#Bilal Erdoğan

Bilal Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bilal Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bilal Erdoğan "İnsan Hakları Eğitim Kampı"nda gençlerle bir arada Haber

Bilal Erdoğan "İnsan Hakları Eğitim Kampı"nda gençlerle bir arada

İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, "Biz gelişmek için Batılı olmak zorunda değiliz. Batılıya benzemek zorunda değiliz. Sadece çalışmak zorundayız; azimli, kararlı, iradeli olmak zorundayız. Biz Batı'yı yakalayabiliriz, geçebiliriz. Bizim dinimiz, inancımız, kültürümüz, kimliğimiz gelişmeye, teknolojiye engel değil." ifadelerine yer verdi. AK Parti Genel Merkez İnsan Hakları Başkanlığı tarafından, Kocaeli'de 9-17 Eylül tarihleri arasında bakanlar, basın mensupları ve akademisyen konukların katılımıyla gerçekleşen İnsan Hakları Eğitim Kampı programı devam ediyor. Kocaeli Diriliş Kampı Tesisleri'nde yapılan kampta gençlerle buluşan Erdoğan, Türkiye'nin her alanda geliştiğini ifade ederek, Türkiye'nin eğitim, ekonomi, teknoloji ve sağlık gibi alanlarda katettiği mesafeyi örneklerle aktardı. Kovid-19 salgını, deprem ve EYT'nin Türkiye'ye etkilerine değinen Erdoğan, "Bir yandan üst üste gelen seçimler bir yandan muhalefetin popülizmi alevleyen tahrikleri, çirkin siyaset anlayışı derken kendimizi bulduğumuz yerde maalesef enflasyonist bir ekonomik dönemi yaşamak durumunda kaldık. Şimdi bunları geride bıraktığımız dönemin başındayız. Hem enflasyonu yeneceğiz hem ülkemizi daha da büyütmeyi başaracağız. Seçimsiz bir süreç bunun için önemli bir fırsat." dedi. Gelir dağılımı adaletsizliğinde sıkıntımız var Bilal Erdoğan, ekonomi yönetimine, alınan kararlara, gidilen istikamete belli güvenin olduğunu ve bunun artarak sürdüğünü gördüklerini dile getirdi. Erdoğan, "Gelir dağılımı adaletsizliğinde sıkıntımız var. Gelir dağılımı adaletini yükseltecek ekonomik önlemler alınması lazım. Aslında şu anda vergiyle ilgili alınan tedbirlerde amaç bu ama bu da tabii saptırılıyor. Bunun da böyle olmadığı söylenmeye çalışılıyor. Daha zenginden daha fazla alıp, onu en fakire yönlendirmeyi başarmak. 'Geçtiğimiz 20 yılda niye yapmadın?' Geçtiğimiz 20 yıl bizim yatırım dönemimizdi, büyüme dönemimizdi." dedi. Erdoğan, AK Parti iktidarlarının ekonomi ve teknoloji alanında yaptığı atılımları anımsatarak, "Ama şimdi ne yapacağız? Bu yeni dönemde ekonomik dengelenmeyi başarırken, aynı zamanda gelir dağılımı adaletini de yükseltecek vergilendirme mekanizmaları. Ama biz de ne var, bunun acısını hafifleten, gelir dağılımındaki bozuklukları düzelten? Bizde sosyal devlet anlayışı çok güçlü, peki bu neyi sağlıyor? Her şeye rağmen sağlık noktasında bir sıkıntının en düşük düzeyde olmasını sağlıyor, her şeye rağmen eğitimden kimsenin geri kalmamasını sağlıyor. O beraberinde neyi getiriyor? Fırsat eşitliğinin kapısını açıyor. Herkes için okul, herkes için eğitim." ifadelerine yer verdi. Erdoğan, gençlere dünyanın gerçekliklerini iyi bilmeleri önerisinde bulunarak, yabancı düşmanlığı tuzağına düşmemeleri gerektiğini, bu konunun doğru yönetilmesinin esas olduğuna dikkat çekti. Bizim de düşünce büyüklerimizi ihmal etmeyin  Erdoğan, "Ülkemiz, dünyanın en güzel ülkesi. Üniversite imkanlarımız çok üst düzeyde. Geldikleri ülkelere nazaran hele hele çok üst düzeyde. Mesela Afrika'dan gelenler, Balkanlar'dan gelenler, Orta Asya'dan gelenler, kendi ülkelerinde olmayan düzeyde üniversitelerde Türkiye'de eğitim görüyorlar. Ve gittikleri zaman ülkelerinde hem Türkiye'nin gönüllü elçisi oluyorlar hem o ülkelerde iş yapan Türk şirketlerinde çalışarak, o Türk şirketlerine güç katıyorlar hem o ülkeyle Türkiye arasında ticaret hacmine katkı sağlıyorlar. O kadar çok çarpanı var ki." dedi. Gençlere kitap okumaları konusunda tavsiyelerde bulunan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bir Adam Smith okurken, yanına bir İbn-i Haldun koyun. Bir Karl Marx okurken, yanına İbn-i Sina koyun. Bizim de düşünce büyüklerimizi ihmal etmeyin. Mehmet Akif ne anlatmaya çalışıyor. Cemil Meriç'in derdi ne? Hiç olmazsa bunu anlayalım çünkü onlarda şunu göreceksiniz. Batı'nın endüstri devriminden sonra aşağılık kompleksine sahip bir entelektüel sınıfımız oluşuyor. Yani bak aldılar, yürüdüler, biz geride kaldık. Onlar ileri, biz geri. Onlar kazandı, biz kaybettik. Biz kaybetmeye mahkumuz çünkü biz Türk'üz, Müslüman'ız. Buraya bağladı bazıları ama şimdi görüyoruz ki bu böyle değil. Mehmet Akif de bunun mücadelesini vermiş. Biz gelişmek için Batılı olmak zorunda değiliz. Batılıya benzemek zorunda değiliz. Sadece çalışmak zorundayız, azimli, kararlı, iradeli olmak zorundayız. Biz Batı'yı yakalayabiliriz, geçebiliriz. Bizim dinimiz, inancımız, kültürümüz, kimliğimiz gelişmeye, teknolojiye engel değil. Mehmet Akif'ler, Cemil Meriç'ler, Mahir İz'ler, Nurettin Topçu'lar bunların mücadelesini vermiş. Şu anda bizim için de hala çok geçerli. Kimliğimizden, inancımızdan, dinimizden, kültürümüzden ödün vermeden gelişiyoruz. İşte TEKNOFEST ceketlerini görünce, şimdi Türkiye'de dine küfredenler, kimliğimizi yok etmeye çalışanlar, kimliğimizi küçümseyenler, ne yaptılar teknoloji adına? Ne ödül aldılar uluslararası boyutta. Hangi akademik başarıya imza attılar? Hiçbir şey yok. Ne oldu işte, namazlı, niyazlı insanlar şimdi TEKNOFEST yapıyorlar. Oluyor muymuş? Oluyormuş. Var mıymış alakası? Yokmuş. Bunu da bugün görerek kendimize bir gelecek oluşturmamız lazım." Türkiye hiç olmadığı kadar güçlü Erdoğan, Türkiye'nin, AK Parti döneminden önce yaşadıklarından söz ederek: "Türkiye hiç olmadığı kadar özgür arkadaşlar, Türkiye hiç olmadığı kadar güçlü, Türkiye hiç olmadığı kadar kendi kararlarını veren bir ülke. Dünya çapında iddia sahibi bir ülke Türkiye. Var mı rakibimiz? Var. Rakiplerimizin hoşuna gitmiyor bu durum. Avrupa çok mu meraklı bizim güçlü olmamıza, Amerika çok mu meraklı bizim güçlü olmamıza, değil. Sana uçak verdiği zaman, onun istediği zaman kullanman için verir. Sana silah verdiği zaman o istemediği zaman kullanma diye verir. Dolayısıyla biz neden Batı'dan medet umalım arkadaşlar? Batı'nın bizle ilgili ne düşündüğü niye bizim için önemli olsun. Al işte soykırım yapıyorsunuz. Soykırım yapıyorsunuz, çok medenisiniz, çok aydınlıksınız, insanlığın en büyük mucizesi Batı medeniyeti, hadi soykırımı durdurun. Kendin yapıyorsun. Adama her hafta en büyük bombaları gönderiyorsun. Adamın bu kadar bombayı üretecek, bulacak başka gücü yok. Amerika gönderdiği için bu soykırımı yapabiliyor. İkinci Dünya Savaşı'nın çok üzerinde bombalama, çok üzerinde katliam yapılıyor arkadaşlar. Hadi Batı medeniyeti hadi… Bırakın Batı medeniyetini artık. Bu mavalı okuyanları dinlemeyin arkadaşlar." şeklinde konuştu. Erdoğan, 1990'lı yıllarda dindar ve mazlum insanların yaşadıklarına değinerek, "Türkiye'deki liberaller, Müslümanları hak mücadelesinde yalnız bırakmıştır ve Türkiye'deki bütün kesimlerin hak mücadelelerini yine Tayyip Erdoğan tek başına vermiştir." ifadelerini kullandı.

Bilal Erdoğan: "İmam hatipliler her geçen yıl başarı çıtasını yukarıya taşıyor" Haber

Bilal Erdoğan: "İmam hatipliler her geçen yıl başarı çıtasını yukarıya taşıyor"

Bilal Erdoğan, Uşak Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Kongre Merkezi'nde düzenlenen ÖNDER 20. İmam Hatipliler Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, eğitimin çok yönlü bir hadise olduğunu vurguladı. Bu konuda sorumluluğun, bir yönüyle öğretmen ve idarecilerde olduğunu belirten Erdoğan, "Her ne kadar kapitalist düzen bize, 'Anahtar teslim; parasını verirsin, çocuğun eğitimini istediğin şekilde okuldan alırsın.' tarzı bir kurgu sunmuşsa da esasen elbette ki veli, çocuğun ailesi de bu eğitimin çok önemli bir tarafıdır." ifadesini kullandı. Türkiye'de 8 öğrenciden birinin imam hatibe gittiğini aktaran Erdoğan, imam hatiplilerin her geçen yıl başarı çıtasını yukarıya taşıdığını söyledi. Okul aile birlikleri ile okulları destekleyen STK'lerin toptancı çalışmalar yerine biraz daha detaya giren ve öğrenciyi birebir destekleyen çalışmaların parçası olmaları hususunun konuşulması gerektiğini düşündüğünü ifade eden Erdoğan, bu konudaki asıl görevin rehber öğretmenler, öğretmenler ve idarecilerde olduğunu dile getirerek şöyle dedi: "İlim Yayma Vakfında dedim ki kendi kendime, 'Şu yurtta ismiyle kaç öğrenciyi biliyorum?' Oturuyoruz burada toplantı yapıyoruz, kararlar alıyoruz, bir şeyler yapıyoruz ama kaç öğrenciyi tanıyoruz? Bunu her birimiz kendimize sormalıyız. 'İlgilendiğim yurtta kaç talebeyi ismiyle tanıyorum, ilgilendiğim okulda kaç talebeyi ismiyle tanıyorum?' Bu düzeyde ilgilenmeye başladığımız zaman inanıyorum ki o zaman işte bu nitelik konusuna o zaman girmiş oluruz ama toplanıyoruz dağılıyoruz, salonları doldurabiliyoruz, birçok çocuğumuza etkinlik yapabiliyoruz ama o etkinlik acaba her bir çocukta hangi sonuca ulaşmamıza katkı sağladı?" "Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz." prensibine dikkati çeken Erdoğan şöyle devam etti: "Biz kısıtlı imkanları harcayan, kullanan sivil toplum kuruluşları olarak, 'İşte bu sene 1000 öğrenciye temas eden çalışma yaptım, toplam 1 milyon para harcadım, öğrenci başına 1000 lira. Ben bu çocuklarda ne gelişmeleri acaba sağladım, başardım?' Sene başında bazı bataryalar, bazı profil testleri, sene sonunda bazı profil testleri ve sene boyunca bazı odak grup çalışmaları yaparak bu çocuklarımızdaki gelişmeleri, detaylı incelikleri çözmemiz lazım ki yaptığımız çalışmalar daha isabetli olsun ve bu çalışmaların sonucunu alıp almadığımız konusunda da biraz daha içimiz mutmain olsun. Bu tür çalışmalarda, eğitim fakültelerindeki hocalarımızın, ölçme değerlendirme uzmanlarımızın da desteklerine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Onları da çalışmalarımıza dahil etmemiz gerektiğini düşünüyorum." "ÖĞRETMENLİĞE KIYMET VERMEYİ TERCİH EDELİM" Türkiye'de 1 milyon 100 binin üzerinde devlette çalışan öğretmen olduğunu belirten Bilal Erdoğan, öğretmenleri motive etme ve güçlendirme konusunun ele alınması gerektiğini söyledi. Türkiye'de öğretmen belirleme sisteminin "ideal meslek" kurgusuna göre değil memuriyet sistemine göre yapıldığını aktaran Erdoğan şöyle devam etti: "Türkiye'de kimse iddia edemez ki ancak idealist insanlar öğretmen oluyor. Böyle bir iddiası olan varsa tartışabiliriz tabii ama birçoğu memur olmak için öğretmen oluyor. Velhasıl kelam, 'Ben ideal meslek olarak öğretmenliğe girdim.' diyerek gelenlerle bu öğretmenlik mesleği kurgulanmıyorsa Türkiye'de, o zaman bu gelen arkadaşlarımızı biz nasıl değerli hissettirebiliriz, yaptıkları işin önemine nasıl vakıf hale getirebiliriz, nasıl motive edebiliriz, buna kafa yormamız lazım ve bu şu anda eğitimde en hızlı sonuç alabileceğimiz ve sivil toplum olarak boynumuzun borcu olan bir çalışma sistematiği diye düşünüyorum. Gelin hep birlikte bizler imam hatip mezunu dernekleri olarak, imam hatipliler olarak kendi okullarımızdaki öğretmenlere kıymet vermeyi tercih edelim." "ÖĞRETMENİ DESTEKLEMENİN MÜCADELESİNİ VERİRSEK..." Sisteme dahil olan idealist öğretmenin bile 3 yıl sonra "Niye uğraşıyorum?" diyeceğini aktaran Erdoğan şunları kaydetti: "Ben olsam ben kendime güvenemem. 'Niye uğraşıyorum?'. 'Daha başarılı oldum diye birisi beni mükafatlandıracak mı?', 'Daha başarılı oldum diye bana bir kuruş fazla bir şey mi verilecek?' Var mı böyle bir şey öğretmenlikte? Yok. Başlıyorsun, emekliliğe kadar gidiyorsunuz. Yani dolayısıyla bir de bir tarafta yan gelip yatan çok fazla gayret göstermeyen birkaç öğretmen arkadaşını görürsen o da seni de demotive ediyor, 'Ben niye uğraşıyorum' diyorsun. Böyle bir ortamda bizim o zaman bu işin destekçileri, gönüllüleri olarak bu öğretmen arkadaşlarımızı yermek yerine, kınamak yerine, karşımıza almak yerine, yanımıza almanın, arkasında durmanın, desteklemenin mücadelesini verirsek, moral-motivasyon verecek çalışmaları güdebilirsek o zaman onun neticesini biz bir öğretmenle onun o gün sınıfındaki 30-40 öğrencide gerçekleştirmiş, başarmış oluruz." "EN BAŞARILI ÇOCUKLARIMIZI ÖĞRETMEN OLMAYI TEŞVİK EDECEĞİZ" Öğretmenlerin motivasyonun artıracak çalışmaların hızlı şekilde dönüşü olacağına inandığını belirten Erdoğan, "Bugün mevcut öğretmenlerimizi motive edelim; peki '10 yıl sonra, 20 yıl sonra daha iyi bir öğretmen kadrosuna nasıl sahip olabiliriz' diyorsak o zaman çocuklarımız öğretmen yapacağız. O zaman en başarılı çocuklarımızı, öğretmen olmaya teşvik edeceğiz." dedi. "Öğretmen olmak isteyen var mı?" şeklinde anaokulu ve ilkokullarda soru yöneltildiğinde, çocukların çoğunluğunun el kaldırdığını ifade eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortaokulda sorun aynı soruyu, azalıyor. Lisede sorun, neredeyse el kaldıran göremiyorsunuz. Özellikle başarılı okullarda bu tablo daha da kötü. Bunu biraz daha kurcaladığımız zaman, öğretmeninden şikayet eden öğrenci, öğrencisinden şikayet eden öğretmenlerle karşılaşıyorsunuz. Dolayısıyla eğer biz Türkiye'nin geleceğini kuracak olan bu çocuklarımızı yetiştiren öğretmenlerimiz en nirengi noktadaysa eğer, o zaman göz bebeğimiz çocuklarımızı çok seviyorsak, çok başarılı olduklarını düşünüyorsak, çok büyük işler yapsınlar istiyorsak, kendi çocuklarımızı eğitime, öğretmenliğe yönlendirelim, akademisyen olmaya yönlendirelim. Okul öncesinde, ilkokulda ya ortaokulda, lisede, ya üniversite koridorlarında nesil yetiştirmek isteyen neferleri acaba motive edebiliyor muyuz? Biraz daha orta ve uzun vadede bunun hesabını yapmamız gerektiğini düşünüyorum." En başarılı imam hatiplerde, başarılı öğrencilerin çoğunlukla mühendislik ya da tıp eğitimi almak istediğini kaydeden Bilal Erdoğan, "Hani eğitim fakültesine giden, hani öğretmen olmak isteyen, hani ilahiyat fakültesine giden?" diye sordu. Kartal İmam Hatip Lisesinde ilahiyat fakültesine ve sosyal bilimler alanındaki diğer bölümlere gitmesi için öğrencileri teşvik ettiklerini belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Bugün bizim boğuştuğumuz meselelerle boğuşacak olanlar fikredenler, sosyal bilimciler, kanaat önderleri, toplumun önünde yürüyen insanlar, yazdıklarıyla çizdikleriyle konuştuklarıyla kitlelere ilham veren insanlar, bu insanları tıp fakülteleri, mühendislik fakülteleri yetiştirsin gönül arzu ediyor ama istisna. Dolayısıyla toplumun meselelerine kafa yoracak, özellikle İslami ilimleri 21. yüzyılda yeniden yüceltecek fikir insanlarını yetiştirmek istiyorsak, bu parlak çocuklarımızın özellikle ilahiyat fakültelerimize, sosyal bilimlere yönlenmesini sağlayacak öğretmenlere ihtiyacımız var." "BENİM İÇİM ÇOK RAHAT" İmam hatip liselerinde meslek derslerini verecek öğretmen bulunamadığı dönemlerden bugünlere büyük aşamalar kaydedildiğini, üniversite sınavlarında, uluslararası alanda ve TEKNOFEST organizasyonlarındaki imam hatiplilerden söz edildiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un da aralarında yer aldığı imam hatiplilerin başarılarını müşahede ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Yeni yetişen çocukların önümüzdeki 20-30 yıla nasıl damgasını vuracağı konusunda benim içim çok rahat ama elimizdeki imkanlarla, motivasyonlarla daha iyisini yapabileceğini düşünüyorum ve bunun mücadelesi içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum." dedi. BU İÇERİK DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR: ÖĞRENİNCE ŞOK OLACAKSINIZ! BU ÜRÜNLER ASLINDA ERKEKLER İÇİN ÜRETİLDİ

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.