[tag] Haberleri |İlkses Gazetesi - Son Dakika [tag] Haberleri

#Beslenme

Beslenme haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Beslenme haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Açlığı taklit eden beslenme diyabeti öteliyor Haber

Açlığı taklit eden beslenme diyabeti öteliyor

25-25 Ekim tarihlerinde yapılan The Future Healthcare İstanbul 2024 Uluslararası Konferansı'nın bu yıl 5.'si düzenlendi. Konferansta sağlık dünyasının geleceği ve tıptaki yenilikler değerlendirildi. Sağlık hizmetlerinde yapay zeka uygulamalarının sektöre etkisinin konuşulduğu konferansta, Prof. Dr. Murat Baş son dönemin trend konusu olan ‘Açlığı Taklit Eden Beslenme' hakkında merak edilenleri anlattı; 'aç kalma' üzerine kurulu diyetlerden farklı olarak ‘sağlıklı açlık' üzerine kurulu bir sistem olduğuna dikkat çekti. Bunun karşısında biz ‘sağlıklı açlık'ı öne çıkarıyoruz Prof. Dr. Murat Baş, "Aslında ‘aç kalma' üzerine kurulu beslenme, özellikle son yıllarda artan obezite ve beraberinde artan diyabet ve şeker hastalığı gibi hastalıkların sonucunda çok fazla gündeme gelmeye başladı. Uzun yaşam beklentisinden dolayı hayatımıza bir şekilde girmeye başladı. Aslında açlık, hiçbir şekilde yiyecek ve içecek almadığınızda sağlıklı bir yaklaşım değil. O zaman kas kaybedebilirsiniz ki biz onu asla ve asla istemiyoruz. Bunun karşısında biz ‘sağlıklı açlık'ı öne çıkarıyoruz" diye konuştu. Fizyolojik ihtiyaçları karşılayacak vitamin, mineral alımı söz konusu Prof. Dr. Baş, "Açlığı taklit eden beslenme programında, aslında ‘sağlıklı açlık' uygulaması yapılıyor. Sağlıklı açlıkta vücutta fizyolojik faaliyetlerin devam ettiği kadar bir enerji ve mineral takviyesi veriyoruz" diyerek, bu beslenme biçimiyle ilgili merak edilenler hakkında şu şekilde konuştu: "'Açlığı taklit eden beslenme' 5 gün uygulanan ve tercihen birbirini takip eden 3 ay boyunca 3 periyot şeklinde uygulanması gereken beslenme biçimi. İlk gün bin 100 kalori civarında bir enerji alımı ve fizyolojik ihtiyaçları karşılayacak vitamin, mineral alımı söz konusu. 2,3,4 ve 5'inci günlerde de 800 kalori civarında bir enerji ile beraber o ihtiyacı karşılayacak vitamin minerallerin alınması söz konusu." 18 yaşın altındaki kişilere de önermiyoruz Bu beslenme biçiminin kimler için uygun olduğunu da anlatan Prof. Dr. Murat Baş, “Açlığı taklit eden beslenme tabii ki herkes için uygun değil. Sağlıklı bir metabolizmaya sahip olmak birincil şart. Özellikle, diyabet tanısı almamış ama şeker hastalığına çok yakın olan kişilerde uygulanması çok yararlı etkiler gösterebiliyor ve hastalığı öteleyebiliyor" dedi. Diğer yandan, insülin direnci olanlar ile obeziteyi tedavi etmek için cerrahi bir müdahaleye girmeden önce ve girdikten sonra küre takılma dönemlerinde bu beslenme modelinin uygulanabildiğini kaydeden Prof. Dr. Murat Baş, "Ama özellikle, tip1 diyabet hastaları yani insüline bağımlı hayatlarını devam ettiren kişiler için uygun değil bu beslenme modeli. 70 yaşın üzerindeki kişiler için de uygun değil. Yeme bozukluğu geçmişi olan ve 18 yaşın altındaki kişilere de önermiyoruz." dedi. Geleceğin tıbbı: Veri analitiği ile kişiye özel sağlık çözümleri Tıp Fakültesi, Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Uğur Sezerman da yine son dönemin en yaygın araçlarından biri olan yapay zekayı kullanarak kişiselleştirilmiş tıp alanında geliştirdikleri yeni sistemi anlattı. Prof. Dr. Sezerman'ın 'Geleceğin Tıbbı: Yapay Zekaya Dayalı Omik Veri Analizi ile Kişiye Özel Sağlık Çözümleri' başlıklı konuşması ilgiyle takip edildi. Prof. Dr. Uğur Sezerman geleceğin tıbbı olarak adlandırdıkları ve üzerinde çalıştıkları sistemi şöyle anlattı: "Kişiye özel sağlık çözümleri derken, kişinin vücutta ölçülebilen bütün metriklerini kastediyoruz. Bu, DNA'dan başlayarak sizin genetik yatkınlarınız, RNA'dan başlayarak hangi gen ne kadar ifade ediliyor, bunlar nasıl değişmiş ya da epigenetik değişiklikler dediğimiz değişikler bunlar nasıl değişiyor, tüm bunlar inceleniyor ve analiz ediliyor. Metabolitler, protein seviyeleri, bunların fonksiyonel durumları. Bütün bunları dizileme teknolojileri sayesinde bulabiliyoruz. Bu, hastanın sağlık durumunu tüm detaylarıyla belirlememizi sağlıyor. Ve sonrasında sizin karşılaşabileceğiniz hastalıkları belirterek, bu hastalıklara yakalanmamak adına almanız gereken önlemleri belirliyor ve yaşam şekli ve beslenbme alışkanlıklarınıza dair önerilerde bulunuluyor. Aslında koruyucu sağlığı öne çıkarak, hastalanmamak adına yapılması gerekenler hakkında kişiyi yönlendiren bir sistem bu."

Soğuk havalarda abur cubura dikkat! Haber

Soğuk havalarda abur cubura dikkat!

Soğuk kış ayları yaklaşırken vücut direncini artırmanın ve hastalıklardan korunmanın en etkili yollarından biri sağlıklı ve dengeli beslenmedir. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Filiz Çalışkan Esen, soğuk havalarda bağışıklık sistemini güçlendirecek beslenme ipuçları hakkında açıklamalarda bulundu. Soğuk havalarla birlikte metabolizmanın daha yavaş çalıştığını ve vücudun daha fazla enerjiye ihtiyaç duyduğunu ifade eden Dr. Esen, "Vücut direncini artırmak ve soğuk algınlığı, grip gibi hastalıklardan korunmak için beslenme büyük bir önem taşıyor. Soğuk havalarda güçlü kalmak için C vitamini açısından zengin besinler tüketmek gerekiyor. Portakal, limon, greyfurt, kivi, yeşil biber, brokoli ve lahana gibi C vitamini kaynakları, bağışıklık sistemini güçlendirir ve enfeksiyonlara karşı vücut direncini artırır" dedi. Vücudun hidrasyonuna dikkat edilmelidir Her gün taze sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Doktor Esen, "Protein tüketimini artırın. Soğuk havalarda vücut ısısını dengelemek ve kas kütlesini korumak için protein önemli bir yer tutar. Yumurta, balık, tavuk, kırmızı et ve baklagiller sağlıklı protein kaynaklarıdır. Özellikle balık, içeriğindeki omega-3 yağ asitleriyle bağışıklığı destekler. Bol sıvı tüketin. Kış aylarında genellikle su içme ihtiyacı azalır ancak vücudun hidrasyonuna dikkat edilmelidir. Günde en az 2 litre su içmenin hem cilt sağlığı hem de toksinlerin vücuttan atılması için önemlidir" dedi. Sağlıklı atıştırmalıkları tercih etmek önemli Bitki çayları da bu dönemde sıvı ihtiyacını karşılamak için tercih edilebileceğini kaydeden Uzmanı Dr. Filiz Çalışkan Esen, "Renkli sebzeler, meyveler ve tam tahıllar, antioksidanlar ve lif açısından zengin besinlerdir. Özellikle kış sebzeleri olan havuç, ıspanak, pazı ve kabak gibi gıdaların beslenme düzeninde mutlaka yer alması gerekiyor. Soğuk hava vücudun daha fazla enerji harcamasına neden olabilir ve bu da iştahı artırabilir. Bu dönemde sağlıksız atıştırmalıklardan kaçınılması gerekiyor. Soğuk havalarda vücudunuz daha fazla kaloriye ihtiyaç duyabilir ancak bu ihtiyacı abur cubur ile karşılamak yerine sağlıklı atıştırmalıkları tercih etmek önemli. Ceviz, badem, fındık gibi sağlıklı yağlar içeren kuruyemişler hem tok tutar hem de enerji verir" ifadelerine yer verdi. D vitamini açısından zengin gıdaları tüketmek önemli D vitamininin ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Esen, "Kış aylarında güneş ışığının azalması nedeniyle D vitamini seviyelerinin düşebilir ve bu durumun bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir. Güneşli günlerde açık havada vakit geçirmek, D vitamini takviyesi almak ve D vitamini açısından zengin gıdaları tüketmek (balık, yumurta sarısı, süt ürünleri) bu dönemde önemlidir. Sağlıklı beslenmenin yanı sıra soğuk havalarda düzenli egzersizin de vücut direncini artırır. Sağlıklı diyetle birlikte haftada en az üç gün egzersiz yapılmalıdır. Kışın yaklaşmasıyla birlikte beslenmenize dikkat ederek bağışıklığınızı güçlendirin ve soğuk havalardan etkilenmeden sağlıklı bir kış geçirin" diye konuştu.

Çocuğunuz okula gitmeden kahvaltı etmiyorsa ara öğünü kaçırmayın! Haber

Çocuğunuz okula gitmeden kahvaltı etmiyorsa ara öğünü kaçırmayın!

Okulların açılmasıyla birlikte küçük yaştaki çocukların beslenme düzenleri değişkenlik gösteriyor. Okullarda özellikle sabah saatlerinde olan ilk derslere giden çocukların kahvaltı öğününü atladığını aktaran uzmanlar, ailelere ara öğün önerisinde bulunuyor. Kahvaltısını yapmadan okula giden çocukların kuruyemişlerden ve yoğurt, grubundan oluşan ara öğün tüketmelerini, ayrıca akşam yemeklerinin öğle yemeğine göre belirlenmesi gerektiğini ifade eden diyetisyen Şükriye Eral, “Eğer okulda öğle yemeğinde et, tavuk ve balık çıkıyorsa akşam yemeklerini sebze ağırlıklı hazırlayabiliriz” diye konuştu. Derste uykuya meyilli olabiliyorlar. Diyetisyen Şükriye Eral, “Dönem başında benim velilerimize önerim, muhakkak çocuklarımıza bir kan tahlili yaptırmaları. Olası hastalıklarımız var mı, vitamin mineral depomuzda sıkıntılar var mı, bunları tayin etmek istiyoruz. Muhtemel kan şekeri problemleri ve tiroit hastalıkları olabiliyor. Güncelde özellikle kan şekerinde sıkıntısı olan çocuklarımız dönem başında uyku problemleri yaşayabiliyor, uykuya meyilli olabiliyorlar veya çok acıktıkları zaman el ayak titremeleri, göz kararmaları yaşayabiliyorlar. Özellikle okulda teneffüslerde çok hareketsiz kalabiliyorlar veya yemekten önceki teneffüste dikkat dağılmaları, konsantrasyon eksiklikleri olabiliyor. Yemek yedikten sonra da uyku çökebiliyor, derste uykuya meyilli olabiliyorlar. Bu da ders başarılarını çok etkiliyor. Özellikle demir eksikliği veya D vitamini eksikliği olan çocuklarımızda sabahları zor uyanmalar görebiliyoruz. Bunların yine önüne geçilmesi için ister besin takviyeleri şeklinde ister doktorlarımızın önerisiyle supplementlerle takviye etmemiz gerekiyor” şekllinde konuştu. Akşam yemeklerini öğle yemekleriyle uyumlu şekilde ayarlayabiliyorlar Kahvaltı etmeyen çocuklar için ara öğünlerin önemli olduğunu belirten Eral, “Kahvaltı çok önemli bir öğün ama çocuklarımız bazen kahvaltıyı tercih etmeyip uykuyu daha çok tercih edebiliyorlar. Bu yüzden çocukların okullara aç gitmeleri yerine ara öğünler ekleyebiliriz. En azından hurma ve kuruyemişlerden yararlanarak yanına süt, yoğurt grubunu ekleyebiliriz. Böylece çocuklarımızı yine okula aç göndermemiş oluyoruz. Öğlene kadar da idare etmiş oluyorlar. Öğlen yemeklerinde okulla lütfen irtibat halinde olalım. Beslenme saatlerinde öğretmenleriyle, özel okula gidiyorlarsa da okul yemeklerinde çocuklarımıza yemekte neler çıkıyor diye irtibat halinde olalım istiyoruz. Akşam yemeklerini öğle yemekleriyle uyumlu şekilde ayarlayabiliyorlar. Eğer okulda öğle yemeğinde et, tavuk ve balık çıkıyorsa akşam yemeklerini sebze ağırlıklı hazırlayabiliriz. Tam tersi okulda sebze yemeği yiyorlarsa akşam et, tavuk ya da kuru baklagillerden birini yapmaya çalışalım” diye konuştu. Kantini aynı marketler gibi düşünebiliriz Çocukların okul kantinlerinden çok fazla alışveriş yapmaması için harçlık kısıtlamasının önemli olduğunu belirten diyetisyen Şükriye Eral,  “Kantin bizim için çok önemli ama çocuklar bazen canları sıkıldıkça kantine gitme eğiliminde olabiliyorlar. Kantini aynı marketler gibi düşünebiliriz. Canınız sıkıldığından gidilebilecek bir yer değil. Bir ihtiyacımız olduğunda gidilebilecek bir yer olduğunu çocuklarımıza anlatmamız gerekiyor. Çocuklara çok yüksek harçlıklar vermeyelim ki abur cubur eğilimleri olmasın lütfen. Alabilecekleri su olabilir. Zaten ara öğünlerinde kuruyemişler, fındık, fıstık, badem ve süt grubu olabilir. Onları yanlarında götürmelerini isteyelim. Okuldan ekstra bir şey almayacaklarının çocuklarımız da farkında olsunlar istiyoruz.” dedi.

Uzmanı açıkladı: Çocuklar güne muhakkak sabah kahvaltısıyla başlamalı Haber

Uzmanı açıkladı: Çocuklar güne muhakkak sabah kahvaltısıyla başlamalı

Diyetisyen Elif Topuz Ülkü, okul çağındaki çocukların günlük beslenme alışkanlıkları ve dengeli beslenme konusunda önemli uyarılar yaptı. Dengeli beslenmede kahvaltının önemini vurgulayan Ülkü, kaliteli protein kaynakları olan yumurta ve peynir ile tam tahıllı ekmekler ve mevsim sebzelerinin kahvaltıda yer almasını tavsiye etti. Şekerli atıştırmalıklar konusunda da ailelere uyarılarda bulunan Ülkü, eve gidemeyen öğrencilere öğle yemeklerinin okul tarafından sağlanmasının düzenli beslenme açısından önemine dikkat çekti. Diyetisyen Elif Topuz Ülkü, “Şu anda beslenme problemi Türkiye'nin her grubunda var. Ama özellikle çocuklar da tabii gelişim döneminde, çocuklar da bu çok önemli. Tabii okul çağı çocuğunu konuşacaksak okul düzenine konuşmak gerekiyor. Sabah tabi biz muhakkak, her yaş grubu olduğu gibi çocuklarda da muhakkak kahvaltıyla başlansın istiyoruz. Tabi burada bazı çocuklarımız sabah erkenden çıkıyorlar, bazısı öğlen gidiyorlar, bazısı da tam gün okulları. Ama erken kalksalar da eğer ki sabah iştahları olmuyorsa çok çok az başlanarak yavaş yavaş arttırılarak, özellikle yumurta peynir gibi kaliteli protein gruplarının tüketimiyle kahvaltı yapılmasını istiyoruz. Kesinlikle benim çocuğum kahvaltı yapmıyor diyen anne ve babalar için de belki okula bir sandviç gibi ya da kahvaltı tabağı gibi tapın içine koyup götürülebilir. Ama ilk öğün muhakkak kahvaltı olsun. Kahvaltı içerik olarak da muhakkak tam tahıllı ekmekler, yumurta peynir, mevsimine uygun olan yeşilliklerin içeriğinde olması lazım zeytinle beraber” dedi. Bizim için süreklilik önemli Diyetisyen Ülkü, “Okula gittikten sonra genellikle birkaç tane uzun teneffüsleri var. Bunlar da ara atıştırmalarını yapabiliyorlar. Tabi biz şimdi toplum olarak biraz ara öğünlerin içeriği genellikle kek, meyve suyu tarzında oluyor. Biz aslında çok istemiyoruz. Bu tarz çok fazla şeker içeriği olan ürünler. O yüzden daha çok ayran, yoğurt, kefir gibi, süt gibi yanına kaliteli mevsim meyvelerinden kuru meyve olabilir, taze meyve olabilir. Bunları ara atıştırmaları olan anneleri, babaları yanlarına verebilirler. Kurumlar genellikle öğle yemeğini veriyorlar okullar. Bu okul yemeğinin muhakkak yenmesini istiyoruz. Bizim için süreklilik önemli. Çocuk evden kendi de götürebilir ama çok fazla çocuğun yanına bir şeyler vermek giderek zorlaşacak ve çocuk götürmek istemeyecek. O yüzden okulda verilen yemeğin ne kadar ortalama olsa da muhakkak gelmesi gerekiyor. Benim çocuğumun özel bir hastalığı var, durum var derseniz buna uygun belki özel bir durumu varsa buna uygun belki yanına bir et, salata veya haşlama, sebze, yoğurt gibi çok fazla akıp kokmayacak bir besin kullanılabilir. Hali hazırda da kışa giriyoruz zaten. Çok fazla sıcaktan dolayı yemeklerde de çok fazla sıkıntı olacağını düşünmüyorum” diye konuştu.

Okul çağındaki çocukların beslenmesinde nelere dikkat edilmeli? Haber

Okul çağındaki çocukların beslenmesinde nelere dikkat edilmeli?

Diyetisyen Esman Nur Can, okul çağı çocuklarının yeterli ve dengeli beslenmesi, ilerleyen yaşlarda beslenmeye bağlı oluşabilecek obezite, hipertansiyon, Tip 2 diyabet gibi sağlık risklerinin azaltılmasında ve okul başarısının artmasında çok fazla etkili olduğunu ifade etti. Can, "Yapılan araştırmalar, yetersiz ve dengesiz beslenmenin öğrencilerin dikkat sürelerini kısalttığını, algılamalarını azalttığını, öğrenmede güçlük, davranış bozuklukları ile okula devamsızlık ve okul başarısında düşmeye neden olduğunu bildirmektedir. Yeni bir günün başlangıcında, bütün gece aç kalan vücudun çalışma gücüne kavuşabilmesi için sabah kahvaltısının önemi büyüktür. Kahvaltı, beyin fonksiyonları için gerekli enerjiyi sağlayarak öğrenmeyi olumlu yönde etkilemektedir. Çocukların beslenme çantasında sağlığı geliştirici besinlere yer verilmelidir. Beslenme çantasında yer alabilecek besinlere; süt, ayran, taze ve kuru meyveler, yağlı tohumlar, evde yapılmış börek ve sandviçler örnek verilebilir. Özellikle beslenme saatlerinde çocukların akranları ile birlikte olması ve öğretmenlerin sağlığı teşvik edici yönlendirmeleri ile çocukların sağlıklı beslenme bilinci kazanması mümkün olmaktadır" diye konuştu. Sağlıklı çocuklar sağlıklı yetişkinler demektir Diyetisyen Esman Nur Can açıklamasında, "Beslenme ile ilgili yapılan hatalardan biri öğün atlamaktır. Öğün atlamak, bu yaş grubunda önerilen enerji ve besin öğelerinin yetersiz düzeyde alınmasına sebep olmakta ve okul başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Öğünler düzenli olmadığında, çocuklar gün boyunca daha fazla abur cubur yeme eğilimindedir. Okul çağı çocuklarında beslenme ile ilgili en sık karşılaşılan bir diğer hatalı alışkanlık, abur cubur ve fastfood tüketimidir. Özellikle gazlı içecekler, enerji içecekleri gibi şekerle tatlandırılmış içecekler, besin grupları ve besin öğesi ihtiyaçlarını karşılamaya katkı sağlamayan boş enerji kaynaklarıdır. Çocuklar, su, şekersiz süt, taze sıkılmış meyve suyu gibi eklenmiş şeker içermeyen içecekleri tercih etmelidir. Unutmamak gerekir ki sağlıklı çocuklar sağlıklı yetişkinler demektir" ifadelerine yer verdi.

Başkan Şengel: Çocuklarımızın beslenme çantalarını birlikte hazırlayalım Haber

Başkan Şengel: Çocuklarımızın beslenme çantalarını birlikte hazırlayalım

Sosyal Belediyecilik dahilinde hayata geçirilen proje ile artan enflasyona bağlı olarak düşüş yaşayan alım gücü sebebiyle zor durumda olan ailelere destek veriliyor. Eğitime verilen desteğin bir bütün olduğunu vurgulayan Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Giderek artan gıda fiyatları, alım gücünün düşmesi aileleri zor durumda bırakıyor. Eğitim üzerinde tasarruf yapılacak bir konu değil. Bu nedenle çocuklarımıza verdiğimiz destekte beslenmelerini de göz önünde bulunduruyoruz. 2023 yılının Ocak ayında Efes Selçuk Çocuklar için Gıda Dayanışması ile çocuklarımızın beslenme çantalarına katkı koymaya başladık. Her hafta bir çocuğun bir haftalık beslenme çantasında olması gereken yiyecekleri evlerine ulaştırıyoruz. Hiçbir çocuk, özellikle de eğitim hayatında ekonomik zorlukların faturasını ödemek zorunda değil” diye konuştu. Bebeklere bez ve mama desteği veriyoruz Efes Selçuk Çocuklar için Gıda Dayanışması’nın halkın desteğiyle büyüyen bir proje olduğunu ifade eden Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel; “Gıda Dayanışması okula giden çocukların beslenme çantalarının yanı sıra hamile kadınlara ve bebeklere de destek olan bir projenin adı. Gıda Dayanışma Projesi kapsamında anne adaylarına sunduğumuz destek ile hamile kadınların ihtiyaç duydukları folik asit vb. gıdaların sağlanarak sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmelerine yardımcı olurken, bebeklere bez ve mama desteği veriyoruz. Bu dayanışmanın, bu desteğin büyümesi, daha fazla çocuğumuza beslenme çantası ulaştırılması için herkesi halka halka büyüyen gıda dayanışmasına destek olmaya davet ediyoruz. Çocuklarımızın beslenme çantalarını birlikte hazırlayalım” diye konuştu. Efes Selçuk Çocuklar İçin Gıda Dayanışması Projesi ile ilgili www.gidadayanismasi.org  adresinden detaylı bilgiye ulaşılabilir.

Akdeniz tipi beslenmek göz rahatsızlıklarını azaltıyor Haber

Akdeniz tipi beslenmek göz rahatsızlıklarını azaltıyor

Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, Avrupa'nın farklı ülkelerinde 5 bin kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre Akdeniz tipi beslenmenin sarı nokta hastalığında da olumlu etkileri olduğunu dile getirdi. Asena, “Zeytinyağı, balık, taze sebze, meyvelerle, et ve et ürünlerini kapsayan Akdeniz tipi beslenme, göz sağlığını korumak açısından önemli. Akdeniz tipi besinler antioksidan maddeleri içeriyor. Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan ve görme noktasında dejenerasyona yol açan sarı nokta hastalığı görme kayıplarına neden olabiliyor. Bugüne dek pekçok hasta bizlere göz sağlığı için nasıl beslenmeleri gerektiğini soruyordu. C vitamini ve Akdeniz tipi beslenmenin göz sağlığını koruduğu, yapılan araştırmalar sonucunda kanıtlanmış oldu. Her gün bir elma yemek bile sarı nokta hastalığı riskini azaltmaktadır” dedi. C VİTAMİNİ KATARAKTI ÖNLÜYOR Doç. Dr. Bilgehan Sezgin Asena, antioksidan içeren ve C vitamini açısından zengin narenciye, brokoli, çilek, biber, kivi, portakal gibi yiyeceklerin düzenli olarak tüketilmesinin katarakt oluşumunun önüne geçtiğini de vurguladı. İngiltere’de 2 bin 54 ikiz üzerinde 10 yıl süreyle yapılan araştırma ile düzenli olarak C vitamini alan grubun, almayan gruba oranla katarakt oluşumunda % 30'a varan azalma görüldüğünü aktaran Asena, “Katarakt oluşumunun % 35'ini genetik unsurlar, diğer % 65'ini ise beslenme, yaş, alkol sigara tüketimi, şeker hastalığı ve aşırı gün ışığı gibi çevresel faktörler oluşturuyor. Bizim ülkemizde ise 60 yaşın üzerindeki her bin kişiden 5'i katarakt ameliyatı oluyor. C vitamininin antioksidan özelliği nedeniyle katarakt oluşumunun önüne geçtiği yapılan deneylerle ortaya kondu” şeklinde konuştu.

Öğrencilerin beslenme çantalarında neler bulunmalı? Haber

Öğrencilerin beslenme çantalarında neler bulunmalı?

Diyetisyen Cansu Arslan, yeni eğitim - öğretim yaşamında öğrencilerin beslenme çantasında neler olup olmaması gerektiğini anlattı. Gün içerisinde sürekli aktif olan, ders dinleyen, koşan, yorulan çocuklar için beslenme saatinin ve su içmenin önemine dikkat çeken Arslan, “Çocukların evde kahvaltı alışkanlığının olması son derece önemlidir. Kahvaltının okul başarısındaki yeri çalışmalarla desteklenmiştir. Ara öğün olarak değerlendirdiğimiz beslenme saatinde ev yapımı kek, süt, elma ya da simit, beyaz peynir, domates-salatalık dilimleri iyi birer beslenme tercihi olarak örnek verilebilir. Hazırladığınız besinlerin miktarını iyi ayarlanmalı, artmayacak şekilde olmasına özen gösterilmelidir” diye konuştu. “Hiçbir şey olmazsa meyvenin kendisini ekleyelim” Öğrencilerin beslenme listesinde bulunan yiyeceklerin haricinde çantada; sucuk, salam, sosis, döner, kızartma gibi kokulu besinler ile cips, gofret gibi paketli ürünler bulunmaması gerektiğini ifade eden Arslan, “Mevsim meyvelerini soyulmuş ve kesilmiş olarak beslenmeye koyalım. Herkesin evinde olabilecek meyveler olması konusunda hassas davranalım. Hazır meyve suyu almayalım. Onun yerine evde sıkıp koyalım ya da süt, ayran tercih edelim. Hiçbir şey olmazsa meyvenin kendisini ekleyelim. İsteğe bağlı az miktarda kabuksuz kuruyemiş de ilave edebiliriz. Çağımızın sorunu çocukluk çağı obezitesiyle okulda da mücadele etmeye devam edelim. Obeziteye neden olabilecek yüksek şekerli, tuzlu paketli ürünlere, asitli içeceklere çocukların mesafeli kalması gerektiğini bu yaşlarda aktarabilmeliyiz. Tüm bu ilkelere bağlı kalarak sağlıklı, okul başarısı yüksek, yeterli ve dengeli beslenen bir nesil yetiştirmeyi hedeflemeliyiz” dedi. “Su, derslerde odaklanmayı artırır.” Suyun çok kıymetli bir hayati bir sıvı olduğuna dikkat çeken Arslan, “Dolaşım ve sindirim sistemlerinin çalışmasında etkin olduğu gibi vücudumuzdan atıkların uzaklaştırılmasını da sağlar. Derslerde odaklanmayı artırır. Büyüme-gelişme aktiviteleri için gereklidir. Bu bakış açısıyla 'Su hayattır' kavramı doğrudur. Bununla birlikte temizlik de okul hayatında son derece önemlidir. Beslenme çantasının temizliği günlük yapılmalıdır. Beslenme çantasında mutlaka örtü ve ıslak mendil bulunmalıdır. Gerektiğinde çatal eklenebilir ancak bıçak gibi kesici malzemeler kesinlikle bulundurulmamalıdır” diye konuştu.

Dersimiz: Aç karnına eğitim Haber

Dersimiz: Aç karnına eğitim

KEMAL ÖZKURT – ÖZEL HABER- 2024-2025 eğitim öğretim yılı bugün çalan ilk ders ziliyle başladı. 20 milyondan fazla öğrenci çalan ilk ders ziliyle birlikte okullarına başlayacak. Fakat yıllardır Türkiye’nin değişmeyen gerçeği olan gıda krizi ve sağlıklı gıdaya erişememe ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumlar sebebiyle gün geçtikçe tüm velileri daha zor duruma düşürüyor. Uluslararası Öğerenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 verilerine göre, Türkiye’deki her beş öğrenciden biri haftada en az bir kere parası olmadığı için okulda yemek yiyemiyor. Veliler tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na yapılan bir öğün ücretsiz yemek talebi ise yıllardır cevapsız kalıyor. Çocukların sağlıklı ve yeterli gıdaya erişiminin günümüzde kritik seviyelere ulaştığına dikkat çekerek uyarılarda bulunan Biyolog ve Beslenme Uzmanı Can Kayacılar, “Çocukların beslenmesi, ülke adına bir milli güvenlik problemi haline geliyor. Çünkü gelişim çağındaki çocukların doğru şekilde vitaminler alması, kaliteli proteinlerce zengin beslenmesi, hem fiziki gelişimde hem de zihinsel gelişimde büyük rol oynuyor” diye konuştu. MİLLİ GÜVENLİK SORUNU Ülkemizde ekonomik problemler arttıkça, insanların besleyici gıdalara erişiminin de gün geçtikçe arttığını belirten Kayacılar, “Ekonomik olarak sağlıklı gıdayı satın alamamak bir kenara, üretici tarafında da gıdanın piyasaya fiyatını ‘uygun hale getirebilmek’ amacıyla yine dengeli gıdalardan uzaklaşıp, daha ucuz olan karbonhidratça zengin gıdalar üretiliyor. Durum böyle olunca hem üretici tarafında hem de tüketici tarafında sağlık bileşenlerine erişim oldukça zorlaşıyor. Bu konuda özellikle çocukların beslenmesi, ülke adına bir milli güvenlik problemi haline geliyor. Çünkü gelişim çağındaki çocukların doğru şekilde vitaminler alması, kaliteli proteinlerce zengin beslenmesi, kaliteli yağ içeriklerine erişmesi hem fiziki gelişimde hem de zihinsel gelişimde büyük rol oynuyor. Çocukluk çağında yaşanılan ve bu bahsedilen sağlık bileşenlerinin alınamadığı durumlarda yaşanan ‘gizli açlık’ konusu, ülkemizin geleceğini de tehdit eder düzeye gelmiş durumdadır. Dünya’da yaşanılan gıda problemlerine bağlı olarak gıdaların fiyatları en fazla yüzde 5-6 bandında artarken, Türkiye’de yüzde 40-60 bandında geri dönülemez bir artış, sağlıklı gıdaya erişimin haricinde, gıdaya da erişimi zorlaştırmış durumdadır” ifadelerini kullandı. TOPLUMSAL YARA Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimleri için özellikle proteine, Omega-3 yağ asitlerine ve mor meyvelerde bulunan antioksidanlara ihtiyaç duyduğunu fakat yaşanan gıda krizi sebebiyle beslenme çantalarının boş kaldığını ifade eden Kayacılar, “Bu bileşenler, bir çocuğun çok daha sağlıklı büyümesine, hava kirliliği ya da salgın hastalıklar gibi engellenmesi çok zor olan çevre şartlarıyla mücadelede en etkili çözüm yollarının başında gelmektedir. Bunlara ek olarak bitkisel proteinler ve prebiyotik lifler de geleceğin beslenmesinde yer alan ana gıda bileşenlerini oluşturmaktadır. Çocuklarda özellikle B ve D vitamini eksiklikleri ve kalsiyum magnezyum gibi mineral eksiklikleri de enerjisizlik, mental gelişim problemleri ve kas kitlesi kazanamama gibi problemler kendini göstermektedir. Türkiye’de her gün yüz binlerce çocuk, beslenme çantasını dolduracak bir öğün bile bulamıyor. Onların aç karnına okula gitmesi sadece bir aile sorunu değil, toplumsal bir yara. Yetkililerin bu acı tabloya gözlerini kapatmaması, acilen bir çözüm bulması gerekiyor” dedi. BİRÇOK ÜLKEDE ÜCRETSİZ YEMEK VAR Türkiye’de çocukların beslenmesinde sınıfsal ayrım gözetmeksizin ciddi problemler yaşandığına dikkat çeken Kayacılar, “Ülkemizde sınıfsal ayrım gözetmeksizin, büyüklerimiz kadar çocuklarımızın da beslenmelerinde çok büyük problemler, çok büyük yetersizlikler görüyorum. Proteine erişememek kadar örneğin proteine çok fazla erişebilmek de gelecekte kalp-damar problemlerine ya da kanser gibi amansız hastalıklara yakalanabilme riskini çokça arttırabilmektedir. Ülkemizde bana kalırsa “dengeli beslenme” ve özellikle antioksidanca beslenme konusunda çok büyük bilgi kirliliği ve üretim problemleri görülmektedir. Yani beslenmemizde “antioksidanlara” olan ilgimiz ve bu konudaki bilgilerimiz çok kısıtlıdır. Birçok ülkede okullarda ücretsiz yemek programları uygulanıyor. Türkiye’de de benzer bir sistemin hayata geçirilmesi gerekiyor. Bu, hem çocukların sağlıklı gelişimi hem de eğitimde fırsat eşitliği için kritik bir adım olacaktır” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.