tatil sürecinde ürünlerin toplanmaması hem üreticiye hem pazarcıya hem de alıcıya zarar! Bunlar dayanıklılığı çok yüksek sebze-meyveler değil. Ürünü beklettiğiniz an kartlaşmaya başlıyor. Bu ise tüketicinin hoşuna gitmeyen bir durum. Enginar da işçilik isteyen bir mahsul. Bu şekilde hem ürün hem de işçi emeği yok olup gidiyor. Tatillerin sadece memurların yararına olduğunu düşünüyorum. Olan yine günün sonunda ne kadar kar elde edeceğini kara kara düşünen üreticiye oluyor” eleştirisinde bulundu. ÇIKAN MAHSULÜN NE TADI KALDI NE DE… Maliyetlerdeki artışa da değinen Eczacının, “Gübreye, fideye gelen zamlar belimizi büktü. İşçi maliyetleri ise hepsinin önüne geçiyor! Yevmiyeler çok artmaya başladı. Bir işçi yevmiyesi neredeyse 620 lirayı aştı. Elbette ki hakları ancak bizler karşılamakta güçlük çekiyoruz. Çünkü sağlanan herhangi bir destek yok. Zaman içerisinde tarım işçisinin profili de değişti. Ve bu noktada sosyal medya çok fazla etkili olmaya başladı. Herkes lüks yaşamak, herkes patron olmak istiyor. Bu nedenle işçi sınıfı yok olmaya yüz tutuyor. Kimse tarlada bulunmayı tercih etmiyor… Yanımıza gelirken tarlalardan muhakkak geçmişsinizdir. Çileğin kokusunu alabildiniz mi? Hayır. Çıkan mahsulün ne tadı kaldı ne de görüntüsü. Tarlalar da suyun ciddi bir şekilde azaldığını görüyoruz, duyuyoruz. Ova kuruyor! Bu ova kurumaya başladı. Yeraltı sularında ciddi sıkıntılar var. Tarım alanlarında suyu bulmakta zorlanıyoruz. Çiftçiler olarak endişeliyiz. Ekilen mahsullerin ise sürekli sulanması gerekiyor. Çiftçi için büyük kayıp! İlerisi karanlık görünüyor” serzenişinde bulundu. İZMİR’DEKİ HAYAT ŞARTLARI ZORDU Kurulan firmanın muhasebe işlerini yürüten ancak birçok üretim sürecinde yer alan Evrim Özelbir ise şunları kaydetti: “İzmir’de yaşıyordum, yaklaşık 6 yıl önce Bayındır Çırpı’ya taşındım. 2 kızım var. İzmir’deki hayat şartları çok zordu. Ev kirası, bakıcı, geçim kaygısı derken büyük meblağlar ile boğuşmaya başladım. Tek başıma 2 kız çocuğunu yetiştirmek güç hale geldi. Babam Bayındır Arıkbaşı’nda yaşıyordu. Onun vesilesiyle buraya geldim. Muhasebeciyim. Bayındır’da tarım işleri ağırlıkta olduğu için köyde çalışmaya başladım. Çırpı’da çok fazla yapılaşma, çok fazla kültürden insan var. Burası köyün yerlilerinin dışında, Roman ve doğu kökenli vatandaşlardan da oluşuyor. Haliyle bir gruplaşma ortaya çıkıyor. Örneğin, köyün yerli halkı gidip Roman bir vatandaştan alışveriş yapmak istemiyor. Bu gruplaşmalar ise beraberinde çatışmaları getiriyor.” HİZMETTEN MAHRUM EDİLMEK İSTEMİYORUZ Yerel yöneticilerin köylere bakışını da değerlendiren Özelbir, “Bundan önceki yerel yönetim sunduğu vaatlerin hiçbirini yerine getirmedi. Yollarımız neredeyse çöküyor. Ben motorla işe gidip geliyorum ve defalarca kaza atlattım. Seçime son 10 gün kala bir önceki yönetimin çalışmalarını gördük. Ondan öncesi ve sonrası yok. Umarım bu yeni yerel yönetim köylerde de insanların yaşadığını unutmaz. İnşallah gelen gideni aratmaz. Bayındır halkı tarımla, hayvancılıkla geçimini sağlıyor. Bu insanlara destek sağlayan her yönetimin yanındayız. Hizmetten mahrum edilmek istemiyoruz. Seçim zamanı adaylar daha çok nüfusu yoğun olan köylere gidiyor. Bunu da istemiyoruz. Bir kişi dahi olsa o köye el uzatmak zorundasınız” cümlelerine dikkat çekti.

İzmir'de korkutan deprem! Video Galeri

İzmir'de korkutan deprem!

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’ndan (AFAD) alınan bilgiye göre, merkez üssü Bayındır ilçesi olan 4,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Saat 15.55’te meydana gelen sarsıntı, yerin 7 kilometre derinliğinde oluştu. Deprem, kentte kısa sürede paniğe yol açarken, herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı. Sarsıntının İzmir'in dışında Aydın'da da hissedildiği öğrenildi. Deprem anında yapmamanız gereken 5 davranış Sabitlenmemiş eşyalara yaklaşmayın Deprem sırasında hayat üçgeni oluşturmak için koltuk gibi bir nesnenin yanına kapanmak öneriliyor ancak bunu yaparken kapandığınız yerde sabitlenmemiş eşyaların olmadığına dikkat edin. Sabitlenmemiş raf ve dolap gibi ağır eşyaların olduğu yerde depremden korunmaya çalışmak oldukça risklidir. Depremden korunmak isterken dolapların altına kalma tehlikesi yaşayabilirsiniz. Bu nedenle sabitlenmemiş eşyaların altında durmamaya özen gösterin. Deprem sırasında merdiven ve çıkışlardan uzak durun Deprem anında, depremin sona ermesini beklemeden merdiven ve çıkışlara yönelmeyin. Deprem sırasında merdiven boşluğunda ve çıkışlarda bulunmak, olduğunuz yere kapanarak depremin sona ermesini beklemekten daha tehlikelidir. Bu nedenle deprem anında binadan kaçmaya çalışmak yerine olduğunuz yerde depremin bitmesini bekleyerek, deprem sona erdiğinde dışarı çıkmak daha güvenli olacaktır. Telefonları gereksiz yere meşgul etmeyin Depremin ardından herkes yakınlarına ulaşmaya çalışacağı için herkes cep telefonunu çok kısa bir süreliğine kullanıp hatları meşgul etmezse, daha çok kişi yakınına ulaşabilir. Bu konuda hassas davranarak hatları kitlememeye özen göstermek gerekiyor. 6 Şubat depreminde telefon ile ulaşımın ne kadar hayati bir önem taşıdığını görmüş olduk. Enkaz altında bulunan kişilerin bulundukları yeri bildirebilmeleri bu noktada çok mühim. O nedenle telefonları gereksiz yere meşgul etmemek gerekiyor. Pencereden ve camdan yapılmış eşyalardan uzak durun Sarsıntı anında, yüksek gerilim nedeniyle patlama tehlikesi taşıdığı için deprem sırasında pencere ve materyali cam olan nesnelerden uzak durmak gerekiyor. Bina, ağaç, elektrik direği, duvar dibi gibi yerlerden uzaklaşın Eğer depreme dışarıda yakalandıysanız mümkün olan en açık alana giderek depremin geçmesini orada beklemelisiniz. Bina, ağaç, elektrik direği gibi yerlerin altında durmaktan kaçınıp, duvar diplerinden uzak durmalısınız. Aksi takdirde sarsıntı nedeniyle başınıza bir şey düşme ya da yapının üzerinize yıkılma olasılığı hayati tehlikenizi artırmış olur. İHA                                         

Bayındır'da ne yapılır? Bayındır’da mutlaka yapılması gerekenler… Haber

Bayındır'da ne yapılır? Bayındır’da mutlaka yapılması gerekenler…

İzmir’in şifa merkezi Bayındır’a daha önce gittiniz mi? Eğer cevabınız hayır ise gezi rotanıza mutlaka Bayındır’ı da eklemeli, şifalı sularından yararlanmalı, doğal güzelliklerini keşfetmeli ve muhteşem kokuları ile ilçeye yayılan Çiçek Festivali’ne katılmalısınız… Bayındır Kaplıcaları Bayındır’da bulunan Ergenli Köyü Kaplıcası, Dereköy Kaplıcası ve Fatma Hanım Kaplıcası en ünlü şifalı su kaplıcalarıdır. Barındırdığı kaplıcalarla TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) tarafından Termal Turizm Merkezi olarak kabul edilmiştir. Bundan dolayı ilçede pek çok termal otelde mide ve bağırsak hastalıkları, kronik hastalıklar, kadın hastalıkları ve deri hastalıklarını tedavi etmek için çeşitli şifa kürleri düzenlenir. Sağlık gezilerine katılan yerli ve yabancı turistler için Bayındır, şifa merkezidir. Hacı Sina Camii 19 kubbeye ve kare şeklinde bir mimariye sahip Hacı Sina Camii Osmanlı imparatorluğu zamanından kalmadır. İlçedeki Basra tepesinde yer alan cami zamanla yapılan ek binalarla külliye olmuştur. Eskici Dede Türbesi Ziyaretçiler ve yöre halkı tarafından yoğun ilgi gören Eskici Dede Türbesi, , Ahmet Bin Murat isminde bir şahsiyete aittir. Ovacık Milli Parkı Bayındır’ın görülmesi gereken doğa merkezlerinin başında gelen Ovacık Milli Parkı, hem ağaç çeşitliliği hem de doğal yaşam canlıları bakımından oldukça zengin. Gelincik, kirpi, tilki, sincap, şahin, kartal, ceylan ve daha onlarca canlıyı izlemek ve hatta fırsatını bulduğunuzda fotoğraflarını bile çekebilmek için Ovacık Milli Parkı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Şehrin kalabalığından sıkılan ve dinlenmek isteyenlerin ilk uğrak yerleri arasında bulunur. Uluslararası Çiçek Festivali İlkbahar başlangıcında gerçekleşen Bayındır Çiçek Festivali, birbirinden güzel yüzlerce çiçeğin sergilendiği muhteşem bir festivaldir. Festivalde yayılan mis gibi çiçek kokuları ilçeyi etkisi altına alır. Eğer Bayındır’a gitmek isterseniz gezi tarihini festivale göre ayarlayabilir, bu festivale katılarak harika zaman geçirmenin yanında daha önce görmediğiniz çiçek türlerini burada görebilir hatta satın alabilirsiniz. Bayındır’da ne yenir? Bayındır’ı tanıtırken elbette yöresel lezzetlerinden söz etmemek olmaz. Bayındır’a gittiğinizde yöresel lezzetlerden oluşan muhteşem bir kahvaltı yapabilir, Bayındır’a özel katmerden de yiyebilirsiniz. Bayındır’ın önemli geçim kaynakları arasında zeytincilik ve zeytinyağı üretimi bulunur. İri zeytinlerinin tadına bakmayı ve zeytinyağı almayı da ihmal etmeyin. Bayındır’a özgü lezzetlerden özellikle süt, peynir ve yoğurdu tatmadan Bayındır’dan dönmeyin. BU HABER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: Karşıyaka’da 1 günde 10 mekan. Karşıyaka’yı 24 saatte keşfedin

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.